ABD İnsan Hakları Raporu'nda Çin, Rusya ve Türkiye hedefte
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Bakanlıkta düzenlediği basın toplantısı ile ülkesinin 2020 İnsan Hakları Raporu'nu kamuoyuna açıkladı.
İfade ve basın özgürlüğü, adil yargılama başlıkları altında ülkelerin insan hakları uygulamalarının kapsamlı şekilde değerlendirildiği raporda Türkiye’ye de yer verildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından “2020 İnsan Hakları Raporu”unda eleştirilen ülkelerin ABD politikalarına karşı gelenler arasından seçilmesi dikkat çekti. Raporda en çok eleştirilen ülkelerin başında Çin, Türkiye ve Rusya geliyor.
ÇİN VE RUSYA HEDEFTE
Çin’in sözde “Uygur Müslümanlarına ve diğer dini ve etnik azınlıklara karşı soykırım ve işkence ve zorla kısırlaştırma dahil olmak üzere insanlığa karşı suç işlediği” belirtilirken, Rusya’da hükümetin barışçıl gösterileri hedef aldığı öne sürüldü.
Blinken, tüm dünyada insan hakları konusundaki gidişatın iyi olmadığını ve yapılması gereken çok şey bulunduğunu vurgulayarak, özellikle Çin'i hedef alarak, "2020'de çok fazla insan acımasız koşullar altında acı çekti. Çin'de hükümet yetkilileri çoğunluğu Müslüman olan Uygurlara karşı soykırım işledi; hapis, işkence ve zorunlu kısırlaştırma gibi insanlığa karşı suçlar işledi." ifadesini kullandı.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ’A SAHİP ÇIKILDI
Terör örgütüyle bağlantısı bulunan Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun endişe verici olduğu aktarılan raporda, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayların eşit bir şekilde yarışmalarının engellendiği iddia edilirken, savcıların terörizm ve ulusal güvenliğe yönelik tehdit tanımını geniş tutması eleştirildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun sona erdirilmesi çağrısının Türkiye tarafından karşılık bulmadığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AİHM’i bir teröristi savunmakla suçladığı hatırlatıldı.
Diğer yandan Anayasa Mahkemesi’nin Aralık ayında Osman Kavala’nın yeniden tutuklanma kararını “hak ihlâli” olarak görmediği ve yargıya müdahalede bulunulduğu ifade edildi.
“İfade ve basın özgürlüğü” başlığı altında Türkiye’de oto sansürün yaygınlaştığı belirtilen raporda, FETÖ ve PKK bağlantıları nedeniyle tutuklanan gazeteciler savunuldu. Aynı şekilde devlet sırrı niteliğinde olan görüntüleri sızdırarak, MİT görevlileri ve ailelerinin kimliklerini ifşa eden gazeteciler de raporda yer aldı.
Twitter ve Facebook gibi başlıca sosyal medya şirketlerinin ülkelerin kanun ve yetkileri üzerindeki olumsuz etkilerinin görmezden gelindiği raporda, hükümetin sosyal medyayı sıkı denetim altına aldığı ifade edildi.