ABD’nin Demokrasi Zirvesi’ne Çin ve Rusya’dan ortak tepki: Kendi ülkelerine baksınlar
Çin ve Rusya’nın Washington büyükelçileri, ABD Başkanı Biden’ın 9-10 Aralık tarihinde düzenleyeceği Demokrasi Zirvesi’ne ortak tavır alan bir makale yayımladı. Zirvenin ideolojik çatışmayı körükleyerek küresel çapta yeni ‘bölme hatları’ yaratabileceği uyarısında bulunulan makalede, demokrasinin belli bir ülkenin tekelinde olmadığı ve tüm halkların evrensel hakkı olduğu hatırlatıldı.
Dünyanın çeşitli coğrafyalarında on yıllardır ‘demokrasi’ ve ‘insan halkları’ adı altında kaoslar çıkaran, askeri darbeler tezgahlayan ve milyonlarca sivilin ölümüne neden olan ABD, geçen yılın kasım ayında başkanlığa gelen Joe Biden yönetimiyle birlikte yeni bir nüfuz arayışında. Washington yönetimi, giderek çok kutuplu bir sistemin şekillendiği, yeni güç odaklarının yaratıldığı bölgelerde ideolojik çatışmaları yeniden körüklemek ve ülkelerin bağımsız atılımlarını baltalamak istiyor.
Beyaz Saray, Joe Biden’ın geçen yıl kongre baskınıyla sonuçlanan tartışmalı başkanlık seçimlerine rağmen ABD’yi ‘demokrasinin garantörü’ göstererek Demokrasi Zirvesi düzenleyeceğini duyurmuştu. 11 Ağustos’ta Beyaz Saray’dan yapılan yazılı açıklamada, "9 ve 10 Aralık'ta gerçekleşecek olan sanal zirve, üç ana temadaki taahhütleri ve girişimleri canlandıracak: Otoriterliğe karşı savunma, yolsuzlukla mücadele ve insan haklarına saygının teşvik edilmesi." ifadeleri yer almıştı.
Zirvenin 110 ülkenin yer aldığı davetliler listesinde Türkiye, Macaristan, Rusya, İran, Çin'in yanı sıra Afganistan’a da yer verilmedi. Söz konusu ülkelerin ise bölgelerindeki Atlantik politikalarına karşı tavır alan siyaset izlemesi dikkat çekti. Washington’daki düşünce kuruluşu German Marshall Fund’ın Demokrasiyi Koruma İttifakı Direktörü Laura Thornton, Türkiye’nin davetli listesinde yer almamasının ilginç bir karar olduğunu belirterek, bunun Biden’ın Erdoğan’a bir mesaj gönderdiğinin işareti sayılabileceğini söyledi. Son olarak yakın zamanda ülkesindeki Amerikan işgâlini sonlandıran Afganistan’daki Taliban da bir süredir Batılı devletlerin hedef tahtasında.
‘ÇİN VE RUSYA BU HAMLEYİ REDDEDİYOR’
Rusya ve Çin’in Washington büyükelçileri de, National Interest’te ABD Başkanı Biden’ın düzenleyeceği Demokrasi Zirvesi’ni eleştiren "Halkların Demokratik Haklarına Saygı" başlıklı bir makale yayımladı. Rusya’nın ABD Büyükelçisi Anatoly Antonov ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin ABD Büyükelçisi Qin Gang imzasını taşıyan makalede, “Soğuk Savaş zihniyetinin bariz bir ürünü olan bu anlayış, dünyada ideolojik çatışmayı körükleyerek yeni bölme hatları yaratacaktır.” denildi.
Ayrıca ABD’nin bu eğilimiyle ilgili “dünyadaki çok merkezli bir mimarinin şekillenmesini engellemesinin imkânsız olduğu” da vurgulanırken, Çin ve Rusya’nın bu hamleyi reddettiği kaydedildi.
‘TEK BİR MODEL TÜM ÜLKELERE UYGULANAMAZ’
Demokrasinin belli bir ülkenin ayrıcalığı olmadığı, tüm halkların evrensel hakkı olduğu hatırlatılan makalede, “Demokrasi, birden çok şekilde gerçekleştirilebilir ve hiçbir model tüm ülkelere uyamaz. Halk ancak oy kullanırken uyandırılıp, oylama bittiğinde yeniden kış uykusuna yatırılıyorsa bu gerçek bir demokrasi değildir.” ifadeleri yer adı.
Çin’in halkın iradesini yansıtan “sosyalist bir demokrasiye sahip olduğu” ve halktan büyük destek aldığının da altı çizildi. Rusya’da ise ‘demokrasinin gelişimi kültür ve geleneklerle yakından bağlantılı olduğu, parlamenter geleneğin yüz yıllık bir birikimi yansıttığı’ kaydedildi.
‘ÜLKELERİN İÇ İŞLERİNE MÜDAHALE ANTİ DEMOKRATİKTİR’
Demokrasinin yalnızca yerel yönetimlerle ilgili olmadığı, “yurt içinde demokrasi ve birlik inşa ederken, yurt dışında hegemonya ve bölünmeyi teşvik etmenin” çelişkisine dikkat çekilerek şu sözlere yer verildi:
“Yolsuzlukla mücadele, demokratik değerleri teşvik etme veya insan haklarını koruma bahanesiyle diğer ülkelerin iç işlerine müdahale etmek, gelişmelerini engellemek, büyük yaptırımları kullanmak ve hatta egemenliklerini, birliğini ve toprak bütünlüğünü ihlal etmek BM'ye aykırı ve anti demokratiktir.”
Öte yandan hiçbir ülkenin, dünyanın çeşitli siyasi manzarasını tek bir kıstasla yargılamaya hakkı olmadığının belirtildiği yazıda, “Başka ülkelerin kendi siyasi sistemini renkli devrim, rejim değişikliği ve hatta güç kullanımı yoluyla kopyalaması uluslararası hukuka aykırıdır ve açıkça anti demokratiktir.” değerlendirmesi yapıldı ve ABD yönetiminin “hegemonyacılık ve tek taraflılık eylemleri” eleştirildi.
ABD’YE DEMOKRASİ DERSİ
Makalede dikkat çeken bir başka ayrıntı ise, ABD’nin demokrasi adı altında çeşitli coğrafyalarda yarattığı kaos ve iç savaş oldu. “Yugoslavya'nın bombalanması, Irak, Afganistan ve Libya'ya askeri müdahale ve “demokratik dönüşümün” ülkelere zarardan başka bir şey getirmediğine işaret edilerek, “Başkalarını küçümseyerek eleştirmek yerine, kendi işlerini iyi yönetmeye odaklanmalıdır. Rusya ve Çin'de demokrasi konusunda endişelenmeye gerek yok. Bazı yabancı hükûmetler kendi evlerinde neler olduğunu düşünseler iyi olur. Kendi ülkelerindeki çeşitli mitinglerin plastik mermi ve göz yaşartıcı gazla dağıtılması özgürlük müdür? Özgürlüğe pek benzemiyor.” denildi. Ayrıca küresel zorluklarla karşı karşıya olan ülkelerin ortak ilerleme için iş birliğini güçlendirmesi gerektiğinin altı çizildi. Rusya ve Çin’in ABD büyükelçileri aracılığıyla ülkelere “Bölünmeyi ve çatışmayı kışkırtmak için "değer temelli diplomasiyi" kullanmayı bırakmaları; uluslararası ilişkilerde karşılıklı saygı ve kazan-kazan işbirliğini uygulamak ve farklı sosyal sistemlere, ideolojilere, geçmişlere, kültürlere ve gelişmişlik seviyelerine sahip ülkeler arasında uyumlu iş birliği” çağrısı yapıldı.
9-10 Aralık tarihinde çevrim içi olarak düzenlenecek Demokrasi Zirvesi, ABD’nin ev sahipliğinde düzenlenecek etkinliğin ilki olacak.
SOROS VE ABD'YE TEPKİ
Zirveye NATO üyesi ülkelerden Türkiye ve Macaristan'ın davet edilmeyişi ise, söz konusu ülkelerin Amerikan politikalarının tersine siyaset izlemeleri olarak değerlendirildi. Macaristan'da ABD'li spekülatör ve turuncu darbelerin mimari George Soros'un Orta Avrupa Üniversitesi'ni kapatan Macaristan Başbakanı Viktor Orban, geçen yıl yayımlanan Freedom House raporunda da hedef gösterilmişti.
Son yıllarda ABD ve AB karşıtı çıkışlarıyla bilinen Orban, George Soros’un sahibi olduğu Orta Avrupa Üniversitesi’nin kapatılmasına ilişkin konuşmasında Avrupa Parlamentosu’nda (AP) “Ben buraya ülkemi savunmaya geldim.” diyerek ülkesindeki Soros varlığından şikayet etmiş, "Soros milyonlarca Avrupalının hayatını mahvetti." çıkışını yapmıştı. Soros’un sahibi olduğu Orta Avrupa Üniversitesi, Macaristan’ın göbeğinde ülke yasalarından bağımsız hareket ediyordu. Daha önce de turuncu devrimlerin yaratıcısı ve ünlü finans spekülatörü Soros'un Açık Toplum Vakfı (Open Society Foundations) Budapeşte'den Berlin'e taşınma kararı almıştı.
2020 RAND raporunda ise Türkiye'de Amerikan yanlısı muhalefet oluşturulması için harekete geçilmiş, nitekim Joe Biden, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı "muhalefet ile birlikte devireceğini" açıklamıştı.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj arama faaliyetleri, Suriye'de ABD tarafından desteklenen terör örgütü YPG/PKK ile mücadelesi ve Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın alması ABD yönetimini endişelendiren adımların başında geliyor.
Öte yandan Amerikan İlerleme Merkezi'nin 2020 yılı içerisinde yayımladığı bir başka raporda ise Erdoğan'ın "bağımsız bir dış politika" izlemesi eleştirilmişti.