09 Ekim 2024 Çarşamba
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İran'ın atılımları ABD'yi endişelendirdi

İran’ın askeri donanımını güçlendirmesi ve emperyalizm karşıtı direniş gruplarına sağladığı gelişmiş askeri imkânlar ABD’de endişeyle karşılanıyor. ABD Barış Enstitüsü’nün yayınladığı ‘ABD: İran tehdidi ve seçenekler’ başlıklı makale yaşanan tedirginliği gözler önüne serdi.

ABD’nin iran ‘Kâbusları’

Yaklaşık 40 yıldır ABD’nin çeşitli ambargo ve yaptırımlarına maruz kalan İran son yıllarda hava savunma sistemleri başta olmak üzere askeri alanda üst üste atılımlar yaptı. Geliştirdiği İHA/SİHA’lar, intihar dronları ve uzun menzilli füzeler İran ordusunun operasyon kabiliyetini yükseltti. Şangay İşbirliği Örgütü’ne katılması ve BRICS’e üyelik başvurusu yapmasıyla da diplomasi ve ekonomik atılımların yolunu arayan İran’ın hamleleri ABD’yi endişeye sevk etti. Son olarak ABD, Hürmüz Boğazı’nın sözde emniyeti için bölgeye yeni savaş uçakları konuşlandırdı. 28 Temmuz’da ise ABD Barış Enstitüsü’nde yayınlanan “ABD: İran tehdidi ve seçenekler” başlıklı makalede Washington’un endişelerine yer verildi. ABD’li üst düzey yetkililerin İran hakkında son dönemde yaptığı değerlendirmelerin de bulunduğu makalede, İran’ın bölgede ABD’yi askeri bir geri çekilmeye zorlamaya çalıştığı, Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü’nün yeni komutanı İsmail Kaani’nin şehit General Kasım Süleymani’den devraldığı bölgesel direniş hatlarını ilerlettiği gibi tespitler söz konusu yorumların özeti oldu.

WASHİNGTON BİÇARE

ABD’nin İran’ı onlarca yıldır Ortadoğu’daki çıkarlarına yönelik en büyük tehditlerden biri olarak gördüğü belirtilen makalede, Washington’un İran ile ilgili başlıca endişeleri şöyle sıralandı:

l 2 bin kilometreye kadar menzile (İran en son hipersonik balistik füzesini kamuoyu ile tanıttı) sahip, giderek artan isabetli balistik füzeler

l Rusya’ya insansız hava araçları (İranlı yetkililer bu iddiayı reddediyor) ve Irak, Lübnan, Filistin, Suriye ve Yemendeki vekil güçlere on milyonlarca dolarlık silah sağladı.

l ABD dronlarının ele geçirilmesi ve Basra Körfezi’ndeki provokasyonlar da dâhil olmak üzere denizde saldırganlık (İran daha önce Körfez’de 10 ABD askerini derdest etmişti)

l ABD hükümetine, alt yapısına ve özel işletmelere yönelik siber saldırılar

l General Kasım Süleymani suikastına misilleme olarak mevcut ve eski ABD yetkililerini öldürme planları

İran'ın atılımları ABD'yi endişelendirdi - Resim : 1
İran 22. Şangay İşbirliği Örgütü zirvesinde örgütün resmen daimi üyesi oldu

ABD TATBİKATLARA NEDEN HIZ VERDİ?

“2023 yılının başlarında İsrail’in tahminlerine göre, İran siyasi olarak nükleer eşiği geçmeye karar verirse, İran’ın bir bomba ve füzeli bir savaş başlığı monte etmesi için hala bir veya muhtemelen iki yıla ihtiyacı olacak. Ocak ayında, İsrail Savunma Kuvvetleri’nden emekli olan Korgeneral Aviv Kochavi, İran’ın hâlihazırda daha fazla zenginleştirilirse dört nükleer silahı ateşleyebilecek kadar yeterli uranyuma sahip olduğunu iddia etti” ifadeleri kullanılan makalede, tablo karşısında ABD Başkanı Joe Biden ve İsrail’in bölgedeki askeri tatbikatlara hız verdiği kaydedildi.

Washington'un “İran, her zamankinden daha agresif ve daha yetenekli hale geliyor” değerlendirmesi yaptığını belirten makalede son dönemdeki tatbikatlar tarih tarih anlatıldı.

l Kasım 2022: ABD ve İsrail kuvvetleri, İran'ın nükleer tesislerine bir saldırıyı simüle eden üç günlük bir hava kuvvetleri tatbikatı gerçekleştirdi.

l Ocak 2023: İsrail F-35 hayalet avcı uçakları, altı ABD F-15 savaş uçağıyla tatbikatlara katıldı. Amaç, düşman bölgesinin derinliklerine saldırıları simüle etmekti.

l Ocak 2023: İsrail ve ABD kuvvetleri, bugüne kadarki en büyük ortak askeri tatbikat olan "Juniper Oak 23" adlı dört günlük bir tatbikat gerçekleştirdi. Gerçek atış tatbikatına 42 İsrail uçağı ve 100 ABD savaş uçağı, bombardıman uçağı ve diğer savaş uçaklarının yanı sıra bir ABD uçak gemisi saldırı grubu katıldı.

l Şubat 2023: ABD ve İsrail kuvvetleri, hava savunması ve siber savaş da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda koordinasyonu güçlendirmek için "Juniper Falcon" adlı ortak bir tatbikat gerçekleştirdi.

l Şubat 2023: ABD Deniz Piyadeleri ve İsrail kuvvetleri,işbirliğini geliştirmek için İsrail'de "Intrepid Maven 23.2" adlı on günlük bir tatbikat gerçekleştirdi. Tatbikata 200 Deniz Piyadesi ve denizci dâhil edildi.

l Mart 2023: ABD ve İsrail hava kuvvetleri, saldırı operasyonları ve yakıt ikmali de dâhil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği geliştirmek için Nevada’da “Kızıl Bayrak” adlı iki haftalık bir tatbikat gerçekleştirdi. ABD Hava Kuvvetleri Tatbikat sırasında günde iki kez yaklaşık 100 uçağın havalanacağını söyledi.

l Temmuz 2023: ABD, İngiltere ve Bahreyn,Basra Körfezi'nde Hürmüz Boğazı yakınında bir deniz tatbikatı gerçekleştirdi. Sentinel Shield adı verilen tatbikatta ABD P-8A Poseidon denizaltı savar uçağı yer aldı.Ülkeler keşif gerçekleştirdi ve birlikte çalışabilirlik uygulaması yaptı.

İran'ın atılımları ABD'yi endişelendirdi - Resim : 2
İran en son hipersonik balistik füzesini kamuoyu ile tanıttı

1979 ÖNCESİ ABD İRAN’I NASIL GÖRÜYORDU?

ABD’nin bölgede konuşlu B-52 bombardıman uçaklarıyla (Uçaklar nükleer bomba taşıyabiliyor) devriye uçuşları da yaptığına değinen yazıda, geçmişten günümüze ABD – İran ilişkilerinin de özeti paylaşıldı. İran İslam Devrimi öncesi İran yönetiminin ABD’ye nasıl bağlı olduğunu gözler önüne seren bölümde, “1979 devriminden bu yana tırmanan gerilimler, monarşi döneminde ABD ile İran arasındaki sıcak bağlarla taban tabana tezat oluşturuyor. Başkan Richard Nixon'ın yönetimi (1969-1974) Muhammed Rıza Pehlevi ile yakın bir ilişki geliştirdi. Nixon ve halefleri – hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar – İran'ı bölgedeki ABD çıkarlarının birincil garantörü ve Sovyet genişlemesine karşı bir siper olarak görüyorlardı. 1970'lerde ABD, petrol zengini İran'a milyarlarca dolar değerinde askeri teçhizat sattı. Yerel silahlı kuvvetleri eğitmek ve silahların bakımını yapmak için on binlerce ABD'li teknisyen İran'da konuşlandırıldı. Tahran'daki ABD Büyükelçiliği 27 dönümlük geniş bir yerleşkeydi.” ifadeleri kullanıldı.

DEVRİM SONRASI İLİŞKİLER NASIL İLERLEDİ?

1979 yılında İranlı öğrencilerin ABD Tahran Büyükelçiliğini ele geçirmesi ve 52 diplomatı rehin almasıyla ilişkilerin bozulduğu anlatılan makalede, “Washington, 1980'de Tahran'la ilişkilerini kesti. ABD, İran'la sekiz yıl süren savaş sırasında Irak'ın Saddam Hüseyin’in kuvvetleriyle ittifak yaptı. Washington, binlerce İranlıyı öldürmek için kimyasal silah kullanan Irak kuvvetlerine istihbarat sağladı. 1980'lerin ortalarından beri, Washington ve Tahran karışık sonuçlarla ara sıra diplomatik girişimlerde bulundular. 1980'lerin ortalarında, Reagan yönetiminin en tartışmalı kararı olan gizli bir operasyonda Amerikalı rehineler için silah ticareti yaptılar. 1997'de Clinton yönetimi İran halıları, Antep fıstığı ve havyarı üzerindeki yaptırımları kaldırırken her iki ülkeyi de ‘güvensizlik duvarını yıkmaya’ çağırdı. 2013'te Başkan Barack Obama ve Başkan Hassan Ruhani, diğer beş büyük gücü içeren 2015 nükleer anlaşmasını üreten doğrudan diplomasiyi başlattı. Başkan Trump, 2018'de anlaşmadan çekildi ve 1.500'den fazla yaptırım uyguladı.” denildi.

SÖZDE ‘BARIŞ’ ÖZDE ‘SAVAŞ TAMTAMCISI’

ABD Barış Enstitüsü (USIP) “Dünya çapında çatışma çözümünü ve önlemeyi teşvik etmekle görevli bir Amerikan federal kurumudur” ifadeleriyle tanımlanıyor. 1984 yılında dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan tarafından imzalanan Kongre yasası ile kurulan USIP, kongre ödeneklerinden fon alıyor. Enstitü, ABD Başkanı tarafından atanan ve Senato tarafından onaylanan 15 üyesi olan iki partili (Cumhuriyetçiler ve Demokratlar) bir yönetim kurulu tarafından yönetiliyor. Yönetimde Savunma ve Dışişleri Bakanları ile Ulusal Savunma Üniversitesi başkanı da bulunuyor. Aynı zamanda söz konusu kurumlarla da ortak çalışıyor.

İran Joe Biden ABD Tahran Rusya Vladimir Putin