23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD 'insan haklarına teşvik' edebilir mi?

Geçtiğimiz günlerde ABD Senatosu’na “Türkiye İnsan Hakları Teşvik Yasası 2021” başlığıyla bir tasarı sunuldu.

ABD 'insan haklarına teşvik' edebilir mi?
A+ A-
Duygu Karabulut / TGB İstanbul İl Başkanı

Yasa tasarısında on binlerce insanın hapse atıldığı, siyasi özgürlüklerin ve insan haklarının ihlal edildiğinden bahsediyor. Aynı zamanda tasarıda Türkiye’nin insan hakları ihlallerine karşı etkili adımlar atmamasına karşı Türkiye’ye yaptırım uygulanması isteniyor. Peki nedir bu yasa tasarısındaki iddialar?

2016: TÜRKİYE’NİN VARLIK MÜCADELESİ

“2016 darbe girişiminden bu yana yetkililer, 60.000'den fazla polis ve askeri personeli ve yaklaşık 125.000 memuru uzaklaştırdı veya görevden aldı, yargı mensuplarının üçte birini ise işten çıkardı, 90.000'den fazla vatandaşı tutukladı veya hapse attı ve 1.500'den fazla sivil toplum örgütünü başlıca, hükümetin "Fethullahçı Terör Örgütü"nün lideri olarak belirlediği ve darbe girişimini planlamakla suçladığı din adamı Fethullah Gülen ile bağları olduğunu iddia ederek terörizm suçlamalarıyla kapattı.”(Madde 5)

“Türkiye hükümeti, darbe girişimini daha geniş bir baskı ortamı elde etmek amacıyla gerekçe olarak kullanmıştır.” (Madde 4)

Fethullah Gülen ne basit bir din adamı ne de basit bir harekettir. Fethullah Gülen örgütü 1969 yılından beri devlet, ordu, yargı gibi devletin birçok alanında örgütlenmiştir. Talimatlarını Amerika’dan alarak Türkiye’nin birliğine, bütünlüğüne ve Cumhuriyet devrimlerine saldırmış, sayısız cinayetler işlemiştir. Ergenekon- Balyoz süreçlerinde bu ülkenin vatansever kuvvetlerini hapishanelere atmış ve 15 Temmuz darbe girişimine kalkışmış silahlı bir örgüttür. Türk hükümeti darbe girişiminden sonra Atatürk’e, Cumhuriyet Devrimlerine ve vatanın birliğine karşı savaş açan bu terör örgütünü devletin tüm organlarından temizlemektedir. Türk hükümeti bu süreçte ordusuyla, yargısıyla ve milletiyle darbecileri içinden temizleme seferberliği başlatmış ve başarılı olmuştur.

15 Temmuz Amerikancı darbe girişiminin ardından ivme kazanan vatan mücadelesinin Amerikan senatosunu rahatsız etmesi tabii ki de şaşırtıcı bir olay değil. 15 Temmuz gecesi Türkiye ordusuyla milletiyle bir varlık yokluk savaşı verdi. Darbe girişiminin başarılı olması Amerika’nın başarılı olması ve Türkiye’nin ise başarısız olması demekti. Türkiye 2014 yılında Silivri duvarlarını yıkmasıyla birlikte Amerika’ya karşı bağımsızlık savaşı içine girdi. Türkiye’nin vatansever kuvvetleri ve Türk askeri, Türkiye’yi bölmek isteyen Amerikancı FETÖ Gladyosunu ezdi, PKK’yı hendeklere gömdü, Kürt Koridorunu yardı, İkinci İsrail planını bozdu. Amerika’yı yenilgiye uğrattı ve bugün Atlantik’ten koparak Asya’ya yerleşiyor. Bugün dört tarafı Amerikan namlularıyla çevrelenen Türkiye, bu tehditlere karşı Rusya, Azerbaycan, İran, Irak, Suriye ve Libya ile işbirliği yaparak bu tehditleri bozguna uğratabilir.

PKK’YA ÖZGÜRLÜK İSTEYEN “BARIŞ” AKADEMİSYENLERİ

“Ocak 2016 dilekçesini imzalayan yaklaşık 2.000 akademisyenden 700'den fazla akademisyen, terör örgütü propagandasını desteklemekle suçlandı.” (Madde 9)

Yasa tasarısı bölücü terörü destekleyen ve yabancı devletleri Türkiye’nin vatan savaşı sürecine müdahaleye çağıran akademisyenleri de unutmamış. Türk ordusu 24 Temmuz 2015 yılında PKK terörünü kökünü kazımak için askeri operasyona başladı. Bizim sözde “barış” isteyen akademisyenlerimiz de “sokağa çıkma kısıtlamalarını, hak ve özgürlük kısıtlamalarını” haksız bulmuş ve üstüne bu uygulamalarla “Kürt halkına katliam” yapıldığını söylemiştir. Bu akademisyenlerimiz terör örgütünün uygulamalarını görmezden gelmiştir. PKK doğu illerinde öz yönetim ilan etmiş ve silahlı kalkışma ile Türk askerine karşı bir savaş ilan etmiştir. Akademisyenlerimiz PKK’nın mayın döşeme özgürlüğünün, hendek kazma özgürlüğünün, ülkenin çeşitli illerinde bomba patlatma özgürlüğünün, Türk askerine kurşun sıkma özgürlüğünün kısıtlanmasından rahatsız olmuş ve bildiri yayımlamıştır. Türkiye’nin terörle mücadelesini “katliam” olarak nitelendirerek oradaki Kürt halkına en büyük haksızlığı kendileri yapmıştır. Bugün terör operasyonların sonuçlarını görüyoruz. Yıllardır terörün boyunduruğu altında yaşayan milletimiz özgürleşmiştir. Şehirlerimiz terörden temizlenmiş, şehirlerimize huzur güven yeniden gelmiş, esnafımız tekrar kepenk açmış, tarım alanları ve meralar tekrar kullanıma açılmıştır. Teröre maddi ve manevi kaynak yolları kesilmiş, Diyarbakır annelerimiz bölücülüğe bayrak açmış, illerimizde teröre karşı yürüyüşler başlamıştır.

Türk ordusu, Amerika’nın kara gücüm dediği PKK ile kısacası ABD ile hesaplaşmıştır. Barış için Akademisyenler adlı grup da PKK’nın yanında saf tutarak görevlerini yerine getirmiştir. PKK’yı destekleyip Türk ordusuna “katliamcı” diyen akademisyenlerin görevlerine son verilmesi üzerine CHP belediyeleri ve milletvekilleri onlara kucak açmıştır. Amerikan ordusunu destekleyen akademisyenler için Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile başlatılan belediyelerde maaşlı iş planı da bu nedenle Türk milletine ihanet planıdır.

TÜRKİYE'YE ABD SENATOSU GÖZÜNDEN BAKANLAR

“Türkiye Hükümeti, 2016 yılında Halk Demokrat Partisi'nin diğer üyeleriyle birlikte gözaltına alınan bir Kürt siyasetçi olan Selahattin Demirtaş'ın haksız tutukluluğunu sürdürüyor.” (Madde 12)

“Türk Hükümeti, sivil toplum lideri Osman Kavala'nın haksız tutukluluğunu 3 yıldır sürdürüyor” (Madde 10)

Yasa tasarısı ile Demiştaş ve Kavala’nın tutukluluğu tekrar gündeme geldi. Bunun üzerine Türkiye’deki bozguncu muhalefet hemen harekete geçti. Muhalefet hemen mağdur edebiyatına sığındı. Meral Akşener içeride yatan tutuklulara “gariban” diyerek sahip çıktı. Kemal Kılıçdaroğlu ise “Demirtaş ve Kavala haksız yere yargılanıyor” diye sahip çıktı.

Bugün siz PKK ile ittifak yaparsanız ‘Demirtaş ve Kavala haksız yere hapiste’ dersiniz. Ellerinde binlerce şehidimizin, masum insanımızın kanı olan Demirtaş’ı görmezsiniz. Türk milletine “Sırtımızı PKK’ya dayıyoruz” diyen ve Türk askerine “PKK sizi tükürüğü ile boğar” sözlerini yönelten HDP’yi görmezsiniz. PKK’ya insan ve maddi kaynak sağlayan HDP’yi görmezsiniz. Çocukları dağa kaçırıldığı için HDP Diyarbakır İl binası önünde nöbet tutan Diyarbakır annelerini görmezsiniz. Siz HDP ile ittifak yaparsanız tüm bu faaliyetlere talimat veren Demirtaş’ın suçlarını görmez, haksız yere yargılandığını söylersiniz. “Terör Örgütü Propagandası Yapmak”, “Suç İşlemeye Alenen Tahrik Etme”, “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma”, “Suçu ve Suçluyu Övmek” gibi daha birçok suçtan yargılanan Demirtaş’a özgürlük istersiniz.

Peki Demirtaş’ın bu suçlarına gözünü kapatan bozguncu muhalefet, Soros’un Osman Kavala’sını da savunmayı unutmadı. Türkiye’nin bölünme planlarının önemli aktörlerinden biri olan , Türkiye’yi Avrupa fonlarına bağlamak isteyen, Türkiye düşmanı derneklere fon sağlayan, Ermeni soykırımını tanıyan filmleri destekleyen Kavala’yı görmeyip Türkiye’deki bozgunculuğun sözcülüğünü yaptı. Bugün Türkiye’nin varlık yokluk savaşının karşısında olanlar ve hala Türkiye’yi Amerika’ya bağlamak isteyenler hayata Amerikan Senatosunun gözlükleriyle bakarlar. Onlarla ağız birliği yaparak iç cepheyi dağıtma görevini yerine getirirler. Hayata ABD’nin gözünden bakanlar, Biden’ın Ermeni soykırım yalanlarının ardından Dersim harekatını “katliam” olarak görürler. Türk milletini katliamcı ilan etmek isteyenlerle aynı gözlüğü paylaşırlar. İşte bu gözlüklerle Türk ordusuna düşman akademisyenlere, terörist Demirtaş’a ve Soros uşağı Kavala’ya sahip çıkarak Türk milletine ihanet ederler.

ABD: DÜNYANIN EN BÜYÜK HAPİSHANESİ

“Gazetecileri koruma Komitesi'ne göre, Türkiye dünyanın en kötü ikinci gazeteci Hapishanesi.” (Madde 7)

Amerikancı Gazetecileri Koruma Komitesine göre Türkiye, Kavala gibi gazetecileri “haksız” yere yargılayarak dünyanın en kötü ikinci hapishanesi olarak kayda geçiliyor. Birinciliği ise Çin temsil ediyor. Tasarıda bu yönden Türkiye’deki gazetecilere karşı kaygı duyuyor. Bütün anayasalara ve devletlere göre terörle bağlantılı olmak, teröre destek olmak suçtur. Bütün devletler vatan birliği ve bütünlüğünü için tehdit oluşturan durumlarda önlem almak zorundadır. Türkiye bölünme ve emperyalist devletlere bağlanma süreci ile mücadele etmiş ve bu noktada terör örgütlerini içinden temizlemeye başlamıştır. Bugün Türk hapishanelerinin çoğunu FETÖ ve PKK destekçiliği suçlarından yatanlar oluşturmaktadır. ABD 'insan haklarına teşvik' edebilir mi? - Resim: 1

Dünyadaki tutuklu sayısının %25’ini barındırarak dünyanın en büyük hapishanesi olan Amerika bu konuda kendine dair bir yasa tasarısı da sunacak mı? Ya da suç ve suçlu yaratma sistemi ile inşa ettiği sömürü düzenine hizmet eden hapishaneleri için bir tasarısı olacak mı? Karın tokluğuna, fazla mesailerle ve iş güvencesi olmadan özel hapishanelerde büyük şirketlerin karlarını arttırmak için çalışan vatandaşları için de bir tasarısı var mı? Hapishanelerin çoğunu zencilerin oluşturmasına dair “ırkçılık” uygulaması ile ilgili bir tasarısı olacak mı? Tüm bu soruların cevabını hepimiz biliyoruz. Amerikan sistemi bugün her yerden sinyal vermektedir. Koronavirüs sürecinde ırkçılığın yükselişe geçmesinin, insan yaşamının bir önemi olmamasının en çarpıcı şekillerine şahitlik ettik. Bugün kendi insanının hayatını kapital sınıfların sisteminden öne koyan ve tüm dünyayı kana bulayan Amerika, Türkiye’yi “İnsan Haklarına Teşvik” edecek son ülkedir.

AMERİKA’NIN KİRLİ İNSAN HAKLARI SİCİLİ

Bir çocuk ağlarsa dağ başında

Gözyaşında Amerika akar.

Vurdularsa birini, kanı şorladıysa

Bilin ki o kurşunlarda Amerika var.

-Cahit Külebi

Amerika’nın “İnsan Hakları” raporuna bakalım. Raporda terör örgütleri üzerinden ülkeleri bölme, darbeler ile hükümetleri yıkma planları var. Binlerce masum insanı katletme ve yurtlarından etme, kukla devletlerle bağımsız devletleri tehdit etme senaryoları var. Bu raporda Irak, Suriye, Filistin, Afganistan vatandaşlarının kan ve gözyaşları var. Bu raporda Türkiye’nin şehir merkezlerinde patlayan bombalar var. Bu raporda PKK’nın kaçırdığı gençler, PKK’nın katlettiği masum insanlarımız var. Bu raporda Amerikan hastanelerinin kapısında ölen binlerce insan var. Bu raporda George Floyd’un nefessiz kalışı var. İşte Amerika’nın İnsan Hakları sicilinde bunlar var.

Türkiye için hazırlanan yasa tasarısında, Amerika’nın kirli insan hakları sicili vardır. Türk gençliği olarak Amerika’ya kendi siciline bakmasını öneriyoruz. Bugün Türkiye içte ve dışta vatan mücadelesi veriyor. Bu içi tehditlerle dolu yasa tasarıları Türkiye’yi bağımsızlık yolundan döndüremez!

Duygu Karabulut

TGB İstanbul İl Başkanı

Kaynakça:

1. https://aydinlik.com.tr/haber/abd-li-senatorleri-aratmadilar-243051-1

2. https://tgb.gen.tr/serbest-kursu/osman-kavala-nedir-25377

3. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/dunya-genelinde-cezaevli-nufusu-10-milyondan-fazla/520218

ABD İnsan Hakları