ABD ve İsrail yapayalnız! Dünya 1967 diyor
Filistin sorununda dünyanın ezici bir çoğunluğu iki devletli çözümü savunuyor. Türkiye, Rusya ve Çin bunu sıklıkla dile getiren ülkelerden. Putin, ‘Filistin devletinin kurulması zorunluluk’ derken Çin ise ‘barış için bağımsız Filistin devleti şarttır’ açıklaması yaptı
İsrail’in saldırılarına dünyadan tepki gelirken, birçok devlet çözüm önerileri üzerine resmi açıklamasını yaptı. Açıklamalarda barışın sağlanması için 1967 tarihindeki sınırlarla çizilen bağımsız Filistin devleti savunuluyor. İsrail, HAMAS’ın operasyonu sonrası ağır bir propaganda yapsa da Filistin’in meşru haklarına karşı dünya kamuoyunu etkileyemedi.
PUTİN: FİLİSTİNLİLERİN ÇIKARLARI GÖZ ARDI EDİLİYOR
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yaptığı açıklamada bağımsız “Filistin devletinin kurulması zorunluluktur.” diyerek Filistin’in egemenliğini savundu.
Putin, İsrail-Filistin çatışmasındaki keskin tırmanışın ABD'nin Ortadoğu'daki politika başarısızlığının canlı bir örneği olduğunu söyledi. Rus lider, Washington'un bölgede çözüm arayışını tekeline almaya çalıştığını vurgulayarak Filistinlilerin çıkarlarının göz ardı edildiğini belirtti. Putin, "Sanırım pek çok kişi bunun ABD'nin Orta Doğu politikasının başarısızlığının canlı bir örneği olduğu konusunda benimle hemfikirdir." ifadelerini kullandı. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da Filistin devletinin kurulmasının ABD'nin “yıkıcı politikası” tarafından engellendiğini söyledi.
ÇİN: TEK YOL İKİ DEVLET
Çin “Çatışmadan çıkışın temel yolu iki devletli çözümün hayata geçirilmesi ve bağımsız bir Filistin Devleti'nin kurulmasından geçmektedir.” dedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning Filistin’i kınamayı reddetti. Global Times’ın haberine göre, ABD Senatosu çoğunluk lideri Chuck Schumer'in Çin'i HAMAS saldırılarını kınamaya çağıran açıklamasına yanıt olarak Mao şu ifadeleri kullandı: “Çin'e Filistin'i kınaması için baskı yapan bazı seslere… Çin, sivillere yönelik her türlü şiddeti ve saldırıyı kınıyor; şu anda en acil görevin ateşkese ulaşmak ve barışı yeniden tesis etmek olduğuna inanıyoruz; Ayrıca uluslararası toplumun da ortaklaşa gerilimin sakinleştirilmesine yardımcı olacağını umuyoruz."
AZERBAYCAN DA AYNI GÖRÜŞÜ SAVUNUYOR
Azerbaycan da iki devleti savunan ülkeler arasında. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev 2018 yılında Filistin Devleti Dışişleri Bakanı Riad El Maliki ile Bakü’de buluşmuştu. Aliyev o görüşmede, Azerbaycan'ın BM'nin ilgili kararları doğrultusunda Filistin sorununun iki devlet ilkesine dayalı çözümünü desteklediğini, bu duruşun uluslararası kuruluşlar çerçevesinde açıkça ifade edildiğini kaydetti.
AFRİKA BİRLİĞİ: GERİLİMİN ANA NEDENİ EGEMENLİĞİN İNKARIDIR
Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Moussa Faki Mahamat, her iki tarafa da "iki devletin yan yana yaşaması ilkesini uygulamak için önkoşul olmaksızın müzakere masasına dönmeye" çağrıdı. Açıklamada, "Filistin halkının, özellikle bağımsız ve egemen bir devletin temel haklarının inkarının, kalıcı İsrail-Filistin geriliminin ana nedeni olduğunu hatırlatmak istediğini" belirtti. 55 üyeli Afrika Birliği tarafından yayınlanan bir bildiride Mahamat, "Başkan ayrıca uluslararası topluma ve özellikle de büyük dünya güçlerine barışı tesis etme ve iki halkın haklarını güvence altına alma sorumluluklarını üstlenmeye çağırıyor." dedi. 1967
SINIRLARINI İŞARET ETTİLER
Arap ülkelerinden de Filistin’e destek geldi. Mısır, Cezayir, Libya, Suudi Arabistan, Katar, Filistin’i destekleyen Arap ülkelerinden. 1967 yılındaki sınırlara dikkat çeken Katar ve Suudi Arabistan gerilimin sebebinin İsrail olduğunu söyledi.
Katar’dan yapılan açıklamada, "Filistin meselesinin haklılığı, kardeş Filistin halkının meşru hakları ile 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devletin kurulması konusundaki kararlı tutumu" yinelendi. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdulaziz yaptığı açıklamada, ülkesinin Filistin halkının onurlu bir yaşama yönelik meşru haklarına, umut ve arzularının gerçekleşmesine ve adil ve kalıcı bir barışa kavuşmaları yönündeki desteğini vurguladı.
‘İKTİSADİ VE ASKERİ İŞBİRLİĞİ DURDURULSUN’
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) liderlerinden Hasan el-Fatafta İsrail saldırganlığına karşı bölge ülkelerinin birlik olmasını istedi. Fatafta, İsrail’in 15 hapishanesinde 24 yıl tutuldu.
12 Mayıs 2021’de Aydınlık’a konuşan el-Fatafta kınama sözlerinin yeterli olmadığını belirtmişti. El-Fatafta, “Tüm dünya halkları yönetimlerinin emperyalizmle, siyonizmle iktisadi, askeri vb. işbirliklerini durdurmak için girişimde bulunmalılar.” ifadelerini kullandı. Fatafta ayrıca Filistin’de tüm Filistinlileri temsil edecek bir Vatan Meclisi’ne ihtiyaçları olduğunu da belirtti.
‘PERİNÇEK’İN ÖNERİSİ SOMUT’
El-Fatafta Türk halkının Filistin davasına bağlı olduğunu da ekledi. NATO üyeliğine dikkat çeken el-Fatafta şu ifadeleri kullandı:
“Yönetimleri bağlayan bazı etkenler var. NATO üyeliği, İncirlik üsleri gibi... Bu zincirlerden kurtulmak gerekir. Tayyip Erdoğan kendinden öncekilerden farklı bir şey yaptı. Uluslararası kamuoyu önünde İsrail’e karşı çok sert bir dil kullandı, ama güvenlik ve ticari ilişkilerde işbirliği sürdü. Bu da Doğu Perinçek’in dediği gibi sözde farklı, eylemde farklı bir tavır oluyor. Vatan Partisi liderinin açıklaması ve önerisi somut. Bir nokta daha önemli. Türkiye sadece kendi siyasi görüşüne yakın olan grupları destekliyor. Filistin davasını desteklemek tüm Filistinli direnişçileri destekleyerek olur.”
BM’DE YALNIZ KALIYORLAR
Birleşmiş Milletler’de (BM) Filistin meselesi ile ilgili yapılan oylamalarda devletlerin ezici çoğunluğu Filistin lehine oy kullanıyor. 2017 yılında Türkiye ve Yemen tarafından BM Genel Kurulu'na sunulan, ABD'nin karşı çıktığı Kudüs tasarısı 9’a karşı 128 oyla kabul edildi. Tasarı, Kudüs sorununun İsrail ile Filistinliler arasındaki müzakereler neticesinde çözülmesini öngören ve kentin statüsüyle ilgili diğer kararları geçersiz olarak niteleyip iptal edilmeleri gerektiğini belirtiyordu. 2006’da da “Filistin halkının Filistin Devleti çerçevesinde bağımsızlığını kazanması ve egemenliğini kullanabilmesini” destekleyen karara, 191 üyeli BM Genel Kurulu’nun 140 üyesi lehte oy verirken, aralarında ABD ve İsrail’in de bulunduğu 6 ülke karşı çıktı. Kararda, “Doğu Kudüs de dahil olmak üzere, 1967’den beri işgal altında bulunan Filistin topraklarının statüsünü, askeri işgal altında kalan bölge” olarak tanımlayan bir paragraf da yer almıştı