06 Kasım 2024 Çarşamba
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AB’nin sonu geldi mi?

Korona salgını liberalizmin çöküşünün ve 'Yeni Dünya'nın kuruluşunun görülmesini hızlandırmıştır. Özel çıkara dayanan Atlantik sistemi ve onun yarattığı toplumsal ilişkilerin insanlığın özlemlerine ne kadar aykırı olduğu gün be gün yaşanmaktadır.

AB’nin sonu geldi mi?
A+ A-
ALİ MERCAN / FRANKFURT

Korona salgını liberalizmin çöküşünün ve “Yeni Dünya"nın kuruluşunun görülmesini hızlandırmıştır. Özel çıkara dayanan Atlantik sistemi ve onun yarattığı toplumsal ilişkilerin insanlığın özlemlerine ne kadar aykırı olduğu gün be gün yaşanmaktadır. Macaristan’daki ve birçok Avrupa ülkesindeki politikacıların ifade ettiği gibi, Batı’da yüz üstü bırakma, felaketten bile çıkar sağlama güdülürken, Asya bütün insanlığın yardımına koşmaktadır: “Artık Asya’ya yönelmek zamanıdır.”

Koronavirüs’ten en çok etkilenen Kuzey İtalya’nın belediye başkanları Almanya’nın önde gelen bir gazetesine “Avrupa dayanışması” (Nerede?) diye tam sayfa ilan verdiler. İtalya’nın salgına karşı mücadele için kararlaştırılan “Korona bonosu” ihtiyacı olduğu ve Berlin’in acilen bununla ilgili tavır alması ve AB zirvesinde takındığı olumsuz tavırdan vazgeçmesi istendi. Federal hükümet AB zirvesinde "korona tahvilleri" tartışmasını hasıraltı etti. Güney Avrupa ülkeleri için yararlı, ama Berlin için maliyetliydi. İspanya, İtalya ve Yunanistan'ın politikacıları ve medya mensupları Berlin’in AB anlayışına ateş püskürdüler.

ALMANYA EKONOMİK ÜSTÜNLÜK PEŞİNDE

"Korona tahvilleri" güney Avrupa ülkeleri, özellikle İtalya tarafından faiz yükünü hafifletmek için talep edilmektedir. Berlin, yıllar önce avro krizine karşı mücadelede olduğu gibi buna da karşı çıkıyor. Çünkü bu, düşük faiz yükünün artmasına neden olur, Almanya'nın AB'deki ekonomik üstünlüğü azalabilir. Federal Hükümet bunu kesinlikle önlemeye çalışıyor. AB devlet ve hükümet başkanlarının video konferansında neredeyse bir skandal yaşandı. AB Komisyonu başlangıçta "korona tahvillerini” onayladı, ancak daha sonra Komisyon Başkanı Ursula Von Der Leyen bundan döndü.

Borsada şu an yüzde 20-30 kayıp yaşanıyor. Kriz dönemlerinde hisseler el değiştiriyor. Spekülasyonlar artıyor, devletler şirketleri desteklemek ya da kendi avantajları için mücadele ediyor. İtalya gibi ülkeler zorda kalıyor. AB’nin 2008-2009 sürecinde ve 2012’de kriz nedeniyle oluşturduğu bir bütçe var: ESM (Avrupa İstikrar Mekanizması). Belirli şartları yerine getiren devletler mali istikrar için bu bütçeden yararlanabiliyor. Şimdi Almanya, İtalya gibi ülkelere bundan faydalanın diyor. İtalya ve Fransa gibi güney ülkeleri ise herhangi bir şart ileri sürülmeden Korona-Paketi (devlet tahvili) talep ediyorlar. Bu da Almanya’nın gözünü korkutuyor, çünkü Almanya bu krizin kendisi için nelere mal olacağını öngöremiyor, mali olanakları kendisi için tutuyor.

'ÇİRKİN AVRUPA'

Yunanistan ve İspanyollara göre Almanya, dayanışmadan vazgeçerse, sonuçları Koronavirüs’ten daha yıkıcı olur. İtalya’nın AB taraftarı basın-yayın organları, “Çirkin Avrupa’yı” protesto ediyor ve Avrupa Birliği projesinin bitmeye doğru gittiğini düşünüyorlar.

Almanya’nın mart başında krizden en çok etkilenen ülkelere koruyucu malzeme ihracını yasaklaması, Fransa sınırını kapatması bu ülkelerde infial yarattı. Martın son günü İspanya El Pais gazetesi, “12 Şubat’ta sağlıkçılar için koruyucu tıbbi malzemelerin gönderilmesi ön görüldü ama bu gerçekleşmedi” diye yazdı. İspanya sağlıkçıları virüse karşı kendilerini koruyamadılar. Sağlık personeli içinde virüse yakalanma oranı çok yüksek oldu. 30 Mart sayılarına göre 12 bin 298 doktor ve diğer sağlık personeli virüse yakalanmıştı. Bu sayı toplam hastaların yüzde 15’ine denk geliyor. (elpais.com, 31 Mart 2020.)

Hoşnutsuzluk sadece İspanya ve İtalya’nın şu an içinde bulunduğu durumla ilgili değil. Önceki ağır krizlerin tecrübeleri -özellikle finans ve euro krizleri- bugün korona günlerinde tekrar ediyor. 2008 ekonomik ve mali krizinde de sorulmuştu: “Avrupa nerede?” El Pais, “Bu acı günlerde soruyu tekrar ediyoruz” diye yazıyor. (El Pais, 30 Mart 2020.)

Baskı altına giren Federal hükümet karşı tavır geliştirmeye başladı. Ancak Çin’de virüsün patlak vermesinden sonra Berlin çok kıymetli zamanları boşu boşuna harcadı. Almanya durumu düzeltmek için Fransa’dan 50, İtalya’dan 73 hastayı hastanelerine aldı. Ufak tefek malzeme gönderdi. 100 bin maske Romanya’ya 60 bin de İsveç’e. Dışişleri Bakanı Heiko Maas, İtalyan Corriere della Sera ile yaptığı röportajda "AB dayanışması günün emri", Federal Dışişleri Bakanlığı'nda Avrupa'dan sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth da "Avrupa bu kez ününden de daha iyi" diye iddia etti.

ALMANYA KORONA TAHVİLLERİNİ REDDEDİYOR

Berlin'in, Güney Avrupa'dan gelen eleştirileri azaltma çabaları "korona bonoları" üzerindeki çatışmayı gölgede bıraktı. İtalya, İspanya, Portekiz, Yunanistan ve Slovenya yanında Belçika, Lüksemburg ve İrlanda da ciddiye alınmalarını istediler; Fransa, bu grupta başı çekiyor. Özünde sorun, korona krizinde kaçınılmaz olan yeni borçlanmanın, ekonomik olarak zayıf devletler için biraz daha uygun hale getirilmesi ve ekonomik çöküşün önlenmesiyle ilgilidir. "Korona tahvilleri" Almanya için maliyetli olacağından, bunları, tıpkı Euro krizindeki “Eurobondlar” gibi reddediyor.

İspanyol El Mundo gazetesine göre Almanya, Trump'ın "Önce Amerika" politikası gibi bir yol izlerse, kendi çıkarlarını "Avrupa projesinin" üstüne çıkarıyor demektir. Güney Avrupa ülkeleri buna karşı çıkacaktır. “Korona tahvillerinin” getirilmesi şimdi değilse ne zaman?” "Korona dayanışmasına" karşı itirazlar, krizin ciddiyetine göre tamamen "önyargıdır.” Yunan Kathimerini gazetesi "Bu önyargı hüküm sürerse, Avrupa için virüsün kendisinden daha yıkıcı olur. AB ortak bir ekonomik strateji üzerinde anlaşmazsa, o zaman "virüsün Avrupa'nın akciğerlerine bulaşmasına izin vermek ve Avrupa'ya bir solunum cihazı takmak gerekir" diye yazdı. (ekathimerini.com, 28 Mart 2020.)

İtalya Başbakanı Giuseppe Conte "Corona dayanışması" için ​​şunları söyledi: "Acı çeken bir ulusu temsil ediyorum ve herhangi bir gecikmeye tahammül edemiyorum." "Avrupa bu sorunla yüzleşmezse, vatandaşlarımız önünde var olma hakkını kaybeder.” AB yönelimli medya "Çirkin Avrupa" başlığı atıyor. Kriz stratejisi üzerinde hızlı bir anlaşma yoksa "Avrupa projesi bitti" uyarısını yapıyor. İş dünyası, Federal Almanya Cumhuriyeti'nin 1953 Londra Borç Anlaşması'ndaki cömert bir borç indirimi sayesinde yükselebildiğini hatırlatıyor: İtalya tarafından desteklenen bu taviz olmasaydı, Almanya "50 yıllık bir borcu geri ödemek zorunda kalacaktı." (notizie.tiscali.it 28 Mart 2020.)

İtalya'da popüler olan aktör ve yönetmen Tullio Solenghi de benzer bir açıklama yapıyor: "Bugün Almanlar ekonomik alanda kibirliler. Eğer İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra "Uluslararası toplum", "aynı bu Alman kibriyle" ortaya çıkmış ve "gerçek savaş borçlarını geri kazanmış olsaydı, bugün çöp kutularında yaşıyor olacaklardı." (corriere.it 27 Mart 2020.)

ZENGİNLER EKONOMİLERİNİ KURTARABİLECEK Mİ?

Almanya’nın Sesi de tartışmalara katıldı: “Euro, Avrupa'ya refah getirdi, ancak eşit olarak yayılmadı. Euro Bölgesi bölündü: Zengin Kuzey, fakir Güney. Kuzey, Akdeniz devletlerini ekonomik ve mali olarak hoppa gördü. Güney, ekonomik üstünlüğü nedeniyle kuzeyi yaşama alanı bırakmamakla suçladı.

“Ve sonra virüs geldi. Bunda Roma, Madrid veya Atina'daki hoppalığı suçlayacak bir şey yok. Felaket Tüm ülkeler için. Ancak yine de fark yaratan bir şey var: "Zengin ülkeler, paralarıyla ekonomik krizden kendilerini kısmen kurtarabilirler. Ama İtalya, İspanya, Yunanistan ve Fransa için böyle değil. Muhtemelen bir sonraki mali krize yol açacak olan büyük risk primleriyle borçlanacaklar. Hayatta kalmak isteniyorsa, birlikte durulmalıdır. Güney AB ülkelerini ESM kurtarma fonuna veya Avrupa Merkez Bankasına havale etmek, haksız reform dayatmalarına itecektir. Avrupa Yatırım Bankası kredileri bu ülkelerin toplam borcunu daha da artıracaktır." (Peter Kapern, Almanya’nın Sesi, 1 Nisan 2020.)

Kuzey İtalya bölgelerinden on iki politikacı, çoğunlukla belediye başkanları -Bergamo, Brescia ve Milano belediye başkanları dahil Almanya’da tam sayfa "Coronabonds" ilanı verdiler. Ayrıca Londra Borç Anlaşması'na atıfla, "Siz Almanlara" savaştan sonra ve yeniden birleşene kadar birçok Avrupa ülkesi tarafından "teklif edildiği” belirtildi.

“Şimdi İtalya'nın dayanışmaya ihtiyacı var: Bellek doğru kararları vermenize yardımcı olur. Bu, Avrupa Birliği'nin hayatta kalması ile ilgilidir. AB bu krizde yanlış davranırsa artık var olmayacaktır" dendi.

(Frankfurter Allgemeine Zeitung, 31 Mart 2020.)

Asya Atlantik Trump ABD Avrupa Birliği Çin Rusya Korona Amerika Batı yeni dünya emperyalizm