ABD’li uzmanlardan açılıma tam destek
ABD’nin Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesinde bölgemizde aktif görevler verdiği James Jeffrey, William Roebuck ve Henri Barkey, ABD’nin bölgedeki askeri varlığını korumasını, Kürt birliğinin kurulmasını, terör örgütünün desteklenmesini ve açılım sürecinin teşvik edilmesini istedi
Amerikan Üniversitesi Uluslararası Hizmet Okulu ve Kürt Barış Enstitüsü, 5 Kasım’daki ABD Başkanlık Seçimleri’nin “Ortadoğu'daki Kürt sorununa etkileri” üzerine bir panel düzenledi.
Panele konuşmacı olarak davet edilen isimler içinde ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, eski DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu Özel Temsilcisi William Roebuck ve CIA İstasyon Şefi Henri Barkey yer aldı. Panelin yönetimi ise Barış için Küresel Kürt İnisiyatifi Direktörü Prof. Yerevan Saeed’e verildi.
‘AÇILIMI TEŞVİK ETMEK ABD’NİN ÇIKARINADIR’
Büyükelçi James Jeffrey, konuşmasında Washington'un resmi olarak ayrı bir Kürt sorununu tanımadığını, belirli bir Kürt politikasından ziyade bölgesel istikrara odaklandığını söyledi.
“Washington resmi olarak bir Kürt sorunu tanımıyor. Ne Trump'ın ne de Harris'in bir 'Kürt politikası' olmayacak.” diyen Jeffrey, “Bizim sahip olduğumuz politika, bölgede istikrarı korumaya çalışmak ve bu istikrara katkıda bulunmak isteyen insanlarla çalışmaktır.” ifadelerini kullandı.
ABD'nin bölgeden asker çekme senaryoları hakkında da değerlendirmelerde bulunan kıdemli diplomat, Irak'tan çekilmenin mutlaka Suriye'den de çekilme anlamına gelmeyebileceğini söyledi.
“ABD Ortadoğu'dan uzaklaşamaz. İran'ın çoğu zaman hafife alınan etkisiyle yüzleşmeliyiz.” diyen Jeffrey, “İran'ı kontrol altına almak birinci önceliktir ve Hizbullah ile Lübnan benzeri bir durumdan kaçınmak için Kürt birliği çok önemlidir.” diye konuştu.
Türkiye’de MHP Lideri Devlet Bahçeli öncülüğünde başlatılan yeni açılım sürecine de değinen Jeffrey, “Bunu teşvik etmek ABD'nin çıkarınadır. Tabi yapabildiğimiz ölçüde, çünkü bu Türkiye'nin iç meselesidir. Ama biz, savaşta olmayan istikrarlı bir Türkiye istiyoruz.” dedi.
‘TÜRKİYE’DEKİ UZLAŞI SDG’YE SEÇENEKLER SUNAR’
Panelde ikinci sözü alan, eski DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’nun Özel Temsilcisi William Roebuck oldu. Büyükelçi Roebuck, olası bir Kamala Harris yönetiminin DEAŞ’ın yarattığı tehdide odaklanmaya devam edeceğini vurgulayarak, bu tehdide karşı koymada ve El Hol Kampı'nda güvenliği sağlamada ABD'nin Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’ne verdiği desteğin önemini koruyacağını belirtti.
Roebuck, Donald Trump ise DEAŞ’ın büyük ölçüde yenilgiye uğratıldığına inandığı için yurt dışındaki askeri müdahaleyi azaltma eğiliminde olduğunu söyledi.
Bu noktada ABD-Türkiye ilişkilerinin karmaşıklığını da kabul eden Roebuck, “Türkiye'nin Kuzeydoğu Suriye ve SDG'nin varlığı konusunda çok karmaşık hesapları var.” dedi.
ABD'nin Suriye'den çekilmesinin Irak'taki asker varlığına bağlı olduğunu kaydeden Roebuck, “Bu desteği kaybetmek SDG'yi baskı altına alacak, bölgeyi istikrarsızlaştıracak ve Esad ile Türkiye'nin faydalanabileceği bir boşluk yaratacaktır.” diye konuştu.
Türkiye’deki yeni açılım sürecine de değinen Büyükelçi Roebuck, “Türkiye'de Kürt meselesinde uzlaşma istikrarı teşvik eder ve özellikle ABD'nin olası bir çekilmesi durumunda SDG'ye seçenekler sunabilir.” dedi.
Ancak Roebuck, “ABD güçlerinin çekilmesinin Suriye'nin kuzeyinde çok istikrarsız bir boşluk da yaratacağını” vurguladı.
PKK/PYD ÇÖKERSE DEAŞ GERİ DÖNERMİŞ!
Panelin son konuşmacısı ise Türkiye’nin yakından tanındığı, 15 Temmuz darbe girişimi sanıklarından CIA İstasyon Şefi Henri Barkey oldu.
Washington'un asıl meselesinin “Kürtler değil DEAŞ olduğunu” savunan Barkey, şunları ekledi:
“Suriye'nin kuzeyindeki Kürt yönetiminin çökmesi DEAŞ'ın geri dönmesi anlamına gelecektir, bunu da kimsenin istediğini sanmıyorum.”
Ortadoğu'nun önemli değişimlerden geçtiğinin altını çizerek stratejik bir yaklaşımın gerekliliğini de vurgulayan Barkey, “Genellikle petrolün ana faktör olduğunu varsayıyoruz, ancak devam eden krizlere rağmen petrol fiyatları önemli ölçüde artmıyor. Mevcut yönetim için petrol birincil endişe kaynağı değil, bu nedenle harekete geçmek için güçlü bir teşvik değil.” ifadelerini kullandı.