22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD YOL AĞZINDA-4 Şanssızların buluşması

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

ABD’deki son çatışmalarda azınlıkların konumu ve durumu merâk ediliyor. Afrika ve Asya kökenliler, “İspanik” veya “Latino” denenler ve Kızılderililer, hepsi azınlık olarak anılıyor.

ABD’de bir de dinsel ve mezhepsel topluluklar ve dahası saflaşmalar var: Hıristiyanlar, Müslümanlar, diğer dinlere inananlar, dinsizler, Katolikler, Protestanlar, Şeytana tapan Satanistler vb.

Hortlayan Ortaçağı da katalım: Tarikatlar, cemaatler, toplu intihar grupları, dünyanın düz olduğuna inananlardan falcılara kadar çeşitli hurafelere esir olanlar.

Türkiye basınını izliyoruz. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki, ABD’deki gelişmelerin sınıfsal zemini ve geleceği konusunda ciddî açıklamalara rastlanmıyor. Bu ortamda Latif Bolat’ın Fikret Akfırat’ın sorularını verdiği yanıtlar, merâkları gideren bilgiler içeriyordu. 13 Ocak 2021 günlü Aydınlık’ta yayımlanan söyleşiyi okumanızı hararetle öneriyoruz.

SINIFSAL YA DA ETNİK/DİNSEL TEMELLİ TAHLİLLER

Dünya ve Türkiye medyası, ABD’deki çatışmaları tahlil ederken iki toplumsal etkeni öne çıkarıyor. Etnik ve dinsel eksende açıklayanlar var, bir de sınıfsal temelli tahliller var.

Latif Bolat’ın da vurguladığı gibi, ekonomik kriz bağlantılı sınıfsal açıklamalar, asıl belirleyici etken olarak gözüküyor. Ancak etnik ve dinsel/mezhepsel azınlıkların oynayacağı rolü de gözardı etmemek gerekiyor. Bu role insanlık ve demokrasi açısından olumlu içerik yükleyen siyaset ile olumsuz içerik yükleyen siyaset karşı karşıyadır. Savaşın tarafları, şimdiden azınlıkları kendi cephelerinde konumlandırma çabasına girmiş bulunuyorlar.

İKTİDAR SAVAŞLARINDA AZINLIKLARIN ROLÜ

Kongre binasını kuşatan topluluğun en önemli özelliği, ABD’nin içine düştüğü derin krizin kurbanları olmalarıdır. Bir buçuk milyon insanın katıldığı bu eylemde beyazlar büyük çoğunluğu oluşturuyordu. Zaten onlar, ABD halkı içinde de çoğunluk. Daha da önemlisi beyazlar, arkada kalan yüzyıllarda ABD’nin geleceğini belirlemiştir. ABD’nin kurulmasına yol açan Bağımsızlık Savaşında, İç Savaşta, İkinci Dünya Savaşı’nda ve sonrasında öncü ve yönetici konumlarda beyazları görüyoruz. Yönetilen geniş kitle de çoğunluk olarak beyazlardan oluşuyor. İspanikler ve Asya kökenliler de kuşkusuz beyaz, ancak onlar Ezilen Dünyanın beyazları. Bu nedenle onları beyazlardan saymıyorlar.

ABD’yi de içine alan dünya gerçeğini öncelikle saptamak durumundayız: Ülkelerin geleceğinin çizilmesinde çoğunlukların ağırlığı belirleyicidir. Etnik ve dinsel azınlıklar, iktidar seçeneği olamıyorlar. Azınlıklar, çoğunluk içindeki iktidar mücadelesinde şu ya da bu tarafa ağırlık veriyorlar. Yabancı müdahalelerin söz konusu olduğu durumlarda ise, ülkenin yanında olmak ile düşmana hizmet arasında bir seçim yapıyorlar.

ABD KONGRESİNİ BASAN KIZARMIŞ ENSELİ BEYAZLAR

ABD’de ayağa kalkan kitleleri tanımlamada “Redneck” kavramına sık sık gönderme yapılıyor. Ensesi güneşten yanmış olanlara bu ad veriliyor. Türkçeye “Kızarmış enseli beyazlar” diye çevrilebilir.

Bunlar, malî sermayenin babaları değildir, sanayinin büyük patronlarının da ensesi kızarmış değildir. ABD başkanları, senatörleri, siyasetin kodamanları, büyük bürokratlar bunların arasından çıkmaz. “Redneck” denen kızarmış enseliler, evet beyazdırlar ama emekçi ya da işsiz olan beyazlardır. Büyük şehirlerin varoşlarını onlar dolduruyor. Dağ başlarında veya Arizona çöllerinin ortasındaki köylerde yaşayanlar da onlardır. Holywood filmlerinde de izliyoruz, İç Savaş’ta, İkinci Dünya Savaşı’nda, Vietnam'da, Afganistan’da, Irak’ta Amerikan askeri olarak Beyaz Militarizmin yükünü taşıyan, acı çeken, can veren, çıldıran, uyuşturucuya bağımlı kalan, savaştan döndüğünde ailesini bıraktığı yerde bulamayan, işsizler ordusuna katılan hep onlar. Tabutlarının üstüne ABD bayrağı örtülürken kıymete binerler, ama hayatın hiçbir alanında kıymetleri yoktur. Son ekonomik krizde de, aşağıya itilen, kenarlara sürülen, çaresiz kalan yine o “Redneck”ler.

Bugün yaşanan patlamanın temelindeki basıncı anlamayanlar ve anlamak istemeyenler, ABD’de istikrarın kısa sürede kurulacağını umut ediyorlar. Kurulu sistemin tutunduğu son daldır bu umut. Ancak bir de hayatın akışı var.

IRKÇI VE DİNCİ BİLİNCİN SORGULANMASI

Aşağı itilen beyazlar, itildikleri yerde ABD’nin diğer şanssızlarıyla buluştular. Ancak bu buluşuma ekonomik ve toplumsal düzlemdedir, henüz siyasal düzlemde değildir.

Ezilen Beyazın ABD tarihi içinde Ezilen Siyahilere ve diğer azınlıklara karşı önyargıları var. Yüzyıllar boyu siyahilere karşı dolduruşa getirilen ABD beyazlarının sınıfsal konumları ile bilinçleri arasındaki mesafenin sorgulanması kaçınılmazdır. Bu sorgulama 1861-1865 İç Savaşı’nda da yapıldı. Ama savaşın başında değil, daha ileri aşamalarında. Kuzey’in Federasyon’dan ayrılmaya kalkan Güneyle savaşının başında kölelik sorunu öncelikli değildi. Kuzey ordularına siyahiler alınmıyordu. Savaşın kritik aşamasında Abraham Lincoln, ciddî muhalefete rağmen siyahilerden askerî birlikler oluşturarak savaşın kaderini değiştirdi.

ABD’de Neoconlara karşı mücadele, azınlıkların ağırlığını bir kez daha gündeme getirecektir. Bugün ABD emperyalizminin en saldırgan kesimi, küresel düzlemde kışkırttığı etnik ve dinsel azınlıkları kendi iç cephesinde de kullanıyor. Ama nereye kadar?

BU DAHA BAŞLANGIÇ

ABD emekçilerinin Demokrat ve Cumhuriyetçi partilere bölünmesi gibi, azınlıkların da siyasal kamplaşmalardan nasiplerini aldıkları meydandadır. ABD emperyalizmi, mülk sahipliği ve parasal gücü yanında bu bölünme sayesinde tahakkümünü sürdürüyor. Bu nedenle ABD’de demokrasi olacaksa, öncelikle şanssızlar kitlesinin siyasal düzlemde buluşmasına ihtiyaç var. Kırmızı Enseli Beyazlar ile ABD’nin kara bahtlı şanssızlarının el ele vermesi, ABD’nin ufkunu açan en önemli olay olur.

Peki olanaklı mı?

Ayağa kalkan ABD halkı, yürüyüşünü Demokrat Parti’nin Neoconları yanında Cumhuriyetçi Parti’nin Neoconlarına da tavır alan bir çizgide sürdürürse, kaçınılmaz olarak etnik ve dinsel bölünmeleri de aşacaktır. “Bu daha başlangıç” saptaması, burada anlam kazanıyor.

Cumhuriyetçilerin kendi içlerindeki Neoconları “Cumhuriyetçi olmayan Cumhuriyetçiler” diye adlandırmaya başlaması, bu açıdan önemli bir gelişme. Neo Conların iki partili tahtaravalli üzerine kurdukları diktanın dengesi bozulmaktadır.

YARIN: ABD YOL AĞZINDA- 5 / “KAFİRLER TEK MİLLET”

ABD YOL AĞZINDA-1:ABD’de çarpışan iki buçuk güç

ABD YOL AĞZINDA-2 ABD’de silahla verilecek karar

ABD YOL AĞZINDA-3 Üçüncü Seçeneğin tarihsel mirası