9 Ekim Medyanın Halleri
9 Ekim Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?
ALİ YERLİKAYA’YA BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR
AHMET HAKAN - HÜRRİYET
Narin olayı, Şeyda polis cinayeti, Beyoğlu tacizi, kafa kesme vahşeti... Olaylar birbiri ardına geliyor.
- Biri bitmeden diğeri başlıyor. Her birinde toplum hop oturup hop kalkıyor.
- Sosyal medyada en vahşi, en kanlı görüntüler, sansürsüz biçimde yayılıyor.
- Bazı olaylarda infaz sistemindeki sorunlar nedeniyle güvensizlik endişesi daha da büyüyor.
- Hepsinden önemlisi: Bu zamana kadar pek alışık olunmayan türde caniliklere tanık olunuyor.
Bütün bunlardan çıkan sonuçlar şunlar:
Ahali endişeli. “Güvende değiliz” algısı yerleşmiş durumda. Panik var. Kadınlar biber gazı almaya yöneliyor.
Sokakların kadınlar açısından tekinsizliğine inanç büyüyor.
Abartılıyor denilebilir, suç oranlarında dramatik artış olmadığı söylenebilir, başka ülkelerden örnekler verilebilir.
Ama bunların bir anlamı olacağını sanmıyorum. Çünkü korku ve panik, topluma sirayet etmiş durumda.
Bu noktada en büyük görev İçişleri Bakanlığı’na düşüyor.
Toplumu rahatlatmak, paniği dağıtmak, güvensizlik algısını ortadan kaldıracak kararlılık mesajlarını vermek, ilave önlemler almak, alınan bu önlemleri toplumla paylaşmak...
Hepsi ama hepsi İçişleri Bakanlığı’nın görevi.
Şu anda toplumun...
Güven duymaya, önlemlerin artırıldığını işitmeye, panikten kurtulmaya, rahatlamaya çok ihtiyacı var.
---
CUMHURİYET NİYE KURULDU?
SALİH TUNA - SABAH
Türkiye'de etki ajanı mesabesindeki bir güruh da müstevlilerin gayelerini unutturmak şöyle dursun, gözümüzün önünde olan bitene sağır ve kör olmamızı isteyecek kadar tozutuyor.
Lafın burasında "Türkiye, İsrail'e yönelik saldırgan bir tutum içine girmediği sürece İsrail Türkiye'ye saldırmaz..." diyen CHP yandaşı Fatih Altaylı'nın ibretlik lakırdısını hatırlamanın tam vaktidir. Fakir de bu köşecikte, "Fatih Altaylı acaba ünlü Yahudi yazar Haim Errol Geraldin gibi Türkiye'yi Sabetaycıların (kripto Yahudiler) kurduğuna inandığı için mi böyle saçmalıyor..." diye sormuştum.
Soykırımcı Netanyahu net bir şekilde haritaların değişeceğinden bahsettiği dönemde, İsrail'in saldırmayacağına inanmanın başka izahı yoktu.
ABD'li en yetkili ağızlar da Netanyahu gibi açıklamalar yapmışlardı. Zaten İsrail ABD'dir. ABD'nin Ortadoğu'daki jandarmasıdır.
Türkiye'nin müstevlilere karşı hazırlıklı olma gayretinden rahatsız olan CHP'li Mersin Belediye Başkanı Vahap Seçer bakınız ne diyor: "Vizyona bakın; tank, top, SİHA, İHA...Cumhuriyet bunun için kurulmadı..."
Cumhuriyet niçin kuruldu peki?
Ayasofya'nın kubbesi üzerinde Hristiyanlığın yıldızını parlatmak isteyenlere karşı hazırlıksız yakalanmak için mi?
Not: Başlık Aydınlık’a ait.
---
BATI’NIN YENİ LANETİ
BERCAN TUTAR - SABAH
Siyonistler, 27 Eylül'de Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın öldürülmesini televizyon stüdyolarında şarkı söyleyip dans ederek kutladı. Bazı muhabirler sokaklarda çikolata dağıttı.
Oysa ortada kutlanacak bir zafer yok. Çünkü Batılı halklar da Batılı siyasiler de İsrail'i artık yük olarak görüyor. Özellikle Siyonist rejimin en sadık destekçilerini bile sırtından bıçaklaması öfkeye yol açıyor.
Bu nedenle ABD, Fransa ve Almanya yönetimleri İsrail'in İran'a yönelik saldırısına koşulsuz destek vermiyor. Olası bir saldırıda nükleer ve petrol tesislerini vurmasına karşı çıkıyorlar.
Bugünlerde AB, İsrail'e askeri ve diplomatik ambargodan bile bahsediyor. Ana akım medyada İsrail'in yalanları ve ihanetleri deşifre ediliyor.
Hâsılı kelam, İsrail'e yönelik serzenişler lanete dönüşüyor. Zira Batı kendi yarattığı 'frenkeştaynı'na karşı giderek sertleşiyor. Yakında onların da sıdkı tamamen sıyrılacak.
---
HİÇ BİTMEYECEK BİR DİRENİŞ...
TAMER KORKMAZ - YENİ ŞAFAK
7 Ekim Aksa Tufanı’nın üzerinden bir sene geçti: Hamas’ın Siyonist işgalci devlete karşı büyük direnişi sürüyor.
“İsrail, en fazla bir ay içinde Hamas’ı yok eder!” diyorlardı.
Bir yıl sonra: Hamas, dimdik ayakta!
Ve İsrail rehinelerini de kurtaramadı.
Şimdi, «İsrail›in kazanamadığından dahası yenilgisinden» bahsediyorlar.
Haaretz’in Genel Yayın Yönetmeni Aluf Benn, Dış İlişkiler Konseyi’nin (CFR) dergisi Foreign Affairs’teki «İsrail›in Yenilgi Paradoksu” başlıklı yazısında şöyle diyor:
“Tam bir seferberlik, ABD’nin sürekli desteği ve İsrail Ordusu’nun Gazze Şeridi›nin yaklaşık üçte birini yeniden işgal etmesine rağmen; bu, bazı İsrailli yetkililer için yenilgiye benziyor.»
---
ÇEVRECİ GÖRÜNÜMLÜ SÖMÜRGE MODELİNE HAYIR
ZAFER ŞAHİN - MİLLİYET
Türkiye son 10 yılda altın rezervlerini en çok artıran üçüncü ülke.
İlk beş listesinde üstümüzde Rusya ve Çin, altımızda Kazakistan ve Polonya var.
Bir ülkenin altın rezervlerini artırması o ülkenin ekonomi politikalarında altına yönelik stratejiler geliştirdiği anlamına gelir. Altın rezervlerin ne kadar kuvvetliyse ekonomide o kadar bağımsız hareket edersin. Küresel ekonominin seni hapsetmeye çalıştığı dar paranteze mahkum olmazsın.
Ekonomik ve finansal direncin yüksekse dış politikada da, savunma sanayiinde de elin rahat olur. Hele de savaşın ayak seslerinin duyulduğu, ekonomik belirsizliklerin had safhaya ulaştığı böyle bir dönemde. (…)
90’lı yıllarda Boğaz Köprüsü’nde çevreci duyarlılıkla eylem yaptığını düşündüğümüz Bergamalı köylüleri hatırlayan var mı?
Onların Türkiye’nin altın çıkarmasını istemeyen lobiler tarafından kullanıldığını yıllar sonra bir FETÖ suikastıyla susturulan Necip Hablemitoğlu’nun “Bergama Dosyası ve Alman Vakıfları” adlı kitabı sayesinde öğrendi bu ülke!
Bugün de durum farklı değil. Türkiye’nin altın üretimini baltalamak isteyenler yine boş durmuyor. Yurt dışından fonlanan haber siteleri üzerinden işlenen “Altın madenleri çevreyi yok ediyor” algısı ne yazık ki, karşılık buluyor. Oysa bu lobinin tek bir amacı var: Türkiye’yi Fransa’nın sömürgesi Mali gibi kendi altınından mahrum bırakmak.