18 Eylül 2024 Çarşamba
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Prof. Dr. Şener: Aile’ye düşmanlık tutarsızlıktır

Narin cinayetinin ardından toplumun bir kesimi aile kavramına medya yüzünden düşman kesildi. Prof. Dr. Şener, ailenin toplumda en güçlü kurum olduğunu söylüyor. Ancak bu güçlü kurumu da bozmak için devreye, en başta kültür emperyalizminin güçlü silahı medyanın girdiğinin altını çiziyor

Aile kavramı düşman mı? Aile kurumu neden bozulmak isteniyor? Çocukları kim koruyabilir? Aile kavramı neden zarar görüyor?

Türkiye, 8 yaşındaki Narin’in ölümüyle sarsıldı. Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra Narin’in cansız bedeni bir dere kenarında bulundu. Narin’in ölümünün ardından anne, baba, ağabey, amca dahil olmak üzere 24 kişi gözaltına alındı.

Herkes Narin için adaletin gelmesini beklerken medyadan farklı bir ses çıkmaya başladı, ‘anne de olsa baba da olsa güvenmeyeceksin’, ‘seni ailen koruyamaz, sen kendini korursun’… Yaşanan özel durum birden genelleşmeye başladı. Herkes aile kavramına düşman kesildi.

Daha soruşturma devam ederken büyük televizyonlar, koca koca gazeteler reyting uğruna tık uğruna Narin’in ailesini hedef gösterdi. Sosyolog Prof. Dr. Sami Şener, Narin olayından sonra Türkiye’de hızla yayılan ‘aile’ düşmanlığını Aydınlık’a değerlendirdi. Şener, toplumun aile gibi değerlerden nasıl uzaklaştırıldığını anlattı.

Prof. Dr. Şener: Aile’ye düşmanlık tutarsızlıktır - Resim : 1

‘EN GÜÇLÜ KURUM AİLEDİR’

Prof. Dr. Şener şöyle konuştu:

“Narin olayından sonra aile kavramına düşmanlık kesinlikle yanlış ve tutarsızdır. Şu anda Türkiye'de hala en güçlü kurum ailedir. Sevgi, saygı, bağlılık, fedakarlık gibi birçok değer birçok alanda yozlaşmış, ortadan kalkmış bir haldeyken belli ideolojilerin veya dünyayı kendi kontrolleri altına almak isteyen tüketim merkezlerinin kişiyi toplumdan uzaklaştırmak, gruptan uzaklaştırmak için ortaya attıkları bir senaryodur.

"Ve bu senaryonun biz aslında batıdaki sonuçlarını görüyoruz. İnsanların sapıklığa doğru yönelmeleri, bunalıma girmeleri, güvensiz bir hale gelmeleri ve karşıdaki insanlara karşı merhametlerini kaybetmeleri, insanları bir eşya gibi bir para kazanma vasıtası gibi görmeleri gibi birçok faktör aslında ailenin dağılması ve ailenin fonksiyonlarını kaybetmesinin bir sonucudur. Bu yüzden bu iddiaların ne sosyolojik ne tarihi temeli yoktur.”

Prof. Dr. Şener: Aile’ye düşmanlık tutarsızlıktır - Resim : 2
Sami Şener

‘BATI’YA ÖZENDİK AİLEYİ BATIRDIK’

Aile bağlarının geçmişe göre şu an zayıfladığının doğru olduğunu söyleyen Şener, sebep olarak medyayı işaret etti:

“Evet, ailelerle birtakım sıkıntılarımız var. Aile bağlarımız zayıflamıştır ama bunun sebebi de aile değildir. Bunun sebebi sosyal medyadır, medyadır. Birtakım eğlence merkezlerinin insanı sadece zevkçi bir anlayışa sürüklemesinin bir sonucudur. İnsanlar bununla eğlenmesin, hoşça zaman geçirmesin demiyoruz.

"Ama hayatı bir zevk alma vasıtası gibi gören bir anlayış var. Bu geçmişte felsefede de vardı, bugünkü batı anlayışında da. Gününü gün et, ondan sonra sıkıntını da bu şekilde at, dolayısıyla mutlu ol gibi böyle saçma bir felsefe. Batı toplumlarını incelediğimizde, oradaki yalnızlığı, oradaki sahipsizliği, oradaki dayanışma azlığını görerek anlayabiliyoruz.

‘SAHİPSİZ VE KORUNAKSIZ HALE GELDİ’

“Burada özellikle benim bir sosyolog olarak işaret etmek istediğim konu, ailenin sahipsiz ve korunaksız bir hale getirilmesidir. Maalesef hukuk sistemi olarak, birtakım sosyal planlama fonksiyonları olarak aile her türlü şeye suçlamaya, her türlü yıpranmaya, her türlü dejenere olmaya müsait hale getirilmiştir. Birçok dizi filmde aile içi aldatmaların sürekli gündeme getirilmesi de aslında bu söylediğim kötü niyetli davranışların sebebidir.

"Türkiye'de, Avrupa'da olduğu gibi aile içi aldatmalar son zamanlarda, son yıllarda ortaya çıkmıştır. Bunun sebebi de kötü örneklerin filmlerde, romanlarda ve birtakım sosyal medyanın cinsiyetsizlik odaklı birtakım çalışmaların sonucu olarak karşımıza çıkıyor. O bakımdan ben kesinlikle bu yaklaşımı doğru bulmuyorum, tutarsız buluyorum ve tamamen kötü niyetli buluyorum.”

‘HEM AİLEDE HEM OKULDA EĞİTİLMELİYİZ’

Eğitim sistemindeki eksikliklerin de toplumu bu duruma sürüklediğini söyleyen Şener, eğitimin aileden uzak verilemeyeceğini anlattı:

“Suçlu aranmak isteniyorsa, suçlu toplumun ta kendisi. Aileye değer vermediğimiz için biziz. Aileyi eğitimde kötülediğimiz için biziz. Geçmiş yıllarda ailede verilen değer okulda yok edilmeye çalışılıyordu. Böyle bir şey olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Eğitimi aileden uzak bir şekilde bu topluma veremeyiz. Eğitim aileye alternatif değildir. Tabi bu durum son zamanlarda biraz kapandı ama istenilen şekilde değil.

Çocuk hem ailede hem de okulda eğitilmeli. Aslında ailede eğitilmeyen bir çocuk da okulda eğitilemiyor. Aile ve okul değerlerinin birbirini tutması gerekiyor. Eş değer olması gerekiyor. Ben yılların eğitimcisi olarak şunu söyleyeyim. Biz sadece çocuklarımızın zihnini geliştirmeye çalıştık. Duygularını, ruhlarını geliştiremedik. Bilimle ahlakı birbirinden ayırdık. Halbuki bilimle ahlak hiçbir zaman birbirinden ayrılamaz. Yani bir insan çok akıllı ama çok ahlaksız olabilir mi?

‘DEĞERSİZ İNSAN CANAVARLAŞIYOR’

“Sosyal İlim ve Değerler diye bir kitabım var. Ben orada şunu söylüyorum. Akıl bir bilgi kaynağıdır. Ama akıl bize iyi olmamızı veya kötü olmamızı söyleyemiyor. Onun için bunu ancak değerler söylüyor. Değerler de din, ahlak, gelenek gibi kaynaklardan besleniyor. Akıl ve değer birbiriyle çatışmayacak. İkisini birlikte kullanmak zorundayız. Akıl değeri kontrol edecek, değer de akla yön verecektir.

"Ama maalesef bugün eğitim sistemimizde böyle bir durum söz konusu değildir. Dolayısıyla da değersiz insanlar, yani eğitemediğimiz insanlarla sürekli problemler yaşıyoruz. Bu problemler tabi insanı canavar gibi bir hale getiriyor. Çünkü onun duygularını, onun ruhunu biz eğitemediğimiz için o artık kendi keyfine göre, kendi isteklerine göre, kendi arzularına göre bir davranış ortaya koyuyor.”

‘ÇOCUĞU AİLESİ KORUR’

Prof. Dr. Sami Şener, Narin’in ölümünün ardından medyanın toplumu dedektif haline getirmesini ve her ayrıntıyı paylaşmasını da şöyle yorumladı:

“Medya her şeyi kendine malzeme yapma noktasında hem iyi niyetli değil hem de maalesef çok becerikli. Bakıyoruz dört günden beri bütün medya kuruluşlarında Narin cinayeti konuşuluyor. Dediğiniz gibi herkes her konuda bilgi sahibi oluyor. Ama bu toplumsal bir travma getiriyor. Narin ilk öldürülen çocuğumuz değil. Bundan dolayı tabi ki çok ciddi bir acıma ve çok ciddi bir huzursuzluk içindeyiz.

"Çünkü özellikle yavrularımızı, çocuklarımızı günahsız, hiçbir kötü niyete olmayan bu kesimi, elbette ki korumak zorundayız. Ama bakın bu kesimi korumak ne devletin yapabileceği bir iştir, ne eğitimin yapabileceği bir iştir, ne sosyal yardım kurumlarının yapabileceği bir iştir, hatta şunu da söyleyeyim, ne de aile bakanlığının yapabileceği bir iştir. Bunu yapabilecek en uygun kurum yine ailedir.

“Toplum bozuluyor. Toplum ahlaksız bir hale getiriliyor. Bunu aileler yapmıyor, bunu medya yapıyor, bunu yabancı birtakım kaynaklardan gelen bilgiler yapıyor. Bunu kapitalist ve insanı eşyalaştıran bir iktisadi anlayış yapıyor. Bu toplumun yöneticileri artık buna dur demeli.”

Narin Güran Aile çocuk okul Anne