Ailemiz için Konak Meydanı’nda buluşuyoruz
LGBT dayatmasına karşı Büyük Aile Buluşması'nın sıradaki durağı İzmir. Farklı görüşlerden yurttaşlar 6 Kasım saat 14.00'te çocuklarımızı kültür emperyalizminden korumak için bir araya gelecek
İzmir’de 6 Kasım Pazar günü saat 14.00’da Konak Meydanı’nda, laik-anti laik, başı kapalı-başı açık, dindar-dinsiz, vb gibi pek çok mesnetsiz temelde toplumu karpuz gibi ikiye ayırma çabası yerle yeksan olacak. Büyük Aile Buluşması’nın, mimarları CKD (Cumhuriyet Kadınları Derneği) ve İSTOK (İzmir Sivil Tolum Kuruluşları)… TGB (Türkiye Gençlik Birliği)… Hedefi: LGBT dayatmasına karşı çocukları, kadınları ve gençleri korumak! Buluşmanın amacını, beklentilerini, CKD Genel Başkan Yardımcısı Av. Nuriye Kadan ile konuştuk, merak edilenleri sorduk.
LGBT’DE KADIN YOK
- CKD olarak böyle bir kampanya başlatmaya neden ihtiyaç duydunuz?
Bu proje yeni değil, çok uzun zamandır yapılıyor. Ama öyle bir alarm zilleri çalıyor ki görmemek mümkün değil. LGBTİ diye bir kampanya Batı’da projelendirildi, Disney Plus’larda, dizilerde, çizgi filmlerde dalga dalga yayıldı. Kadın örgütlerinin bu alanda aşırı fonlandığını gördük. Kadın yok! Çocukları da cinsiyetsileştiriyor ve küçük yaşlarda “istediğin cinsiyeti seçebilirsin“ diye yürüyen bir kampanya! Kimi rehber öğretmenlere de sıçrıyor ve onlar tarafından da maalesef bu propaganda yapılıyor. Erkek çocukları kız çocukları gibi giydiriliyor. Pedofili de var. Çocuk istismarı var. Çocuğun dudaktan öpülmesi var mesela… Çocuk sevgisi değil bu. Biz kadın örgütü olarak bunlara sessiz kalamayız!
- Emperyalizmin oyunu diyorsunuz… Nasıl bir yarar sağlayacaklar LGBT ile?
Sonuçta aileyi hedef alıyorlar. Ailenin hedef alınması demek milli devlet hedef alınıyor demek. Aile parçalanmasıyla millet de parçalanır. Toplumun en küçük örgütlenmesidir aile ve Türk toplumunun temelidir. Biz bunu parçalarsak atomlara ayırırız. Küresel örgütler de bu hesabı yapıyor ve bu amaçla fonları aktarıyorlar. İlmek ilmek işliyorlar projeyi.
KENDİLERİNİ DE YOK EDİYORLAR
- Kendilerine de zarar değil mi?
Tabi bir anlamda kendilerine de zarar! Uyuşturucuda da aynısı oluyor. Yani sistem devam etsin de ne olursa olsun. Oralarda da rahatsızlık duyuluyor. Çünkü artık toplum düzenini bozacak boyuta vardı.
- Bir çocuk ya da bir kadın, bir genç bu kampanyadan nasıl etkileniyor?
Çocuklardan başlayalım. Bir şeyi sürekli ve sık tekrarla verirseniz o görüş, o nesne normalleşmeye başlar. Bugün anormal olan, yarın öbür gün olumsuz değil normal görünmeye başlar. Normal görmek için algı yaratıyorlar. Eşcinsellik temaları, onur yürüyüşü denilen yürüyüşlerde LGBT renkleri, podyumlarda erkek çocuklarını kız kıyafetleriyle çıkartmak, “Baba ben cinsiyetimi değiştirmek istiyorum“ haberleri...
- Aklı çeliniyor...
Çok küçük yaşlardaki bir çocuk cinsiyet kavramını daha bilmeden hangi cinsiyeti seçeceğini nasıl söyleyebilir? Erkek çocuğun ağır bir makyaj ve allı pullu kıyafetle podyuma çıkartılması özgür iradesiyle olabilir mi? Tam bir çocuk ististmarı.
DAYATMAYA KARŞIYIZ
- Ahlakçı mısınız?
Bizimki ahlakçılık değil, normal olmayan ilişkilerin normalleştirilmesine ve aile yapımızın yok edilmesine karşıyız. Toplumun değer yargıları var bu konuda. Bireylere doğrudan bir müdahalemiz, karışmamız söz konusu değil. Reşit olmayan çocuklara yönelik LGBT dayatmasıyla sorunumuz var! Sanatçılarda, akademisyenlerde spor camiasında bu dayatmayı görüyoruz. Biz bu dayatmaya karşıyız. Yetişkin bir bireyin ahlakçı mı değil mi sorgulamasını yapmıyoruz, öyle bir niyetimiz de yok zaten.
- Kampanya demokrasi, özgürlük, insan hakları adına yapılıyor…
Hiçbir bireyi yargılama gibi bir durumda değiliz. İnsan hakları diyorlar ama bizim zaten bireylerle bir sorunumuz yok. Dayatılmasına karşıyız. Tabi çok açık seçik bir şekilde onur yürüyüşlerindeki o pankartları, çocukların ön planda kullanılmasını reddediyoruz.
- Size gelen eleştiriler neler?
“Onlar iyi insanlar, bizim onlarla sorunumuz yok“ diyorlar. Biz zaten böyle bir şey söylemiyoruz. Arka plandaki büyük fotoğrafı gösterme peşindeyiz... “Bu kadar büyük bir sorun mu?, Neden gündeme getiriyorsunuz?“ diye soruyorlar. Biz bu farkındalığı, dayatmayı anlatmak için uğraşıyoruz! Bilinçleri, uyanıklıkları tam oluşmamış durumda.
- Bizim Türk toplumunda aile yapısı çok güçlüdür. LGBT etkili oluyor mu?
Küresel örgütler tarafından öyle bir propaganda yapılıyor ki… Hepsi de özgürlük, kadın hakları, demokrasi gibi yumuşak karnımızı hedef alıyor. Kirli propaganda bunlarla süsleniyor arka plan böylece saklanıyor. Bir de bu korodakilere bakmak lazım, kim ülkenin bölünmesi peşindeyse, onların LGBT konusunda örtüştüklerini görüyoruz.
ORTAK KAYGIMIZ VATAN VE MİLLET
- Bu alanda sizi anlayanlar kimler?
Milletin ve vatanın bölünmesine karşı çıkan, aile yapısını değerli bulanlarla bir aradayız. Pek çok görüşün bir arada olduğu bir platform kurduk. Ak Parti de var, Saadet Partisi de. Ortak kaygımız aileler ve vatan.
- Bu parti gelsin gelmesin ayrımı yapmadınız…
Kesinlikle öyle bir ayrım yok. Dil, din, ırk, mezhep ideoloji farkı gözetmeksizin ülkesini seven herkes bu çağrımıza kulak versin diyoruz. Aile kurumunu yok ederek toplumumuzu güçsüzleştiremeye çalışan küresel örgütlere dur demek için bu buluşmayı yapıyoruz.
- Nasıl bir araya geldiniz?
İlk olarak 18 Ekim’de Saraçhane mitingine davetliydik, konuşmacıydık. Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu düzenlemişti. Sonra İzmir’de yapmayı planladık.
CHP VE İYİ PARTİ RANDEVU VERMEDİ
“Öncelikle bir tertip komitesi oluşturduk. Belli başlı kurum başkanlarıyla, ilgili bakanlıkların İzmir Müdürleriyle, Müftülükle, kitle örgütleri, muhtarlıklarla, spor kulüpleriyle, siyasi partilerle, üniversite yöneticileriyle görüştük. MHP, Ak Parti ve Vatan Partisi’ni ziyaret ettik, Saadet Partisi ile bu hafta görüşeceğiz. CHP ve İyi Parti’den randevu istedik, ancak yoğunlukları gerekçesiyle bir zaman ayıramadılar…
“Masa çalışmalarına başladık, çok olumlu tepkiler alıyoruz. Çoğu kişinin dillendirmekten çekindiği kaygılar olduğunu gördük. LGBT propagandasına bir itirazları olsa, yok faşistsin, ayrımcısın gibi yaftalandıklarını dile getirdiler. “Pek çok akademisyenle de temas halindeyiz. Akademik çalışmalarında LGBT propagandasını olumlamazlarsa, makaleleri geri dönebiliyor, yayın engeliyle karşılaşıyorlarmış. Yine dizilerde sanatçılar benzer baskıyla karşı karşıya. Böyle bir şey söylersem, yazarsam, iş alamıyorum, diyenleri biliyoruz. Hepsinin sesi oluyoruz, olmaya da devam edeceğiz. Dayatma rüzgarına karşı duruyoruz.”
NEDEN İZMİR?
İzmir’de Büyükşehir Belediyesi, maalesef bu propaganda ya da kampanyada aktif rol oynuyor. O kadar ki LGBT bayraklarıyla basına pozlar verdi, önceki belediye binası kolonlarını LGBT renkleriyle donattılar. Çocuk eğitiminde, kadın örgütlerinin çalışmalarında alttan alta hep propaganda yürütüyorlar. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği adı altında Batı’nın kampanyalarına omuz verdiler.