8 Ekim Dama Çözümleri
Türk Daması Federasyonu Eski Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Türk Daması Derneği Eski Başkanı Ahmet Murat Çelik'in hazırladığı Dama Köşesi her cumartesi Aydınlık Gazetesi'nde, yanıtlar Aydinlik.com.tr'de...
Bu hafta sizlere kurgusal Türk Damasının kıymetli temsilcilerinden Hasan Atila’yı tanıtmak istiyorum. Olağanüstü kurgularla beğeni kazanan bu güzide usta bilinmeyi cidden en çok hak eden dama kişiliklerinden birisi. Bende onu size tanıtıyor olmaktan memnuniyet duyuyorum.
Şöyle başlayalım mı?
Hasan Atila kimdir, dama sevdası nereden geliyor?
1972 baharında, yorgancılık yapan bir adamın ikinci oğlu olarak Manisa Turgutlu’da dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi İzmir ve Manisa’da tamamladım. Türk Daması’na, müziğe, sanata ve edebiyata karşı oldukça ilgiliyim. Edebi türde, üçü yayımlanmış dört kitabım var. Bir dönem yerel çaptaki gazetelerin bünyelerinde görev aldım. Şu an belirli aralıklarla yazdığım yazılar, bazı yerel gazete ve dergilerde yayımlanmakta…
Çocukluk çağında, şimdi ben yaşlardaki tüm dama-severler gibi, ben de ilk oyun talimlerimi sokak kaldırımlarına kiremit kırıklarıyla çizdiğimiz altmış dört karenin etrafına toplanmakla aldım. Gazoz kapakları ve çakıl taşlarıyla oynadığımız bu oyunlardan elde ettiğim en büyük kazanım, Türk Daması’nın ilerleyen yıllarda benim için ilgi duyulup, üzerine düşülecek bir oyun haline gelmesiydi.
O zamanlar babamın yorgancı dükkânında çıraklık yapardım. Yanımızdaki kahvede ise, yetişkin damacılar arasında çok iddialı dama maçları yapılırdı. Türk Damasına karşı, sokak aralarında başlayan ilk alakam, buradaki oyuncuları izlerken öğrendiğim birçok kırık oyunla devam etti. Bu ilgim sonraki yıllarda beni, yaşadığım şehrin en usta oyuncularının bir araya geldiği Damacılar Kahvesine taşıdı. Burada genellikle kendi dengim olan oyuncularla oynamaya başlamıştım. Ama bazen bir veya iki eksik taşla oynamaları koşuluyla birinci sınıf usta oyunculara direndiğim de oluyordu. Turgutlu’daki Damacılar Kahvesi, bugün bile üst düzey dama oyuncularına ev sahipliği yapmakta… (Erdal Çalıklı, Mümin İlhan (dilsiz), Muammer Ayhan, Hamza Şahin, Ahmet Karadaş ve Vecdi Naim Deveci gibi isimler buradalar)…
Senin yazar kişiliğini biliyorum ama yinede bu muhteşem kurguların ardındaki hayal gücünü merak ediyorum. Kurgularını hazırlama sürecinden biraz bahsedermisin.
En kolay tarifiyle, kurma oyun üretmeye çalışmak, “Şu taş şurada olsa ortaya nasıl bir sonuç çıkar?” sorusuna cevap aramaktır. Doğaçlama kavramı, tüm sanat dallarında kullanıldığı gibi, Türk Damasında da kullanılabilir. Mesela; aynı isimle anılan bir dama oyunu pek çok farklı noktadan ve farklı şekillerde yapılabilir. Bence kurma oyun üretmenin temelinde de doğaçlama tekniği var. Ayrıca ısrar var, özen var, dikkat var, tecrübe var…
Biz yeniyetmeyken usta oyuncuların rakiplerine büyük oyunlar yaparak taşların tamamını toplaması çok ilgimi çeken bir durumdu. Keza İzmir’den, İstanbul’dan, çözümünü bulmamız için gönderilen kurma oyunlar da öyleydi. Malum; o zamanlar memlekette Türk Damasına dair kitaplar ve şimdiki gibi internet paylaşımları da yoktu. Memlekete bir iki kurma oyun geldiğinde, bunun çözümü ve bizdeki etkisi haftalarca sürerdi.
Günün birinde bunlara benzer kurma oyunlar hazırlayacağım hiç aklıma gelmezdi. Lakin şartlar kendiliğinden oluşuyordu. Çünkü mesleğim nedeniyle birçok yer değiştirmek zorunda kalmam, oyunculukta ilerlememin önüne geçmişti. Fakat ben bu arada boş durmadım; tıpkı o Damacılar Kahvesinde çözümünü aradığımız kurma oyunların benzerleri gibi oyunları kendi başıma üretmeye ve bunları belirli aralıklarla Turgutlu ve İzmir’deki ustalarla paylaşmaya başlamıştım. Bugün elimde kendi kurguladığım 500’e yakın oyunum var ve bir süre sonra bunları kitaplaştırmayı düşünüyorum.
Peki Edebiyat yönüyle Hasan Atila…
Bundan önce edebi türde dört kitap yazmışlığım var. Tıpkı Türk Daması’na olduğu gibi, edebiyata da büyük ilgim var. Ve bence bu işin asıl mektebi hayatın kendisidir. Bizim yetiştiğimiz dönemdeki basın yayın organları daha eğiticiydi ve kültür sanat faaliyetlerine daha çok hizmet ediyordu. Doğal olarak, almak isteyen bu kaynaklardan istifade edebiliyordu. Dolayısıyla bu konuda ben de boş durmadım:
Ortaöğrenimden sonra okula devam etmemiş olmama rağmen, okumaya ve ilgi duyduğum alanlarda kendimi geliştirmeye çabaladım. Yazın dünyasına dört kitap sunmakla da emeğimin karşılığını aldığımı düşünüyorum. Bunlardan ŞÜPHELİ ŞAHISLAR (öykü), YOLDAKİ DURAK (deneme), GÖNÜLLÜ KAHVESİ (anlatı) isimli üç kitabım basıldı; ZÜĞÜRDÜN ÇENESİ (Söyleşi) isimli kitabım ise basılmayı bekliyor.
Son olarak söylemek istediğin bir şey var mı?
İnsan kendi yeteneklerini keşfedip yatkın olduğu konulara yoğunlaşırsa, çok şeyin üstesinden gelir ve dilediği neticeyi alır. Lakin gözden kaçırılmaması gereken detay şudur ki; mesleğiniz, yani geçiminizi temin ettiğiniz uğraş ne ise unvanınız da odur ve insanlar sizi öyle tanımlar.
Teşekkür ederim ilerleyen süreçte daha çok görüşeceğiz.
Bu hafta sorularda Hasan Atila’dan gelecek.
https://youtube.com/shorts/Ve02GkdYPFE