Deniz altında stratejik atak
Aksaz Tersanesi Komutanlığı Açılış ve Deniz Platformları Teslim Töreni, cumartesi günü yapılacak. Türkiye, yeni tip denizaltıları ile başta Doğu Akdeniz olmak üzere tüm denizlerde büyük bir stratejik kabiliyete kavuşacak
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Türk Deniz Kuvvetlerinin kazanacağı yeni stratejik kabiliyetlere ilişkin önemli müjdeler verdi.
24 Ağustos'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla 'Aksaz Tersanesi Komutanlığı Açılış ve Deniz Platformları Teslim Töreni' düzenleneceğini bildiren kaynaklar, “Açılış töreninin ardından Pirireis denizaltısı hizmete girecek, Hızırreis denizaltısı bayrak çekme ve seyir deneyimlerine başlayacak, Muratreis denizaltısı havuz donatım faaliyetlerine başlayacak, Yakıt 2-3-4 akaryakıt gemileri ile dünyada sınıfının en büyüğü olan 3 bin tonluk denizaltı havuzu da hizmete alınacak.” bilgisini paylaştı.
MİLLİ SİSTEMLERLE DONATILDI
Savunma Sanayii Başkanlığı ile Alman Thyssen Krupp arasında 22 Haziran 2011’de imzalanarak yürürlüğe giren “Yeni Tip Denizaltı Projesi” kapsamında; 6 adet Reis Sınıfı Denizaltı’nın Gölcük Tersanesi’nde inşa edilmesi kararlaştırılmıştı. Ancak Türkiye, tasarımı Almanlara ait bu denizaltıların donatımı konusunda, “yapabildiğimi yaparım, yapamadığımı alırım” yaklaşımıyla ilginç bir yöntemi Almanlara kabul ettirdi. Türk mühendisleri de gemilerin inşa sürecinde üzerine düşeni yaparak çok sayıda kritik kabiliyeti denizaltılara eklemeyi başardı.
TCG Pirireis’e entegre edilen Milli Komuta Kontrol Sistemi’nin Sonar, Veri Dağıtımı, Savaş Yönetimi ve Torpido Atış Kontrol sistemlerini de içerdiği öğrenildi. Gemi, milli imkânlarla geliştirilen AKYA Ağır Torpidosu ve ATMACA Gemisavar Füzesi ile donatıldı. Hatta millilik oranı öyle bir aşamaya geldi ki; Türkiye kendi tasarımı olacak Milli Denizaltı (MİLDEN) projesi için de büyük bir bilgi, birikim ve tecrübe kazanmış oldu.
GÖLCÜK’TEN DALIP ÜMİT BURNU’NU GEÇEBİLECEK
Denizaltılar, günümüz harp ortamının en stratejik platformları olmaya devam ediyor. Gelişen teknolojiye rağmen denizaltıları tespit, teşhis ve imha konusunda ciddi bir ilerleme kaydedilemedi. Uzmanlar, akustik tespitin fazlaca “nazlı” olduğunu belirterek, bir denizaltının risk almadıktan sonra vurulmasının “çok zor” olduğu konusunda hemfikirler. Hele deniz dibine yatmış bir denizaltıyı sıradan bir batıktan ya da dev bir balıktan ayırmak, neredeyse imkansız. Ancak denizaltılar, bataryalarını imla edebilmek için su sathına geldiklerinde, en büyük riski de almış oluyorlar.
İşte envantere girecek olan Reis sınıfı denizaltılar, havadan bağımsız tahrik sistemi (AIP) ile çalışıyorlar. Bu sistem, hidrojenle sıvı oksijenin kimyasal reaksiyonu sonucunda açığa çıkan enerjinin kullanılması prensibine dayanıyor. Bu sayede denizaltının su yüzeyine çıkmadan harekât yapabilme imkânı, önemli ölçüde artırılıyor. Dizel-elektrik denizaltılarda bu süre 2-3 gün iken, AIP’lerde 20-21 güne çıkıyor. Yani Gölcük’ten dalan bir Reis sınıfı denizaltı, kimsenin haberi olmadan Ümit Burnu’nu geçebilecek.
‘YUNANİSTAN İÇİN BAŞ AĞRISI’
The Economist dergisi, daha önce Reis sınıfı denizaltılar ile ilgili yaptığı haberinde, Türkiye’nin Ege Denizi’nde büyük bir üstünlük elde ettiğini yazmıştı. TCG Pirireis’in denize indirilmesinin hemen ardından yayımlanan haberde, “Türkiye donanması için bir zafer ve Yunanistan için bir baş ağrısı.” ifadeleri kullanılmıştı.
Economist'e konuşan Kiel Güvenlik Politikası Enstitüsü'nden Johannes Peters, denizaltının sessiz seyir özelliğine övgülerde bulunmuştu. TCG Pirireis'in “Reaktörleri kapatılamayan daha gürültülü nükleer enerjili denizaltılara kıyasla neredeyse 'sıfır gürültü emisyonu' ile çalıştığını” söyleyen Peters, “Bu, Yunan-Türk geriliminin yaşandığı sığ sular için mükemmeldir.” ifadelerini kullanmıştı.
Dergiye konuşan King's College London'dan Emmanuel Karagiannis ise Türk denizaltıların “Yunanistan ile Türkiye arasındaki deniz dengesini yeniden şekillendireceğini” söylemişti. Denizaltıların, “Yunanistan'ın Kıbrıs, Mısır ve İsrail'e ulaşmak için inşa etmeyi planladığı denizaltı kablolarını gözetlemek de dahil; tartışmalı sularda istihbarat toplamak için kullanabileceğini” yazan dergi, Karagiannis'in şu değerlendirmelerine yer vermişti:
“Denizaltılar orta menzilli gemisavar füzeleriyle de silahlandırılabilir. Bu denizaltıları hedef alacak Yunan gemilerini büyük ölçüde etkisiz hale getirilebilir.”
TASARIMA TÜRK DOKUNUŞU
Almanya, Tip 214 olarak bilinen bu denizaltılardan daha önce Yunanistan’a da sattı. Ancak geminin Yunan versiyonlarında ciddi bir denge sorunu ortaya çıktı. Buna rağmen Almanlar, Yunan yetkililere 100 milyon dolar rüşvet vererek satışı tamamlamayı başardı. Olayın ortaya çıkması üzerine Atina’da iki yetkili gözaltına alındı. Almanlar da gemiye çeşitli ağırlıklar ekleyerek ağırlık merkezini değiştirdiklerini ve sorunu çözdükleri açıkladı.
Aydınlık, benzer bir denge sorununun Türkiye’ye ait Tip-214’lerde de olup olmayacağını uzmanına sormuştu. 26 yıl Denizaltı Filosu’nda gemi komutanlığı dahil hemen her kademede görev yapmış, eski Deniz Harp Akademisi ve Aksaz Deniz Üs Komutanı Emekli Tuğamiral Ali Çekiç, sorumuza şu yanıtı vermişti:
“Yunanistan'ın yaşadığı sorunların Türk denizaltılarında yaşanmayacağını değerlendiriyorum. Çünkü denizaltıların inşasına başlanmadan önce, ana kontraktör olan Alman firmasındaki mühendislerin itirazlarına rağmen, Türk mühendislerin öngörü ve çözümleriyle, gemi boyu ve ağırlık merkezi, dolayısıyla deplasmanı değiştirildi. Böylece aslında Türkiye'ye özgü bir tasarım ortaya çıkmış oldu. Onun için bu gemilerin modeli Tip-214 TN (Turkish Navy) olarak geçiyor.”
Gemi inşaat mühendisi Kozan Selçuk Erkan da mavivatan.net ile yaptığı söyleşide aynı konu hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştu:
“Reis sınıfı, Yunan muadilleri Tip-214’lerden 4 metre daha uzun ve çok daha dengeli. Yunan Tip-214’lerindeki birçok sorun Reis sınıfında çözüldü. Reis sınıfı, Yunan Tip-214’lerine göre daha fazla yakıt hücresi taşıyor ve sonuç olarak su altında daha uzun süre kalabiliyor. Almanlar daha sonra pazarladıkları TİP-214’lerde Türk Reis sınıfının boyutlarını baz alarak teklifler verdiler.”
