08 Ocak 2025 Çarşamba
İstanbul 14°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AB’ye üyelik vaadi ve gerçekler dünyası

İGV uygulaması Gümrük Birliği’nin 1996’daki kuruluşundan bugüne Gümrük Birliği’nde açılmış en büyük gedik oldu.

AB’ye üyelik vaadi ve gerçekler dünyası
A+ A-
KUNTAY GÜCÜM

Altılı Masa programının merkezinde Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefinin yer aldığını biliyoruz. Meral Akşener bu uğurda her şeyi yapacaklarını tekrarladı. Masa Atlantik dünyasıyla ve özellikle AB ile hükümete göre daha yakın ve derin ilişkilere sahip olduğunu sürekli vurguluyor ve haksız olduğunu da söyleyemeyiz. 

Hükümet kanadı da Batı’ya yönelik eleştirilerine rağmen AB üyelik hedefinden vazgeçmiş değil. Adalet ve Kalkınma Partisi programında “Türkiye Avrupa Birliği ile ilişkilerinde, taahhütlerini ve Birliğin üyelik için öteki aday ülkelerin de yerine getirmesini istediği şartları bir an önce sağlayacak, gündemin yapay sorunlarla meşgul edilmesini önlemeye çalışacaktır” ifadesi yer alıyor.

2014’de Gümrük Birliği’ni güncellenmesi için AB ile ortak çalışma grubu oluşturuldu ve çalışma 2015’te yazılı rapora dönüştü. Gümrük Birliği bugünkü mevcut haliyle sadece sanayi ürünlerini ve işlenmiş tarım ürünlerini kapsıyor. Güncelleme ile “karşılaşılan sistemik sorunlara çözüm bulunması ve AB ile tercihli ticari ve ekonomik ilişkilerin tarım, kamu alımları, hizmetler ve e-ticaret gibi yeni alanlara genişletilmesi” amaçlanmıştı.

15 Temmuz sonrasında da hükümet yetkilileri Gümrük Birliği’nin tarım ve hizmetler sektörlerini kapsayacak şekilde genişletilmesini savunan açıklamalar yaptılar.

Gümrük Birliği, 1996’da tam üyeliğe giden yolda geçici düzenleme olarak yürürlüğe sokulmuş ve tam üyeliğe kadar tahammül edilecek statü olarak tanımlanmıştı. Birliğin Türkiye dışında 30 bin kişinin yaşadığı San Marino ve 80 bin kişinin yaşadığı Andorra ile Gümrük Birliği var ve iki ülke için de gündemde üyelik yok.

Türkiye 2023 seçimlerine giderken, Birliğin gündeminde Türkiye’nin tam üyeliğinin yer almadığını da AB resmi metinlerinde görebiliyoruz.

AB’NİN GÜNDEMİNDE TÜRKİYE’NİN ÜYELİĞİ YOK

AB Resmi Gazetesi 23 Aralık 2022 tarihli sayısında, Birliğin 2023 ve 2024 yasama öncelikleri hakkında Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği Konseyi ve Avrupa Komisyonu ortak bildirisini yayınlandı. (1) Karbon salınımı, göçmen sorunu ve dijital ekonominin inşasına kadar çeşitli konularda temel tezlerin yer aldığı bildirinin 4. maddesinin başlığı “Dünyada daha güçlü bir Avrupa.” Paragrafta Birliğin genişleme politikası için şunlar söyleniyor:

“Batı Balkanlardaki aday ülkelerle ve Ukrayna, Moldova Cumhuriyeti, Gürcistan ile Birliğe gelecekteki katılımları için işbirliğimizi devam ettireceğiz.”

Türkiye ile ilgili herhangi bir ifade ise yer almadı. 

Arnavutluk, Moldova, Makedonya, Karabağ, Sırbistan, Ukrayna ve Türkiye Avrupa Birliği’ne aday ülke statüsüne sahip.

Potansiyel aday ülkeler listesinde ise Bosna-Hersek, Kosova ve Gürcistan var. Gürcistan’ın aday ülke statüsünü kazanması için 2022 yazında önemli adımlar atıldı.

Listeye baktığımızda, ortak bildiride yer alan “Batı Balkanlardaki aday ülkelerle ve Ukrayna, Moldova Cumhuriyeti, Gürcistan” ifadesinin, Türkiye dışındaki aday ülkeleri ve potansiyel aday ülkeleri kapsadığı görülüyor. Bildiri, Türkiye’nin üyeliğinin Birlik gündeminde yer almadığını açıklamış oluyor.

GÜMRÜK BİRLİĞİ’NDE AÇILAN GEDİK

Gümrük Birliği sanayi ve işlenmiş tarım ürünlerinde karşılıklı olarak gümrük vergileri ile eş etkili vergilerin sıfırlanması anlamına gelir. Gümrük birliği serbest dolaşım esasına göre çalıştıklarından hem Birlik bölgesinde ve Türkiye’de üretilmiş (menşe kazanmış) eşyalar hem de üçüncü ülke menşeli olsalar da vergileri ödenerek ithal edilmiş eşyalar Gümrük Birliği kapsamında işlem görüyor.

Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA’lar) ise gümrük birliklerinden farklı olarak sadece taraf ülkelerden gönderilen menşeli eşyalar için uygulanır.

Salgın döneminde Türkiye de, diğer birçok ülke gibi, dış ticarette korumacı önlemlere yöneldi ve korumacılık İlave Gümrük Vergileri (İGV) yoluyla uygulandı. Birçok ürün grubu İGV kapsamına alındı ve bu vergilerin oranları gümrük vergisine göre oldukça yüksek. Süreç 2010’ların ikinci yarısında başlamıştı; fakat salgın sonrası Türk dış ticaret rejiminin artık 1980 ve 1990’lardaki biçimiyle liberal olmadığını söyleyebiliriz.

İGV’ler tarife dışı korumacı tedbirler içinde yer alsalar da, tarife korumacılığına en yakın dış ticaret önlemi.

Gümrük Birliği esası, AB’de üretilmiş eşyalarla birlikte AB’ye ithal edilerek serbest dolaşım statüsü kazanmış eşyalara da gümrük vergisi ve eş etkili vergileri engelliyor. Fakat Türkiye İlave Gümrük Vergisi muafiyetini AB’den gelen eşyalardan sadece AB menşeli olanlar için uyguluyor; AB’de serbest dolaşım statüsü kazanmış olsa da, üçüncü ülke menşeli eşyalardan İlave Gümrük Vergisi tahsil ediliyor.

İGV uygulaması Gümrük Birliği’nin 1996’daki kuruluşundan bugüne Gümrük Birliği’nde açılmış en büyük gedik oldu. İGV yönünden Türkiye’nin AB’ye yönelik dış ticaret rejiminde Gümrük Birliğinin değil serbest ticaret anlaşmalarının esaslarının uygulandığını, Gümrük Birliğinin yıpranma sürecine girebileceğini söyleyebiliriz.

GÜMRÜK BİRLİĞİ YERİNE STA

Gümrük Birliği, Türkiye’nin sadece birlik üyesi ülkelerle değil, üçüncü ülkelerle de ticari ilişkilerini düzenler. Gümrük Birliği devam ettiği sürece Türkiye Birliğin serbest ticaret anlaşmalarını takip etmek zorunda.

Türkiye, AB ilişkileriyle bağımlı olarak Batı Balkan Menşe Kümülasyonu ve Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyonuna da üye. Kümülasyon serbest ticaret bölgesi anlamına geliyor ve taraf ülkelerin ikili serbest ticaret anlaşmalarıyla oluşuyor.

Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyonunda AB ve Türkiye dışında şu ülkeler yer alır: EFTA ülkeleri, Suriye (Türkiye 2015’de askıya aldı), Lübnan, Filistin, İsrail, Ürdün, Mısır, Tunus, Cezayir, Fas ve Faroe Adaları.

Batı Balkan Menşe Kümülasyonu ise AB ve Türkiye’ye ilave olarak şu ülkelerden oluşur: Arnavutluk, Bosna-Hersek, Makedonya, Karadağ ve Sırbistan.

Brexit sonrası İngiltere de AB ve Türkiye ile ticari ilişkilerini serbest ticaret anlaşmalarıyla tekrar düzenledi. Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Arasında Serbest Ticaret Anlaşması 2021 yılı Şubat ayında onaylanarak yürürlüğe girdi.

Türkiye 1996 Ortak Konseyi kararıyla Gümrük Birliği’ni başlattı. 1999 itibaren de aday ülke statüsüne sahip. 30 yıla yaklaşan süreç, üyelik hedefinin, doğru olup olmadığı bir yana, gerçekçi olmadığını gösterdi.

Hem ortak bildiri hem de Gümrük Birliği’nin yıpranma sürecine bakarak, Gümrük Birliği yerine Türkiye-AB ticari ilişkilerinin serbest ticaret anlaşmasıyla düzenlenmesinin, her iki taraf açısından da daha sağlıklı olacağını söyleyebiliriz. 

Kaynak:

1-  accessionhttps://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=OJ:C:2022:491:FULL&from=EN

Son Dakika Haberleri