ABD, Fransa ve BAE’nin istikrarsızlık operasyonu: Libya’nın güneyindeki tehlike
Üç ülkenin faaliyetleri, güney Libya’yı hızla istikrarsızlaşan Sahel’in (Afrika'daki sahil bölgesi ülkeleri) en zayıf halkası yapıyor. Bunun önüne geçmek için Libya’ya yardım sağlamak, Çad Geçici Geçiş Konseyi ile iletişimi pekiştirmek, Çin ve Rusya ile iletişimini artırmak gerekiyor.
ABD, Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından Libya’nın güneyinde yeni bir istikrarsızlık merkezi oluşturulmaya başlandı. Bu istikrarsızlık odağının sadece Kuzey Afrika’yı değil, başta Doğu Akdeniz bölgesini ve tüm Ortadoğu’yu tehdit edeceği açık. Libya’nın güney sınır bölgesinde ve Çad Gölü civarında terör faaliyetlerinde üs işlevi görecek bir alan yaratılıyor. Libya üzerinden teröristler, Doğu Akdeniz’e açılan bir koridora sahip olacak. Ayrıca Sahel’de Nijerya’dan Sudan’a kadar olan bölgeyi paralize edebilecekler.
Bu bağlamda Libya’nın güney komşuları olan Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti (OAC), Çad, Nijer ve yakınında bulunan Nijerya’da şimdiden istikrarı bozacak hareketlilik gözlemleye başlandı bile. Terör ağlarının gelişmesi, yeni sömürgecilik politikaları, Sudan’da rejimin değişmesi sonucunda bölgede yağma ve şiddet yoluyla yaşamaya alışmış binlerce silahlı insandan meydana gelen tehlikeli bir kitle meydana geldi.
Başka bir olgu ise ABD’nin Sudan ordusunda Ömer Beşir taraftarlarının tasfiye edilmesini ve ordunun mevcudiyetinin azaltılmasını desteklemesi. Böylelikle bölgede var olanlara yeni silahlı insanlar eklenebilir ya da bunlara benzer yeni silahlı gruplar kurulabilir.
Şu an bölgedeki savaşçıların sayısı 50 bine ulaştı. Toplam potansiyelin ise bir milyon olabileceği öngörülüyor.
Libya’nın petrol zengini güneyi bu güçler için tam bir çekim merkezi. Bu durum, ABD, Fransa ve BAE tarafından Türkiye, Çin ve Rusya’nın konumlarını zayıflatmak ve kendi nüfuzlarını korumak için kullanılmaya oldukça uygun.
ABD’NİN HEDEFLERİ
ABD, bunlar arasında bölgenin istikrarsızlaştırılmasına oynayan temel güç. ABD’nin bu açıdan orta vadeli hedeflerini şöyle sıralayabiliriz:
1. Güneydeki Libya petrol yataklarını ele geçirip dünya petrol fiyatlarını belirlemek. (Şarara ve El-Fil sahalarında petrol üretimi günlük 350 bin varil olup, cari fiyatlarla yılda 8 milyar dolara kadar çıkmaktadır.)
2. Bölgedeki yeni devletlerin (Çin, Türkiye, Rusya) Libya, tüm Sahel bölgesi ve OAC'de gelişen inisiyatiflerine (Rusya’nın askeri, Çin’in ekonomik, Türkiye’nin askeri, diplomatik ve ekonomik) karşı koymak.
3. Afrika’daki varlığını tahkim etmek için bu bahane altında terörizme karşı sözde yeni bir savaş başlatmak.
4. Fransa siyaseti üzerindeki kontrolü Paris’i bu koalisyona çekerek artırmak.
Washington’un uzun vadeli hedefleri ise şu şekilde:
1. Olası bir alternatif jeopolitik merkez olarak Avrupa üzerinde göç ve terör baskısı kurmak.
2. Bölgede terörizme karşı sözde savaşın başlaması ve askeri gücün bölgeye getirilmesiyle, terörizme karşı savaşan kahramanlar imajını yaratmak, terör tehdidiyle baş edebilecek tek süper güç statüsünü kazanmak.
3. Çin ile uzun vadeli jeopolitik çatışmada Sahel ve Afrika’nın doğal kaynaklarını kontrol altına almak.
4. Kuzey Afrika, Sahel ve Orta Afrika’daki etki alanlarının yeniden paylaşılmasını sağlamak. Sonuç olarak, Fransa dâhil eski müttefiklerinin konumlarını geriletmek.
5. Libya’nın istikrarsızlaşmasıyla Doğu Akdeniz ülkeleri üzerinde baskı kurmak. Ankara ve Trablus arasındaki 27 Kasım 2019 tarihli Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması’nın uygulanmasını engellemek. Terör tehdidiyle mücadele bahanesiyle Libya’da kilit oyuncu olan Türkiye’nin inisiyatifini kırmak.
Ayrıca ABD, Libya’nın batısında hareket imkânı sağlayabilmek için orta vadede Türkiye’yi oyununa dâhil etmeye çalışabilir. Amerikan politikası "böl ve yönet" formülünde kendini bulacaktır. Washington, dış politikadaki rakiplerini devre dışı bırakmak için Libya’nın hem Batı hem de Doğu oluşumlarını kullanmaya çalışacak, her iki tarafla da anlaşmaya varmaya çabalayacaktır. Fransa’nın çıkarı ise “Çin, Türkiye ve Rusya’ya karşı Afrika’daki etki alanlarını korumak” şeklinde özetlenebilir. BAE de enerji kaynaklarının fiyatının belirlenmesine etki etmek hedefindedir. ABD’nin uzun vadedeki hedefleri, mevcut müttefikleri Paris ve Abu Dabi için de kârlı olmayacaktır.
AFRİKA’DAKİ TEHLİKELİ GELİŞMELER
Hafter ile savaşın sona ermesinden sonra Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ve yeni kurulan Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) asgari kontrolü altında bulunan Libya’nın batısındaki bazı oluşumların işsiz kaldığına dikkat edilmelidir. Zintana Askeri Konseyi lideri Usame Cuveyli’nin bu grupların bir kısmını güneye naklettiği iddia edilmektedir.
Ayrıca güneyde sınır ötesi gruplardan Tubu ve Tuareg milisleri bulunuyor. Tuareg’i, hem Hafter hem de UMH ile işbirliği yapmayı başaran Kaddafi ordusunun generallerinden Ali Kan yönetiyor. Mali (2012’deki çatışma sırasında onların tarafında savaştı) ve Nijer’deki Tuareg isyancı gruplarıyla ilişki içinde.
Aynı zamanda, Çadlı silahlı gruplar (genellikle Tubu temsilcilerinden oluşur) Libya’da üstlenmiş durumdadır:
Çad Değişim ve Uyum Cephesi (FACT). 2017’den beri General Hafter ile ilişkilerinde tarafsızlığını sürdürüyor. Nisan 2021’de Çad Devlet Başkanı İdriss Deby, FACT’ın saldırısı sonrasında hayatını kaybetti.
Cumhuriyetin Kurtuluşu İçin Askeri Komuta Konseyi (CCMSR). Usame Cuveyli’yle bağlantılı ve Libya iç savaşında UMH’ni destekledi.
Böyle bir ortamda, bu grupların birlikte hareket edip etmemeleri ya da birbirleriyle savaşıp savaşmamaları önemli olmayacaktır. Önemli olan Amerikalıların müdahalesi için bahane olacak bir kaos ortamı yaratmalarıdır. Bölgede silahlı grupların toplanması, petrol mücadelesi ve insan, akaryakıt ve uyuşturucu kaçakçılığının sınır ötesi yolları yeni bir istikrarsızlığın nedeni olabilir.
İdriss Deby’nin öldürülmesinden ve Çadlı gruplar içinde bir güç mücadelesinin başlamasından sonra, Çad’da bir kargaşa ortamı, oldukça mümkün hale gelmiştir. Bu durumda Libya’nın kuzey kıyılarından OAC sınırlarına kadar silahlı grupların kontrolünde bir bölge ortaya çıkabilecektir.
Gelecekte, teröristler, faaliyetleri için bir finansman kaynağı olarak kullanabilecekleri iki devletin en zengin doğal kaynak rezervlerine (petrol, Tibesti platosunun altını) sahip topraklarını kontrol edebilirler.
Ayrıca Çad’ın zayıflaması, Sahel’de El Kaide ve IŞİD’in harekete geçirilmesi için uygun zemini de yaratacaktır. Öyle ki, önceden Çad ordusu radikallerle baş edebilecek ana güçlerden biriydi.
Şimdi ise Boko Haram ve Batı Afrika Eyaleti İslam Devleti (ISWAP), Çad Gölü bölgesinde faal bir şekilde yer edinmeye çalışmaktadır.
Güney Libya’da bunların dışında Sudanlı silahlı örgütler de bulunuyor: Sudan Kurtuluş Ordusu-Minnie Minawi (SLA-MM), Sudan Kurtuluş Güçleri Birliği, Adalet ve Eşitlik Hareketi (JEM).
Ömer Beşir’in devrilmesinden sonra BAE gizli servisi Sudan’da faal olarak çalışıyor. BAE’nin Libya’ya gönderilmek üzere Sudan’da paralı askerler toplamaya giriştiğine dair kanıtlar var. Örneğin Kasım 2020’de BAE şirketi Black Shield Security Services, Sudan’da faaliyet gösteren bir güvenlik şirketinin hizmetinden yararlanma bahanesiyle, askeri çatışmalara katılmak üzere Sudanlıları Libya’ya gönderdi.
BM Sudan Uzmanlar Grubu’nun son raporunda (2020), Sudanlı silahlı grupların yalnızca Libya’da kalma niyetlerine değil, aynı zamanda kendi potansiyellerini (silah stoklarında, ulaşım araçlarında ve militan sayısındaki artış) geliştirdiklerine de dikkat çekilmektedir.
Diğer taraftan güvenlik güçleri ile Nijer ordusunun Boko Haram, Cemaat Nasr el-İslam vel Müslimin (JNIM) ve Büyük Sahra İslam Devleti’ne (ISGS) karşı mücadelesinde önemli bir başarı elde edilemedi. Nijer’de ABD ve Fransız güçlerinin konumunu sağlamlaştırması, militanları faaliyetlerini Libya sınırına kaydırmaya teşvik ediyor.
OAC’de hükümet karşıtı örgütlerin yenilgisi ise onları kuzeye, Çad Gölü’ne doğru sürdü. Bu arada Çadlılar, bu örgütlerin faaliyetlerine faal olarak katılıyor. Fulani halkının temsilcileri de OAC gruplarının faaliyetlerinde ciddi rol alıyor. Sahel’deki diğer radikal örgütlerde de oldukça hareketliler. Fulani, Sahel’de yaşayan göçebe bir etnik gruptur. Tuba ve Tuaregler gibi, onlar da sınır ötesi karakter taşımaktadır ve gruplarının OAC’den çıkarılması, Sahel’de yeni üsler aramalarına yol açacaktır.
Orta Afrika Cumhuriyeti Yurtsever Hareketi (MPC) ise Çad’dan önemli sayıda göçmen ve Fulani halkının temsilcilerini içermektedir. MPC lideri Mahamat Al-Khatim de daha önce Çad askeri istihbaratında görev yapmıştı.
NE YAPMALI?
Sonuç olarak hem nesnel hem de öznel nedenler (ABD’nin, özellikle OAC’deki belirli grupları destekleyen Fransa’nın ve BAE’nin faaliyetleri), güney Libya’yı hızla istikrarsızlaşan Sahel’in en zayıf halkası yapıyor.
Bunun önüne geçmek için hem orta hem de uzun vadeli müdahalelere ihtiyaç vardır:
1. Amerikan nüfuz ajanlarını ortadan kaldırmak için Libya’nın UBH ile bağları güçlendirmek. Bölgesel milisleri ortadan kaldırmak ve ulusal silahlı kuvvetler inşa etmek amacıyla Libya’ya yardım sağlamak.
2. Çad Geçici Geçiş Konseyi ile iletişimi pekiştirmek. Bölge ülkeleri arasındaki sınırlarının güçlendirilmesine yardım etmek.
3. Türkiye’nin genel olarak Afrika, özellikle de Sahel ve Libya’daki strateji konusunda Çin ve Rusya ile iletişimini artırmak. ABD ve müttefiklerinin yıkıcı politikalarına ve bölgedeki olumsuz eğilimlere karşı koymak için bu ülkelerle ortak zemin bulmak.