ABD nereye gidiyor?
Kongre eylemcileriyle Amerikan Demokratik Devrim hareketinin nasıl bir ilişkisi olacak? ABD’de devrimci partinin doğuşunun arifesinde miyiz? Artık ABD tek süper güç değil; ne kadar büyük bir güç olacağı tartışmalı fakat güç olmaya devam edeceğini öngörebiliriz.
Amerikan emekçileri çıkarlarını emperyalist sistemin çözülmesinde mi görüyorlar?
Amerika’da demokratik devrim hareketi hangi demokratik görevleri yerine getirecek?
Kongre eylemcileriyle Amerikan Demokratik Devrim hareketinin nasıl bir ilişkisi olacak?
Trump, Credit Mobilier’in iş takipçisi III. Napeleon’un günümüzde vücut bulmuş hali midir(1) yoksa mali sermayeye karşı üretici sınıfların temsilcisi(2) mi?
Bu makalede, Teori dergisinin 23 Ocak’ta düzenleyeceği “ABD Nereye Gidiyor?” başlıklı çalıştayda tartışılacak tahlillerin derinleştirilmesine hizmet etmesi ümidiyle sorular ortaya atayacağım. Çalıştay, Teori Youtube kanalından canlı yayınlanacak.
ABD DEVRİMLER COĞRAFYASINA MI KATILIYOR?
Latif Bolat, Kongre eylemcilerini, “Amerikan ekonomisinden uzun süredir pay alamayanlar” olarak tanımladı.(3) Thatcherizm ve Reaganizm, emperyalist ülkelerin emekçileri açısından, “sisteme artık daha fazla ortak değilsiniz” anlamına da geliyordu. 1980’lerden sonra ABD gelir istatistiklerinde, en üsteki %1’in payını gösteren eğri ile en alttaki %50’in payını gösteren eğri ters yönlü hareket etmeye başladılar. 1980’e kadar eğriler, en alttaki %50’in payı üste olacak şekilde neredeyse paralel seyrediyordu. Bu tarihten sonra ilki yukarı tırmandı, diğeri ise hızla aşağıya doğru indi. İki eğri artık diyafram üzerinde X işareti oluşturuyorlar. Aynı anda CEOlar, pop starlar, yıldız sporcular, eğlence dünyasının ikonları vs. daha önce olmadığı kadar çok kazandılar. Fakat Thatcherizmi ve Reaganizmi tökezletecek düzeyde emekçi tepkisi gelişmedi; bugün o tepkinin, gelişmeleri belirleyeceği anda mıyız? Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in, “ABD, dünyadaki her devrimci gelişmeyi ‘endişeyle izliyordu.’ Şimdi endişeyle izleyeceği olay, kendi içindedir.”(4) cümlelerinden, ABD’nin artık devrim merkezlerinden biri olabileceği sonucu mu çıkartmalıyız? Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı, bu soruya “evet” cevabı vermiyor mu: “Buradan devrimci halk hareketleri yükselecek.”(5) Demokratik devrimin öznel koşulu, örgüttür. ABD’de devrimci partinin doğuşunun arifesinde miyiz? Bolat’ın Aydınlık’a verdiği bilgiler, devrimci örgütün milliyetçi-muhafazakâr çevrelerden çıkacağını mı ima ediyor?
KONGRE EYLEMLERİ EMPERYALİZMİ Mİ HEDEF ALIYOR?
1980’den önceki 40 yıl boyunca Doğu ülkeleri ile Batı ülkelerinin gelirleri birbirlerinden uzaklaşmıştı. Sonraki 40 yıl, Doğu ve Batı’nın gelirlerinin birbirlerine yaklaştığı dönemdi. 2008 krizi sonrasında Amerikan hegemonyasının hızla yıprandığını gördük. Oysa 2008’e kadar ABD, tarihte küresel hegemonyaya en fazla yaklaşmış güç olarak görünüyordu. Bolat, eylemcileri, “ABD’nin içine düştüğü derin krizden etkilenen kesimlerin bir koalisyonu” olarak tanımlıyor ve tepkiyi ekonominin son 20 yılda Çin’e ve Avrasya’ya kaymasına bağlıyor." ABD’nin hegemonyasından bağımsız krizi olamayacağından, “koalisyonun” hegemonyaya karşı konumunu nasıl tarif etmeliyiz? Doğu Perinçek’in tahlillerine dayanarak, Amerikan emekçilerinde ABD’nin emperyalist politikalarla devam edemeyeceğini kavrayan bilincin geliştiğini, bu sınıfın çıkarlarını emperyalist sistemin çözülmesinde gördüğünü mü söylemeliyiz? Eğer “Halk hareketi, emperyalist kurulu düzenin parlamentosunun karşısına halkın meclisi çözümüyle çıkmakta”(6) ise, Kongre eylemcileri emperyalist olmayan seçeneği, emperyalizmin karşısında bir seçeneği mi temsil ediyorlar? Önümüzdeki dönemde Amerikan milletinin geniş kitlesi, emperyalist sistemin karşısında yer alabilir mi?
Latif Bolat’ın, 20 Ocak tarihli Aydınlık’taki yazısına dayanarak,(7) Rednecklerin Amerikan derin devletine ve onun uzantısı olan NATO örgütlenmesine karşı etkin muhalefet örgütleyebileceklerini mi öngörmeliyiz? Ferdi Tarhan’ın Kongre eylemi için ileri sürdüğü, “ABD o gün bütün emperyalist iddialarını yitirmiştir” tespitini doğru kabul ederek,(8) “emperyalizm çağının neresindeyiz” sorusuna, hangi cevabı verebiliriz? Tarhan’ın dediği gibi, “boynuzlu adamın sembolü olduğu kitleler” ezilen/gelişen milletlerin safına katıldıysa, artık baş çelişkinin bir tarafından emperyalist sistemin egemen sınıflarının, diğer tarafında ise ezilen/gelişen milletler ve boynuzlu adamda sembolleşen Amerikalı kitlelerin yer aldığını mı söylemeliyiz? Latif Bolat’ın, “Tepkinin temelinde ekonominin Çin ve Avrasya’ya kayması var” tespiti doğru ise, ABD’de Avrasya’ya tepkili milliyetçilik mi otaya çıkmıştır? Avrasya’ya tepkili milliyetçilik, Demokratik Devrim hareketinin parçası olabilir mi? Avrasya’ya tepki ile ezilen/gelişen dünyanın bulunduğu tarafa katılmak arasındaki çelişki nasıl bir yol çizebilir?
'ULUSALCILIĞI REDDEDEN ULUSALCILIK' MI?
Latif Bolat, Black Lives Matters eylemcileriyle Kongre eylemcilerinin bir araya gelmelerinin “hemen hemen imkânsız” olduğunu belirtiyor. İmkânı ortadan kaldırılan, Birleşik Devletler vatandaşlarının ulus oluşturabilme olanağıdır ve imkânsızlık, taraflardan birinin anti-asimilasyonist ayrımcılığından kaynaklanıyor. Afrika kökenlilerin pratikte zaten gerçekleşmiş asimilasyonuna itiraz edenler, ulusallaşma sürecinin öncesine dönmeyi savunmuyorlar mı? Aşağı itilen beyazlar, itildikleri yerde, ekonomik düzlemde, ABD’nin diğer şansızlarıyla buluştukları halde, buluşma henüz siyasal bilince yansımamışsa,(9) eksik olanın ulusal bilinç olduğunu söyleyemez miyiz? Amerikan toplumunun ulus inşa sürecinde ulaştığı nokta ile Rednecklerin bilinci arasındaki çelişki, bize hangi bilgileri verebilir?
Toplum kurgusu ulusallığı içermeyen hareketin, ulusalcı olarak nitelendirilmesi mümkün müdür? Demokratik Devrimler aynı zamanda asimilasyon sürecidir. Demokratik hareketler asimilasyonist; faşizm, Nazizm, ırkçılık ise anti-asimilasyonisttir. Ku Klux Klan anti-asimilasyonizmi, Medeni Haklar Hareketi ise asimilasyon talebini temsil ediyorlardı. Martin Luther King’in “Bir Hayalim Var” derken talep ettiği, etnik kökenlerine ait lisanları, isimleri, kimlikleri, Afrikalı okulları vs. değil, Amerikan ulusunun parçası olmak, yani asimilasyondu. 21. yüzyılda o rüyayla bir araya gelmeleri hemen hemen imkânsız olanlar ve asimilasyondan öncesine öykünenler, demokratik devrimci hareketin omurgasında yer alabilirler mi? Mehmet Perinçek’in, Senato eylemi için kullandığı “ilkel bir girişim” ifadesi,(10) biraz da ulusallıktan uzak olduğu bilgisini içermiyor mu? Mehmet Perinçek, ilkellik tespiti devamında, ABD’nin gelecekteki devrim süreçlerinde kongre eylemcilerinin yeri hakkında öngörülerde bulunuyor.
Süper güç mü?
Büyük güç mü?
Sadece güç mü?
Meta ekonomisinin kapitalist biçimiyle en fazla gelişebildiği merkez, Amerika Birleşik Devletleri’dir. ABD, tarihte ortaya çıkmış en büyük süper güçtü; küresel hegemonyaya en fazla yaklaşmış devlettir. Dünya her zaman çok kutuplu bir yerdi; tek kutuplu dünyanın lideri sıfatı sadece ABD için kullanıldı. Artık ABD tek süper güç değil; ne kadar büyük bir güç olacağı tartışmalı fakat güç olmaya devam edeceğini öngörebiliriz. Yukarıdaki sorulara cevaplar, ABD’nin nasıl bir güç olacağına ilişkin öngörüleri de belirleyecek.
Cevapları, 23 Ocak Çalıştayında konuşacağız.
DİPNOTLAR:
(1) Efe Can Gücan, “Amerikan siyasetinin Krizi: İç ve Dış Dinamikler”, Aydınlık, 16.01.2021.
(2) Özgür Bursalı, Aydınlık, 09.01.2021.
(3) İki Partili Sistemin Dışında İlk Hareket, Aydınlık, 13.01.2021.
(4) Doğu Perinçek, “ABD’de Ayağa kalkan Maskesizler”, Aydınlık, 08.01.2021.
(5) Özgür Bursalı, Aydınlık, 09 Ocak 2021.
(6) Doğu Perinçek, “ABD YOL AĞZINDA-2 ABD’de silahla verilecek karar”, Aydınlık, 13.01.2021.
(7) Latif Bolat, “Amerika ‘Savaşa’ Hazırlanıyor”, Aydınlık, 20.01.2021.
(8) Ferdi Tarhan, Capitol’u titreten isyancılar, https://www.aydinlik.com.tr/haber/capitol-u-titreten-isyancilar-229776.
(9) Doğu Perinçek, “ABD YOL AĞZINDA-4 Şansızların Buluşması”, Aydınlık, 15.01.2021.
(10) Mehmet Perinçek, “Kongre baskını: Amerikan rüyasının da kâbusunun da sonu”, Aydınlık, 08.01.2021.