20 Eylül 2024 Cuma
İstanbul 24°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

8 Eylül Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkanları....

8 Eylül Medyanın Halleri

‘MERDİVEN ALTINDA’ NELER OLUYOR?

Ersin Çelik - Yeni Şafak

Tüm Türkiye bir süredir ‘cinsiyeti değiştirilen çocuklar’ haberlerimizi konuşuyor. Çapa Tıp Fakültesi’ndeki 11 kişilik akademik kurulun, 18 yaşından küçüklerin cinsiyetlerini değiştirme süreçlerine öncülük ettiğinin ortaya çıkması, dikkatleri bu “tedavi” süreçlerine çevirmişti. Çapa Tıp’ın Dekanı Tufan Tükek, Odatv’ye verdiği röportajda, akademisyenlerin imzasıyla yayınlanan makalenin yanlış anlaşılmalara sebep olduğunu iddia ederken şöyle bir savunma yapmıştı: “Yayında ifade edilen şeyler bize dışarıda yapılıp gelenler. Merdiven altında aileler götürüyor, çocuklarını ameliyat ettiriyorlar.”
Önceki yazılarımda da vurguladım. Sağlık Bakanlığı’nın incelemesi ve Adalet Bakanlığı’nın yürüttüğü soruşturma Çapa Tıp ile sınırlı kalmamalı. Dekan Tükek’in de “merdiven altı” diye tanımladığı, çocukların cinsiyet değiştirme süreçlerinin başlatıldığı gizli merkezler, klinikler, aile kampları ve bağlantılı dernekler mutlaka irdelenmeli.

BİZE SÖYLENENLER

Yalçın Bayer - Hürriyet

Son bir hafta içinde bazı kesimlerden bize söylenenler:
- Ekrem İmamoğlu’nu CHP’ye adaylık için kim önerdi?
- Sadri Şener, Kılıçdaroğlu’na tavsiye etti, her ikisinin (Sadri ve Ekrem Beylerin) babaları yakın arkadaş.
- Genel başkan kim olur; Özgür Özel mi, Kemal Kılıçdaroğlu mu?
- Özgür Özel, İmamoğlu destek vermezse olamaz. Ancak güçlü bir yapı oluşturduğunu bilmek lazım.
- Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu aday olacaklarını açıkladılar. Ama Aydın Belediye Başkanı’nın ismini açık şekilde açıklayan Kılıçdaroğlu idi. Gazetecilerin bu konudaki sorularına Kurultay’dan sonra parti kurullarının karar verebileceğini söyledi.
İki başkan da birlikte söz etmişçesine ‘Ben adayım’ dediler de parti adı söylemediler. Bu dikkat çekici bir unsur değil midir?
- Bu sıkıntı yaratırsa bu adaylar kendilerine çok güvendikleri için, Muharrem İnce gibi bir parti kurma girişimleri olabilir mi? Meral Akşener’le birlikte hareket edebilirler mi?
- Bunu düşünme bile...
- Yaklaşık bundan 15 gün kadar önce gazeteci Can Ataklı’nın, “CHP beni aday gösterirse ben İstanbul İBB Başkanlığı’na talip olurum” dediğini unutmayın!
- Bayram değil seyran değil bunlar nereden çıktı üstadım.
Önümüzdeki günlerde daha çok önemli gelişmelere tanık olacağımızı göstermiyor mu?

İKİ İTTİFAK FOTOĞRAFI

Mahmut Övür - Sabah

CHP'de durumlar böyle de ittifakın ikinci büyük partisi İyi Parti'de çok mu farklı? İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, sürekli fikir değiştiriyor.
Bu kez daha açık bir çıkış yaptı ve İyi Parti içindeki ısrarı da dikkate alarak her ilde kendi adaylarını çıkartacaklarını söyledi:
"Hepsini alıyoruz. Belki bizimki seçilir. Öyle adaylar çıkaracağız ki..."
Hâlâ kafası net değil ki, konuşmanın bir yerinde, "Ankara ve İstanbul dâhil mi?" sorusuna, "Ankara dâhil" diyor, İstanbul'u es geçiyor. Yine bir açık kapı bırakıyor.
Bu da İyi Parti içinde asıl sorunun "pazarlıkla" birkaç belediye kazanmak değil parti olup olamama meselesi olduğunu gösteriyor. Daha önce de yazdım, Akşener İyi Parti'yi kurduğu andan itibaren hep büyük hedefler koydu ama hiçbirini başaramadı. Daha önemlisi partisi parti olamadı. Merkez sağ parti mi, MHP'nin yerini almak isteyen milliyetçi bir parti mi belli değil.
Bu yüzden İyi Parti içinde seçim sonrası en çok tartışılan ve cevabı aranan soru şu oldu:
"İyi Parti, parti mi olacak yoksa CHP'nin stepnesi mi?"
Tıpkı klasik CHP'liler gibi Akşener ve bir kısım arkadaşı "evdeki bulgurdan" olmamak için hâlâ CHP'ye stepne olma rolünden kurtulmuş değil. Akşener, İP üstünde siyasi "cambazlık" yaparak süreci yönetmeye çalışıyor. Kapıyı bir açıyor bir kapatıyor. Bu ikircikli tavrı da İyi Parti tabanını bezdirdiği gibi partinin büyümesini de engelliyor. Bir anlamda CHP'ye benzeyerek ülkeyi muhalefetsizliğe mahkûm ediyor.

ŞEFTALİ

Melih Aşık - Milliyet

Şeftalinin en lezzetli olduğu mevsimdeyiz.  
Kayısı da ona eşlik ediyor. 
Bu mevsimde aklımıza o eski fıkra düşer... 
Anlatalım biraz lezzetlenelim... 
Bir fabrikada işçilerin başında duran şeflerden birinin adı Tali imiş... 
Şef Tali bir gün işe gelmemiş... 
İkinci gün de gelmeyince müdür bey meraklanmış, yardımcısını şef Tali’nin evine göndermiş... 
Adam kapıyı çalmış. Bir kadın açmış. Adam sormuş: 
- Şef Tali burada mı oturuyor? 
- Burada oturuyor ama kendisi evde yok, demiş kadın... 
- Peki siz nesi oluyorsunuz? 
Kadın “r” harfini söylemezmiş... 
- Ben kayısıyım, demiş... 

KÜBA’YA HAKSIZLIK ETMEYİN

Soner Yalçın - Odatv 

Küresel medyanın (ve itibariyle bizim basının) Küba nefreti bitecek gibi görünmüyor. Küba yönetimin sporcularına yurt dışına gitmemesi için baskı yaptığını yazıyor. Oysa:
Küba sporunda profesyonellik yok. Spor bedava yani…
Sporcularının yurt dışına gitmesine engel de yok. Zaten bugün dünyanın 55 ülkesinde Kübalı hoca ve sporcu var.
Yalnız Küba, yetiştirmedeki çabası-başarısı nedeniyle sporcularının transferlerinden büyük pay alıyor. Ki bu parayı da geleceğin yıldız sporcularına yatırım için kullanıyor.
Parayı devletine vermek istemeyen Kübalı bazı sporcular, gittikleri ülkelerden “sığınmak hakkı” alıyor. Yani mesele para!
Şöyle örnek vereyim: Kübalı kadın voleybolcular Dünya Şampiyonu ya da Olimpiyat Şampiyonu olduklarında sadece 300 dolar prim alıyor!
Münih, Montreal ve Moskova'da olimpiyat altın madalyası kazanan boksör T. Stevenson Batı’dan gelen transfer tekliflerini reddettiğini şöyle açıkladı:
-“Beni seven 8 milyon insana karşı 1 milyon dolar nedir ki?”
Yani:
Küba kadın milli voleybol takımının rüzgârının estiği dönemde dünyaya gelen ve Türk vatandaşlığına geçen Melissa Vargas’ın adının geçtiği her yerde Küba’yı kötüleyen maksatlı yayınlara bir de bu gözle bakınız…
Yani:

OVP: İMF’YE ARZ!

Mustafa Balbay - Cumhuriyet

İktidarın neredeeen nereye geldiğini göstermesi bakımından 2011’de açıkladıkları 2023 hedeflerini aktaralım:
-Dünya ekonomisi sıralamasında ilk 10’a girecektik. Şimdi 23. sıradayız.
-Kişi başına düşen milli gelir 25 bin dolara çıkacaktı. Şimdi 10 bin doların altına indi.
-Enflasyon tek haneye inecekti. Şimdi üç haneye çıktı.
-İstanbul dünya finans merkezleri endeksinde ilk 10’da yer alacaktı. Şimdi 64. sırada.
-Türkiye’nin dünya ticaret hacmindeki payı 0.8’den 1.5’e çıkacaktı. Şimdi 0.4’e düştü.
Bu sözünde duramamaları anımsattıktan sonra OVP’nin rakamlarını sıralasak okurla alay etmiş gibi oluruz! 2026’da, geçmişte 2023 için planladıklarının neredeyse yarısını hedefliyorlar.
Dün açıklanan OVP’nin iki hedefi vardı:
1- Yakında gelecek olan IMF heyetine ne kadar gerçekçi ve ciddi olduklarını göstermek.

Son Dakika Haberleri