AfD Scholz'un sinirini bozdu, sınır kontrolleri başladı! Avrupa’da Schengen çatlağı: Almanya AB yasalarını çiğnedi
Almanya’nın düzensiz göç ve güvenlik gerekçesi ile sınır kontrollerini sıkılaştırması tartışma yarattı. Öne çıkan fikir: 'AB ana ilkelerinden olan ‘serbest dolaşım’ rafa kaldırıldı!' Bielefeld Belediyesi Uyum Meclisi Üyesi Cihad Kefeli' 'Almanya, anayasayı ve AB yasalarını çiğnedi.' dedi
Almanya, düzensiz göçmenleri durdurma gerekçesiyle sınır kontrollerini tüm komşularına genişletti. Alman hükümetinin Avrupa Birliği'nin ana ilkelerinden olan serbest dolaşımı tehdit eden hamlesi tartışma yarattı. Berlin bu adımın altında yatan nedenin artan terörizm faaliyetleri olduğunu iddia ediyor. Fakat zamanlama açısından bakıldığında kararın, göçmen karşıtı söylemleri bulunan Almanya için Alternatif Partisi’nin (AfD) yükselişiyle paralellik göstermesi dikkat çekici. Uzmanlar, bu hamlenin AfD'nin önünü kesmek için yapıldığı konusunda hemfikir. İki hafta kadar önce iki doğu Alman eyaletinde yapılan seçimlerde AfD birinci ve ikinci sırayı alırken, Şansölye Olaf Scholz'un koalisyonu hezimetle karşılaştı.
6 AY UYGULANMASI PLANLANIYOR
Sınır kontrolleri şimdilik altı ay boyunca uygulanacak. Kara sınırlarında federal polis denetim yapacak. Avrupa'nın kalbinde yer alan Almanya, insanların ve malların serbestçe dolaşımını sağlamak için tasarlanmış vizesiz Schengen bölgesinin parçası dokuz ülkeyle komşu. Polonya, Çek Cumhuriyeti, Avusturya ve İsviçre ile sınır kontrolleri daha önce de uygulanıyordu. Şimdiyse bunlara kara kontrollerini de içerecek şekilde Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Belçika ve Danimarka da eklendi.
Almanya göçmenlerin Avrupa'ya giriş yaptıkları ülkelerde tutulmasından yana. Berlin, 2015-16 yıllarında çoğunluğu Suriyeli olmak üzere bir milyondan fazla sığınmacıyı kabul etti ve 2022'den sonra da bir milyondan fazla Ukraynalıya ev sahipliği yapıyor.
‘UYGULAMA SEYAHAT ÖZGÜRLÜĞÜNE KARŞI’
Almanya’nın başlattığı sınır kontrollerini Bielefeld Belediyesi Uyum Meclisi Üyesi Cihad Kefeli Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi. Kefeli, şu görüşleri açıkladı:
“Almanya fiili bir şekilde maalesef Schengen uygulamasını kaldırdı ve sınır kontrollerine başladı. Almanya’nın yaptığı sınır kontrolleri, Avrupa Birliği'nin en büyük kazanımlarından olan seyahat özgürlüğüne karşı bir uygulamadır. Hukukun üstünlüğü; Almanya Anayasası ve Avrupa Birliği yasaları düzensiz göç konusu bahane edilerek çiğneniyor. Birkaç yıl öncesine kadar bu yasaların sorgulanması bile mümkün değildi. Avrupa Birliği yasalarına, değerlerine, anlaşmalarına çok ciddi anlamda bir bağlılık söz konusuydu. Ama şu an Avrupa Birliği'nin öncülüğünü yapan Almanya keyfi uygulamalara başladı.”
‘İLTİCA YASAL BİR HAKTIR’
“Biliyorsunuz, Avrupa Birliği'nin içerisindeki ülkeler sınır kontrolleri yapmıyor. Almanya bunu neden yapıyor? Düzensiz göçü engellemek ve iltica edecek kişileri sınırlarda geri göndermek için. Ama bu yasalarına ters. Çünkü anayasal hak ve Avrupa Birliği anlaşmalarına göre herhangi bir kişi sınıra gelip, iltica kelimesini kullandığı an bu iltica talebinin değerlendirilmesi lazım. Şu an kendi anayasalarına aykırı bir şekilde iltica hakkını ortadan kaydırmaya çalışıyorlar.
Hatta parti başkanları “göçü engellemek için gerekiyorsa Avrupa Birliği anlaşmalarını değiştirmemiz lazım” fikirleri savunuluyor. Özellikle Solingen'deki saldırıdan sonra politikalarda sertleşme oldu. Anayasayı değiştirme tartışmaları bile yaşanıyor. Hiç hayal edemeyeceğimiz bir siyasi iklimin içerisindeyiz. Bu gerçekten çok korkutucu. Umarım bu ırkçılık, yabancı düşmanlığı çoğalmak yerine azalır. Bu konuyu suistimal ediyorlar. Hükümet ortağı Hristiyan demokratlar başı çekenlerden. Bu konuda olağanüstü hal ilan etmeye kadar teklifler sunuldu.”
‘HÜKÜMET TARAFINDAN YAPILAN YABANCI DÜŞMANLIĞI’
“Alman hükümeti sosyal demokrat bir hükümet ancak onların verdiği zararı şimdiye kadar birçok hükümet, birçok sağ merkezli hükümet dahi vermedi. Sosyal demokrat diye adlandırdığımız sözüm ona çok ilerici olan hükümetin başbakanı “çok büyük ölçüde deport yapmamız lazım” dedi. İçişleri Bakanı Nancy Feaser, sınır kontrollerine başladı.
Eskiden şöyleydi, halkta bir ırkçı, bir dip dalga geliyordu ve bu hükümete yansıyordu. Ama şimdi sosyologlar da ifade ediyor ki şu an hükümet tarafından propaganda yapılan bir ırkçılık var. Hükümet tarafından konu edilen bir yabancı düşmanlığı var. Tavandan tabana yayılıyor.”
‘AVRUPA’NIN GÖÇE İHTİYACI VAR’
Avrupa göç konusunu çok fazla gündemde tutuyor. Avrupa içerisinde kötü giden her şey; altyapı sorunları, bürokrasideki sorunlar, ekonomik sorunlar maalesef göçe mahal edilmeye çalışılıyor. Aslında göç çok ciddi bir katkı aslında Almanya'nın ve Avrupa Birliği ülkelerinin göçe ihtiyacı var. Çünkü biliyorsunuz toplumları gittikçe yaşlanıyor. Genç işçi nesil gelmediği takdirde zorluklar yaşayacaklar.
‘SAVAŞ ÇIĞIRTKANLIĞININ BEDELİ’
Almanya şu an öyle bir konuşuyor ki sanki dünyada bir barış elçiliği yapıyormuş sanırsınız. Oysa dünyada en çok silah üreten ve en çok silah satışı gerçekleştiren ülkelerden bir tanesi. Silah sanayi Almanya'da ön sıralarda bulunan bir sanayi. Sen silah üretip dünyaya dağıtırsan, savaşları silahlarla tetiklersen diğer taraftan bunun bedelini tabi ki göçle ödeyeceksin. Yani sorun göç veya göçmenler de değil sorun göçü var eden sebeplerde. Almanya savaş çığırtkanlığı ve silah tüccarlığı yapan bir ülke. Savaş çığırtkanlığı yaparsan bunun bir bedeli var.
Göçmenlere düşmanlık yapıyor. Halbuki o insanların buraya gelmesinin bir sebebi var. Keyfiyetten gelenleri ya da suça karışmış olan azınlığı tartışmıyoruz elbette. Ancak yaşananlar genel olarak göçün sorgulanmasını hatta bu ülkenin ciddi paydaşı olan biz Türklerin bile sorgulanması sonucunu yaratıyor. Bu gelecek adına endişe verici bir durum.
‘Almanya, Schengen Vize Yönetmeliği’ne aykırı davranıyor’
AV. YASEMİN BAL / ULUSLARARASI İHTİSAS ARABULUCULUK VE TAHKİM MERKEZİ (IPMAC) İHTİSAS TAHKİM HAKEMİ
Almanya’nın güvenlik ve göç politikasını gerekçe göstererek, sınır kontrolleri yapılacağını belirtilmesi, Avusturya, İsviçre, Çekya ve Polonya sınırlarında başlattığı kontrolleri, Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Belçika ve Danimarka'yı da kapsayacak şekilde genişletmesi sorunları da beraberinde getirdi. Almanya’nın sınır kontrolü uygulaması öncelikle Avrupa Birliği Schengen Vize Yönetmeliği’ne ve AB’nin uluslararası sözleşmelerine aykırı. Almanya; imzaladığı uluslararası sözleşmeleri ve tarafı olduğu Schengen Vize Yönetmeliğini yani bizzat AB’yi ve AB üyesi 9 ülkenin egemenlik haklarını fiilen yok sayıyor. Ayrıca 9 Schengen üyesi ülkelerine yönelik ağır töhmet oluşturan ve bu ülkelerin egemenlik haklarını fiilen yok sayan uygulama nedeniyle AB Konseyi ve Parlamentosu nezdinde bu konunun ele alınmasını istemelidir.
TÜRKİYE AÇISINDAN BİREYSEL BİR HAK İHLALİ YAŞANIR
Türkiye bakımından ise konu; bireysel hak ihlali noktasındadır. Schengen üyesi ülkelerden birinden giriş yapan Türk vatandaşının serbest dolaşım hakkının engellenmesi sonucu doğmaktadır. Türk vatandaşlarının AİHS ile korunan seyahat özgürlüğü ve AB Schengen Vize Yönetmeliği bakımından da vize serbestisi hakkı ihlal edilmektedir. Türk vatandaşlarının Schengen Vize Yönetmeliği gereği, Schengen ülkelerinden biri tarafından verilen kısa süreli konaklama vizesiyle 26 Schengen ülkesine, 180 günlük herhangi bir dönem içerisinde 90 güne kadar seyahat etme hakkının ihlalinden başka bir hukuki sonuç yoktur ve bu sonuç bireyseldir. Ancak fiili durumun etki alanının Türk nüfusunun Almanya’daki yoğunluğu ve etkileme alanının genişliği Türkiye’de geniş yankılara sebebiyet vermesi kaçınılmazdır.
MEVZUATA AYKIRILIK MEŞRULAŞTIRILAMAZ
Almanya’nın da birkaç münferit olay üzerinden kendi ülkesinde yürüttüğü soruşturmaları gerekçe göstererek; yasal olarak uygulamak zorunda olduğu uluslararası sözleşmeler ve mevzuata aykırı hareket etmesi meşrulaştırılamaz. Ayrıca; kendi ülkesindeki bazı unsurların şiddet ile sonuçlanacak yabancı düşmanlığını tetikleyeceğini öngöremediği bahane olarak kabul edilemez. Geleceğe yönelik büyük kaosların oluşmasına, Türkiye ile ilişkilerinin gerilmesine, altından kalkmakta zorlanacakları kötü sonuçların doğmasına yönelik bir kültür oluşturduğu gerçeğiyle ivedilikle yüzleşmelidir. Yüzleşilecek bir diğer gerçek de, Alman yetkililerin sorumluluklarını hafifletmeye yönelik münferit şiddet olayı, birkaç dazlağın eylemi gibi gerçek dışı açıklamalarda bulunmak zorunda kaldıklarında, bu açıklamaların uluslararası arenalarda ciddiyetini kaybedeceği gerçeğidir.
Avrupa ülkeleri ne dedi?
Avrupa ülkeleri Almanya’nın başlattığı sınır kontrolü ile ilgili açıklamalar yaptı. Polonya Başbakanı Donald Tusk, Almanya'nın bu adımını "kabul edilemez" olarak niteledi. Avusturya İçişleri Bakanı Gerhard Karner, ülkesinin "Almanya'dan reddedilen kişileri kabul etmeyeceğini" bildirdi. Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, Almanya'nın sınırlarını sıkılaştırmasının "aslında sorumluluğu Avrupa'nın dış sınırlarındaki ülkelere yüklemek" anlamına geldiğini kaydetti. Macaristan Başbakanı Viktor Orban sosyal medya sitesi X'te Alman Şansölyesi'ni etiketleyerek, "Scholz, kulübe hoş geldin!" diye yazdı. Hollanda'da Başbakan Dick Schoof, ülkenin bugüne kadarki en katı göç politikasını açıkladı ve önümüzdeki hafta AB'nin sığınma konusundaki ortak politikasından muafiyet talebinde bulunacağını söyledi.
Fransa, sığınmacı sistemindeki baskıları ve artan terör tehditlerini gerekçe göstererek Schengen ülkeleriyle 31 Ekim'e kadar sınır kontrolleri uyguluyor. İtalya ise Ukrayna savaşıyla ilgili sorunlar nedeniyle Slovenya ile kontrollerini 18 Aralık'a kadar uzattı. Danimarka, İsveç gibi ülkeler Gazze'deki savaş veya Ukrayna ihtilafından kaynaklanan tehditleri gerekçe göstererek, 1 Kasım'a kadar kara ve deniz geçişlerinde kontroller başlattı. Norveç bu süreyi 11 Kasım'a Slovenya ise 21 Aralık'a kadar uzattı. Finlandiya da Moskova'nın sığınmacı dalgası organize ettiğini iddia ederek, Rusya ile kara sınırındaki geçiş istasyonlarını ve birkaç limanı süresiz olarak kapattı.