23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD'nin 'kurucu babalarına' karşı tasfiye eylemleri

ABD’nin kurucu babalarından Thomas Jefferson'ın heykeli depoya kondu. Abraham Lincoln’un anıtı da topun ağzında. ABD’nin dünya çapında gerilemesinin ve ülke içindeki ekonomik problemlerin bir ürünü olarak, son 20 senede bir kutuplaşmaya doğru gittiğine hepimiz şahit oluyoruz.

ABD'nin 'kurucu babalarına' karşı tasfiye eylemleri
A+ A-
LATİF BOLAT

ABD’de ilginç ve o kadar da önemli gelişmeler yaşanıyor bugünlerde. Hayır, Kovid-19’dan ölen 750 bin insandan bahsetmiyoruz. Aslında büyük fotoğrafta, diyalektik olarak tüm bu olan bitenler birbirine oldukça bağlı elbette. Ama bu kadar ilginçlikler içinde bahsedeceğimiz gelişme Amerika’nın kendi tarihine karşı olan tutumundaki kökten değişiklikler.

ABD’nin adıyla özdeşleşen şehri New York City’nin belediye binasında, tam tamına iki yüz senedir varlığını sürdüren bir heykel bu son tartışma konusu. ABD’nin kurucu babalarından ve Amerikan “Bağımsızlık Bildirisi”nin yazarı olan Thomas Jefferson’un, iki yüz senedir belediye binasına girip çıkanları adeta kontrol eden büyük heykeli, New York City belediye başkanı, hem de Demokrat Partili olan Bill de Blasio tarafından yerinden kaldırılıp depoya konuldu! Hem de belediye başkanının bizzat alelacele oluşturduğu Halk Dizayn Komisyonu adı verilen önemsiz bir kurul tarafından. Gerekçe ise şu: Thomas Jefferson bir “köle sahibi” çiftçi idi! İki yüz yıl önce hem de!

195 SENEDIR VARDI ARTIK YOK!

1834’ten beri belediye binasında boy gösteren bu heykel, ünlü Fransız heykeltraş David D’Angers tarafından yapılmış ve ABD’nin ilk Yahudi denizci komutanlarından olan Uriah Phillips Levi tarafından Amerikan halkına hediye edilmişti. Gerekçesi ise, Jefferson’un yeni kurulan ABD’nin bir “devlet dini”ne sahip olmaması için çabalamasına duyulan şükran idi. Bu sayede ABD laik bir devlet olabilmişti.

ABD’nin kurucu babalarından Thomas Jefferson, heykeli ve hatırası yok edilmek istenen tek siyasetçi degil. Bugünlerde ABD başkenti Washington D.C’deki Abraham Lincoln’un 1876’da dikilen “özgürleştirilme anıtı” heykeli de sosyal medyada topun ağzında. Bu heykelde de, Lincoln daha yeni özgürleştirilmiş bir siyahi kölenin yanında ifade edilmekte. Halbuki bu heykelin yapım parasını, yeni özgürlüklerine kavuşan siyahi köleler aralarında toplayıp vermişlerdi. Ve en ünlü siyahi politikacı Frederick Douglas açılış konuşmasını yapıp desteklemişti. Amerikan iç savaşının kazanılmasından sadece bir kaç gün sonra bir suikaste kurban giden Abraham Lincoln için, Karl Marks, “Dünya sadece öldükten sonra bir kahraman oldugunu keşfetti” diyerek tahlilini ifade etmişti.

BİR İLK YAŞANMAKTA

ABD’nin dünya çapında gerilemesinin ve ülke içindeki ekonomik problemlerin bir ürünü olarak, son 20 senede bir kutuplaşmaya doğru gittiğine hepimiz şahit olmaktayız zaten. Ve bunun bir parçası olarak, Amerikan tarihi ve kuruluş felsefesi de tartışmaya açılmış bulunuyor böylece. Amerikan imparatorluğunun yükseliş ve refah devrinde, ABD tarihi ile ilgili buna benzer tartışmalar hiç yaşanmadı. Hatta 200 yıldır sadece iki partinin yer aldığı siyaset yelpazesinde “kurucu babalara” ve kuruluş felsefesine dair bir fikir ayrılığı da görülmezdi. Ne zaman ki dünyadaki ABD hâkimiyeti tartışılır hale geldi, siyasi olsun olmasın herkes ABD’nin varlık sebebini ve başından beri olan yönetim şekillerini tartışmaya başladılar.

Bu tartışmaların en büyük ve olaylı örneğini de Donald Trump’in başkan seçildiği ve başkanlık yaptığı dönemde gördük. Her ne kadar tüm tartışmaları Trump’ın ilginç kişiliğine bağlama çabaları olsa bile, belli ki derinden derine Amerikan toplumu, kaybolmuş olan “ruhunu” aramak çabasında idi. Bunu da Trump döneminin ve seçim sonuçlarının yarattığı atmosferde açıkça görebildik.

KONFEDERASYON HEYKELLERİ İLE BAŞLADI

Bu konuda ilk adım, Cumhuriyetçi Parti'nin ideolojisinde kristalleşmiş olan kırsal ve özellikle de Güney eyaletlerinin Amerikan İç Savaşı günlerinden kalan Konfederasyon geleneklerine, Demokratların ve gelişmiş şehirli kesimin karşı saldırısı olmuştu. Virginia’dan Texas’a, tüm güney eyaletlerinde, Konfederasyon önderlerinin hatıralarını silmek için kampanya yürütüldü ve tüm heykelleri yok edildi. İşin ilginci, bu faaliyetlerin, Trump’in şahsında, ABD’nin şimdilerde daha millî hale gelen tarihi eğilimlerine karşı bir saldırı haline gelmesiydi. Kozmopolit, küreselleşmeci ve sahil kesimlerinin şehirli nüfusu da neo-conların bu saldırısında gönüllü olarak yer aldılar ve almaktalar.

ABD’deki iç sorunların, özellikle de Kovid-19 salgını nedeni ile zirve yaptığı bir dönemde, Demokratların ve Başkan Biden’in ilk faaliyetlerinin LGBT ve Konfederate heykellerine karşı olan “popülist” çıkışları olması sürpriz değildir. Şimdi buna bir de “kurucu babaların” bazılarının köle sahibi olması gerekçe gösterilerek, ülkedeki “ırkçılık” kartı oynanmaya çalışılıyor bizce.

HEDEF ŞAŞIRTMA SİSTEMLERİNİ KORUYABİLİR Mİ?

Çünkü başta Amazon sahibi Jeff Bezos’un, Tesla sahibi Elon Musk’ın ve bir avuç milyarderin, varlıklarını katladıkları bir dönemde, özellikle de siyahi ve Hispanik Amerikalıların ekonomik durumları artık dayanılmaz bir hal almıştır. Kovid-19 salgınında hayatlarını yitiren 750 bin Amerikan yurttaşının önemli bir bölümünün de, bu aynı nüfus kesiminden olduğunu düşünürsek, toplumun patlamaya hazır barut fıçısı haline geldiğini ve yavaşça patladığını da gözlemleyebiliriz. O nedenle, Jefferson’un heykeline yapılan saldırı, Demokrat Parti’nin ve Biden yönetiminin ABD halkında yükselen sosyal kızgınlık ve hayal kırıklığını, “ırkçılık” hedefine yönlendirip hedef şaşırtma çabasının bir şeklidir. Böylece Jeff Bezos'ların ve Elon Musk'ların ve askeri-endüstriyel kompleksin dokunulmaz kapitalizminin yarattığı sosyal eşitsizliklerin üstü kapatılmak istenmektedir. Buna göre, herkes “ırkçılık” ve “LGBT” tarzı konularla uğraşıp günlerini geçirirken, mevcut düzen, varlığını tüm şatafatı ile sürdürebilecektir. Bugun çok açıktır ki, Demokrat Parti ve Amerikan basını, Amerikan halkının kafasını karıştırmak ve hedef şaşırtma çabalarının başını çekmektedir. Çünkü giderek daha radikalleşen ve sorunlarına kesin çözüm arayan halk kitleleri, çok kültürlü ve çok etnikli birliktelikleri ile, sonuçta kendilerini hedef alacaktır ve onların elindeki sömürü imkanlarını yok edeceklerdir.

EVRENSEL EŞİTLİK FİKRİNİN SİSTEM İÇİN TEHLİKESİ

Sonuç olarak, Jefferson ve diğer kurucu babalara yapılan bu tür saldırılar, 195 senedir ölü olan bir kişiye yapılan saldırı olarak ele alınmamalıdır. Asıl hedef, Jefferson ve diğerlerinin, ABD’nin kurucu felsefesi olan “evrensel insan eşitliği” fikridir. Çünkü hem ABD içinde hem de ABD emperyalizminin sömürüsü altında inleyen dünya halklarının artık “eşit olma” mücadelesi hızla yükselmektedir. Ve ABD’nin neo-con saldırgan kapitalistleri, hedef şaşırtarak milyarlarca insanı tekrar uyutmaya ve yanlış taleplerle enerjilerini boşa çıkartmaya çalışmaktadırlar. O nedenle Jefferson’un heykeline yapılan saldırı, ABD’nin başını çektiği sözde insan hakları, LGBT özgürlüğü, ırk eşitliği tarzında kulağa hoş gelen ama içi boş hedef saptırmacalara dikkat etmek gerekmektedir. Çünkü bunun dozu giderek artacak ve dünya milletlerinin haklı istekleri ve mücadele hedefleri, emperyalist Batı tarafından bir toz perdesi ardına saklanmak istenecektir.

BU ÇABALARIN GELECEĞE ETKİSİ

Elbette Amerikan toplumunun hemen hemen yarısını teşkil eden Cumhuriyetçiler ve özellikle de Trump taraftarları, olan biteni ilgi içinde izlemektedirler. Amerika’nın kurucu babalarına yapılan bu saldırılar, çok yakında Cumhuriyetçilerin ve Trump’ın siyasi etkisini çok arttıracağa benzemektedir. Çünkü Trump’ın kendisi bir milyoner olsa bile, temsil ettiği kitleler, geçen seçimlerde de görüldüğü gibi Amerikan halkının köylerde, kırsal kesimde ve gecekondularında yaşayan, sistemin baskısı altında ezilen her renk ve ırktan insanlardan oluşmuştur. “İnsanların Evrensel Eşitliği” olarak özetlenebilecek kurucu felsefesin kendilerine de uygulanmasını istedikleri için Trump gibi bir milyonerin peşinden gitmişler ve hemen hemen seçimi kazanıp yönetimi ele geçirecek güce ulaşmışlardı. Şimdi “kurucu babalara” yapılan bu Demokrat Parti saldırılarına karşılık verip, Amerikan halkının hiçbir zaman temsil edilmeyen en alttaki kesimlerini, renk ve ırk ayrımı olmadan, belki de “sınıf” temelinde birleştirecek bir yöne doğru gelişmektedir durum.

ABD Heykel lincoln Thomas Jefferson tasfiye