Adviye Bal, eserlerindeki 'Sırdaşlığı' anlattı

Ressam ve Heykeltraş Adviye Bal'ın “Sırdaş” isimli resim - heykel sergisi, Balaban Sanat Galerisi'nde 20 Kasım'da açıldı. Adviye Bal'ın görmeyi dört gözle beklediğimiz insan figürleri, kızıl, yeşil, mor renkleri ve heykelleri, bizi tüm canlılığıyla karşıladı. Sanatçının son dönemde ürettiği eserlerin yer aldığı sergiye ziyaretçilerin ilgisi yoğundu. Adviye Bal ile sergisi, üretimleri ve dünyada sanatın durumu üzerine konuştuk. Üretmenin yaşam biçimi olduğunu söyleyen Bal, Doğu kültürlerinin değişen dünyaya kattığı değerlerin merkezde olduğu bir “dünya kültürü” kavramından yana olduğunu belirtti.

1963 yılında Çamlıyayla - Mersin’de dünyaya gelen Adviye Bal, 1984'te Atatürk Üniversitesi Coğrafya Bölümü'nü, 2004'te de Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim Bölümü'nü bitirdi. Kendi kültürel coğrafyasından çıkarak, çağın içinden sanatın sorunlarını çözerek ilerleyen sanatçı, söyleyecek sözü olduğunu da temalarıyla gösteriyor. Uluslararası fuar ve etkinlikler de olmak üzere çok sayıda karma ve kişisel sergiye katılan Bal, resim ve heykel çalışmalarını İstanbul ve Bolu’daki atölyelerinde sürdürüyor. Adviye Bal Resim ve Heykel Sergisi, Beyoğlu Çukurcuma'da yer alan Balaban Sanat Galerisi'nde, 5 Aralık'a kadar ziyaret edilebilir.

Adviye Bal ile yaptığımız söyleşiyi sunuyoruz:

'BALABAN ADI BENİ ONURLANDIRIYOR'

• Balaban Sanat Galerisi'nde Adviye Bal Resim Heykel Sergisi'ndeyiz. Burada ziyaretçileri hangi eserleriniz bekliyor?

Son yıllarda ürettiğim eserlerden kapsamlı bir seçkiyi bu kişisel sergimde izleyiciye sunuyorum. Sergimin açıldığı galerinin, Türk resminin kendi kendini yetiştirmiş yaşanmışlık, birikim ve eserleriyle "Büyük Usta" mertebesine erişmiş Balaban adını taşıyor olması beni onurlandırıyor.

'YALIN GERÇEKLİK'

• "Sırdaş" adı birçok şey çağrıştırıyor. Sergiye bu ismi vererek sizin anlatmak istediğiniz nedir?

Sırdaşlık, bir ilişkinin en sağlam olması gereken yanıdır. Güveni, dayanışmayı, yarenliği içerir. Elbette gizli kapaklı, başka toplum veya insana zarar veren toksik faaliyetlerden söz etmiyorum. Kaldı ki benim eserlerim her şeyiyle çok açık, yapmacıksız, hiçbir şeyin saklanmadığı yalın gerçeğin soyutlamaları. Burada sırdaşlık olarak anlamlandırdığım şey, izleyici ile resimlerim arasındaki özel etkileşim. Kendini bulma, kendini yazma ve hatta kendini yaşatma hali... Elbette kendi özelini eserimle özdeşleştirirken bunun bir sır olarak kalacağına dair verdiğim güvencedir "Sırdaş" ismi.

• Küresel salgın sizi nasıl etkiledi?

Çok önemli ve kapsamlı bir projemin tam ortasında başladı bu salgın. Anadolu'nun bazı şehirlerinde seri sergiler planlamıştım. Bursa'dan sonra İzmir sergisinin açıldığı gün salgın patlak verdi. Bu nedenle projem yarım kaldı. Ancak kişisel sergilerle olmasa bile birçok ilimizde düzenlenen "Cumhuriyet" sergilerine davet edilmem ile Anadolu'daki sanatseverlerle buluşma şansı buldum. İstanbul, Ankara ve Bodrum'daki sanat fuarlarına kişisel sergilerle katıldım. Japonya'da Tokyo Metropolitan Müzesi'nde Türk-Japon sanatçıları karma sergisinde yer aldım.

'ÜRETMEK YAŞAM BİÇİMİM'

• Bu kadar çok projeye nasıl hazırlanıyorsunuz?

Bu benim için zor olmuyor. Zaten hayatım üretmek ve ne üreteceğimi düşünmekle geçiyor. Yaşam biçimim bu. O yüzden de önüme proje koymaktan ya da teklif edilen projelere katılmaktan hiç korkmuyorum. Yaz aylarında Bolu'daki atölyemde, kışın İstanbul'da resim ve heykellerimi yaratıyorum. Benim atölyem, depom eserlerimle; beynim projelerimle dolu değilse huzursuz olurum, boşluk hissederim.

ÖZGÜR SANATÇI BİLİNÇLİ SANATSEVER

• Dünya değişiyor ve yeniden kuruluyor. Türk sanatçıları bu değişimin neresinde? Kültür kavramını nasıl ele almalıyız?

Dünya'nın mali, askeri, kültürel ağırlığının yer değiştirdiği artık kimse tarafından reddedilmiyor. Bu dönüşümden sanatın da payını alması kaçınılmaz. Bu durumu doğu-batı çatışmasına döndürmeden ancak Doğu kültürlerinin de kattıkları değerleri sürecin tam ortasına yerleştirerek bir "Dünya Kültürü" kavramının oluşturulmasından yanayım. Türkiye'yi ve Türk sanatçılarını da bu ortaklaşmanın en önemli unsurları olarak görüyorum. Bunun için özgün eserler üreten özgür düşünceli sanatçılara ve onları destekleyen dayatma ve kalıplardan kurtulmuş bilinçli sanatseverlere ihtiyaç var.