21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ağır gelişimsel engelli çocuklara yeterince yardım edilmiyor

Amsterdam Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nörobiyolojik Gelişim Bozuklukları uzmanı Prof. Dr. Hilgo Bruining, modern dünyadaki çevresel faktörler çocuk beynine çok fazla enerji harcatıyorsa, psikiyatrinin beynin enerji ihtiyacına bakması gerektiğini savunuyor

Ağır gelişimsel engelli çocuklara yeterince yardım edilmiyor
A+ A-
AHMET KORKMAZ / HOLLANDA

Pof. Dr. Hilgo Bruining, “Ağır gelişimsel bozuklukları olan çocukların yetersiz yardım aldığını, hafif davranış sorunları olan çocukların ise genellikle çok kolay teşhis edildiğini ve gereksiz yere daha çok tedavi edilerek, psikiyatrik hasta olmayan bir çocuk psikiyatrik hasta haline getiriliyor. 1970'lerde her 1.000 çocuktan birine Otizm Spektrum Bozukluğu (OBS) teşhisi konulurken günümüzde bu oran 50 ila yüzde 1’dir. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) rakamları daha da yüksektir. Utrecht Tıp Fakültesinde çocuk psikiyatristi eğitimi alırken, davranış ve öğrenme sorunları olan çocukların çok farklı olmasına rağmen hepsine aynı teşhisin konmasına şaşırmıştım. İster uyaranlara karşı aşırı duyarlılıkları nedeniyle bütün günlerini karanlık bir odada kafalarını duvara vurarak geçiren geri zekâlı çocuklar olsun, ister üstün yetenekli çocuklar olsun, sosyal temas dışında, hepsi otizm spektrum bozukluğudur. Çocukların bireysel sorunlarının ve koşullarının araştırılması gerekirken, Ritalin verilmesini ilginç bulmuştum.” değerlendirmesi yapıyor.


Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) nedir?

DİKKAT Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, okul öncesi dönem ve okul dönemindeki çocukların eğitim hayatını ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyen bir rahatsızlıktır. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), genetik nedenlerden kaynaklanan, çocukluk çağında başlayıp etkisi tüm bir yaşama yayılabilen, süreğen, çocukluk çağında çok sık görülen nörobiyolojik/nöropsikiyatrik bir hastalıktır. Aile ve sosyal çevrenin bu hastalık üzerinde etkisi yoktur. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu çocuğun yaşı ve gelişim düzeyine göre değişen belirtilere sahiptir. Çocuğun yaşı ve gelişim düzeyine uygun olmayacak şekilde dikkat sorunları, aşırı hareketlilik, dürtüsellik ve isteklerini erteleyememe dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun temel belirtilerindendir.


Tedavi ile ilgili çalışmalar

RİTALİN, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğuna (DEHB) sahip çocukların tedavisinde kullanılan kırmızı reçeteli bir ilaçtır. Ritalin’in en önemli özelliği şikâyetin türüne göre tam tersi etki yaratabiliyor olmasıdır. Örneğin, aşırı hareketliliği azaltırken kronik yorgunluğu hareketliliğe dönüştürebilir. Bu özelliğinden ötürü ilacın bir tür dengeleyici olduğu düşünülmektedir. Pof. Dr. Hilgo Bruining “Ritalin, işe yararsa ya da yarıyor gibi görünürse, teşhis doğrulanmış oluyordu. O günlerde - 2005’li yıllarında - araştırmalarımızda ağırlıklı olarak genetiğe odaklandık, bunun bulmacayı çözeceğini düşündük ve gerçekten de sosyal gelişimi bozan genetik mutasyonlar bulundu. Otizm spektrum bozukluğu olan çocukların uyaranları farklı bir şekilde işlediklerini fark ettik ve bunun daha somut hale getirilip getirilemeyeceğini merak ettim. Otizmli bir çocuğu yalnız bıraktığınız sürece kaygılanmaya gerek yok. Aksi taktirde Otizimli bir çocuk, çok yoğun ve karmaşık, hatta korkutucu olarak deneyimlenen çevre ile etkileşirse onun düzgün öğrenmesini veya sosyal olarak davranmasını etkilemektedir” diyor.

Kaynak: https://www.nrc.nl/nieuws/2022/06/24/kinderpsychiater-hilgo-bruining-sommige-kinderen-hebben-misschien-meer-vrijheid-nodig-a4134563

Amsterdam engelli çocuklara