22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Acemoğlu’nun Neoliberal Paradigması: ‘Ulusların Düşüşü’ mü bağımlılığın yükselişi mi?

Nobel ödülü verilen Daron Acemoğlu, hukuk, demokrasi, insan hakları gibi içi boşaltılmış, emperyalist müdahaleci kavramları öne çıkarıyor. Böylece sömürü düzenini gizliyor

Acemoğlu’nun Neoliberal Paradigması: ‘Ulusların Düşüşü’ mü bağımlılığın yükselişi mi? Daron Acemoğlu, Nobel Ödülünü neden aldı?
A+ A-
İBRAHİM ORÇUN GÖKTÜRK

Daron Acemoğlu, özellikle Batı’da ekonomi alanında geniş bir kitle tarafından saygı görse de onun ekonomik reçeteleri ve tarih anlayışı, derinlemesine incelendiğinde küresel neoliberal düzeni meşrulaştıran ve emperyalist sömürü mekanizmalarını gizleyen bir nitelik taşımaktadır.

Acemoğlu’nun neoliberal bakış açısı, “hukukun üstünlüğü”, “demokrasi” ve “insan hakları” gibi ABD tarafından içi boşaltılmış ve emperyalist müdahaleciliğin önünü açan kavramları ön plana çıkarırken, küresel sömürü mekanizmalarını ve özellikle Amerikan emperyalizminin rolü örtbas edilmektedir. Acemoğlu gibilerin tarihsel rolü de burada saklıdır.

Acemoğlu’nun aldığı Nobel Ekonomi Ödülü de neoliberalizmin ve Batı’nın çıkarlarını savunan akademisyenlere verilen ödüllerin sadece "liyakat" temelinde değil, ideolojik bir seçicilikle dağıtıldığını ortaya koymaktadır.

Acemoğlu, bu bağlamda "neoliberal amentünün sözcüsü" ve Batı’nın "ekonomik tetikçisi" olarak öne çıkmaktadır. Nobel Komitesi’nin sosyal bilimlerde yaptığı bu tercihler, Nobel’in Batı hegemonyasını sürdüren ideolojik araçlardan biri olduğunu sürekli teyit etmektedir.

ULUSLARIN DÜŞÜŞÜ VE SÖMÜRÜ DÜZENİNİ GİZLEMESİ

Acemoğlu ve Robinson’un kaleme aldığı Ulusların Düşüşü (Why Nations Fail), ülkelerin ekonomik başarılarını veya başarısızlıklarını kurumların yapısına dayandıran bir çerçeve sunma girişindedir.

Acemoğlu, ekonomik gelişmenin temel nedeninin “kapsayıcı kurumlar” olduğunu vurgular ve “istisna” olarak tanımladığı ülkelerdeki başarısızlıkları bu kurumların eksikliğine bağlar. Bu anlatı, emperyalist sömürü ilişkileri, merkez-çevre ve bağımlılık teorisinin köklü eleştirilerine karşılık vermekten uzaktır.

Emperyalist sömürüyü inceleyen teoriler, gelişmekte olan ülkelerin küresel kapitalist sisteme yapısal olarak bağımlı hale geldiklerini ve bu ülkelerin ekonomik gelişme sağlayamamalarının esas sebebinin bu bağımlılık olduğunu savunur.

Ancak Acemoğlu ve Robinson, bu tür yapısal bağımlılık ilişkilerini göz ardı eder ve ekonomik gerilik sorununu yalnızca kötü yönetim ve zayıf kurumlardan ibaret gösterir. Onlara göre, ülkelerin başarısız olmasının ana nedeni, “istismar edici” kurumların varlığıdır. Fakat bu yaklaşım, Batı’nın ekonomik sistemdeki belirleyici rolünü ve emperyalist sömürü mekanizmalarını görmezden gelir.

Doğal olarak özellikle son yıllarda ekonomik ve sosyal kalkınma mucizesi gösteren Çin gibi ülkeler, Acemoğlu’nun teorisinde hiçbir şekilde açıklanamamaktadır. Ona göre Çin, Batı tarzı enstitü, hukuk ve kurumsal yapıya sahip değildir ve “despot devletler” listesindedir.

Despot devletler de asla Batı gibi bir kalkınma tarihine sahip olamazlar. Öyleyse Çin’in gelişimini nereye koymalıdır? İşte Acemoğlu bu alana girmeye cüret bile etmemektedir çünkü kendi lisanında buna bir açıklama yoktur.

Emperyalist hegemonyanın son 200 yıl, Latin Amerika’dan Asya ve Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyada gelişmekte olan ülkelerin Batı’ya olan ekonomik bağımlılıkları nedeniyle geri kaldığı Acemoğlu gibilerin ajandasında yoktur.

Acemoğlu ise bu gerçeği, “yönetişim” ve “hukukun üstünlüğü” gibi neoliberal söylemlerle örtbas etmektedir. Kitabın iddiasına göre, ekonomik başarısızlık yalnızca bu kurumların eksikliğinden kaynaklanır ve dışsal faktörler, özellikle de Batı’nın emperyalist müdahaleleri göz ardı edilir.

EMPERYALİZMİN ARAÇLARI: HUKUK VE DEMOKRASİ

Ulusların Düşüşü'nde Acemoğlu ve Robinson’un hukuk, demokrasi ve insan hakları gibi kavramlara vurgu yapması, aslında Batı'nın kendi hegemonyasını sürdürmek için kullandığı retoriksel bir araçtır. Demokrasi ve insan hakları söylemi, uluslararası sermayenin çıkarlarına hizmet eden bir neoliberal düzenin güçlendirilmesine zemin hazırlarken, ABD’nin dünya genelinde gerçekleştirdiği siyasi müdahaleler neredeyse hiç eleştirilmez.

ABD’nin Ortadoğu’daki askeri operasyonları ve Latin Amerika’daki darbeler, bu ülkeleri Batı’ya ekonomik ve siyasi olarak bağımlı hale getirmiştir.

Acemoğlu, özellikle bu tip küresel müdahalelere yönelik eleştirilerden kaçınır. Batı dışı ülkelerin neden geri kaldığı sorusu, büyük oranda “kurumsal bozukluklar” ve “kapsayıcı kurumların” eksikliği ile açıklanır. Oysa emperyalist müdahalelerin ülkelerdeki kurumsal yapıların zayıflamasında ve siyasi bağımsızlıkların yok edilmesinde nasıl bir rol oynadığı göz ardı edilir.

Acemoğlu, hukukun üstünlüğü ve demokrasi gibi kavramlar üzerinden neoliberal düzenin devamlılığını savunurken, Batı’nın ekonomik ve siyasi çıkarlarının korunmasına hizmet eden bir söylem üretir.

NEOLİBERALİZMİN AKADEMİK SÖZCÜSÜ

Acemoğlu, Batı’nın küresel ekonomik düzenini destekleyen teorisiyle aslında bir “ekonomik tetikçi” rolü üstlenmiştir. Batı merkezli kapitalist sistem, gelişmekte olan ülkeleri ekonomik olarak geri bırakan ve onları sömürgeci bir bağımlılık döngüsüne hapseden bir yapıdır.

Acemoğlu ise, bu bağımlılık ilişkisini sorgulamak yerine, ülkelerin kendi kurumsal yapılarını suçlayarak asıl sorunu görünmez kılar.

Acemoğlu, ulus devletleri küçümseyen bir bakış açısıyla, küreselleşmenin önünü açmak için devletlerin daha fazla "liberal" politikalar benimsemesini savunur. Bu, sermaye sınıfının çıkarlarına hizmet eden bir söylemdir. Özellikle de ABD'nin ekonomik ve askeri müdahaleleri göz ardı edilerek Batı’nın dünyadaki hâkimiyetinin ideolojik zemini pekiştirilir. Bu bağlamda,

ASIL HEDEF BAĞIMLILIK İLİŞKİLERİNİ GİZLEMEK

Daron Acemoğlu, Nobel ödülü ile “taçlandırılan” kariyerinde, neoliberalizmin akademik sözcüsü ve ekonomik tetikçisi rolünü üstlenmiştir. Onun çalışmaları, Batı’nın küresel kapitalist düzenini destekleyen ve bağımsız kalkınma arayışlarını bastıran bir ideolojik söylem sunar.

Bağımlılık teorisinin görmezden gelinmesi ve küresel sömürü mekanizmalarının üzerinin örtülmesi, Acemoğlu’nun teorilerinin bile isteye yapılan temel kusurudur. Esas hedef kalkınmanın ve geri kalmanın “içsel dinamiklerini”, emperyalist sömürü ve bağımlılık ilişkilerini gizleyerek oluşturmaktır. Nobel ödülü de bu tür neoliberal akademisyenleri ödüllendirerek Batı’nın hegemonyasını sürdürme çabasının bir parçası olmuştur.

KAYNAKÇA

Acemoğlu, Daron, ve James A. Robinson. Why Nations Fail: The Origins of Power, Prosperity, and Poverty. Crown Publishers, 2012.

Cardoso, Fernando Henrique, ve Enzo Faletto. Dependency and Development in Latin America. University of California Press, 1979.

Frank, Andre Gunder. “The Development of Underdevelopment.” Monthly Review 18, no. 4 (1966): 17-31.

Galeano, Eduardo. The Open Veins of Latin America: Five Centuries of the Pillage of a Continent. Monthly Review Press, 1973.

Daron Acemoğlu emperyalizm ABD Neoliberalizm Nobel