Aile hekimlerine kanserle mücadele görevi
Kanserin erken evrede teşhis ve tedavisi için Sağlık Bakanlığı Kanser Randevu Sistemi’ni ülke genelinde aile hekimlerinin kullanımına açtı. Aile hekimleri, hedef nüfuslarındaki kişileri arayıp kanser taramasına davet edecek
Türkiye'de meme, kolorektal ve serviks kanserleri taramaları Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM), Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) ile Aile Sağlığı Merkezleri tarafından ücretsiz yapılıyor. Ayrıca 41 mobil araçla da kanser tarama hizmeti veriliyor. Bakanlık, vatandaşların kanser taramalarına katılımını artırmak ve ücretsiz tarama hizmetlerinden daha fazla kişinin faydalanmasını sağlamak amacıyla pilot uygulama olarak hayata geçirilen Kanser Randevu Sistemi'ni Türkiye genelindeki aile hekimlerinin kullanımına açtı.
Bu sistemle aile hekimleri, hedef nüfuslarındaki kişileri arayıp kanser taramasına davet edecek. Taramayı kabul edenlere taramanın yapılabileceği merkezler hakkında bilgi verilip, randevuları oluşturulacak. Randevu bilgileri kişilerin cep telefonlarına SMS'le de iletilecek.
MEME KANSERİ İLK SIRADA
Meme kanseri, Türkiye'de ve dünyada kadınlarda en sık görülen ve en çok ölüme neden olan kanserler arasında ilk sırada yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) 4 Şubat 2021'de açıkladığı son verilerde de meme kanserinin tüm yeni tanı konulan kanserlerin yüzde 11,7'sini oluşturduğu ve bu oranla ilk sıraya yükseldiği bildirildi. En sık görülen kanser türleri içinde meme kanserini yüzde 11,4 ile akciğer, yüzde 10 ile kalın bağırsak, yüzde 7,3 ile prostat, yüzde 5,6 ile de mide kanseri izliyor.
Sağlık Bakanlığı, meme dokusunda yer alan hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile ortaya çıkan meme kanserine karşı ülke genelinde kapsamlı tarama programları yürütüyor. Kovid-19 salgınının etkilerinin azalmaya başladığı 2021'de 4,4 milyon kanser tarama hizmeti verilirken, bu yılın sadece ilk 6 ayında 4 milyon tarama yapıldı. Bunların yaklaşık 1,3 milyonunu meme kanseri taramaları oluşturdu. Kadınlarda erkeklerden 100 kat daha fazla meme kanseri görülüyor. Ayrıca özellikle 40 yaş ve üzerinde meme kanseri riski artıyor. BRCA1, BRCA2 genlerine sahip olmak, ailede meme kanseri öyküsünün bulunması, erken adet görmeye başlanılması, menopoza 55 yaşından sonra girilmesi, göğse radyoterapi alınması riski artıran etkenler arasında yer alıyor. Meme kanserinde yaşam şekliyle değiştirilebilen risk faktörlerinin ortalama yüzde 62,8, değiştirilemeyen risk faktörlerinin ise yüzde 37,2 olarak saptandığı belirtiliyor.
ÜCRETSİZ TARAMA
Kadınların 20 yaşından itibaren her ay düzenli olarak kendi meme muayenelerini yapmaları, bu bölgede oluşabilecek değişikliklerin erken fark edilmesini sağlıyor. 40-69 yaş arası kadınlara ise yılda bir kez meme muayenesi için doktora gitmeleri, iki yılda bir de mamografi çektirmeleri tavsiye ediliyor. Bu yaş grubundaki kadınların mamografi ile taramaları ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor.
BU BELİRTİLERE DİKKAT
Meme kanseri tedavisinde özellikle hastalık erken teşhis edildiğinde yüzde 90 veya daha yüksek hayatta kalma başarısı yakalanıyor. Memede veya koltuk altında ağrısız zamanla büyüyen bir yumru, meme veya meme ucunda ağrı, akıntı, kaşıntı, memede portakal kabuğu görünümü gibi belirtilerde mutlaka bir genel cerrahi uzmanına muayene olunması gerekiyor.
Bakanlık Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Kanser Dairesi Başkanlığı web sitesinden meme kanseri ve diğer kanserler için dokümanlara ulaşılabiliyor, ayrıca "Hangi Tarama Bana Uygun" linki üzerinden en yakın tarama merkezleri hakkında bilgi alınabiliyor.
RİSKİ AZALTIN
Tüm kanserlerde olduğu gibi meme kanseri riskinin azaltılmasında da sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite, kilo kontrolü, sigara ve alkol kullanımından uzak durma büyük önem taşıyor. Ayrıca, emzirmenin meme kanserinden koruduğuna dair birçok çalışma bulunduğu için tüm annelerin bebeklerini en az 2 yıl emzirmeleri öneriliyor.
Meme kanserinde yaşam şekliyle ilişkili değiştirilebilir risk faktörleri içinde fazla kilolu ya da obez olmak, yeterli fiziksel aktivite yapmamak, sigara içmek, hiç doğum yapmamış ya da ilk doğumunu 35 yaşından sonra yapmış olmak, menopoz sonrası 2 yıldan uzun süreyle hormon ilacı kullanmak ve alkol tüketimi sıralanıyor.