Alevi Pirler Meclisi'nden o çalışmaya sert tepki

Avrupa'daki Alevi kuruluşları, 'Aleviliği İslam dışında tanıtma' girişimlerinde yalnız kaldı.  Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu'na (AABF) gelen zayıf desteğin bile gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Destek açıklaması yapanlardan biri Alevi Dernekler Federasyonu (ADFE)'ydu. Ancak Federasyon'a bağlı Pirler Meclisi bu desteğe itiraz etti, girişimin karşısında olduklarını açıkladı.

AABF'nin, İslâm dışı Alevilik girişiminin yankıları sürüyor. AABF’ye Türkiye’den destek açıklaması yapan ADFE’nin Alevi dedelerinden oluşan ‘Pirler Meclisi’ isimli organının başkanı Binali Doğan, Aydınlık’a konuştu. Doğan, ADFE’nin AABF’ye destek açıklaması yaptığı gün, aynı ortamda kendisinin de kürsüden Avusturya’daki yaklaşıma karşı açıklama yaptığını kaydetti.

DOĞAN’IN KONUŞMASI VERİLMEDİ

ADFE Başkanı Celâl Fırat 30 Nisan’da, “Bu mücadele ile elde edilen kazanımlar tüm Alevilerindir. Alevi toplumu ne yozlaştırılmış Sünniliğin ne de yayılmacı Şiiliğin ne de başka bir din versiyonunun dalı budağı değildir.” ifadeleriyle Avusturya’daki İslâm dışı Alevilik girişiminin başını çeken AABF’yi selamlamıştı.

Aynı toplantıda, Fırat’tan hemen sonra Pirler Meclisi Başkanı Binali Doğan’ın söz alarak karşı konuşma yaptığı ortaya çıktı. Ancak Doğan’ın konuşması basında yer almadı. Celâl Fırat’ın destek açıklamasını yayınlayan ADFE’nin de Binali Doğan’ın sözlerini yayınlamadığı görüldü. Aydınlık’ın ulaştığı Doğan, konuşmasının yayınlanmadığını sonradan öğrendiğini söyledi. Ne olursa olsun inancının esasları konusundaki tavrının net olduğunu belirtti.

‘OYNANAN OYUNLARIN FARKINDAYIZ’

ADFE’nin 13 Alevi Dedesinden oluşan organı Pirler Meclisi’nin Başkanı Binali Doğan, “Bu söylemler karşısında suskun kalmamız düşünülemezdi.” dedi. Basında ve kendi kurumunun yayınlarında yer verilmeyen konuşmasında rahatsızlıklarını dile getirdiğini aktardı:

“Alevilerin üzerinde oynanan oyunları farkındayız. Aleviliğin yine Alevilikten başka tanımı veya türü olmadığını açıklamak durumundayız. Alevilik hümanist bir düşünce akımı olarak ilk varoluşa uzanan inanç felsefesi: Aleviliği farklı mecralara çekmeye mahal vermemelidir. İnancımızda yol cümleden uludur. Yolun sahibi Şah-ı Velayet Ali’dir… Uluslararası alanda kendimizi ifade ederken egemen Sunnî İslam anlayışı karşısında varlık gösteremediğimizden, Aleviliği Hz. Ali kimliği üzerinden özgün bir inanç varlığı olarak tanıtma durumunda kalmışız. Bu, Alevi inancından bağını koparan inkârcı güruha fırsat yaratarak, Tanrısızlık, dinsizlik gibi hiçbir kutsalı kabul etmeyen bir görüşe cesaret vermiş olmalı ki yeniden Ali’siz Alevilik gibi seslerin yükseldiğini duymaktayız. Biz Pirler Meclisi olarak bu durumdan oldukça rahatsızlık duyduğumuzu bildiririz. Bu ve bu gibi söylemlerin gerçek Aleviliği ifade etmediğini belirtiriz.”

‘HZ. MUHAMMED VE HZ. ALİ’DEN VAZGEÇMEYİZ’

Doğan, Alevileri bölücü girişimlere itibar etmemeye çağırdı. Şöyle devam etti:

“İnancımızla hiçbir bağı olmadığı halde Aleviler adına kendinde temsiliyet hakkı gören kişilerin, tarihsel ve toplumsal bir dayanağı bulunmayan, bu gibi fikri söylemlerine karşı suskun kalmamız düşünülemezdi. Bizim Emevi İslam anlayışına karşı duruşumuzdan cesaret alan, Ateist-dinsiz bir güruhun kendi meşrebince Aleviliği yeniden inşa etme girişimlerine şahit olup bu kaygı verici durumdan huzursuzluk duymaktayız. Osmanlı Şeyhülislamları tarafından Alevilere isnat edilen ‘Rafızi-dinsiz’ gibi aşağılamaları haklı çıkarmak istercesine, Alevileri yeni bir çıkmazın içine çekme çabalarını üzüntüyle izlemekteyiz. Biz ne şeriatın pençesine düşeriz ne Muhammed Ali’den vazgeçeriz. Ali ve evladı Ali’ye tabi olanların dini ve inancı bellidir.”

“Horasan’dan başlayıp Anadolu’ya akan seksen bin Rum eri, doksan bin Horasan piri önderliğinde edep erkân, mümine nişan düsturu ile yapılanıp, pirler, mürşitler, rehberler öncülüğünde, ocaklar sistemi dahilinde, piri, talibi, ikrarı, imanı, itikatı, yolu, erkânı, cemi ve semahı ile günümüze kadar varlığını sürdüren bu kadim inanca yeni bir kimlik giydirmek kimsenin haddine düşmez. Özellikle son zamanlarda Aleviliğe isnat edilen ‘Alisiz Alevilik’, ‘Luvilik’, olmadı ‘Işık taifesi’ gibi yakıştırmalara itibar etmeyiz.”

NE OLMUŞTU?

Avrupa’da Alevileri bölmek ve Türk milletinden koparmak için devreye sokulan ‘İslâm dışı Alevilik’ projesine Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti’nden sonra Avusturya da katılmıştı. Alevilik, Avusturya’da İslam’ın bir kolu olarak görülüyor ve Alevi cemaatinin talepleri doğrultusunda oluşturulmuş özel haklarla İslam Yasası hükümlerine tâbî tutuluyordu. Avusturya’da Aleviler için belirlenmiş haklar olmasına rağmen AABF, mevcut statünün Aleviliği İslâmiyet’in içinde kabul etmesine karşı çıkıyordu. 21 Nisan’da AABF girişimlerinin sonuç verdiğini, Avusturya Devleti’nin Aleviliği İslâm dahil tüm dinlerin dışında ‘kendine özgü bir inanç’ olarak tanıyacağını duyurmuştu. AABF yöneticileri kararı “Aleviliğin inanç ve yaşam alanı hiçbir dinle doğrudan kesişmez. Alevi mitolojisi, felsefesi ve ritüel dünyası İslam dahil birçok dinle ayrışır.”, “İslam kırıntılarından kurtulacak bir Alevi hareketinin öncülüğünü yaptığımızdan dolayı gururluyuz.” cümleleriyle değerlendirmişti. AABF’ye ve Avusturya Devleti’nin kararına 264 Alevi kuruluşu ve onlarca Alevi dedesi tepki göstermişti.

‘DETAYLARINI BİLMİYORUM AMA HABERLERİNİZDEKİ GİBİYSE KATILMIYORUZ’

Aydınlık, Pirler Meclisi Başkanı Binali Doğan’ın açıklamasının niçin yayınlanmadığını ADFE Başkanı Celâl Fırat’a sordu. Celâl Fırat, bir kasıt olmadığını, planda olmaması sebebiyle yayınlanmadığını bildirdi. 30 Nisan’da Avusturya’daki İslâm dışı Alevilik girişiminin başını çeken AABF’ye destek açıklaması yapan Fırat, Meclis Başkanı Doğan’ın sözlerine katıldığını, onunla çelişen bir görüşünün olmadığını da vurguladı.

Celâl Fırat, Aydınlık’ın ‘Binali Doğan’ın sözlerine katılıyorsanız, AABF’yi niçin selamladınız’ sorusu üzerine şöyle konuştu: “Pirler Meclisi, ADFE’nin organıdır. Binali Doğan’ın açıklamasına birebir katılıyoruz. Ben de bir Alevi Dedesi’yim. Biz ibadetlerimizi ‘Hak Muhammed Ali’ şiarıyla yapıyoruz. Ancak bu meseleyi bir vatan-millet-Sakarya meselesi olarak görmüyoruz. Her hak kazanımını Alevilerin bir kazanımı olarak görüyoruz. Hukuken elde edilen bu kazanımı destekliyoruz ancak detaylarına hâkim değilim. Haberlerinizde yer alan söylemlerdeki gibi bir yaklaşım varsa onlara katılmıyoruz. ‘İslâm’la bir ilgimiz yok’ demek doğru değil. Alevilik o kadar İslâm’ın içinde ki ‘Biz İslâm değiliz’ diyemezsiniz. Tabi her fikre saygı gösteriyoruz.”

Celâl Fırat 30 Nisan’daki konuşmasında, “Bu mücadele ile elde edilen kazanımlar tüm Alevilerindir. Alevi toplumu ne yozlaştırılmış Sünniliğin ne yayılmacı Şiiliğin ne de başka bir din versiyonunun dalı budağı değildir. Bu mücadelede rahatsız olanların velvelesi altında Avrupa’da özgürleşen Alevi hareketinin yükselişi var, amaç bu kurumları gözden düşürmek ve daha da ileri giderek ‘Ali’siz Alevilik’ iftirası gibi kötü bir niyetle Alevileri birbirine düşürmektir.” demişti.