'Seçimden sonra İsveç'e üyelik garantisi verildi'
ABD Temsilciler Meclisi Dış İşleri Komisyonu’nun Cumhuriyetçi Başkanı Michael McCaul, 'Türkiye'deki seçimden sonra, kazanan kim olursa olsun, İsveç'in bir NATO müttefiki olarak tanınacağı konusunda bize güvence verildi.' dedi.
Türkiye’de seçimlerin ardından yeni dönemde Ankara-Washington ilişkilerinin nasıl olacağına ilişkin tartışmalar sürüyor. Kimileri F-16'ların verilmesi ve İsveç'in NATO üyeliğine alınmasıyla birlikte ilişkilerin düzeleceğini kaydederken, kimileri sürecin daha büyük gerginliklere gebe olduğu görüşünde.
Amerika'nın Sesi (VoA) sitesi, Türkiye'yi yakından takip eden ABD'li isimlere mikrofon uzattı, sürece ilişkin değerlendirmelerini aldı.
ABD Başkanı Joe Biden'ın seçim zaferinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı arayarak kutladığı hatırlatılan haberde, “Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede Türkiye’nin F-16 savaş uçağı talebini, Başkan Biden ise İsveç’in NATO’ya katılımı konusunu gündeme getirdi. VoA Türkçe’ye konuşan Amerikalı uzmanlar telefon görüşmesini, Biden’ın Erdoğan’la daha iyi bir ilişki kurmak istediğinin işareti olarak yorumladı.” değerlendirmesi yer aldı.
'TÜRKİYE RUSYA VE İRAN'A KARŞI ÖNEMLİ'
VoA'ya konuşan ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi James Jeffrey, seçimin sonuçlanmasının, Türkiye-ABD ilişkileri için ilk aşamada tabloya bir netlik getirdiği görüşünde. Büyükelçi Jeffrey’e göre bu durum ABD dahil Batı ülkelerinin, “Zor ama bildik bir kişiyle karşılıklı çıkarlar temelinde muhatap olmaya hazır olduklarının” göstergesi. James Jeffrey bu bağlamda, Rusya ve İran’ın bölgede kontrol altında tutulması, terörle mücadele ve mültecilerin Avrupa’ya akın etmesinin engellenmesi gibi konularda Türkiye’nin önem taşıdığını vurguluyor. Türkiye'ye yönelik “demokrasi” ve “insan hakları” eleştirilerinin devam edip etmeyeceği de sorulan Jeffrey, şu yanıtı veriyor: “Demokrasi ve insan hakları eleştirileri Biden yönetiminin DNA’sında var; ancak bu bir öncelik olmayacaktır.”
F-16 SATIŞI VE İSVEÇ'İN ÜYELİĞİ
VoA'ya göre, yeni dönemde ABD açısından kısa vadedeki en önemli öncelik, İsveç’in NATO’ya katılım protokolünün temmuzda Vilnius'ta yapılacak NATO Zirvesi’ne kadar onaylanması.
Türkiye ve Macaristan henüz İsveç’in katılım protokolünü onaylamış değil. Türkiye İsveç’ten terörle mücadele konusunda daha güçlü adımlar atmasını talep ediyor. Başkan Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinin içeriği ve uzmanların değerlendirmeleri, Türkiye’nin ABD’den talep ettiği F-16 savaş uçakları ve İsveç'in NATO'ya katılımı arasında bir bağlantı olduğuna işaret ediyor.
MENENDEZ İKNA EDİLEBİLİR Mİ?
Bu noktada ilginç bir değerlendirmeyi aktaran VoA, ABD Kongresi’nin alt kanadı Temsilciler Meclisi Dış İşleri Komisyonu’nun Cumhuriyetçi Başkanı Michael McCaul'un geçen hafta Politico’ya yaptığı bir açıklamayı gündeme getiriyor. McCaul röportajında, “Seçimden sonra, kazanan kim olursa olsun, İsveç'in bir NATO müttefiki olarak tanınacağı konusunda bize güvence verildi.” diyor ancak başka ayrıntı vermiyor.
ABD Kongresi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Senatör Bob Menendez'in ise F-16 satışını veto ettiği biliniyor. Menendez önceki açıklamalarında Türkiye’ye F-16 satışının gerçekleşmesi için İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanmasının dışında, Yunanistan’la gerilimin azaltılması, Türkiye’nin Ermenistan’la Azerbaycan arasındaki savaşta Azerbaycan’a desteğini kesmesi gibi koşulları öne sürmüştü. Dün de Reuters'e konuşan Menendez, “İsveç, denklemin sadece bir parçası. Bazı üyeler için bu denklemin tamamı da olabilir. Benim için değil.” ifadelerini kullandı.
Yine VoA'nın mikrofon uzattığı ünlü Türkiye uzmanı Alan Makovksy, “Menendez güçlü bir lider. Ancak Biden Menendez’e, ‘İsveç’i NATO’ya alma fırsatımız var ve alamazsak NATO’nun birliği konusunda Rusya’ya kötü bir mesaj vermiş oluruz.’ diyebilir. ‘Yunanistan’la da ilişkiler sakin ve Ege’de hava sahasında ihlal haberleri gelmedi. Biz de daha iyi bir başlangıç yapmak istiyoruz’ diyebilir.” sözleriyle Biden yönetiminin Menendez’i ikna etme olasılığına dikkat çekiyor.
Yine “demokrasi” ve “insan hakları” eleştiriler konusundaki görüşleri de sorulan Makovksy de “ABD’nin insan haklarını desteklemesi elbette önemli ancak bir ülkenin seçilmiş olan lideri kimse onunla muhatap olmanız gerektiği de bir gerçek. Kim söz sahibiyse onunla muhatap olmak zorundasınız.” diyor.