AK Parti’de Erkan Mumcu’nun adaylığına tepki

AK Parti, 2005’te partiden istifa eden Erkan Mumcu’yu Isparta’dan milletvekili adayı yapacak. Adaylığı gündeme gelen Mumcu’nun bakanlığı dönemindeki yolsuzluk iddiaları, FETÖ’yle yakınlığı, Üniversite Reformu ile Atatürk İlkelerini kaldırma çalışması, FETÖ’nün Dinlerarası Diyalog Projesi’nin yürütücülüğü akıllara geldi.

Anavatan Partisi’nde (ANAP) Genel Sekreter ve Genel Başkan Yardımcılığı görevlerini yürüten Mumcu, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın prensi olarak nitelendiriliyor ve FETÖ’ye yakınlığı dolayısıyla “Fetullahçı” olarak biliniyordu.

1995-2002 ve 2005-2008 arası ANAP’ta, 2002-2005 arası AK Parti’de, 2008’de Demokrat Parti’de genel başkanken görevi bıraktı ve yıllardır siyasetten uzak duruyordu.

AK Parti Hükümetinin Kültür ve Turizm Bakanı olduğu 2005’te hem bakanlıktan hem de partisinden istifa eden Mumcu’nun, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’le yakın ilişkisi biliniyordu. Mumcu’nun istifası sonra AK Parti’nin bir uyarı aldığı ve ABD ile ilişkilerin daha da hızlandığı yorumu yapılmıştı.

Mumcu’nun ANAP’ın şımarık oğlu olduğunu ifade eden Fikret Otyam, 25 Kasım 2001’de Aydınlık’taki yazısında “Bu delikanlıya lütfen dikkat edin” diyerek uyarıda bulunmuştu.

ANAP VE AK PARTİ’NİN BAKANI

1999-2007 arası milletvekilliği yapan Mumcu, ilk olarak DSP-MHP-ANAP koalisyonunda Turizm Bakanlığı yaptı. 2002’de iktidara gelen AK Parti’nin Milli Eğitim Bakanı olan Mumcu, Tayyip Erdoğan’ın 2003’te Başbakan olmasıyla Kültür ve Turizm Bakanlığına getirildi, bu görevini 2005’e kadar sürdürdü.

2002’de AK Parti’nin iktidara gelmesinin ardından AK Parti kadrolarını ve bakanlarını değerlendiren Aydınlık, 10 Kasım 2002’deki sayısında Mumcu için şu ifadeleri yazmıştı:

“Bakanlık görevi alması kesin gözüküyor ama medya kendisini Başbakan adayları arasında da sayıyor. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Mumcu, gençlik yıllarında önce radikal İslamcıydı. Bazı dergilere takma isimlerle şeriatçı yazılar yazdı. Sonra Ülkücü oldu.

Mumcu, ANAP'ta neoliberal çizgide olan ve Mesut Yılmaz'ın "benden sonra parti sana kalacak" diyecek kadar güvendiği bir prensti. Ancak buna rağmen ANAP içinde kalmadı, göz açıp kapayıncaya kadar istifa ederek AKP'ye geçti.”

HAKKINDAKİ YOLSUZLUK İDDİALARI

Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu, Haziran 2003’te haklarında yolsuzluk iddiası bulunan üç bakanlıktan istediği dosyaları alamamıştı. İçişleri Bakanlığı, Kültür Turizm Bakanlığı ile Devlet Bakanı Ali Babacan'ın istenen dosyaları göndermedi. Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu çalışmaya başlarken, bakanlıklardan ve diğer kuruluşlardan bazı bilgi, belge ve dosyaların kendilerine ulaştırılmasını istemiş, diğer bakanlıklardan ve devletin ilgili kuruluşlarından istenen dosyalar Komisyon’a ulaşmış, Devlet Bakanı Ali Babacan, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ve Kültür Turizm Bakanı Erkan Mumcu, istenen dosyaları iletmemişti.

Komisyon Başkanı Azmi Arcş'in "Jandarma Genel Komutanlığı bile istediğimiz belgeleri yolladı, bunlar neden göndermiyor?" diye serzenişte bulunduğu öğrenilmişti.

Ağustos 2001’de DGM Savcısının Bayındırlık Bakanlığında yolsuzluk iddiasıyla başlattığı soruşturma toplam değeri 16,5 trilyon lira olan 17 ihalede yolsuzluk saptanmıştı. İhale taksimcisi Maestro Mustafa'nın itiraflarıyla, bu 17 ihaleyi alan şirketlerdeki ve Bakanlıktaki bazı yetkililer gözaltına alınmıştı. Dönemin ANAP Genel Başkan Yardımcısı Erkan Mumcu, soruşturmaya tepki göstererek “Ortada delil yokken, partilerle, siyasilerle ilişkiliymiş gibi gösterilmesini de doğru bulmam” demişti.

ATATÜRK İLKELERİ DERSİNİ KALDIRDI

Kasım 2002’de iktidarı devralan AK Parti hükümetinde Milli Eğitim Bakanı olan Erkan Mumcu’nun faaliyeti, yüksek öğretimden “Devrim Tarihi ve Atatürkçülük” dersinin kaldırılması çalışması oldu. Mumcu’nun hazırladığı “Üniversite Reformu”nun içinde, üniversitelerde zorunlu okutulan “Devrim Tarihi ve Atatürkçülük” dersi kaldırılarak “Yüksek öğretim kurumlarında Atatürk İlkeleri ve İnkılap tarihi, zorunlu derslerdendir" ilkesine yer verilmedi.

Reform paketinde arasında Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan öğretim görevlilerine af getiren madde de yer alıyordu. Buna göre, "Akademik özgürlük" adı altında bilimsel çalışma ve akademik nitelikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel ilkelerini hedef alan açıklama veya yayınlar yapsa dahi, her türlü sözlü ve yazılı açıklamalarında da disiplin soruşturmasına tabi tutulamayacaktı.

Üniversite Reformuna tepki gösteren Vatan Partisi (İşçi Partisi), çalışmanın ulus devlet ve laik cumhuriyeti hedef aldığını söyleyerek eleştirmişti.

FETÖ PROJESİNİN YÜRÜTÜCÜSÜ

Mumcu, bir FETÖ projesi olan “Dinlerarası Diyalog Toplantıları”nın da yürütücüleri arasındaydı. 16-18 Nisan 2004’te İzmir’de düzenlenen İnanç Turizmi Günleri 2 etkinliğine Kültür ve Turizm Bakanı olarak katılan Mumcu, Dinlerararası Diyalog kapsamında bazı projeleri de hayata geçirmişti. 8 Aralık 2004’te Antalya’da açılan Dinler Bahçesi’ndeki törende konuşarak “AB'nin bir değerler topluluğu olduğunu biliyoruz. Hükümet olarak kimsenin beklemediği kadar hızlı adımlar attık, reformlar yaptık. 17 Aralık'tan sonra daha büyük adımlar atacağız.” demişti.

URFA’YI YAHUDİLEŞTİRME PROJESİ

Mumcu’nun bir diğer projesi de Şanlıurfa’daki “Halepli Bahçe” projesiydi. İlk kez DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümeti zamanında, o dönemin Turizm Bakanı Erkan Mumcu tarafından “Kutsal Kent Şanlıurfa Dinler ve Kültürler Parkı” adıyla dile getirilen projenin temeli, Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde atıldı.

Projeye göre parkın içinde kilise ve havra olacağı için oldukça tepki çekmiş ve o dönemin belediye başkanı tarafından yapımına izin verilmemişti. Erkan Mumcu AK Parti iktidarında tekrar Kültür ve Turizm Bakanı olunca, aynı proje, adı “Halepli Bahçe” olarak değiştirilerek yeniden gündeme geldi ve yapılmasına karar verildi.

Projeye göre üç dini temsil eden sinagog, kilise ve havranın sembolik olarak yan yana bulunacağı belirtilmişti. Fakat halktan gelen yoğun tepki üzerine bu projeden vazgeçildi. Proje, FETÖ’nün Dinlerarası Diyalog kapsamında yürütülüyordu.

Aydınlık, 15 Ağustos 2004’te manşetine taşıdığı projeyi “Urfa’yı Yahudileştirme Projesi” şeklinde tepki göstermişti. Projenin hayata geçirilmeye çalışıldığı dönemde Şanlıurfa’da Yahudi yaşamıyordu.