AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: AB topraklarını terör örgütü için güvenli bir yuva haline getiriyor
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik gündeme dair açıklamalarda bulundu. Çelik, PKK/PYD terör örgütünün Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde ofis açmasını AB’nint terör örgütleri için güvenli bir yuva haline getirilmesini sembolik bir örneği olduğunu belirtti.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK toplantısının ardından açıklamalarda bulundu
Kıbrıs Rum Kesimi’nin PKK/PYD terör örgütüne temsilcilik izni vermesine tepki gösteren Çelik, AB’nin kendi topraklarını terör örgütleri için güvenli bir yuva haline getirdiğini ifade etti. Çelik, teröre verilen bu cüretkar desteği kabul etmeyeceklerini söyledi:
“En son Rum kesiminin PKK/PYD terör örgütünün bir ofisini açması ise Avrupa Birliği topraklarının terör örgütleri için güvenli bir yuva haline getirilmesinin sembolik bir örneğini oluşturmaktadır. Bu derece cüretkar bir biçimde teröre destek verilmesi, hiçbir şekilde kabul edilmeyecek, hiçbir şekilde mantıklı bir mazerete sokulamayacak bir meseledir. Burada hem Türkiye hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kendi yolunda yürüyor, kendi iradesi ile yürüyor. Ne Ege'de ne Doğu Akdeniz'de Mavi Vatan'ın herhangi bir bölümünde hiçbir şekilde bir tavizin verilmesi asla ve kata söz konusu olmayacaktır."
TÜRKİYE’NİN TERÖRLE MÜCADELESİ DÜNYANIN EN MEŞRU MÜCADELELERİNDNE BİRİDİR
Diyarbakır annelerinin evlat nöbetini takip ettiklerini belirten Ömer Çelik, Türkiye’nin terörle mücadelesinin dünyanın en meşru mücadelelerinden biri olduğunu söyledi:
"Gerçekten korkunç bir tablo var burada. Bunların çoğu 18 yaşından, 15 yaşından küçük. Bunların üçte biri kimi zaman çeşitli dönemleri alırsak, yarısı kız çocuğu. Küçük çocuklar bunlar. Daha da ilerisi bazıları engelli, görme engelli olan ve başka tür engelleri olan çocuklar. Aslında terörün ne kadar acımasız bir yüzü olduğunu Türkiye'deki en ufak olayda, o olayı çarpıtarak sesi çıkanların terör örgütünün insan haklarını, çocuk haklarını bu şekilde ihlal etmesi karşısında sessiz kalmasının aslında nasıl vicdansız bir strateji olduğunu, nasıl iki yüzlü bir strateji olduğunu net gösteren unsurlardan bir tanesi bu. Bu bakımdan Türkiye'nin terörle mücadelesi, dünyanın en meşru mücadelelerinden biridir."
BATI ÇİFTE STANDART UYGULUYOR
Terörle mücadelede Batı’nın çifte standart uyguladığını söyleyen AK Parti Sözcüsü şunları kaydetti:
"Afganistan'da geçmişte yaptıkları hatayı burada da yapıyorlar. Afganistan'da da geçmişte çeşitli ülkeler, çeşitli zaman dilimlerinde kendilerine bir siyasal hakimiyet alanı açmak için vekalet savaşları yürüttüler. Bu vekalet savaşlarını yürütürken bir terör örgütünü, bir başka terör örgütüne karşı kullandılar ya da oradaki normal halka karşı birtakım halk hareketlerine karşı terör örgütlerini kullanmak şeklinde kendi projelerini gerçekleştirmeye çalışan birtakım vekalet savaşlarına imza attılar. Tüm bunlara baktığınızda esasında maalesef bundan ders alınmadığını, bu şekilde kullananların hepsi birbirine zıt ülkeler, her biri Afganistan'da hezimete uğradı. Ama maalesef bu stratejiyi şimdi de bu şekilde gerçekleştirmeye devam ediyorlar. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bir terör örgütünü bir başka terör örgütüne karşı kullanmaya çalışanlar, geçmişte yaşadıklarını bir daha yaşamaktan başka bir şey ile karşılaşmayacaklar, hiçbir şekilde meşru, etkili, teröre karşı anlam ifade eden bir sonuç almayacaklar."
SEDEF KABAŞ’IN YAPTIĞI DEVLET BAŞKANLIĞINA HAKARETTİR
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan Sedef Kabaş’la ilgili olarak “En son gazeteci sıfatı taşıyan Sedef Kabaş adlı kişinin yaptığı şey, hiçbir şekilde kabul edilemeyecek ahlaksız bir davranış biçimidir. Cumhurbaşkanımızın şahsına, Cumhurbaşkanlığı makamına dönük bu ifadelerin kullanılması başlı başına bir ahlak yoksunluğu, bir pespayeliktir. Bunun hiçbir şekilde fikir hürriyeti, ifade hürriyeti ile bir ilgisi yoktur. Eğer birisi buna fikir hürriyeti ya da ifade hürriyeti diyorsa, milletin evi olan seçilmiş Cumhurbaşkanı'nın millete hizmet mekanı olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, birisinin edepsizce 'ahır' demesini meşru gören birisi varsa ifade hürriyetinden hiçbir şey anlamamıştır. Bu, millete hakarettir, milli iradeye hakarettir. Milletin verdiği oylarla seçtiği Cumhurbaşkanlığı makamına hakarettir, devlet başkanlığına, devletin başına hakarettir.” İfadelerini kullandı.
Bu yaklaşımın ahlaksız olduğunu dile getiren Çelik, hakaretle muhalefetin karıştırılmaması gerektiğinin altını çizdi. Çelik konuşmasında şunları ifade etti:
“Dolayısıyla burada iki husus söz konusudur. Birisi Cumhurbaşkanımızın şahsına dönük olarak asla kabul edilemeyecek bu tecavüzkar yaklaşım, bu ahlaksız yaklaşım, aynı zamanda da milletin ortak iradesini, devletin iradesini temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamına dönük olarak ortaya koyulan yaklaşım. Şimdi muhalefet, demokrasi için zorunludur. Keşke çok kaliteli muhalefetimiz olsa, çok vizyoner muhalefetimiz olsa bu demokrasimizin standardını yükseltir ama hakaretle muhalefeti birbirine karıştırmak, hakaret edene tavır alındığı zaman 'Muhalifler susturuluyor' gibi bir yaklaşım ortaya koymak doğrusunu söylemek gerekirse, fikir hürriyetini ifade hürriyetini istismar etmekten onu temel unsurlarından boşandırmaktan başka hiçbir şeye yaramaz."
TÜRKİYE HER İKİ TARAFA DA OLUMLU MESAJ VEREBİLİYOR
Ukrayna krizini de değerlendiren Ömer Çelik, Türkiye’nin her iki tarafa da hitap edebildiğini belirterek: “Dünyanın en önemli ülkeleri sadece bu krizin bir tarafına hitap edebilen bir yaklaşım ortaya koyabiliyorlar. Ama Cumhurbaşkanımız krizin her iki tarafına da hitap edebilen, krizin her iki tarafı tarafından da memnuniyetle karşılanan bir yaklaşım ortaya koyabiliyor. Tabii ki Karadeniz'de, bölgede yeni bir çatışma istememe, bu savaşların geride bırakılması iradesinin Cumhurbaşkanımız tarafından dillendirilmesi fevkalade önemlidir. Yeni bir krizi, yeni bir savaşı bölgemiz hiçbir şekilde kaldırmayacaktır. Bu bir domino taşı etkisiyle başka krizleri de etkileyecektir. Ama bu çerçevede herkesin bilmesi gereken bir şey de Türkiye'nin burada ortaya koyduğu barışçıl rolü, diplomatik müzakereyi öne çıkaran rolün aslında her krizin tarafları için ne kadar kıymetli olduğudur." İfadelerini kullandı.