Türkiye'nin savunması yerel yönetimlerden başlar
AK Parti merkezi politikalarda 'yerlilik ve millilik' gibi kavramlara önem verse de, yerellerde bu kavramlar idrak edilememektedir. Bu noktada millici basın mensuplarının önemi çok daha fazla artmaktadır. Liyakatsız insanların engellenmesi, Sayın Cumhurbaşkanımızın elini güçlendirir.
Türkiye kritik bir dönemden geçerken iktidar partisi AK Parti'ye büyük görevler düşmektedir. Böyle bir zamanda AK Parti’nin eksikliklerini, yanlışlarını düzeltmesi çok büyük önem taşımaktadır. Çünkü AK Parti Türkiye'yi yöneten konumdadır.
ANTİEMPERYALİST ÇİZGİDEKİ İNSANLAR AK PARTİ'DE YALNIZLAŞTIRILIYOR
Öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a muhalefetin sadece muhalefet partileri tarafından değil, kendi partisinin içindeki bazı kesimler tarafından yapıldığını da kabul etmeliyiz. Diğer taraftan AK Parti'de genelden yerellere uzandıkça merkezi politikaların zayıfladığını görmekteyiz. Batı'ya ve FETÖ'ye karşı en şiddetli mücadelenin verildiği 2018-2019 yıllarında bile yerel teşkilatlar ile belediyelerde AK Parti'nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vermiş olduğu mücadelenin önemini kavrayamayan kadrolar bulunmaktaydı.
Genel merkez eksenli çalışmayan yerel yönetim kadroları halen varlığını önemli ölçüde sürdürmektedir.
Bu kadrolar antiemperyalist fikirlerden uzak ve antiemperyalist çizgide insanlardan da nefret eden konumundadırlar. Böyle bir anlayış, elbette, “Tam bağımsızlık” hedefine de zarar vermektedir.
Bu kadrolar yüzünden, antiemperyalist insanlarımız ve birçok basın mensubu arkadaşlarımız yerel yönetimlerde dışlanma, yalnızlaştırma politikasıyla karşı karşıya kalmışlardır. Dışlama ve yalnızlaştırma politikası AK Parti içi veya dışı fark etmeksizin, antiemperyalist çizgideki her insanımıza ve basın mensubuna uygulanmaktadır.
Açıkçası 15 Temmuz öncesi rastlayabileceğimiz baskı ve dışlama politikası ile iki üç yıldır tekrar karşılaşmaktayız.
MİLLİCİ BASIN MENSUPLARI YALNIZLIĞA TERK EDİLİP BİLİNÇLİ OLARAK GÜÇSÜZLEŞTİRİLDİ
Amacım "tartışmak" değildir. Ancak sorunların tespitini yapamazsak, sorunların çözümlerini de bulamayız. Zaten bu yazımda amacım tartışmaya girmek değil sorunların çözümüdür.
Maalesef Türkiye'de sosyal medya ve yerel basın ABD'nin en önemli hedefidir. Fonlanan basın meselesinin ancak yüzde 10'u kadarı anlatılmaktadır. Basın ve sosyal medyada tahmin edilenden çok daha büyük bir kuşatma söz konusudur. Kalemini tetikçilik için kullanmayan, kalemini vatan ve millet aşkıyla canla başla kullanan antiemperyalist çizgideki basın mensupları özellikle güçsüzleştirilmiştir.
Ülkemizde farklı siyasi yelpazede bile olsa, ayakları vatan topraklarına basan, anti-emperyalist çizgide siyaset yapan, siyaset üreten basın ve medya çalışanları vardır. Fakat bu insanlar örgütlenememiş durumdadır. Türkiye'nin çeşitli illerine dağılan bu insanların çoğu yalnızlığa terk edilmiştir. Türkiye'nin bekası ve güvenliği açısından, bir an önce milli basın çizgisindeki basın mensuplarının şehir şehir, ilçe ilçe tespit edilip, antiemperyalist-millici çizgideki basın mensuplarının desteklenip, korunması sağlanmalıdır.
BAZI İLLERDE MİLLİ KONULAR HABER YAPILMAMAKTADIR
AK Parti'nin oy oranının yüksek olduğu bazı illerde milli konular haber yapılmamaktadır. Bu illerden birisi de Denizli'dir. Bu nedenle Türkiye'deki yerel basın ve medyanın ne duruma düştüğünü Denizli'den örnekler vererek anlatmak istiyorum.
Denizli, Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren konuların haber yapılmamasıyla, yapanların sansürle hatta baskıyla karşılaşmalarıyla gündemdedir.
Sansürlenen konuların içerisinde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de haklarını koruması, S-400 alımı ve sebepleri, Diyarbakır anneleri, savunma sanayindeki başarılar, Mehmetçiğin PKK ile olan başarılı mücadelesi, Türkiye’nin Batı’ya karşı yerli ve milli dik duruşu gibi konular vardır.
Denizli basını incelendiğinde görülecektir ki, benimle birlikte ancak birkaç basın mensubu Türkiye'nin güvenliği ve gündemi hakkında yayın yapmakta, yapmaya çalışmaktadır. Çalışmaktadır, çünkü kalan bu birkaç kişi dahi yoğun baskı ile karşılaşmaktalar.
Bu kişilerin yaptığı haberler dışında Denizli'de bir tane Türkiye'nin milli konularıyla ilgili haber görememekteyiz.
Denizli'de AK Parti içi-dışı farketmeksizin antiemperyalist çizgideki vatansever basın mensupları özellikle hedeftedir.
MİLLİ KALEMLERE SAHİP ÇIKMAK DAHA ÖNEMLİ HALE GELMİŞTİR!
Üstelik sadece milli konular değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları bile sansürle karşılaşmaktadır.
Denizli'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarını “cesaret edip yayımlayacak” basın mensubu neredeyse kalmamıştır.
Denizli'de yapılan haberlerin çoğu okunmayan belediye bülten haberleri düzeyinde belediye başkanlarının "gezdik, gördük, ziyaret ettik" şeklinde reklam haberleridir.
Oysa Türkiye olağanüstü dönemlerden geçerken, Türkiye'yi savunacak haberlerin sansüre uğraması, çok yazıktır ve çok şaşırtıcıdır.
Üstelik bunu göstere göstere, apaçık şekilde yapmaktadırlar, çünkü denetleyen de yoktur.
Ülkemize yönelik her türlü tehditin olduğu, 3. Dünya Savaşı'nın konuşulduğu bu zamanlarda AK Parti yerel teşkilatlarında antiemperyalist çizgide olmayan insanların yönetici olarak varlığını sürdürmesi tehlikeli ve üzücü bir durumdur.
AK Parti merkezi politikalarda “yerlilik ve millilik” gibi kavramlara önem verse de, yerellerde bu kavramlar idrak edilememektedir.
Oysa AK Parti yerellerde ve yerel yönetimlerde merkezi politikaların halka anlatılmasına daha çok önem verse, bugün konuşulan bir takım sorunlardan kurtulacak, halkımızla daha çok bütünleşecek, AK Parti'nin de Türkiye'nin de önü açılacaktır.
Çünkü unutulmaması gereken Türkiye'nin savunması yerellerden başlar.
Bu noktada millici basın mensuplarının önemi çok daha fazla artmaktadır. Bu nedenle milli kalemlere sahip çıkmak daha da önemli hale gelmiştir. Şimdi milli kalemlere sahip çıkma günüdür!
LİYAKATLI İNSANLAR AK PARTİ'Yİ GELECEĞE TAŞIYACAKTIR!
Diğer taraftan en önemli kıstaslardan bir tanesi de liyakattir. AK Parti'de merkezden yerellere indiğimizde ne kadar çok Erdoğan'a sadık ve vatansever insan varsa, siyaset dışına itildiklerini görüyoruz.
Siyaset yapıp, siyaset üreten, halkı bilgilendiren, insanları doğruya yönlendiren yerel kanaat önderleri dediğimiz pek çok kadro; AK Parti'nin yerel teşkilatları tarafından kendi kaderlerine terk edilmiştir.
AK Parti'nin çalışkan, halkı içerisinde olan kadroları zamanla etkisizleştirilmiştir. Çalışkan, iş yapan kadrolar yerine, çalışmayan, halkın çok gerisinde "birilerinin adamları" üzerine torpilli, hak etmedikleri yerlere gelen, etkisiz kadro ve yöneticiler atanmıştır.
İş yapacak, çalışacak kadrolarda yetki ve güç yoktur, fakat yetki ve güce sahip olanlar ise; ne çalışkanlık ne de iş bitirme azmine sahiptir.
Liyakatsız insanlar engellenirse, işte o zaman AK Parti de liyakat bakımından düzelir, liyakatsiz insanlar gider, liyakatlı insanlar gelir.
Bu şekilde Sayın Cumhurbaşkanımızın eli güçlenir.
AK Parti'nin de, Türkiye'nin de önü açılır, şov amaçlı olan insanlar değil, gerçekten liyakatlı insanlar söz sahibi olur ve dünya siyasetinde hedeflenen noktalara geliriz.
Bahsettiğim koşullar uygulandığı takdirde AK Parti esas istenilen, hedeflediği seviyeye gelmiş olacaktır.
Liyakatlı insanlarımız, AK Parti'yi geleceğe taşıyacaktır!
İşte o zaman Türkiye'yi ve AK Parti'yi hiçbir güç tutamayacaktır.
'HATTI MÜDAFAA YOKTUR SATHI MÜDAFAA VARDIR O SATIH BÜTÜN VATANDIR'
Son sözüm: “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır o satıh bütün vatandır” anlayışıyla çalışmalıyız.
Mücadele sadece sınırlı alanlarda değil her alandadır. Herkesin içerisinde bulunduğu alan vatanımızı temsil etmektedir.
Bahsettiğim alan; Mehmetçiğimizi de kapsamaktadır, ülkemizi düşünen siyasilerimizle, basın ve medya mensubumuz ile, AK Parti içi veya dışı farketmeden her alanı kapsamaktadır. Herkesin kendi alanında bütünlük sağlayıp ülkemizi savunması gerekmektedir!
Bu ülkenin gerçek Atatürkçüleri, gerçek ülkücüleri ve gerçek dindarları olarak farklılıklarımızla birlikte ülkemizi elbirliği ile savunmamız gerekmektedir!