22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Milan Kundera: Anti komünizmin felsefesini romanlaştırdı

Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, Ölümsüzlük, Bilmemek gibi Türkçeye de çevrilen kitaplarıyla tanınan yazar 94 yaşındaydı. Son kitabı Bir Buluşma, 2010 yılında Türkçeye çevrilmişti.

94 Yaşında Hayatını Kaybeden Ünlü Yazarın Türkçeye Çevrilen Kitaplarıyla Tanınan Eserleri

Çağımızın düşünsel roman yazarı ve varoluşçuların sonuncusu olarak nitelendirilen Kundera'nın son kitabı Bir Buluşma, 2009 yılında yayınlanmış ve 2010 yılında Türkçeye çevrilmişti.

Moravya Kütüphanesi (MZK) Sözcüsü Anna Mrazova, "Milan Kundera, uzun süren bir hastalığın ardından dün Paris'te yaşamını yitirdi" açıklamasını yaptı. Kundera'nın Fransa'daki yayıncısı Gallimard da yazarın 11 Temmuz Salı günü öldüğünü doğruladı.

Milan Kundera, 1929 yılında Çekoslovakya'nın Moravya bölgesindeki Brno şehrinde doğmuş, 1975 yılında Fransa'ya göç etmişti. 1981 yılında Fransa vatandaşı olan Kundera, Gülüşün ve Unutuşun Kitabı’nın yayınlanmasının ardından Çekoslovak hükümeti tarafından vatandaşlıktan çıkarılmıştı. Kundera, 15 kitap yazmış, sayısız ödül almış, yazarlık mesleği yanında uzun yıllar müzik ve sinemayla profesyonel olarak uğraşmıştı.

İŞGALİ ELEŞTİRDİ VATANDAŞLIKTAN ÇIKARILDI

Milan Kundera, 1968'de Sovyetlerin Çekoslovakya'yı işgalini eleştirdiği için vatandaşlıktan çıkarılmasının ardından 1975'te Fransa'ya göç etti.

Küçük yaşta piyano çalmayı öğrendi. Tüm eserlerinde müziği belirleyici bir unsur olarak kullandı. 1945 yılında henüz bir lise öğrencisiyken, Rus şair Vladimir Mayakovski'nin bir şiirini tercüme etti, şiir yazmaya başladı.

Lise eğitimini 1948 yılında Brünn'de bitirdikten sonra, Charles Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde, edebiyat ve estetik üzerine eğitim gördü. İki dönem sonra film akademisine geçti ve yönetmenlik konusunda ilk makalelerini yazdı. Çalışmalarını politik baskı yüzünden durdurmak zorunda kaldı.

KOMÜNİST PARTİ ÜYESİYDİ ATILDI

II. Dünya Savaşı'nın sonunda Komünist Parti'ye üye oldu. Ancak 1948'in şubat ayında partiden çıkarıldı. 1950 yılında da bir diğer Çek yazar Jan Trefulka Komünist Parti'ye karşı faaliyetlerde bulunmaktan, partiden uzaklaştırıldı.

Kundera, partiden çıkarılma sürecinde başına gelenleri anlattığı kitabının ismini Žert (Şaka) koydu. 1956 yılında Komünist Parti'ye tekrar giren Milan Kundera, 1976 yılında Václav Havel gibi ünlü yazarlar ve sanatçılarla birlikte ikinci kez partiden ihraç edildi.

VATANDAŞLIĞI 40 YIL SONRA İADE EDİLDİ

1968'deki Rus istilasından sonra, Prag Müzik ve Sanatlar Akademisi'ndeki görevinden uzaklaştırılan Kundera, politik baskılara dayanamayarak Fransa'ya göç etti ve 1981 yılında Fransa vatandaşı oldu. 1979 yılında yazdığı Gülüşün ve Unutuşun kitabının yayınlanmasının ardından, Çekoslovak hükümeti Kundera'yı vatandaşlıktan çıkardı. Usta yazara vatandaşlığı 2019 yılında iade edildi.

1980 yılında Gabriel Garcia Marquez'in aldığı Commonwealth Ödülü'nü, 1981 yılında Tennessee Williams'la paylaştı. En bilinen romanı Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, 1988 yılında Philip Kaufman tarafından sinemaya uyarlandı. 1983 yılında Michigan Üniversitesi tarafından fahrî doktora unvanı verilen Kundera 1985 yılında da Kudüs Ödülü'ne layık görüldü.

Milan Kundera: Anti komünizmin felsefesini romanlaştırdı - Resim : 1

ADAY OLDU AMA ALAMADI

Milan Kundera, birçok kez aday gösterildiği Nobel edebiyat ödülünü hiçbir zaman alamasa da roman, kısa öykü, oyun yazarlığı, deneme ve şiirleri ile edebiyat dünyasının en tanınmış isimlerindendi.

Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi ile Amerikan Sanat ve Edebiyat Akademisi üyesi olan Kundera, Kudüs Ödülü (1985), Avusturya Avrupa Edebiyatı Ödülü (1987), Herder Ödülü (2000), Çek Ulusal Ödülü (2007), Franz Kafka Ödülü (2020) gibi birçok ödül almıştı.

‘VAROLMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ’

1982 yılında yazdığı ve çok kısa bir sürede dünya klasikleri arasına girmeyi başaran Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, felsefi roman türünün en başarılı örnekleri arasında yer alıyor. Dört farklı karakter etrafında şekillenen roman, birbirinden tamamen farklı, ama bir şekilde birbiri ile bağlantılı bu karakterler özelinde varoluşçuluk, geleneksellik, aile, kadın erkek ilişkileri, siyasi otorite kavramlarını irdeliyor. Bu kavramların irdelendiği olaylar örgüsünün arka fonunda ise 1968 öncesi Prag baharı ve 1968 sonrası Sovyetler Birliği’nin Çekoslovakya’yı işgal ettiği yıllar göze çarpıyor. Bu işgal ile bağlantılı olarak yaşanılan coğrafyanın romandaki karakterlerin hayatları üzerindeki belirleyiciliği de dikkat çekiyor.

 YAŞAMIN YAZARA AĞIRLIĞI

Kitap, yaşamın ağırlığı ve hafifliği arasındaki sorgulama ile başlıyor. Yaşam tekrar eden bir döngü mü yoksa dümdüz devam eden ve öylece tek seferlik yaşanan olaylar bütünü mü? Yazar bunu ağırlık ve hafiflik kavramlarını tanımlamak için kullanıyor. Yaşamda sonsuza kadar tekrar eden yinelemelerin bir ağırlık, bir defa yaşanan şeylerin ise hafiflik olduğunu söylüyor. Ve bir tesadüf sonucu tanışarak aşık olan Tomas ve Tereza’nın hikayesi ile olaylar başlıyor. Tomas, Tereza, Sabina ve Franz bu romanda karşımıza çıkan dört ana karakter oluyor. Tomas, insanın var olabilmesi için tüm bağlarından kurtulması, hafiflemesi gerektiğine inanıyor. Bu inancı nedeniyle oğlundan bile uzak kalarak hiç kimse ile uzun süreli bir bağ kurmadığı ilişkiler içerisinde yaşamını sürdürüyor. Tereza ise tam tersi bağlanmaya derin bir ihtiyaç duyan, geleneksel yaşam arzusu ile tam tersi bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.  Ana konu bu iki karakterin karşılaşması ve ilişkilerinin başlaması etrafında şekillenirken, Tomas ve Tereza’nın inişli çıkışlı ilişkisi kitap ilerledikçe bambaşka bir hal alıyor.

Romandaki diğer bir karakter olan Sabina da Tomas gibi bağlanmayı reddeden ve ihaneti neredeyse yaşam tarzı olarak benimsiyor. Hiç kimseye ait olmak istemeyen Sabina ve Sabina uğruna karısını ve kızını terk eden Franz’ın ilişkisi de bu sefer olayları tam tersi bir şekilde bize gösteriyor.

Son Dakika Haberleri