ABD Kamışlı'da 3'ncü askeri üssünü kuruyor

SOHR'dan yapılan açıklamada, ABD güçlerinin üçüncü üssünü Kamışlı'nın üç kilometre güneybatısındaki Nakara köyüne kurduğu belirtildi.

ABD'nin bölgedeki diğer iki üssü ise, Kamışlı'nın dört kilometre kuzeybatısındaki Himo ile üç kilometre güneybatısındaki Kamışlı Havaalanı pistinin sonuna yakın Tel Faris köylerinde bulunuyor.

EL-ÖMER CİVARINDA KONUŞLANMA

ABD'nin bölgedeki faaliyetlerine karşılık Suriye'yi destekleyen güçlerin de hareketlendiği belirlendi. SOHR, İranlı milislerin, Deyrezor'daki el-Ömer petrol sahasına bakan bölgelerde yeniden konuşlandığını duyurdu. Buradaki askeri varlığın, önümüzdeki dönemde çeşitli çatışmaların yaşanabileceğine işaret ettiği kaydedildi. Bununla birlikte önceki gün el-Ömer petrol sahası üç Katyuşa füzesi ile hedef alındı. Saldırıyı üstlenen grup olmadı. Bölgede maddi hasar oluştuğu kaydedildi. Bu saldırı bir ay içinde bölgedeki beşinci saldırı oldu.

25 Ağustos’ta bölgeye düzenlenen saldırıda 3 Amerikan askeri hafif yaralanmıştı.

ABD'Lİ DİPLOMAT TERÖRİSTLERLE GÖRÜŞTÜ

Diğer yandan ABD Dışişleri Bakanlığı Suriye Özel Temsilcisi Nicolas Granger, Suriye’nin kuzeyinde ve doğusunda sözde “Özerk Yönetim”e bağlı gruplardan oluşan bir heyetle Türkiye’nin olası operasyonlarıyla ilgili görüştü.

Görüşmede, bölgeye sağlanan uluslararası ve ABD desteğinin yeniden ele alındığı bildirildi.

Toplantıya katılan terör örgütü PKK'nın Suriye kolu PYD ile yine terör destekçisi Süryani Birlik Partisi, Reform Hareketi ve diğer gruplardan oluşan heyet, son günlerde düzenlenen nokta operasyonlardam ve sözde askeri liderlerinin hedef alınmasından şikayet etti. Heyet, operasyonların bölgenin güvenlik ve istikrarını bozacağını iddia ederek, ABD Hazine Bakanlığının ‘ülkenin kuzeydoğu bölgelerine istisnalar tanıyacağı ve bölgeyi Sezar Yasası’nın yaptırımlarından muaf tutacağı’ açıklamasını geçersiz kılacağını öne sürdü.

Görüşmeye katılan Islah Hareketi Sekreteri Amjad Osman, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte “Heyet, Türk Ordusu'nun SDG liderleri ve unsurlarını hedef almasını gündeme getirdi.” dedi. ABD yönetiminin sözde “Özerk Yönetim”e verdiği desteğin de ele alındığını belirten Osman, şunları söyledi:

“Kendilerine hükümet sistemini sağlamlaştırmanın yeterli olmadığını söyledik. Cenevre Süreci ve siyasi süreçten Özerk Yönetim ve Suriye Demokratik Konseyi (SDK) temsilcilerinin yokluğunu ve bu konuda net bir uluslararası duruşun gerekliliğini ele aldık.”

Osman ayrıca Suriye Hükümeti ile muhalefet arasındaki Cenevre görüşmelerinde kendilerinin olmamasına atıfta bulundu.

Amjad Osman, Suriye taraflarından oluşan heyetin görüşmede, Haseke vilayetinin doğusunda 10’uncu gününe giren el-Hol Kampı’ndaki güvenlik operasyonlarını ve DEAŞ unsurlarının aileleri de dahil olmak üzere yerinden edilmiş kişileri barındıran aşırı kalabalık kamplardaki kötüleşen güvenlik ve insani koşulları ele aldıklarını belirtti. El-Hol Kampı sorununu çözmek için uluslararası bir müdahaleye ihtiyaç olduğunun vurgulandığını kaydetti.

ABD TERÖRE DESTEĞİNİ YİNELEDİ

Nicolas Granger ise heyete ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda diplomatik bir temsilciliğinin bulunmasının, ABD yönetiminin bölgeyi destekleme, bölgede güvenlik ve istikrar sağlama arayışındaki ciddiyetinin bir göstergesi olduğunu dile getirdi. Granger sözlerini şöyle sürdürdü:

“Washington, Türkiye’nin operasyonlarını reddeden mesajlar gönderdi. Suriye krizine siyasi bir çözüm yolunun canlandırılmasının gerekli olduğunu vurguladı.”

ABD’li yetkili ayrıca ABD yönetimi ve Uluslararası Koalisyon güçlerinin, el-Hol Kampı ikilemini çözmek için uluslararası toplumla birlikte çalıştığını ve Suriyeli vatandaşları ülkelerine geri göndermeye çağırdığını belirtti.

'ASTANA ÜÇLÜSÜ'NÜN HEDEFİ

Terör elebaşlarından İlham Ahmed ise, “Suriyeliler, siyasi güçlerin çözüm mekanizmasına karar vermeleri için birleşik bir pozisyon üzerinde anlaşırlarsa, uluslararası topluma siyasi bir çözüm dayatabilirler.” dedi. Yeni Suriye’nin parametrelerinde hemfikir olmaları halinde Suriyelilerin kendi kaderlerine karar verebileceklerini ileri süren Ahmed, “Ama dış güçleri beklersek, Suriye’nin ve Suriye halkının kurtarılmasına katkıda bulunmaları mümkün değil.” açıklamasında bulundu.

Ahmed, Astana Süreci’nin ve garantör üç ülkenin (Türkiye, Rusya, İran) 25 Temmuz’da Tahran’da yaptığı toplantının en belirgin noktalarının, “Anayasa Komitesi’ni durdurmak ve bu toplantıların düzenlenme yerini değiştirmek” olduğunu belirterek “Bu, Anayasa Komitesi’nin çalışmalarına son vermek anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.