9 Eylül'de 'zafer'in altını oyma konuşması: Tunç Soyer tarihi yeniden yazdı!

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in, 9 Eylül Zaferinin 100. yıldönümündeki konuşmasında tarihler, olaylar, günümüz görevleri her şey birbirine girdi. Daha ilk cümlede etkinliğin hiyerarşisi bile alt üst oldu. Soyer, konuşmasına partisinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na teşekkürle başladı ve “Rehberliğiniz, liderliğiniz için minnettarız.” dedi. Koskoca 9 Eylül’ün yüzüncü yıl kutlamasında bir teşekkür de Tarkan’aydı. “Mega starımız, dostumuz, ülkemizin her karış toprağının, her ağacının ve tüm mazlumlarının üzerine titreyen değerli yol arkadaşımız.” diye yüceltti ve “Bu tarihi akşam da gösterdiğin vefayı İzmir asla unutmayacak.” diye taltif etti. Sıra geldi 'tarihi' konuşmaya…

SARAY SALTANAT KIŞKIRTMASI

Başkan Soyer, “Yüzyıl önceydi” diye başladı ve hemen okların hedefine 'saray'ı koydu! Türk milletini kim yok saydı, topraklarını kim işgal etti, es geçti: “Bu toprakları yönetenler gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi. Gençleri, kadınları, çocukları, geleceği hiç düşünmediler. Sadece saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar. İnsanlık onurumuzu, bağımsızlık tutkumuzu ve yaşam hakkımızı ayaklar altına aldılar, teslim oldular.”

Sonra, masal anlatır gibi, bir sabah aniden birilerinin ortaya çıktığını söyledi. Bugün de ABD'nin Türkiye tehditlerine evsahipliği yapan Yunanistan'a değinmedi, adını anmadı. Kimler geldi, niye geldi, ne zaman geldi, hepsi belirsizdi: “Ve bir sabah emperyalist ülkelerin askerleri, kirli emelleri, kirli çizmeleriyle Körfezin sularını ve güzelim şehrimizi işgal etti.”

SAVAŞ DEĞİL YÜRÜYÜŞ BAŞLADI

Tunç Soyer, Kurtuluş Savaşı sözcüğünü anmadan 'Kurtuluş Yürüyüşü'nü başlattı: “Anadolu geleceğin Türkiye'sini inşa etme çağrısını çoktan duymuştu. Babalar işini bıraktı. Analar ocağıyla, köylü toprağıyla vedalaştı. Fırıncılar fırınını, terziler makasını, bakkallar dükkanını hiç gözünü kırpmadan bıraktı ve yola çıktı. Anadolu, direnmek için hem yardan hem serden vazgeçti. Yeryüzünün gördüğü en büyük yürüyüş başladı. Mermi mermi, süngü süngü, kağnı kağnı, katar katar! Anadolu’nun kurtuluş yürüyüşünü artık hiçbir güç durduramazdı. Atamızın, ‘Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir‘ sözü, tam yüzyıl önce bugün, aziz şehrimiz İzmir’de muazzam bir zaferle sonuçlandı.”

İLÇELERİNİ BİLE UNUTTU

Tunç Soyer, nihayet “9 Eylül hem şehrimizin hem memleketimizin kurtuluş günüdür. 9 Eylül dünya halklarının iliğini kemiğini sömüren emperyalizme vurulmuş tarihin en büyük tokadıdır.” cümlesini kurdu, yine de Yunanlar, İngilizler, Fransızlar, hiçbirinin adını anmadı. Dahası, zaferin hemen ertesi günü barışın başladığını savundu: “Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, savaşın son gününü zaferle, zaferin ilk gününü ise barışla taçlandırmış.”

Oysa, İzmir’in ilçeleri 9 Eylül’den sonra Yunan ve İngiliz işgalinden kurtarılmıştı! 10 Eylül’de Gaziemir, 11 Eylül’de Seferihisar ve Foça, 12 Eylül’de Urla, 13 Eylül’de Kınık, 14’ünde Dikili, 15’inde Alaçatı, 16’sında Çeşme, Mordoğan, 17’sinde Karaburun bir bir temizlendi, yüz yıldır kurtuluş günü olarak kutlanıyor. Hatta Lozan Barış Antlaşması bir yıl sonra imzalandı.

HER ŞEY DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI İÇİN

Nihayet sıra geldi bugünün görevlerine… Tarih bu kez 9 Eylül’den 26 Ağustos’a kaydı, Soyer, görevlerini şöyle sıraladı: “Yüzyıl önce 26 Ağustos'ta sabaha karşı 5.30'da top atışıyla başlayan Büyük Taarruz nasıl büyük bir zaferle ve ardından yüzyıl süren kesintisiz bir barışla taçlandıysa şimdi de o cumhuriyeti yine barışla, demokrasiyle taçlandırmak bize düşüyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği gibi cumhuriyet barışın tatlı güneşidir. Bu cumhuriyeti demokrasinin tatlı güneşiyle aydınlatacak olan biziz, sizlersiniz. Bağımsızlık ateşini yüz yıl önce yaktığımız gibi, bugün de ülkemizi içinde bulunduğu durumdan kurtarmaya muktediriz. Çünkü İzmir bu vatanın öncüsüdür. Tüm farklılıkların bir arada yaşandığı, özgürlüğün, kardeşliğin, barışın şehridir İzmir. Yaşasın demokrasi yaşasın cumhuriyet!”

EGE'DEKİ ÇIKARLARIMIZI GÖRMEZDEN GELDİ: GERİLİMDEN, TÜRKİYE'Yİ SORUMLU TUTMAKTA ANLAŞTILAR

Yunanistan'ın ABD ve NATO maşası olarak Türkiye'yi tehdit eden adımlarına değinmeyen, hatta 100 yıl önceki işgalde bile adlarını anmayan Soyer'in, Anadolu’yu yakıp yıkan Agamemnon adını limana vermek, İzmir’in adını Yunanca Symirna diye yol levhalarına yazmak gibi eylemleri de var. Nitekim, 21 Ekim 2019'da “Kıbrıs’ı Kıbrıs’a bırakalım, daha fazla müdahale etmeyelim” bile dedi.

MİLLİ MESELELERE 'GÜNDELİK ÇIKAR' DEDİ

Soyer, 25 Mayıs 2022'de de Atina'yı ziyaret etti. Atina Belediye Başkanı Kostas Bakoyannis'le fotoğraflarını paylaşan Soyer “Akdeniz’in çok önemli iki şehri, Atina ve İzmir arasındaki barış ve kardeşliğin gündelik siyasete feda edilmemesi gerektiğine inanıyorum. Atina Belediye Başkanı Sn. Kostas Bakoyannis ile komşuluğumuzu ve şehirlerimiz arasındaki ekonomik ve kültürel bağları güçlendireceğiz.” dedi.

Bakoyannis de sosyal medya hesabından benzer bir paylaşım yaptı. İki ülke arasındaki gerginlikten Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden Türkiye'yi sorumlu tuttu. Şu ifadeleri kullandı:

'AVRUPA ODAKLI' ÖVGÜSÜ

“Erdoğan'ın iki halk arasındaki ilişkileri rehin almasına izin veremeyiz. İstikrar ve barış için çabalamalıyız ve bu, aşağıdan yukarıya köprüler kuran yerel yönetim temsilcileri olarak bizler için yük olan bir sorumluluktur. Bugün Atina'da ağırlamaktan mutluluk duyduğumuz Avrupa odaklı ve açık ufuklu yerel yönetimin önde gelen temsilcisi olan İzmir Belediye Başkanı arkadaşımız Tunç Soyer ile bu konuda anlaştık.” O dönem Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, ABD Senatosu'nda Türkiye karşıtı açıklamalar yapmış, senato üyeleri de ayakta alkışlamıştı. Erdoğan da “Artık benim için Miçotakis diye birisi yok. Kendisiyle bir görüşme yapmayı asla kabul etmiyorum. Biz sözünde duracak onurlu şahsiyetli siyasetçilerle yola gideriz.” demişti.