Alafsar Rahimov balabanıyla geleneği geleceğe taşıyor

Caz ve Mugam'ın benzersiz birleşimi olan Alafsar Rahimov'un "Balaban Meets Jazz" konseri, 2 Şubat Cuma akşamı saat 20.00’de, Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu'nda müzikseverlerle buluşacak. Balabanın etkileyici sesiyle cazın modern ritimlerinin harmanlandığı bu özel gecede, Rahimov'a sahnede Kaan Bıyıkoğlu (piyano), Enver Muhamedi (bas gitar), Burak Durman (davul) ve Tümer Uluçınar (elektro gitar) eşlik edecek.

Alafsar Rahimov, geleneksel Azerbaycan müziği ile cazı birleştirerek, kendi bestelerini ve dünya müziklerini deneysel bir yaklaşımla sunuyor. Rahimov Aydınlık’ın sorularını yanıtladı.

• Usta zurna sanatçısı Elefser Şekili’nin torunusunuz. Ailenizde başka müzisyenler de var mı? İçinden geldiğiniz müzik geleneğini nasıl anlatırsınız?

Evet ailemde müzikle ilgilenenler olmuştur. Lakin müzik üzerinden uzun bir yolculuğa çıkmak dedeme ve bana nasip olmuştur. İçinden geldiğim müzik geleneği, köken aldığı Azerbaycan kültürünü ve müziğini temsil eder. Zengin bir enstrümantal mirasa sahip Azerbaycan müziği, geleneksel makamlar, özgün ritimler ve duygusal derinlikleriyle zengindir. Bu geleneğin içinde yer alan enstrümanlar arasında balaban, zurna, kamança ve tar gibi geleneksel Azerbaycan enstrümanları önemli bir rol oynar. Aynı zamanda, Batı müziği ve diğer kültürlerle etkileşim içinde olan bir müzikal tarihi vardır, bu da benim müziğimde çeşitli ve zengin bir dokuya neden olmaktadır.

‘FARKLI KÜLTÜRLER TARZIMI ZENGİNLEŞTİRİYOR’

• Aldığınız eğitimler ve müzik yolculuğunuzdaki en önemli duraklar neler oldu?

Müzik yolculuğumda aldığım eğitimleri sadece üniversite üzerinden değerlendirmiyorum. Dünyanın birçok önemli festivallerinde ve sahnelerinde müziğimi tanıtma fırsatlarım oldu. En önemli durak ise, 25 yaşımda aldığım karar idi. Birilerinin arkasında değil Alafsar Rahimov olarak bir izimin olmasının farkına varmıştım. Azerbaycan'daki müzik eğitimim, enstrümantal becerilerimi geliştirmemde kritik bir rol oynadı. Klarnet ile başladığım müzik hayatıma, kesinlikle benim ana enstrümanım olan Balaban ile devam etmeli idim. Dünyanın farklı ülkelerinden müzisyenlerle işbirliği yapma şansı buldum, bu da müziğimde çeşitliliği artırdı. Kültürler arası etkileşimler, en önemli duraklardan biri oldu, çünkü farklı müzikal geleneği olan insanlarla bir araya gelerek kendi tarzımı zenginleştirmeme olanak tanıdı.

• İstanbul’da yaşamak bir müzisyen olarak nasıl size göre? Müziğinizi nasıl besliyor? Artılarını ve eksilerini nasıl değerlendirirsiniz?

İstanbul'da yaşamak, bir müzisyen olarak benim için çok zengin bir deneyim. Farklı müzik türlerinin bir araya geldiği bu dinamik şehir, müzikal düşüncelerimi genişletmeme katkı sağlıyor. Ancak, yoğun şehir hayatının getirdiği bazı zorluklar, zaman ve enerji yönetimi açısından birkaç zorluğu da beraberinde getirebiliyor. Çok güzel bir şehir bir o kadarda yorucu.

MÜZİKTE YENİLİĞİN BİLEŞENLERİ

• Caz ve fusion gibi müzikler ile balaban ve zurna enstrumanları arasında ustalıkla köprü kuruyorsunuz. Güneş Batum’un Ulusal Kanal’daki Güneşli Sohbetler programında balaban enstrumanını “benim dilim bu” diye tanımlamıştınız. Bizim coğrafyamızın mikrotonal özellikleri olan müzikleriyle, bir piyano arasında uyum sağlamakta zorlanıyor musunuz? Nasıl yöntemler izliyorsunuz?

Evet, mikrotonal özellikleri olan balaban ve zurna ile caz ve fusion gibi türleri birleştirmek bazen zor olabiliyor. Ancak, uyum sağlamak için müzikal düzenlemelerde dikkatli bir çalışma ve adaptasyon süreci izliyorum. Piyano gibi enstrümanlarla uyum sağlamak adına mikrotonal dokunuşları ve tonal geçişleri hassas bir şekilde kullanmaya dikkat ediyorum. Lâkin Azerbaycan müziği daha çok Batı müziği kurallarına dayandığı için biraz şanslıyım.

• Doğu medeniyetleri günümüzde ekonomik olarak yükseldikçe, bunun kültür ve sanatta da yansımalarını görüyoruz. Bir müzisyen olarak müzik dünyasına baktığınızda, tampere sistemden farklı tonal yapılara sahip müzikler ve elektronik müziğin birleşimi, müziği nereye götürüyor?

Müzik dünyasında, özellikle tampere sistemden farklı olarak tonal yapıları benimseyen müzikler ve elektronik müziğin birleşimi, kültürel çeşitliliği ve müzikal yenilikleri destekliyor. Bu birleşim, geleneksel Doğu enstrümanlarının modern teknolojiyle entegrasyonu ve mikrotonal öğelerin keşfi gibi unsurları içeriyor. Bu, müziği daha önce deneyimlenmemiş bir yere taşıyarak sınırları zorluyor ve müzik dünyasında yenilikçi ve çeşitli eserlerin ortaya çıkmasına olanak tanıyor. Bence bu son yıllarda alternatif müzik tarzlarında kendini açıkça gösteriyor.

‘HER TÜRDEN MÜZİĞİN “İNSAN DOKUNUŞUNA İHTİYACI VAR’

• Gelecekte nasıl bir müzik yükselecek sizce?

Teknolojinin ilerlemesi daha çeşitli ve yenilikçi müzik türlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Elektronik müziğin evrimi, daha çok müzik türlerini ortaya çıkarabilecektir. Zaten günümüzde de bunu fazlasıyla görüyoruz. Ancak, net bir tahmin yapmak doğru olmaz, çünkü müzik her zaman özgünlük ve yaratıcılığın bir ürünüdür. Her türden müziğin insan dokunuşuna ihtiyacı vardır.

• Görünürde hangi projeleriniz var, okurumuzla paylaşır mısınız?

Son 3-4 yıldır etnik jazz projelerim ile sahneler alıyorum. 5 yılda 3 albüm çıkarma şansım olmuştur. Panik, Balaban Mysterious Musical Heritage ve Sexy Caffards. “Balaban Meets Jazz” da Panik ve Sexy Caffards albümümden ortaya çıkan projelerimden biridir. Umarım bu projeyi daha çok insanlara duyurma şansım olacaktır. Gelecek her şeyi gösterecektir.