Alevi dedeleri: 50 sayfalık anlaşmayı açıklayın

Avusturya’daki İslam dışı Alevilik projesinin başını çeken Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) yöneticileri, destekçilerinin kendilerine yönelik eleştirilerine cevap verirken ağızlarındaki baklayı çıkarmışlardı. Girişimcilerin başkanı, Hz. Muhammed ve Hz. Ali ile ilgili tartışmaları Avrupa’da hukuken tanınıp Alevilerin temsilcisi olduktan sonra yapacaklarını söylemişti. Önceki söylemlerinde Aydınlık’ı ve kendilerine karşı çıkan Alevi kurumlarını manipülasyon yapmakla suçlayan AABF yöneticileri, “Alevi ritüellerinin başında gelen çerağ yakma ritüeli zaten İslamiyet’e karşı apayrı bir din olduğunu göstermektedir.” demişlerdi. AABF ile Avusturya Devleti arasında 50 sayfalık bir anlaşma yapıldığı söylemişlerdi.

Ocakzadeler Meclisi Sözcüsü Ali Timurtaş Özmen ile Çankaya Cemevi Derneği Başkanı ve Hüseyingazi Cemevi’nin Dedesi Hüseyin Öz, Aydınlık’ın dünkü manşeti üzerine İslam dışı Alevilik projesinin başını çeken AABF’ye seslendi. Özmen ve Öz, Avusturya Devleti ile yapılan 50 sayfalık anlaşmayı sordu.

‘İŞBİLİKÇİLER SUÇ ÜSTÜ YAKALANDILAR’

Türkiye’nin dört bir yanından 300’e yakın Alevi Dedesinin oluşturduğu Ocakzadeler Meclisi’nin Sözcüsü Ali Timurtaş Özmen, “Alevi kamuoyunun, AABF’nin ve Avrupa’daki oluşumların gerçek yüzünü görmesi için meselenin peşini bırakmayacağız.” ifadelerini kullandı. İslam dışı Alevilik projesinde yer alanların ihanet içinde olduğunu ileri süren Özmen şunları söyledi:

“Daha önceki açıklamamızda ‘Alevilik İslam’ın özüdür, başka da Alevilik yoktur’ demiştik. Aynen arkasındayız. Allah’sız, Muhammed’siz, Ali’siz, Hz. Fatma’sız, Ehlibeyt’siz, On İki İmam’sız bir Alevilik düşünülemez. Ağızlarındaki baklayı çıkarmışlar. Yani suç üstü yakalanmışlardır. Bu suç, Hakk-Muhammed-Ali yoluna ihanet suçudur. Cezası da ebediyyen yol düşkünlüğüdür. Hukuken bazı mevkiler ve mevziler elde ettikten sonra Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a) ve İmam Ali’yi (a.s) de tartışacaklarını söylüyorlar. Aleviliği, İslâm’dan ve kutsallarından koparmaya çalışan bu sapmalar geçmişte olduğu gibi er geç tarihin çöplüğüne yuvarlanacaktır. Bu gelişmeleri ‘yönlendirme, görevlenme, işbirlikçilik’ şeklinde değerlendirirsek doğruyu buluruz.”

‘HİÇBİR GEÇERLİLİĞİ YOK AMA GERÇEK GÖRÜLECEK’

Özmen, Alevi olmayanların Aleviler adına Alevilikle ilgisi olmayan bir yaklaşımla başka devletlerle anlaşmalar yapmasının bir geçerliliğinin olmadığını vurguladı. Özmen şöyle devam etti:

“Bu haricilikleri, anlatmaya devam etmeliyiz. Yaşananlar ve telafisi imkânsız olabilecek sonuçları bakımından da kamuoyunu ve siyasi otoriteleri yeniden uyarıyoruz. Bunların, Avusturya Devleti ile yaptıklarını öne sürdükleri 50 sayfalık anlaşma içeriği de Ali’sizliğin geldiği aşamanın göstergesidir. Bizim ve Türk milletinin gönlünde ve vicdanında hiçbir geçerliliği yoktur ama 50 sayfalık bu anlaşmayı açıklasınlar da Türk toplumu Alevi ismini kullanan ama Alevi olmayan bu kuruluşların gerçek yüzünü görsün. Bu olayda Türk toplumunu Alevi-Sünni olabildiğince parçalamak, birbirine düşürmek temel amaçtır. Emperyalizm, Anadolu gibi müstesna bir coğrafyanın İslam/ Türk toplumunun elinde olmasını hiçbir zaman hazmedememiştir.”

‘NEDEN KORKUYORLAR’

Çankaya Cem Evi Derneği Başkanı ve Hüseyingazi Cemevi Dedesi Hüseyin Öz de AABF çalışmalarının hem inançsal hem de siyasi olarak çok yanlış olduğunu tekrarladı. “Aydınlık, Avusturya’daki gelişmelere mercek tutarak çok önemli bir hizmet yaptı. Dünkü manşeti de hedefi 12’den vurdu. Batı merkezli kuruluşların maskesini indirdi, kamuoyunu aydınlattı.” diyen Öz şunları söyledi: “Bu girişim hem bir asimilasyon çalışması hem de Türkiye’ye yönelik bir provokasyon hazırlığıydı. Alevi kaynakları ve değerleri tartışmaya mahal vermeyecek kadar açıktır. Tarihsel metinlerimiz, örgütlenme yöntemlerimiz, deyişlerimiz, dualarımız hepsi ortadadır.”

“AABF ile Avusturya Devleti arasında yapılan 50 sayfalık anlaşmadan bahsediliyor. Bu anlaşma niçin kamuoyuna sunulmuyor? Kimden ve neden korkuluyor? Muhtemelen takke düşecek, kel görünecek. Aleviler, bu iddialarda bulunanların Alevi olmadığını anlayacaklar, ondan korkuluyor. Aleviliğin İslam dışı olduğunda ısrar edenler çok cesurlarsa iddialarının arkasında durarak bu 50 sayfalık anlaşmayı ilan etmeliler. ‘Önce hukuk, sonra tartışma’ diyerek minderden kaçmasınlar. Avrupa’nın Türkiye’ye yönelik projelerinde yer almak, onlarla oturup Türkiye ve Alevilik aleyhtarı anlaşmalar yapmak işbirlikçiliktir. Utançtır.”

NE OLMUŞTU

Avrupa’da Alevileri bölmek ve Türk milletinden koparmak için devreye sokulan ‘İslâm dışı Alevilik’ projesine Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti’nden sonra Avusturya da katılmıştı. Alevilik, Avusturya’da İslam’ın bir kolu olarak görülüyor ve Alevi cemaatinin talepleri doğrultusunda oluşturulmuş özel haklarla İslam Yasası hükümlerine tâbî tutuluyordu. Avusturya’da Aleviler için belirlenmiş haklar olmasına rağmen AABF, mevcut statünün Aleviliği İslâmiyet’in içinde kabul etmesine karşı çıkıyordu. 21 Nisan’da AABF girişimlerinin sonuç verdiğini, Avusturya Devleti’nin Aleviliği İslâm dahil tüm dinlerin dışında ‘kendine özgü bir inanç’ olarak tanıyacağını duyurmuştu.

AABF yöneticileri kararı “Aleviliğin inanç ve yaşam alanı hiçbir dinle doğrudan kesişmez. Alevi mitolojisi, felsefesi ve ritüel dünyası İslam dahil birçok dinle ayrışır.”, “İslam kırıntılarından kurtulacak bir Alevi hareketinin öncülüğünü yaptığımızdan dolayı gururluyuz.”, “Alevi ritüellerinin başında gelen çerağ yakma ritüeli zaten İslamiyet’e karşı apayrı bir din olduğunu göstermektedir.” cümleleriyle değerlendirmişti. Aydınlık’ın ortaya çıkardığı Avusturya Devleti’nin kararına ve AABF’ye 264 Alevi kuruluşu ve onlarca Alevi Dedesi tepki göstermişti.