22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD’nin Türkiye’deki acelesinin Afganistan yenilgisi ile ilgisi var mı?

İsmet Özçelik

İsmet Özçelik

Gazete Yazarı

A+ A-

ABD Türkiye’ye abanıyor.

İktidarı devirmek için acele ediyor.

Pandemi, orman yangınları, sel felaketleri, …

Her şeyi kullanmaya çalışıyor.

Ne kadarı Pentagon’un kurduğu 60 bin kişilik gizli ordu “Signature Reduction”dan bilmiyorum ama, sosyal medya üzerinden yoğun bir saldırı içinde.

Yalan haberler peş peşe sıralanıyor.

Amerika’nın tutumunu,

1979 İran devrimini yakından izlemiş,

12 Eylül döneminde üst düzeyde görevlerde bulunmuş bir grup diplomat, siyasetçi, bürokrat ve işadamları ile sohbet ettik.

Değerlendirmeler özetle şöyle:

ABD NİYE TELAŞLI

1979’da İran’da devrim oldu.

ABD’nin en sadık adamı İran Şahı ülkeden kaçtı.

ABD Büyükelçiliği basıldı.

Tahran’da o günkü haliyle duruyor.

Yabancılar Tahran’ı gezerken orayı da ziyaret ederler.

İran devriminin simgesi gibidir.

ABD İran’ı tamamen kaybedince,

Türkiye için de telaşlandı.

İşi sıkı tuttu.

12 Eylül darbesini yaptı.

Arkasından Özal dönemi…

İran açığını, Türkiye ile kapatmaya çalıştı.

Ülkede bütün kurumların içine sızdı.

Yetiştirdiği adamlarının önünü açtı.

Kritik görevlere yerleştirdi.

Buna Meclis’teki partiler de dahil.

Yaklaşık 35 yıl idare etti.

2015’ten itibaren işler tersine döndü.

15 Temmuz darbe girişimi başarısız olunca,

Büyük darbe yedi.

Halkın ezici bir çoğunluğu,

ABD’yi düşman safına koydu.

ŞİMDİ DE AFGANİSTAN

Şimdi de Afganistan’dan kaçıyor.

Bu iş öyle pek de sürpriz olmadı.

Uzun süredir gidişat iyi değildi.

ABD yönetimi zorunlu durumu, kendi isteğiymiş gibi sunmaya çalıştı.

Ama başarılı olamadı.

Son günlerdeki çaresizliği, içine düştüğü panik,

Kabil Havaalanında yaşananlar,

Amerikalıların kaçış görüntüleri, karizmasını iyice çizdi.

12 EYLÜL’LE TÜRKİYE’Yİ GARANTİYE ALDILAR

12 Eylül döneminde görev yapmış bir bürokratın söyledikleri ilginçti.

Şu uyarılarda bulundu:

ABD yenilgiyi kolay kabul etmez.

İran devriminden sonra 12 Eylül oldu.

Yapılan gizli toplantıları hatırlıyorum.

Ne olduğunu o günlerde kavrayamamıştım.

Ama şimdi anlıyorum.

İran’ın kaybı sonrası,

Ya Türkiye’ye yansırsa diye çok endişelendiler.

12 Eylül darbesiyle,

Türkiye’yi garantiye aldılar.

TÜRKİYE’Yİ KAYBETMEME ÇABASI

Şimdi yine benzer bir durum var.

Afganistan ABD için çok önemliydi.

Ağır yenilgi aldı.

Yenilginin geleceğini önceden bilmemesi olanaksız.

Bunu düşününce;

Türkiye’deki gelişmeleri daha iyi anlıyorum.

Muhalefete verilen destek.

Ekonomik krizin tetiklenmesi.

FETÖ ve PKK’nın her alanda sahaya sürülmesi.

Sosyal medya yalanları.

Ecevit’e yapıldığı gibi, ‘ülke yönetilemiyor’ algısının pekiştirilmesi.

Kürt-Türk, Alevi-Sünni, Suriyeli kışkırtmaları.

Hepsi tek merkezden.

Afganistan’da kaybeden ABD,

Türkiye’de hakim olma çabasında.

Yenilgisini, Türkiye ile telafi etme peşinde.

O nedenle;

İktidarı ele geçirmek için acele ediyor.

Erken seçim planı da bu amaçlı” dedi.

ABD artık eski ABD değil.

Bütün planları dökülüyor.

Suriye, 15 Temmuz, Afganistan, … da örnek.

Ama yine de söylenenlerin üzerinde durmaya değer.

PROVOKASYONLAR

Son dönemde;

ABD merkezli provokasyonlar arttı.

İktidar da sürekli bundan yakınıyor.

Provokasyonları önlemenin yolu belli.

Provokasyon ortamını ortadan kaldırmak.

Yapılacak ilk iş de Suriye ile işbirliği.

İdlib’deki belirsizliğin giderilmesi,

Suriyelilerin dostane bir şekilde,

Ülkelerine dönüşünün sağlanması.

Fırat’ın doğusundaki ABD/PKK/PYD varlığının,

Suriye, Rusya ve İran’la birlikte bertaraf edilmesi.

Bu konuda atılacak adım, diğer sorunların çözümünü de kolaylaştıracak.

Ama sürekli ayak sürünüyor.

Ya da iş birliğini engelleyenler var.

Eğer engel çıkaranlar içeride ise, önce o “gizli Amerikancılardan” bir an önce kurtulmalı…