Yandex
27 Nisan 2025 Pazar
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AB savunma sanayisinin önündeki soru: ABD için mi Avrupa için mi?

Avrupa Birliği’nin silahlanmasına yönelik tartışmalar hız kazandı. AB yetkilileri finansman kaynaklarını ve AB çapında projeleri tartışırken, ABD’nin rolü de gündeme geldi. Ekonomist Serhat Latifoğlu konuyu Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi.

AB savunma sanayisinin önündeki soru: ABD için mi Avrupa için mi?
TOLGA DİŞCİ

Avrupa Birliği'nin "savunma sanayisine" acilen daha fazla yatırım yapması gerektiği yönünde, Avrupalı liderlerden peş peşe açıklamalar geliyor. ABD ile Rusya arasındaki barış görüşmeleri, bu tartışmaların daha da alevlenmesine yol açtı. Bu çağrıların arasında sık sık dillendirilen öneriler, Avrupa Komisyonu'nun, mali kuralları gevşetmesi ve yeni borçlanma araçları geliştirmesine odaklanıyor. Aydınlık Avrupa’nın konuya ilişkin sorularını, Aydınlık gazetesi yazarı ve ekonomist Serhat Latifoğlu yanıtladı. Latifoğlu, asıl meselenin Avrupa’nın ABD’den bağımsız bir savunma sanayisi inşa edip edemeyeceği olduğunu vurguladı.

AB savunma sanayisinin önündeki soru: ABD için mi Avrupa için mi? - Resim : 1
Serhat Latifoğlu

ALMANYA HIZLA SİLAHLANIYOR

Fransa'nın başını çektiği bazı ülkeler, silah üretimini artırmak için AB genelinde "müşterek borçlanma" çağrısı yaptılar. Diğerleri ise ülkelerin kendi başına borçlanmasını savunuyor. AB'nin topluca borçlanması nasıl sağlanabilir? Gerekli araçlara sahipler mi? Bu borç kimden alınacak?

AB’nin tabii ki merkezi olarak borçlanması mümkün. Ülkeler bir araya gelip bir mutabakat sağlayarak bunu çözebilirler. Ancak mesele şu: “Burada bu kararı alacak siyasi irade var mı?” Ben ondan şüpheliyim. AB’nin topyekün böyle bir şey yapmasındansa her ülkenin kendi savunma harcamasını artırmaya devam etmesi daha mümkün görünüyor. Zaten Almanya buna Rheinmetall ve diğer savunma sanayisi şirketleri öncülüğünde başladı. Hızlı bir silahlanma faaliyeti var.

Ayrıca sırf Türk savunma sanayisi ile işbirliği yapabilmek için, Türkiye’ye yönelik ambargoyu iptal ettiler. Almanya’dan Türkiye’ye beş yıldır uygulanan bir ambargo vardı ve bunu kaldırdılar. Demek ki durum, onlar için bu kadar acil. Alman borsası DAX’ta savunma sanayisi şirketlerinin önemli bir kısmı hızla yükselmeye başladı. Önümüzdeki süreçte bunun devam edeceği yönünde beklentiler var.

MÜŞTEREK BORÇLANMA ÇOK ZOR

Özetle şunu söyleyebilirim. Büyük ihtimalle ülkeler kendileri silahlanacaklar. Avrupa Birliği’nin bürokrasinin harekete geçmesi, oradan borçlanma sürecinin başlatılması vs. çok zor görünüyor ve bana ütopik geliyor. Avrupa Birliği modelinin çalışmadığını herkes gördüğü için, toplu borçlanmaya yönelik beklenti oluşacağını ve bunu bekleyecek sabırları olduğunu düşünmüyorum.

BARIŞ, AB EKONOMİSİNİN DE YARARINA OLUR

Financial Times'in haberine göre, Avrupalı fon yöneticileri bölge hisse senetlerine ilişkin iyimser. Hisse senetlerinin dünyadaki emsallerine göre ucuz olduğunu ve ekonomik bir toparlanmanın hisse senetlerine iyi yansıyacağını düşünüyorlar. AB silah sanayisi için borçlanmak istediğinde, bu atmosferden yararlanabilir mi?

AB savunma sanayisinin önündeki soru: ABD için mi Avrupa için mi? - Resim : 2

Evet, Standard & Poor’s’un S&P 500 borsa endeksine ve son birkaç yılda yükselen diğer hisse senedi piyasalarına yani Amerikan borsalarına göre geri kaldı Avrupa Birliği. Eğer Trump genişlemeci politika uygulamaya başlar ve AB de bunu takip ederse, bu öyle ya da böyle büyüme getirecek. Ancak bunun ne miktarda olacağı büyük bir soru işareti. Eğer Ukrayna ile barış olur ve ambargo kaldırılırsa o zaman Avrupa ekonomisi gerçekten toparlanır. Çünkü burada Avrupa’nın yaşadığı en temel sorunlardan biri enerji. Ucuz enerjiye, ucuz hammaddeye erişim olanağı ortadan kalktı ve bu ciddi anlamda Avrupa ekonomisini sarstı. Başka ülkelerden ikame etmeye çalıştı ama bunu daha pahalıya yapabildi.

Bir de şunu unutmamamız lazım: Rusya, Avrupa için büyük bir pazardı. Böyle büyük bir pazar da Avrupa’nın elinden gitti. Batı medyasında bunun hemen hemen hiç telaffuz edilmediğini görüyorum. Rusya’nın ne kadar önemli bir pazar ve önemli bir hammadde, ucuz enerji kaynağı olduğu hep göz ardı ediliyor, aradan cımbızla çıkarılıyor. Burada ona dikkat etmek lazım. Bir şekilde barış imzalanırsa tabii ki buradan Avrupa fayda sağlar. Ukrayna’nın yeniden inşasında da ciddi pay sahibi olabilirler. Bu, bütün dünya ekonomisi için yeniden bir canlanma anlamına gelir.

ABD, BAĞIMSIZ SANAYİ HAMLELERİNİ BASKILAYACAK

Almanya'da kapanan otomobil fabrikaları nedeniyle işsiz kalan çalışanları istihdam etmek için silah şirketlerinin tekliflerde bulunduğu biliniyor. Acaba Almanya, silah sanayisini, ekonomisinin yeni motoru haline getirebilir mi?

Bu, Almanya’nın başına kimin geçeceğine bağlı. Eğer AfD ya da AfD’nin etkin olduğu daha milli bir politika izleyen yönetim gelirse elbette ki savunma sanayisi Almanya’nın dinamosu olabilir. Geçmişe de baktığımızda, Alman ekonomisinin temel dayanak noktalarından bir tanesi savunma sanayisi olmuştu. Ancak bu, ABD’nin bağımsız bir Avrupa istememesi ile tabii çelişiyor. ABD bu yöndeki hamleleri hızla baskılamaya çalışabilir. Burada ABD’nin istediği “bekçiliğini ben yapayım”, “finansmanını ben sağlayayım” ve “Avrupa’da benim kontrolümde bir ordu olsun.” Bu yüzden sürecin nereye gideceğini zaman gösterecek.

AB savunma sanayisinin önündeki soru: ABD için mi Avrupa için mi? - Resim : 3

KURULACAK HÜKÜMET BELİRLEYİCİ

Bu, ne kadar ulusalcı bir hükümet kurulacağına bağlı olarak değişecektir. Yine, eskisi gibi NATO ekseninde bir hükümet kurulursa o zaman savunma sanayisinden çok bir şey beklememek lazım. ABD, belli ölçüde silahlanmaya izin verecektir. Almanya’nın - bu Japonya için de geçerli - gerçek anlamda bir askeri güce erişmesi, savunma harcamaları artsa da, önüne geçilmesi gereken bir şey olarak görülecektir.

Öte yandan ABD için, hem Almanya hem de Japonya önemli bir pazar. ABD, kendi savunma sanayisi şirketlerinin oralarda iş yapmasını, satış yapmasını isteyecek mümkün olduğunca. Alman Rheinmetall’in yaptığı gibi yerli firmaların üretim yapmasını istemeyecektir. Aynı zamanda kendi teknolojilerini geliştirmelerini, özerk bir ordu kurup, özerk bir silahlanmaya gitmelerini istemeyecek, bu kesin.

BRÜKSEL’DEKİ ‘BİZANS OYUNLARI’ İŞİ ZORLAŞTIRIYOR

ABD'nin olmadığı bir senaryoda AB için askeri harcamaların finansmanın sağlanması ve bu alanda yeterli üretim gücüne ulaşılması nasıl sağlanabilir? Bunu yakın zamanda sağlayabilecek bir strateji görünüyor mu?

Ben Avrupa Birliği’nin bütün olarak böyle bir topa gireceğini hiç düşünmüyorum. Bence artık AB, bir anlamda dağılmanın eşiğinde. Belki burada AB içi bloklar, ittifaklar olabilir; bunlar hızlıca silahlanıp kendi içlerinde bir dayanışma geliştirmeye çalışabilirler. Onu da zamanla göreceğiz. Ancak bence Almanya ve Fransa özerk bir şekilde silahlanmayı artırırlar.

Topluca AB olarak hareket ederek hızlıca bir şeyler yapmaları zor çünkü AB’nin çok ağır bir bürokrasisi var. Belki orta vadede, eğer AB dağılmazsa ya da AB içinde bir gerginlik olmazsa, böyle bir strateji benimsenebilir. Ama buna da ABD sürekli müdahale edecektir. Dolayısıyla, buradan AB’nin toplu şekilde hareket edeceği bir durumun oluşacağını hiç sanmıyorum. AB, AB bürokrasisi içindeki Bizans oyunlarında çok zaman kaybedecektir.

ABD’DEN BAĞIMSIZLIK İÇİN SİYASİ İRADE GEREKİYOR

Avrupalı silah şirketlerinin hisseleri, yatırımcıların hükümetlerin askeri harcamaları artırmak zorunda kalacağına dair beklentileri nedeniyle rekor seviyelere ulaştı. Rheinmetall Frankfurt'ta yüzde 14 artarken, BAE Systems Londra'da yüzde 9 ve Thales Paris'te yüzde 7,8 yükseldi. Stoxx Europe havacılık ve savunma endeksi 1990'ların başından bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu şirketlerin değeri ve onunla birlikte ekonomik ve siyasi kuvveti artmaya devam edecek mi yoksa bu anlık bir olay mı?

Bunu zaman gösterecek. Şimdilik her halükarda savunma sanayisinde bir artış olacağı görülüyor, bu kesin. Bunu hem ABD hem AB istiyor. Öte yandan şunu sormalıyız: bu hangi ölçüde olacak? Yani burası ABD’nin bir pazarı mı olacak yoksa bağımsız bir savunma sanayisi mi inşa edilecek? Bağımsız bir inşanın olabilmesi için siyasi irade gerekiyor. Şimdi AfD ve Le Pen’in partisi Ulusal Birlik bu konuda olumlu bir görüntü veriyor. Yine de ne olacağını sahada görmemiz lazım. ABD, bu kadar hakim olduğu bir alanı kaybetmek istemeyecek. AB’nin bürokrasisini, oradaki ajanlarını, sahip olduğu her türlü gücü kullanarak bu sürece müdahale edecektir. Zira, NATO ve ABD orada kökleşti. Bu kökleşmeye, Avrupa ülkeleri kendi iradeleriyle ne kadar karşı koyabilecekler, milli politikalarını uygulayabilecekler onu göreceğiz. Şu anki yükseliş, savunma harcamalarının ABD’nin isteği doğrultusunda artmasına dayanıyor. Bu, Japonya’da da başladı. Ama, ABD’nin müşterisi mi olacaklar yoksa kendi özgür iradeleriyle savunma harcamalarını mı artıracaklar bunu zaman gösterecek.

Avrupa Serhat Latifoğlu ABD Avrupa Birliği
Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız