23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD için Tayvan ne ise Karabağ odur

ABD derin devleti, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi liderliğinde başlattığı 'otokrasilere karşı demokrasiyi savunmak' temalı kışkırtmaları ile başta Çin ve Türkiye olmak üzere Avrasya güçlerini hedef alan sistemli bir kampanya yürütüyor

ABD için Tayvan ne ise Karabağ odur
A+ A-
TEVFİK KADAN

Türkiye'de, Batı eksenli yayınlardan beslenen sözde akademisyen, yazar ve siyasetçilerin hemfikir olduğu konu, “Tayvan'ın Çin tarafından işgal edilme tehdidi altında bulunduğudur”. Her ne kadar Tayvan, Birleşmiş Milletler ile ABD tarafından 1971'den bu yana tartışmasız olarak Çin Halk Cumhuriyeti'nin egemen toprağı kabul edilse de, bu gerçeği görmezden gelmek sözde “demokrasi adına” tatlı gelir. Nitekim Pelosi, hukuksuzca Tayvan'ı ziyaret ettiğinde de, bunu “özgürlük” adına atılmış “cesur bir adım” olarak nitelemekten çekinmezler.

İşte “Çin'in kendi topraklarını işgal edeceğine” inanan bu güruh için çok aydınlatıcı bir gelişme yaşandı. Aynı Pelosi, bu kez Ermenistan'a giderek Karabağ'da yaşananlar için Azerbaycan'ı saldırganlıkla suçladı. O Karabağ ki, 1993 yılında soykırıma varan uygulamalar ile Ermenistan tarafından işgal edilmiş, fakat Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyinin çok sayıda kararı ile Azerbaycan toprağı olarak kalmayı sürdürmüş, kararlı bir vatan mücadelesi ile de geri alınmıştı. Öyleyse, sözde aydınımız için bir çatalçıkmaz yaratmış durumdayız. Ya Pelosi'nin Tayvan ziyaretini eleştirip “Tek Çin” polikasını kabul edecek, ya da Ermenistan'daki ifadelerini alkışlayıp Azerbaycan'ı işgalci sayacaklar. Kararı onlara bırakıp Ermenistan kışkırtmasını incelemeye devam edelim.

YALAN ÜZERİNE İNŞA EDİLMİŞ SAHTE DEMOKRASİ DAYATMASI

Nancy Pelosi, Ermenistan'daki sözlerinde yalnızca Azerbaycan'ı suçlamakla kalmadı, Türkiye'yi hedef almaktan da geri durmadı. Karabağ'da yıllardır süren çatışmalardan Türkiye'yi de sorumlu tutan Pelosi, “Otokrasi ile mücadelede Ermenistan’ın yanındayız.” ifadelerini kullandı. Yetmedi, Erivan'daki sözde Ermeni Soykırımı kurbanları için yaptırılan Tsitsernakaberd Anıtı'nı ziyaret etti. Kimileri burada döktüğü gözyaşlarını sahte olarak nitelese de, kanaatimce son derece hakikiydi. Çünkü “O'nu ağlatan asıl şey, yüz yıl önce sönen Büyük Ermenistan hayali”ydi.

Pelosi öyle dinozor bir siyasetçi, ya da düşük profilli bir başkan değil. Kongre'nin en etkili isimlerinden, Ermeni Lobisi'nin kadim dostu, derin devletin yetiştirmesi ve ABD saldırganlığının mutlak destekçisi... Son dönemdeki kamikaze ziyaretleri de rastgele işler olarak görülmemeli. Planlı bir saldırının belki de en kritik hamlesi. Zaten Pelosi de bunu açık ediyor: Otokrasi ile küresel bir mücadele yürüttüklerini ve bu konuda Ermenistan'ı desteklediklerini söylüyor. Otokrasilerden kastı açık: Türkiye, Rusya, Çin, Azerbaycan, İran vb. Kısaca geçen hafta aile fotoğrafı veren Şanghay İşbirliği Zirvesi. İşte ŞİÖ üyeliği tam da bu noktada anlam kazanıyor: Yalanlar üzerine inşa edilmiş sahte bir demokrasi dayatmasına karşı, bir ve beraber olmak...

MAĞRUR MUZAFFERİ KENDİ SAADETİ YIKAR!

Pelosi'nin bu ziyaretlerdeki amacını iyi anlamak gerekiyor. Bilenler bilir, hiçbir ABD Başkanı, dış politikayı Woodrow Wilson kadar derinden etkilememiştir. Wilson'ın prensipleri, bir asır boyunca ABD'nin yürüttüğü küresel jandarmalık rolünün ideolojik zeminidir. Wilson, dünyadaki en iyi yönetim sisteminin kendilerinde olduğuna o kadar inanmıştır ki; onun için “İnsanlığın geri kalan bölümü, ancak geleneksel diplomasiyi terk edip ABD'nin uluslararası hukuk ve demokrasiye olan saygısını kabul ederse, barış ve refaha kavuşabilir.” Wilson, günün sonunda o kadar ileri gider ki; “Bu devleti insanları özgür yapmak için kurduk; bu düşüncemizi ve niyetimizi yalnızca Amerika'ya ayırmadık. Şimdi insanları özgürlüğüne kavuşturacağız. Bunu başaramazsak, Amerika'nın bütün ünü kaybolur ve bütün gücü dağılır.” demektedir.

İşte Pelosi'nin “otokrasilerle küresel mücadele” dediği tam olarak budur. Pelosi, dünyanın kalanını öyle aşağılık görmektedir ki; buralara ya demokrasi getirilmeli, yada ateşe atılarak yok edilmelidir. Bunun için sahte mağduriyetler yaratılır, kukla devletler silahlandırılır, fitne bombardımanı ile savaşlar kışkırtılır. Böylece “demokratik değerler” ya da “yüksek Amerikan ahlakı” dedikleri küresel hegemonya, silah zoruyla varlığını devam ettirir. Fakat Pelosi'nin bilmediği bir şey var: Kibir, aptallığın en açık belirtisidir ve mağrur bir muzafferi, kendi saadeti yıkar!

Nancy Pelosi ABD Karabağ Azerbaycan