ABD Atlantik içi ticaret savaşlarına geri dönüyor
Çıkmaza giren ve çöküşe giden yağmacı emperyalist kapitalist sistem, yükselen Asya’ya karşı güçlü olmaya çabalıyor. Ancak yağmacı ve kapkaççı sistem, birbirinin kuyusunu kazıyor. Bunun son örneğini sorunları çözmek için yapılan kriz zirvesinde gördük.
ABD’nin cezai gümrük vergileri, kuralsız ticaret savaşları çok zamandır biliniyor. NATO’nun Ukrayna üzerinden doğuya doğru genişleyerek Rusya’yı kuşatmasına karşı başlatılan savunma savaşı sonrası, AB ve ABD arasında ticaret savaşları gündemden düştü. Amerika, Rusya’ya ve bütün Avrasya’ya karşı saldırı savaşında AB’nin tam desteğini almayı planlamıştı. En başta Almanya, AB ülkelerinin çoğu bu dayatmaya koşulsuz uydu. ABD çıkarları için Rusya’ya karşı yaptırımlardan büyük zararlar gördükleri halde bu çizgide kalmakta ısrar ettiler.
Dünya hâkimiyeti iddiası iflas eden ve sonuna yaklaşan ABD hegemonyacılığı, bunun verdiği telaşla her tarafa birden saldırıyor. Bu arada en yakın müttefiklerine de tekrar cezai gümrük vergileri uygulamaya başlıyor. Bu dayatmadan şimdiye kadar olduğu gibi, en çok en yakın müttefik Almanya etkileniyor. Çünkü cezai gümrükler uygulanan çelik üretiminde en önde gelen AB ülkesi Almanya.
SORUN ÇÖZEMEYEN YENİLERİNİ YARATAN ATLANTİK İÇİ ZİRVELER
Aralarındaki sorunları çözmeye yönelik toplanan AB-ABD zirvesindeki girişimler başarısızlıkla sonuçlandı. AB ve ABD ticaret savaşları, AB çeliğine yönelik cezai gümrük vergilerinin yürürlüğe girmesiyle yeniden tırmanıyor:
“AB-ABD arası ticaret savaşı yeni bir tırmanışla karşı karşıya. Geçtiğimiz günlerde yapılan AB-ABD zirvesinde bunu önleme girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı. Zirvede bir yandan 369 milyar ABD doları tutarındaki Enflasyon Azaltma Yasası (IRA)'nın AB'den ABD'ye ithal edilen elektrikli otomobiller için de sağladığı faydaların korunması için bir yol bulunması bekleniyordu. Bu, özellikle Alman otomobil şirketleri için büyük önem taşıyordu. Bu çaba başarısız oldu: Washington, karşılığında AB'nin Çin'e karşı Dünya Ticaret Örgütü kurallarını ihlal eden ve sadece Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen tarafından onaylanan cezalandırıcı gümrük vergileri talep etti. AB'den ABD'ye yapılan çelik ve alüminyum sevkiyatları için de bir çözüm bulmak mümkün olmadı. ABD Başkanı Donald Trump, halefi Joe Biden'ın sadece kısmen ve sınırlı bir süre için askıya aldığı cezai gümrük vergilerini uygulamaya koymuştu; süre doluyor. ABD cezai gümrük vergilerini tekrar yürürlüğe koyuyor. ABD'nin cezalandırıcı gümrük vergilerini yeniden uygulamaya koyması halinde AB'nin karşı gümrük vergileriyle cevap vermesi muhtemeldir. Yeni yükler özellikle Almanya'yı ciddi bir ekonomik krizin içine sokacaktır.” (German Foreign Policy (GFP), Alman Dışpolitika Bülteni, 26 Ekim 2023.)
EMPERYALİSTLER UZUN SÜRE TEK BİR KAMP OLAMAZ
Çıkmaza giren ve çöküşe giden yağmacı emperyalist kapitalist sistem doğuya doğru NATO’nun genişlemesi ve diğer saldırgan yöntemlerle ömrünü uzatmaya çalışıyor. Ukrayna’yı silahlandırıp sonuna kadar savaş şiarlarını yükselterek, işgalci, soykırımcı İsrail Siyonizmini koşulsuz destekleyerek birlik olmaya ve yükselen Asya’ya karşı güçlü olmaya çabalıyorlar. Ancak yağmacı ve kapkaççı sistem tarafları, gücü yettiği ölçüde kendi çıkarını önde tutmakta, birbirinin kuyusunu kazmaktadır. Bunun son örneğini sorunları çözmek için yapılan kriz zirvesinde ABD’nin Avrupa’ya karşı tekrar ticaret savaşına başlamasına bir çözüm bulamadılar. ABD’ye karşı AB’nin bazı yaptırımlar uygulayabileceği gündeme geldi.
Kapitalist-emperyalist yağma düzenine karşı yükselen Asya, Kuşak ve Yol gibi karşılıklı yarar ve bütün insanlığın çıkarlarına uygun projeler sunmaktadır. Güneyi, Afrikası ile bütün Avrasya giderek ortak çıkarlar ve dayanışma temelinde gelişirken, Batı sistem olarak çöküşün yanında, sonuçlarını bile bile birbirinin çıkarlarını da engellemeye çalışıyor. İşte emperyalist-kapitalist sistemin bu iç çatışmaları da çöküşünü hızlandırmaktadır. Sistemin özel çıkar özelliğinden dolayı bu zaafa çare de yoktur. Sistem çöktükçe çatışıyor, çatıştıkça çöküşü hızlanıyor. Sistemin bu zaafları yine kendi politika üreten kurumları ve etkili yayın organlarında açıklanmaktadır.
20 Ekim‘de ABD Başkanı Joe Biden'ın AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel'i Washington'da kabul ettiği AB-ABD zirvesi, AB ekonomisi için ciddi gerilemeler getirdi. Asıl plan, Donald Trump'ın 2018 yılında AB çelik ve alüminyumuna uyguladığı gümrük vergileriyle ilgili anlaşmazlığa bir çözüm bulmaktı. Biden yönetimi bunları 2021 sonbaharında geçici olarak askıya aldı. Ancak bu izin yıl sonunda bitiyor. Buna ek olarak, çelik ve alüminyum ihracatı ile kotalar aşılmış. Zirveden kısa bir süre önceye kadar Brüksel hâlâ mevcut düzenlemenin uzatılması ve hatta cezalandırıcı tarifeleri tamamen kaldıracağından emin olduğunu söylüyordu. Transatlantik ittifak zorlu küresel güç mücadelelerinden dolayı iç çekişmelerden kaynaklanan sürtüşme kayıplarını göze alamazdı. Böyle bir zamanda bu taviz verilebilirdi.
AB İÇİN ABD MÜTTEFİK DEĞİL EŞKİYA BAŞI
Zirveden bir sonuç çıkmadı. Washington ayrıca Brüksel'den, Çin'den ithal edilen çeliğe yüzde 25 oranında cezai gümrük vergisi uygulamasını talep etti. Bu, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarını açıkça çiğnemek anlamına geliyordu. Komisyon Başkanı von der Leyen'in “Bu tavizi vermeye hazır olduğu” ancak ne kendi kurumunda ne de üye devletler nezdinde istediğini elde edemediği bildirildi. Bu nedenle AB Komisyonu, Çin çeliği ithalatına karşı bir anti-sübvansiyon prosedürü başlatıp başlatamayacağını incelemeye başladı. Amaç, Washington'un istediği yüzde 25'e mümkün olduğunca yakın cezai gümrük vergileri uygulamak için DTÖ'ye uygun bir gerekçe bulmaktı. Böyle bir yaklaşımın Çin ile çatışmayı daha da tırmandıracağına kesin gözüyle bakılıyor; AB Komisyonu kısa bir süre önce Çin elektrikli otomobillerine karşı anti-sübvansiyon işlemleri başlattı. Ancak Amerika Birleşik Devletleri böyle bir prosedürden memnun değildi. AB için şaşırtıcı bir şekilde herhangi bir anlaşmaya varılamadı.
Brüksel, AB şirketlerinin Enflasyon İndirimi Yasası (IRA) yardımlarına erişimi konusundaki anlaşmazlıkta ikinci bir gerileme yaşadı. IRA, elektrikli otomobillerin alımının devlet tarafından desteklenmesini öngörüyor. Ancak ön koşul, bataryaların hammaddelerinin en az yüzde 40'ının ABD'den gelmesidir. 2029 yılına kadar bu pay yüzde 80'e çıkarılacaktır. Bu da Avrupalı ve özellikle de Alman otomobil üreticilerinin elektrikli otomobil pazarındaki kıyasıya rekabette ciddi bir dezavantajla karşılaşacağı anlamına geliyor. Alman otomobil şirketleri için bu durum özellikle ağır bir yük oluşturuyor: geçen yıl Almanya ABD'ye, yaklaşık diğer tüm ülkelerden daha fazla olarak 360.000 araç satmıştı.
ABD ile serbest ticaret anlaşması olmayan müttefik ülkeler için bir çıkış yolu olarak, emtia anlaşması planlanıyor. Japonya, mart ayı sonunda Washington ile böyle bir emtia anlaşması üzerinde karar alındı. Bu anlaşmanın AB ve İngiltere ile yapılacak benzer anlaşmalar için bir model teşkil edeceği söylendi. Ancak, Washington'un daha da yüksek gümrük vergileri uygulaması bekleniyor. ABD, AB ile yapılması planlanan hammadde anlaşması için, Avrupalı şirketlerin maden kaynaklarını denetlemeyi talep ediyor. AB'li şirketler, “Afrika'da işlettikleri madenlerdeki ihlaller nedeniyle” Washington tarafından “yaptırıma tabi tutulabilecekler.” Bu AB için kabul edilebilir bir durum değil.
TRANSATLANTİK İÇİ GÜMRÜK SAVAŞLARI YOLDA
Çelik ve alüminyum tarifeleri ve IRA'ya ilişkin müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanması, 2021 sonbaharında askıya alınan ancak çözülemeyen transatlantik ticaret savaşının yeniden tırmanacağına işaret ediyor. ABD yönetimi cezai gümrük vergilerini yeniden uygulamaya koyarsa, AB 2018'de yaptığı gibi karşı önlemler alabilir: Örneğin bourbon viskisi, Harley Davidson motosikletleri ve kot pantolon ithalatına karşı tarifeler uygulayarak yanıt verebilir. AB'deki sanayi için ortaya çıkacak yeni yükler, Rusya ve Çin'e karşı tırmanan güç mücadeleleri sırasında ortaya çıkanlara ek olacaktır: Örneğin, Rus doğal gazının kaybı nedeniyle Almanya'daki yüksek enerji fiyatları veya Çin ile çatışmada galyum, germanyum ve grafit gibi hammaddelere yönelik mevcut ticaret kısıtlamaları tehdidi gibi.
ABD-AB arasında sorunları görüşmede sonuç alınamayan zirvede kesin olan şudur: Transatlantik ittifakı içinde, Almanya’nın ağırlıkta olduğu AB ile ABD arasındaki sürtüşme ve bunun yaratacağı kayıplarından kaçınma seçeneği görünmüyor. Atlantik içinde ticaret savaşları şeklindeki çıkar çatışmalarının geri dönmesi kaçınılmaz görünüyor.
Atlantik içi çatışmalar Asya’nın ön cephesinde bulunan Türk Devrimi için önemli olanaklar sunmaktadır. Türkiye Batı’dan tavizler beklemek yerine Avrasya lehine çelişmelerden yararlanmalıdır. Bunun için Türkiye’nin önemli olanakları ve fırsatları vardır.