9 Mart Medyanın Halleri
HAZIRLAYAN: BEYHAN KORKMAN
'ATATÜRK’Ü BU DİZİYE KARŞI DA KORUMAK LAZIM'
AHMET HAKAN / HÜRRİYET
Sadece Hazal Kaya’nın oyunculuğundan nefret etmedim. Ben de herkes gibi “Pera Palas’ta Gece Yarısı” dizisinden de sonsuz nefret ettim. Nefretimin en büyük nedeni Atatürk’ün dizideki işleniş biçimi. İlkokul müsamerelerinin bile altında bir havada işlemişler Atatürk’ü. Senaryo saçma, bağlantılar kopuk, mantık hataları gırla... Atatürk’ü öveceğiz diye resmen olayları karikatürize etmişler. Atatürk, bu türden müsamerelerin elinden kurtarılmalı. Neredeyse, sadece heykellere saldıran meczuplar söz konusu olduğunda devreye giren Atatürk’ü Koruma Kanunu devreye girmeli, diyeceğim.
FETÖ’ NÜN ŞİRKETLERİNİN MÜLKİYETİ DEVLETE GEÇİYOR
DİLEK GÜNGÖR / SABAH
Bu ay içinde hatta 20 güne kadar iki önemli dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi karara bağlayacak. Koza-İpek Holding ve Naksan dosyası dairenin öncelikli gündemine alındı. Öğrendiğime göre, bu hafta içinde Naksan Holding'in dosyası görüşülecek. Arkasından Koza-İpek Holding dosyası gündeme gelecek. Sonra da peş peşe diğer şirketlerin dosyaları karara bağlanacak. Bu ne demek biliyor musunuz? FETÖ'cüler için yolun sonu göründü…
Malum, hepsi bu şirketleri tekrar geri alma umudundaydı. Yurtiçinde ve yurtdışında lobi yapıyorlardı. Hatta her tarafta Türkiye aleyhine davalar açıyorlardı. Şimdi son durağa geldiler.
Kararlar kesinleştikten sonra mülkiyet devlete geçtiğinde TMSF'nin de eli rahatlamış olacak. Bu şirketleri ister satarlar, ister halka arz ederler, ister işletirler.
'ABD VE İNGİLTERE, TÜRKİYE’Yİ SAVAŞ TUZAĞINA ÇEKECEK.'
İBRAHİM KARAGÜL / YENİŞAFAK
Şunları ekleyelim:
1- ABD ve Avrupa, Rusya’ya yaptığını Türkiye’ye de yapacak. İç kamuoyunu ve muhalefeti kullanıp Türkiye’yi büyük bir savaşa sürükleyecek.
2- Ukrayna işgalinin bir adım sonrası ne olursa olsun, ABD ve Avrupa yeni savaşlar çıkaracak. Rusya için yeni cepheler açacak.
3- ABD ve İngiltere, yeni dünya düzeninin Batı’nın elinden çıkmaması için karşı saldırıya geçmiştir. Ama bu saldırı üçüncü ülkeler üzerinden yürütülmektedir.
4- Aslında dünya savaşı başlamıştır. Bu savaş güç hesaplaşması, kaynaklar, pazarlar, küresel kurumlar, finans sistemi üzerinden yürütülmektedir. (...)
9- Türkiye, ikinci hedefin kendisi olacağını biliyor. Kendini yeniden Batı düzenine rehin vermez, Avrupa’nın savunma aparatı olmayı reddeder, güç yükselişini devam ettirirse, kendisine büyük bir tuzak kurulacak.
KARAR YAZARLARI VATAN PARTİSİ VE USMER HEYETİNİN RUSYA TEMASLARINI HEDEF ALDI
AHMET TAŞGETİREN / KARAR
Ama “Tarafsız olan bertaraf olur” gibi bir özdeyiş de var bu piyasada. Kaldı ki her zaman “Dominant - Başat” pozisyonu tercih etmiş olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyaset tarzı okunduğunda “Tarafsızlık” biraz “Pasiflik” gibi de okunabilir.
Belki o yüzden, belki doğru olanı bu olduğu için çok “tarafsız” da kalamıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’le yaptığı ateş-kes çağrısı ağırlıklı telefon görüşmeleri, Putin tarafından nasıl okunuyordur, diye düşündüğümüzde, belki de “Biz Ukrayna’da iş bitirmek istiyoruz, Erdoğan elimizi tutuyor” şeklinde okunuyordur. Baktığımızda görüşme sonrası Moskova’dan yapılan açıklamalar, sade suya tirit cinsinden boş bir nitelik taşıyor. Diplomaside “boş”luğun da bir anlamı var oysa.
Bir “Ethem Sancak” ziyareti var Moskova’ya. Vatan Partisi ekibiyle, yani Doğu Perinçek yönlendirmesiyle. Ama Ethem Sancak ismi gündeme geldiğinde onun “Erdoğan’dan habersiz su içmez” tarzında bir algıya konu olduğunu cümle alem bilir. “Aşıktır” Erdoğan’a mesela. Tank fabrikası, BMC işleri, Katar vs… Erdoğan’ın bilgisi dahilinde yürümüştür. Orada konuştukları da artık biliniyor. Bu durumda sadece şu soru kalıyor açıkta: Ethem Sancak Moskova’ya Cumhurbaşkanı’ndan habersiz mi gitti? O açıklamaları habersiz mi yaptı? Doğu Perinçek’in kendisini “iktidarla iltisaklı” hale getirmesi ve Rusya yanında konuşlanması hadi kendi kendine gelin – güvey olmak şeklinde algılansın, ama Ethem Sancak işi, basbayağı Beştepe’ye yamanacak bir iş.
HAKAN ALBAYRAK / KARAR
NATO o şekilde genişlemeseydi Rusya Ukrayna topraklarına göz dikmeyecek miydi?
Ukrayna’nın sahici bir devlet olmadığını savunan, hatta tarihsel Rus topraklarının Bolşevikler zamanında başka uluslara verildiğinden dem vurarak bütün eski Sovyet cumhuriyetlerinin hukuki temellerini sorgulayan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ortaya koyduğu emperyal vizyona rağmen bu soruya gönül rahatlığıyla ‘hayır’ cevabını verebilen beri gelsin.(...) Geçen hafta Vatan Partisi’nden bir heyetle Moskova’yı ziyaret eden iş adamı Ethem Sancak bir Rus TV kanalına verdiği beyanatta “NATO üyeliği Türkiye’nin geçmişten gelen bir ayıbıdır” dedi ama Türkiye’nin 1952’de NATO’ya girişi de Rus yayılmacılığına karşı tedbir arayışının bir sonucuydu. Burada bir ayıp varsa, o ayıp, Kars ve Ardahan üzerinde hak iddia ederek, üstüne bir de İstanbul ve Çanakkale Boğazı’nın kontrolünde söz sahibi olmayı talep ederek Türkiye’yi NATO’ya iten Sovyetler Birliği’nin ve dolayısıyla Rusya’nın ayıbıydı.