ABD'li uzman Dr. Andrew Korybko: ABD içindeki Rus karşıtı hizbin atağı
Kazakistan’daki gelişmeleri, bölgeyi yakından takip eden uluslararası ilişkiler ve strateji uzmanı Dr. Andrew Korybko ile konuştuk. Dr. Korybko, ABD hâkim sınıfları arasındaki çelişkilere dikkat çekti.
ABD'li uzman, Biden yönetiminin Asya-Pasifik’e ağırlık veren ‘Çin karşıtı’ stratejisine karşı ‘Amerikan derin devleti içinde geleneksel Rus karşıtlarının’ 12 Ocak’taki NATO-Rusya zirvesi öncesi son bir atak yaptıklarını belirtti.
Gazetemizin sorularını yanıtlayan Rus kökenli Amerikan uzman Dr. Andrew Korybko, “Renkli devrim girişiminin arkasında Biden’a muhalif geleneksel ABD derin devleti hizbinin” olduğunu söyledi. Rusya’nın ülkeye asker göndermesini ise “uluslararası hukuka uygun ve yerinde” olarak nitelendirdi.
‘HİBRİT SAVAŞ DARBESİ PLANI’
- Kazakistan’daki olayları klasik bir Renk Devrimi girişimi olarak adlandırabilir miyiz?
Dr. Andrew Korybko: Evet, son olaylar esas olarak bir “Renkli Devrim” girişimidir, ancak buna tam olarak “klasik” demek mümkün değil. Genel olarak konuşursak Renkli Devrimlere yol açan protestolar, Kazakistan hükümetinin yaptığı gibi protestocuların temel taleplerini tam olarak yerine getirmesinden sonra, çok kısa bir süre içinde bu kadar hızlı yoğunlaşmazdı. Bu Orta Asya ülkesinde olan şey, devlet karşıtı unsurların, hükümetin 2019 reformlarının bir parçası olarak uyguladığı önceden planlanmış yakıt sübvansiyonlarını kaldırmasından çok önce bir “Hibrit Savaş Darbesi” planlamış olmasıdır.
Kazak hükümetin tutumu, öngörülebilir protestoları azaltmak üzerineydi. Ancak protestocular taleplerinin hızlıca kabul edileceğini yani hükümetin taleplerine hemen teslim olmasını beklemiyorlardı. Bu nedenle, eskiden olduğu gibi bir süre beklemek yerine terörizme başvurarak, Renkli Devrimi hemen “konvansiyonel olmayan savaşa” çevirerek asıl niyetlerini, rejim değişikliği stratejilerini ortaya çıkardılar. Ayrıca eylemlerde, önceden orantısız bir polis şiddeti olmaması da dikkat çekicidir.
Rejim değişikliği hareketinin ana organizatörlerinin, hedeflerini konvansiyonel olmayan savaşa geçirmeleri için yüzeysel olarak makul bahanenin, yani giderek şiddetlenen protestolara karşı çok güçlü bir polis tepkisi olduğu sıklıkla görülen bir durumdur. Devlet hemen teslim olduğundan ve hatta yeniden dayatılan fiyat kontrollerini diğer mal ve ürünlere kadar genişlettiğinden, Kazakistan örneğinde böyle bir orantısız şiddet göremiyoruz. Burada olan şey Hibrit savaşçıların, önceden planlanmış protestolarının boşa gitmesini istemeyerek hemen teröre başvurmalarıdır.
‘ÖNCEDEN PLANLANMIŞ TERÖRİZM’
Bu, onların amaçlarını ortaya çıkardı ama aynı zamanda stratejik dinamikleri değiştirdikten sonra devleti hazırlıksız yakaladılar; bu da teröristlerin Almatı Uluslararası Havalimanı’nın geçici olarak ele geçirilmesi ve çok sayıda hükümet binasının yakılması da dâhil olmak üzere bir günden daha kısa bir sürede nasıl bu denli hızlı bir kaosa neden olabildiklerini açıklıyor. Bütün bunlar, başlangıçtaki akaryakıt zammı karşıtı protestoların izinsiz (ve dolayısıyla yasadışı) ama büyük ölçüde organik eylemler olmasına rağmen, daha sonra protestoya katılanların önceden planlanmış terörizm planı güttüklerini gösteriyor.
ABD'DE AVRASYA'YA KARŞI STRATEJİ BELİRLEME SORUNU
- Hegemonyası azalan bir güç olarak ABD, Kazakistan’da bölgesel istikrarsızlık yaratabilir mi? ABD’nin bunu yapacak gücü ne ölçüde var?
Teorik olarak evet, özellikle de ABD liderliğindeki Batı, Kazakistan’ın her yerine yayılmış geniş bir “STK” etki ağına sahip olduğundan, ancak Amerika’nın bu ülkedeki son terörizm çılgınlığının ne dereceye kadar arkasında olduğu tartışmalıdır. Bazıları ABD’nin, Rusya ve Çin’e karşı yürüttüğü vekâlet savaşlarının bir parçası olarak üçüncü ülkelerdeki kimlik çatışmalarını şiddetlendiren tipik “böl ve yönet” politikalarına başvurduğunu düşünüyor, ancak Kazakistan’daki durumun özel bağlamı, bununla ilgili soruları gündeme getiriyor.
Biraz açmak gerekirse, ABD ve Rusya, NATO’nun sürekli doğuya doğru genişlemesi ve “füzesavar savunma sistemleri” kisvesi altında Ukrayna’da saldırı silahları konuşlandırma planının yol açtığı, Avrupa’da ABD tarafından kışkırtılan, ilan edilmemiş füze kriziyle ilgili müzakerelere yakında başlayacak. ABD’nin Kazakistan’daki Hibrit Savaşın arkasındaki güç olduğundan şüphelenenler, bunu ya Rusya’yı Avrupa’da daha önce ilan ettiği kırmızı çizgilerin belirli yönlerini kabul etmesi için baskı yapmak ya da bu görüşmeleri sabote etmek için yaptığını düşünüyorlar.
‘ABD İÇİNDEKİ GELENEKSEL RUS KARŞITLARI…’
Yine de gelişmeleri yorumlamanın farklı bir yolu var. Biden yönetimi, Rusya’ya karşı şaşırtıcı bir şekilde pragmatik davranıyor, çünkü ABD’nin yeni yönetiminin Trump’tan devraldığı en büyük miras olarak, askeri, istihbarat ve diplomatik bürokrasisinde hakim “Çin karşıtı” fraksiyonu, Avrupa’da Rusya ile gerilimi azaltmak istiyor. Bu strateji de Pentagon’un bazı güçlerini oradan Asya-Pasifik’e yeniden konuşlandırmak ve Çin’i daha agresif bir şekilde “kuşatmak” adı altında işleniyor.
Bunun karşısında ise ABD’nin Rusya karşıtı “derin devleti” duruyor. Amerikan devleti içindeki bu grup, ideolojik nedenlerle Rusya’yı ABD’nin en büyük rakibi olarak gördükleri için bu Asya-Pasifik stratejiyi sabote etmek istiyorlar. Bu amaçla Baltık Devletleri, Polonya ve Ukrayna’daki geniş nüfuz ağlarından yararlanmaya çalıştılar, ancak şimdiye kadar bir işe yaradığını söyleyemeyiz. Bu nedenle, Kazakistan’da Hibrit Savaşı kışkırtarak ABD-Rusya görüşmelerini başlamadan bozmak için son bir çaba olarak, Orta Asya ülkesindeki derinlere gömülü STK ağlarını etkinleştirmeleri mümkün görünüyor.
‘RUSYA, BİDEN’I SUÇLAMAYABİLİR’
Durum buysa, büyük olasılıkla hedeflerinde başarısız olacaklar çünkü Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ), Kazakistan’da sınırlı bir süre için barışı koruma misyonunu kabul etti ve nasıl bir yol izlenmesi gerektiğiyle ilgili görüşmeler hala devam ediyor. Bu, Rusya’nın komşu ülkedeki olayları Biden yönetimi tarafından ortaya çıkarılan herhangi bir komplonun parçası olarak görmediği veya en azından Biden’ı ABD’deki Çin karşıtı “derin devlet” hizbinin bir parçası olmadığını düşündüğü anlamına geliyor. İşin içinde Rus karşıtlığı olsa bile, Kremlin Biden’ı suçlamayabilir çünkü ne yapmaya çalıştıklarını biliyor.
Elbette durum yine de oldukça oynak ve sonraki açıklamalar bu değerlendirmeyi değiştiren daha fazla netlik sağlayabilir. Biden yönetiminin iktidardaki Çin karşıtı fraksiyonu, yıkıcı Rus karşıtı “derin devlet” unsurları içinde bir rol oynamış olsa bile, bu Hibrit Savaşın arkasında görünmüyor.
- Yukarıda biraz bahsettiniz ama kısaca açmanızı rica edeceğim, Rusya’nın KGAÖ uyarınca ülkeye askeri birlik göndermesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Uluslararası hukuka uygun mu?
Evet, Rusya liderliğindeki KGAÖ, perşembe sabahı erken saatlerde Kazakistan’da olacak şekilde sınırlı bir süre için barışı koruma misyonuna karar verdi. Bu, beklenmedik bir şekilde Kazakistan’ı ele geçirmeye çalışan terörist güçleri etkisiz hale getirme garantisi altında yapılıyor. Amaç, ulusal güvenlik güçlerine devam eden operasyonlarında yardımcı olmak ve ülke toparlanırken sonrasında barışı korumaktır. Karar, uluslararası hukukla tamamen uyumludur ve bölgesel güvenliği destekleyecektir.
ÇİN’İN OLASI TEPKİSİ
- Çin’in Kazakistan’daki son gelişmelere nasıl tepki vereceğini düşünüyorsunuz?
Çin, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)’nde Kazakistan ve Rusya ile birlikte yer alıyor. Çin bu ülkelerle beraber, terörizm, ayrılıkçılık ve aşırıcılığın bölgede daha geniş bir coğrafyaya yönelik ortak tehdit oluşturduğuna dair ortak görüşü paylaşıyor. Hiç şüphe yok ki Çin, Cumhurbaşkanı Tokayev liderliğindeki demokratik olarak seçilmiş ve meşru Kazakistan hükümetini destekliyor ve bu kardeş ülkenin bir an önce barış ve istikrara tekrar kavuşmasını ister. Çin’in istediği son şey, Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’nin hemen yanında bir Hibrit Savaş olmasıdır.
'KAZAKİSTAN SALDIRIYI BAŞARIYLA BERTARAF EDECEK'
- Siz bundan sonrası için nasıl bir süreç bekliyorsunuz?
Kazakistan’a karşı Hibrit Savaşın bir sonraki aşaması için şunu söyleyebilirim, yürütülen terörle mücadele operasyonlarını sekteye uğratmak için güvenlik güçlerini itibarsızlaştırmaya çalışacaklar. Devlet buna karşı önlem olarak internet kesintileri vs uyguluyor. Bu, düşman güçlerce “devletin insanlığa karşı suçlarını örtbas etmek” yalanıyla servis ediliyor. Oysa bu önlem, teröristlerin sosyal medya ve dünya çapındaki diğer uygulamalar aracılığıyla daha fazla kişiyi etkileyip saldırıyı koordine etmelerini önlemek için alındı.
‘KİMLİK SAVAŞI TEZGÂHI’
Bu “bilgi savaşı” kampanyasının diğer unsurları, büyük olasılıkla ülkede Kazaklar ile azınlık Ruslar ve Özbekler arasında kimlik çatışmalarını kışkırtmaya çalışacak. Ayrıca Rusya liderliğindeki KGAÖ, barışı koruma misyonunu “anti-demokratik” ve “emperyalist” olarak itibarsızlaştırmaya yönelik bir çaba da olacak. Düşman güçler, sahte “ulusal kurtuluş”,”yurtsever” bahaneleriyle kendilerine ve müttefiklerine karşı terör eylemlerini teşvik etmek için onları “işgalciler” olarak yanlış tasvir etmeye çalışacaklar.
Bazı ülkelerin birkaç Kazakistanlı yetkiliye ve güvenlik servislerine yönelik hedefli yaptırımlar uygulamakla tehdit etmesi bile mümkündür. Ancak bunu yapmak, Batı’nın bölgeye yönelik politikasında önemli bir yere sahip olan, bu jeopolitik konumu önemli ülkeyle ilişkilerini mahveder. Bu, ABD’nin, Rusya ve Çin’i “dengeleme” politikasına yardımcı olmak için “ekonomik diplomasi” yoluyla Orta Asya ile ilişki kurmaya yönelik “Orta Asya Stratejisi 2019-2025” politikasını da sekteye uğratır.
‘ABD YAPTIRIMLARI TERS TEPER’
Herhangi bir olası Amerikan yaptırımı, ABD’nin stratejik hedeflerine hizmet etmeyecek ve Kazakistan’ın, ABD’nin yapmasını istediğinin aksine iki büyük komşusuna (Rusya ve Çin) daha da yakınlaşmasını sağlayacağından, aslında ters etki yapacaktır. Bununla birlikte, ABD’nin Rusya karşıtı “derin devlet” fraksiyonu, Kremlin’e olan ideolojik nefretiyle o kadar kör olabilir ki, bunu fark edemeyebilir ve kendi çıkarlarına karşı çalışmasına rağmen böyle bir senaryoyu hararetle teşvik edebilir.
Tüm bunlar hakkında uyarıda bulunduktan sonra, en olası tahmin, durumun yakında istikrara kavuşacağı ve Kazakistan’ın bu saldırıyı başarıyla atlatacağıdır. İlk olarak, Hibrit Savaşlar, kelimenin tam anlamıyla herhangi bir zamanda gerçekleşebilir ve Almatı örneğinde görüldüğü gibi yalnızca bir günden daha kısa bir süre aktif olsalar bile, nihayet tam anlamıyla saldırı pozisyonu aldıkları için onları durdurmak genellikle çok geç ve zor olur. İkincisi, bu, bu tür tehditleri önceden belirlemek ve engellemek için daha ön alıcı istihbarat çalışmasını gerektirir.
Üçüncüsü, Rusya liderliğindeki KGAÖ’nün sınırlı bir süre için barışı koruma misyonu, bu Büyük Gücün Orta Asya’nın en önemli güvenlik paydaşı olarak sorumlu rolünü gösterecektir.
Dördüncüsü, Rusya’nın başarısı diğer ülkelere en karanlık saatlerde, ihtiyaç halinde Kremlin’e güvenebilecekleri konusunda güvence verecek ve bu da Kremlin’i Batı ile “dengelemeyi” hedefleyen stratejilere sahip yönetimleri yeniden düşünmek için etkileyebilir. Ve son olarak, Rusya’nın Kazakistan’ın toparlanmasını desteklemeye yönelik ekonomik ve mali çabaları, Kremlin’in uluslararası itibarını daha da artıracaktır.