Afrika, Fransa’dan sonra ABD’nin BM’sini kovuyor

Fransa’yı kovan Afrika devletleri ABD’nin denetimindeki Birleşmiş Milletler (BM) Temsilcilerini art arda “persona non grata” yani “istenmeyen kişi” ilan ederek, ülkelerinden kovuyor.

Libya’dan Sahel Terör Koridoru’na, Etiyopya’dan Kongo’ya, Afrika devletleri BM temsilciliklerinin yıkıcı rolünü saptıyor ve isyan ediyor.

Fransız devlet kanalları ve büyükelçilerinin yasaklanmasıyla başlayan Afrika’daki devlet-ulus savunuculuğu ABD etkisindeki BM temsilciliklerinin hizaya getirilmesiyle devam ediyor.

Dağlık Karabağ, Mali, Libya, Batı Sahra ve benzeri coğrafyalarda fiyaskoyla sonuçlanan ABD güdümündeki “iktidarsız” Birleşmiş Milletler (BM) misyonlarının yerini, bölge devletlerinin işbirliği alıyor.

Bölgesel sorunlar, bölge devletlerince sahiplenilerek, bölgesel çözümler geliştiriliyor.

Ezilen dünya, “dolar” hegemonyasının çöküşüne koşut, ABD denetimindeki BM başta olmak üzere emperyalizmin uluslararası siyasi araçlarından uzaklaşıyor.

“Kuşak Yol Girişimi Anlaşması”nı topyekûn imzalayan Afrika kıtası yeni dünyanın BRICS gibi örgütlenmelerine yöneliyor.

Üye Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ardından Cezayir resmen BRICS’e üyelik başvurusunu yaptı.

Mısır ve diğer Afrika devletlerinin başvuruları yolda.

BURKİNA FASO: BM’NİN KAOS PLANI

Burkina Faso, 23 Aralık 2022 günü BM Temsilcisi Barbara Manzi’yi “istenmeyen kişi” ilan etti ve ülkeyi terk etmesini istedi.

Burkina Dışişleri Bakanlığı, kararın BM temsilcisinin “Burkina Faso’nun itibarını zayıflatmak, imajını zedelemek, yabancı yatırımcıları caydırmak amaçlı” “tek taraflı” kararlar alması üzerine alındığını duyurdu.

Dahası BM Temsilcisi Manzi, önümüzdeki aylarda Burkina Faso’da “kaos yaşanacağı” “kehanetinde” bulunuyordu.

Burkina devleti, bu açıklamaları “olumsuz etkileme girişimi” ve “Burkina’nın siyasi işlerine karışma” diye niteledi.

BM temsilcisinin sınır dışı edilmesi, casuslukla suçlanan iki Fransızın sınır  dışı edilmesinden birkaç gün sonra gerçekleşti.

Keza, Burkina, BM Temsilcisinin ardından, Fransa’nın Büyükelçisini ülkesinden kovdu!

MALİ: DEVLET KANALLARI, BÜYÜKELÇİ, ECOWAS, DERKEN BM

Mali, 20 Temmuz 2022’de kısa adıyla MINUSMA olan BM’nin Mali Misyonunun başındaki Olivier Salgado’yu sınırdışı etti.

Mali basını; sınır dışını, “Persona Non Grata: Ya Mali’nin egemenliğine saygı gösterin veya defolun” başlığıyla duyurdu.

Dahası Mali yönetimi BM dışındaki tüm yabancı temsilcilikleri de uyardı:

“Egemenliğimizi çiğneyenlere, kendilerine gelmeleri çağrısını yapıyoruz. Bu tavırlarında ısrar edenlere, sınır dışı edilmeden önceki son uyarımızdır”.

Mali ve Afrika devletleri, ABD ve Fransa’ya her düzlemde isyan ediyor; Batı’nın devlet televizyon ve radyo kanalları, büyükelçileri, Fransa etkisindeki bölgesel örgütlenmelerin yöneticileri ve nihayetinde BM’nin kendisi.

17 Mart 2022’de Mali devleti, Mali ordusu hakkında yalan haberler yayınlamasının ardından Fransız devlet kanalları RFI ve France 24’ün yayınlarını askıya aldı.

Mali bu adımla, ülkenin egemenliğine saldırıları hoşgörüyle karşılamayacağı mesajını Batı’ya verdi.

2021 yılı Aralık ayındaysa, Mali, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS)’ın Özel Temsilcisi Hamidou Boly’yi “konumuyla bağdaşmayan eylemleri nedeniyle” “istenmeyen kişi” ilan etmişti.

2022 Ocak ayında da Mali, Fransız Büyükelçi Joël Meyer’i Bamako’dan kovmuştu.

‘KOBANİ’LERE KARŞI BÖLGESEL İŞBİRLİĞİ

“Kobani”lerini art arda tasfiye eden Afrika, Fransız askeri varlığının ve ABD denetimindeki BM görev güçleri ve misyonlarının, çözücü olmanın ötesinde yıkıcılığını gözler önüne seriyor.

Sözüm ona milyar dolar bütçeli, on binlerce çokuluslu askeri gücü barındıran BM Güçleri döneminde, ilk başlarda 3-4 binlerle ifade edilen terörizmin dallanıp budaklanmasının yolunun açıldığı ifşa ediliyor.

Mali liderleri BM kürsüsünden, “Beş bin Fransız Barkan Gücü nasıl olur da sayıları yüzlerle ifade edilen teröristleri vaktiyle etkisizleştiremedi ve Mali’nin üçte ikisini denetleme aşamasına geldiler?” sorusunu sormuşlardı.

BM Misyonlarının, haklarında “uluslararası yakalama emri” olan terör şeflerini tutuklamaması, dahası “Yerel halka zararları yok. Elimizde yeterince kanıt yok.” savunması da hatırlarda.

1991’de alınan BM kararlarına rağmen nasıl Dağlık Karabağ sorunu kardeş Azerbaycan’ın kararlılığı, Türkiye’mizin desteği ve Rusya’nın rızasıyla çözüldüyse, Afrika’da da çelişkiler bölgesel ittifaklarla, emperyalist merkezleri dışlayarak, Türkiye-Çin-Rusya dostluğuyla çözüme doğru ilerliyor.

AFRİKA’NIN ASTANA ÜÇLÜLERİ

Sahraaltı coğrafyasında, Fransa’nın Sahel Terör Koridoru jandarması olan Barkan Gücü’nü Mali’den başlayarak kovalayan; Etiyopya’nın PKK’sına Tigre’de beyaz bayrak çektiren Afrika, şu günlerde, Kongo Demokratik Cumhuriyeti (Kongo DC)’nin “Kobani”sini BM etkisinden çıkarak, bölgesel işbirliğiyle tasfiye ediyor.

Angola’nın ev sahipliğinde, Doğu Afrika Devletleri Topluluğu gözetiminde Kongo DC, Ruanda ve Burundi’yi bir araya getiren “bölgesel çözüm”; “Ortak Silahlı Gücü”, Çin-Afrika işbirliğini baltalayan terör örgütlerinin tasfiyesinde seferber ediyor.

“Astana Üçlüsü” benzeri “bölgesel işbirlikleri”; emperyalist merkezlerin, komşu devletlere birbirinin teröristini destekleme dayatmasına son veriyor.

Bölge devletleri arasındaki “kan davaları” ve “küskünlük”lerin yerini işbirliği alıyor.

KIBRIS’TAKİ BM RUM GÜCÜ

Afrika’nın isyan ettiği BM yıkıcılığına Türkiye’miz yabancı değil.

Emekli Büyükelçimiz Tugay Uluçevik, gazetemizdeki “Kıbrıs’ta Rumların paralı askeri: BM Barış Gücü” başlıklı incelemesinde, 1964’de kuruluşundan bu yana BM’nin Kıbrıs’taki rolünü, “BM bir Rum Gücü’ydü.” diye özetlemiştir.

Asya Parlamenterler Birliği Başkanı sıfatıyla 13. Asya Parlamenterler Genel Kurulu’nda

“Değişen Uluslararası Dinamiklerde Çok Taraflılığın Güçlendirilmesi” başlığı altında konuşan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, BM’yi “işlevsiz, köhne, adaletsiz” diye nitelemiş ve “BM sistemi çok taraflı değil, Batı taraflısı.” demiştir.

Batı Sahralı bir diplomatın deyişiyle “BM’nin yetmiş yıllık serüveninin sonu geldi. 1940’lara yeniden döndük”.

Ezilen dünyaya manda yönetimleri dayatan, Milletler Cemiyeti ”Cemiyet-i Akvam”ın devamı sayılan, 1941’lerde Atlantik Bildirisi’yle temelleri atılan yetmiş yıllık Amerikan hegemonyasındaki BM’nin New York’ta bulunan genel merkezinin Asya başkentlerine taşınmasının zamanı geldi.