Alman milliyetçilerinden önemli buluşma! "Almanya kalbine saplanan ABD üssünden kurtulmalı"
Jürgen Elsässer’in genel yayın yönetmenliğini yaptığı Compact Dergisi, “NATO’dan Çıkılsın – Rusya ile Barış” isimli bir konferans düzenledi. Rusya ve Almanya’dan birçok konuşmacıyı ağırlayan konferansa ilgi yoğundu. Etkinlikte öne çıkan vurgu, "Almanya, kalbine saplanan ABD üssünden kurtulmalı” oldu
Aydınlık Avrupa
Editor
Doğu Almanya’nın önde gelen şehirlerinden Magdeburg, tarihî bir konferansa ev sahipliği yaptı. Rusya’nın ABD kuşatmasına karşı başlattığı Ukrayna harekâtı ikinci yılına yaklaşırken, milliyetçi çizgisiyle öne çıkan Compact Dergisi, Rusya ile barış için çağrı yaptı. Etkinliğe Rusya ve Almanya’dan isimler katıldı. Konferansının tanınmış konukları arasında Reseau Voltaire sitesi sahibi Thierry Meyssan yer aldı.
‘BARIŞ DUYARLILARININ SAVAŞ KONSEYİ’
Konferansın açış konuşmasını yapan Compact Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Jürgen Elsässer, Rusya’nın harekatının ABD’ye karşı yöneldiğini hatırlattı. ABD’nin Afganistan, Irak ve Suriye’de de savaş kışkırttığını ve dünyanın farklı yerlerinde üsler kurduğunu hatırlatan Elsässer, Olaf Scholz hükümetinin de ABD Başkanı Biden’in emirlerini yerine getirdiğini söyledi. “NATO yürüyor. Biden emrediyor, Scholz uyguluyor. Baerbock yalan söylüyor ve Habeck gülüyor” diye konuşan Elsässer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Vatandaş, ABD Rusya’ya karşı savaşını finanse edebilsin diye üşüsün ve kan kaybetsin. Halbuki Wall Street’in bu savaşı, Kuzey Akım’a yönelik saldırıların da ki Almanya’ya karşı 1945’ten beri ilk düşmanca hareket, son derece açık bir şekilde gösterdiği gibi, aynı zamanda Almanya’ya karşı da bir savaş.” Gerginliğin her geçen gün daha da arttığını da hatırlatan Elsässer, “bu yüzden konferansımız ayrıca barış duyarlılarının savaş konseyi” diye konuştu.
KIRCHNER: TOPLUM RUSYA YAPTIRIMLARINA KARŞI
Konferansın ilk konuşmasını ise Almanya için Alternatif Partisi Saksonya-Anhalt Eyalet Milletvekili Oliver Kirchner yaptı. “Bu savaşlar bizim savaşımız değil” vurgusuyla sözlerine başlayan Kirchner, Almanya’da Rusya’yı destekleyen görüşlere uygulanan ayrımcılığı eleştirdi. Ukrayna harekatının ön hikayesi olduğunu belirten Kirchner, NATO’nun Doğu Avrupa’ya açılması ve Ukrayna’daki 2014 turuncu darbe girişimine değindi. 2014 eylemlerinde katılımcılara günde 100 dolar ödendiğini aktaran Kirchner, “Şili’de ve diğer ülkelerde olduğu gibi bu darbe yönlendirildi” dedi. Özellikle Doğu Almanya’da itiraz seslerinin daha da yükseldiğine işaret eden Kirchner, partisinin INSA Araştırma Şirketine Saksonya-Anhalt eyaletinde bir anket yaptırdığını söyledi. “Katılımcıların çoğunluğu gerginliğin tırmanmasından Batı’yı sorumlu buldu” diyen Kirchner, anket sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 56’sının Ukrayna’ya silah sevkiyatı ve Rusya’ya yaptırım uygulanmasına da karşı çıktığını aktardı.
‘ALMANYA TÜRKİYE’Yİ ÖRNEK ALMALI’
Kirchner ayrıca Almanya hükümetinin Kuzey Akım boru hattına yönelik saldırılara tepkisini de eleştirdi. “Federal Hükümetin Ukrayna krizindeki tavırları, Almanya ve Saksonya-Anhalt’ı enerji siyaseti açısından bir faciaya sürüklüyor” diye konuşan Kirchner, yaptırımlardan Rusya’nın kazançlı çıktığını hatırlattı. Bu süreçte Rusya’nın Çin ve Hindistan ile ticaretini arttırdığına değinen Kirchner, “Türkiye, Almanya’nın da örnek alması gereken bir davranışta bulundu. Türkiye, Ukrayna gerginliğinde tarafsızlık politikası uyguluyor ve Ukrayna’dan tahıl sevkiyatları için anlaşmanın hazırlanmasını sağladı. 2022’de Almanya’da da Alman çıkarları için enerji yaptırımlarının kaldırılması ve Kuzey Akım 2’nin açılması sesleri yükseldi” diye konuştu.
SELLNER: ÇÖZÜM ÇOK KUTUPLULUKTAN GEÇİYOR
Konferansta konuşan bir isim de “Kimlik Hareketi” (Identitäre Bewegung) Sözcüsü Martin Sellner oldu. Avrupa’nın yaşadığı göç krizini üzerinden İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’yi eleştirdi. Seçim vaatlerine karşın Meloni’nin düzensiz göçü engelleyemediğini söyleyen Sellner, İtalyan başbakanının sorumluluğu Avrupa Birliği’ne attığını aktardı. Düzensiz göç sorununun yerine Meloni’nin gündeminde Ukrayna’ya silah sevkiyatları olduğunu hatırlatan Sellner, Atlantikçi siyasetlerle antiemperyalist, Avrupa merkezli siyasetler arasında ayrım yapılması gerektiğini vurguladı. “Birkaç sağ popüliste içeride iktidar verildiği” Polonya ve İtalya örneğini öne çıkaran Sellner, “Onlar da söz verdiklerinden fazla bir şey uygulamıyorlar. Fakat sembolik önlemlerle toplumun öfkesini yatıştırıyorlar, yasa dışı göçe karşı kozmetik önlemlerin yanı sıra ayrıca yasal toplum değişimi ve Ukrayna, İsrail, Tayvan ve Washington’un her istediği yere silah sevkiyatları da gündemlerinde var” diye konuştu. Batı’nın çöküşe uğradığını vurgulayan Sellner, çözümün çok kutupluluk ve Avrupa’nın bağımsızlığından geçtiğini belirtti. Yabancı güçlerin müdahalelerinin yasaklanması gerektiğini söyleyen Sellner, millî değerlerin önemine dikkat çekti. Atlantikçi çevrelerin Almanya’yı Hitler faşizmi üzerinden tarihsel suçlulukla baskıladığını söyleyen Sellner, bu çevrelerden “Liberal elitlerle birleşin” çağrıları yapıldığını paylaştı. Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’nın ardından bu sorunu yaşadığını hatırlatan Sellner, bu sayede Almanya’nın denetim altına alındığını ve Amerika’nın savaşlarının parçası haline getirildiğinin altını çizdi.
ABD ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞINI KIŞKIRTIYOR
Konferansın son konuşmacısı olarak Fransız Araştırmacı-Gazeteci Thierry Meyssan söz aldı. Birleşmiş Millet’in İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra nasıl ABD denetimi aldığına girdiğini tarihsel örnekleriyle anlatan Meyssan, ABD ve İngiltere’nin Birinci Dünya Savaşı’ndan beri Avrupa ve Batı Asya’yı şekillendirmek istediğine değindi. 14 maddelik Wilson Prensiplerinde sözde Kürdistan ve İsrail devletleri fikirlerine yer verildiğini hatırlatan Meyssan, İsrail’in Filistin’e yönelik son saldırılarının da ABD hegemonyacılığına dayandığını vurguladı. ABD’nin NATO üzerinden Avrupa ülkelerini ayrıca denetim altına aldığını vurgulayan Meyssan, bu süreçte Avrupa’ya nükleer silahlar yerleştirdiğine de dikkat çekti. Rusya ile gerilimin bir üçüncü dünya savaşını kışkırttığını belirten Meyssan, mevcut Alman hükümetinin de bu süreçte ABD denetiminde hareket ettiğini söyledi.
Compact Dergisi tarafından 2014 yılında Rusya ile ilgili bir konferans düzenlenmişti. Berlin’deki etkinliğin konuşmacıları arasında Eski Şansölye Danışmanı Egon Bahr da vardı.
CAN-DENİZ FOTO: Compact Dergisi’nin düzenlediği Rusya ile Barış konferansına Vatan Partisi Almanya Temsilcisi Deniz Yıldırım ile muhabirimiz Can Çakır da katıldı.
‘ABD askerleri Almanya’yı terk etmeye zorlanmalı’
Compact Dergisi’nin “NATO’dan Çıkılsın – Rusya ile Barış” konferansını, Genel Yayın Yönetmeni Jürgen Elsässer, Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi. Elsässer şunları ifade etti:
“De Gaulle’ün 1968/1969 yıllarında yaptığı önerisi, Fransa’nın NATO’nun siyasi üyesi olması fakat ABD askerlerinin Fransa’yı terk etmeleri, Almanya için de gündeme gelmeli. Bu çözüm bile yeter, çünkü Amerikalıların varlığı Almanya için ölümcül bir tehdit, çünkü bütün doğu cephesi, Rheinland-Pfalz’daki Ramstein üssünden yönetiliyor. NATO’nun doğu cephesindeki hava kuvvetleri Ramstein üssünden yönetiliyor. Elektronik denetleme Ramstein üzerinden yönlendiriliyor. Bu Alman topraklarının kalbine saplanmış gerçek bir kazık. Rusya bir karşı saldırıda bulunursa, Almanya biter, çünkü Almanya nitekim sadece ABD saldırganlığının uçak gemisi.”
‘ANTİEMPERYALİST KANADI SAĞLAMLAŞTIRACAĞIZ’
“Sol Parti’nin çoğunluğu artık Amerikancı. ‘NATO’dan çıkalım’ söylemi eskiden solcu bir söylemdi. Bugün de Sol Parti içinde artık barış çizgisini, NATO’dan çıkılmasını savunan kimse yok. Wagenknecht bile bunu savunmuyor. Sağ tarafta bu durum biraz daha olumlu fakat tamamen yeterli diyemeyiz, çünkü AfD içinde de Soğuk Savaşın ideolojisini hala koruyan ve Almanya’yı ABD’nin müttefiki olarak gören Transatlantikçi, Amerikancı bir kanat bulunuyor. Fakat bu çizgi, 1989’den bu yana geçersiz, çünkü o zamandan beri biz sadece ABD’nin yardımcısı ev askerî esiriyiz. İşte Compact’a düşen tam olarak şimdi bu akımları izlemektir; sağdan da olsa soldan da olsa sağlam bir antiemperyalist ve bağımsızlıkçı duruşu bir araya getirmek için çabalayacağız. Fakat en önemlisi, barış çizgisi, antiemperyalist çizgi. Çünkü Almanya, emperyalist NATO bloğundan koparsa çıkarlarımızı bağımsızca savunabilir. Bunun için solcu ya da sağcı olmaya gerek yok, fakat sol düşüncede de sağ düşüncede de buna benzer fikirler var. NATO’dan çıkma bayrağını, ‘Ami go home' (Amerika, evine dön) bayrağını kaldırıp bu (çizgideki) güçleri birleştirmek istiyoruz.”
‘GEREKENLERİ SÖYLÜYORUZ
“İfadelerimizin yasaklanmasına izin vermeyeceğiz. Toplumu bir araya getirmek istiyoruz. Söylediğimiz bazı şeyler AfD’nin de hoşuna gitmiyor, çünkü biz bir partinin çizgisine göre değil, gerçeğe göre hareket ediyoruz ve halkı, ulusal, devrimci gelişim için bir araya getirmek istiyoruz. Yakın Doğu’daki, Filistin’deki, İsrail’deki güncel gelişmelere baktığımızda da Compact, farklı bir bakış açısıyla öne çıkıyor. Sağcıların büyük bir kısmı tuhaf bir şekilde tamamen İsrailci, Amerikancı bir çizgide konumlanıyor. Solcuların büyük bir kısmı da zaten öyle. Ve biz de bu siyasete karşı bu savaşın bizim olmadığı duruşunu savunuyoruz. İsrail’in yanında değiliz ve ben Hamas dostu da değilim. Hamas’ı tehlikeli buluyorum fakat bir orta yol bulunmalı. İki devletli bir çözüme ihtiyaç var fakat İsrail’in bir dünya savaşına yol açmak istediğini düşünüyorum ve bizim duruşumuz da kesinlikle buna karşı.”
Ruslara yönelik ayrımcılık gündeme getirildi
Rusya ile barış çağrılı konferansın katılımcıları arasında çok sayıda Rus konuk da yer aldı. Katılımcılara hitap eden Almanya için Alternatif Partisi Rusya’dan göç eden Almanlar Grubu Temsilcisi Olga Petersen, “Porselen dükkanındaki fil gibi Bayan Baerbock, Helmut Kohl’ün güçle inşa ettiği Rusya ile ilişkileri yıkıyor” diye konuştu. Alman hükümetini savaşı kışkırtmakla eleştiren Petersen, uygulamaların Rusya Devlet Başkanı Putin’in 2018’de yaptığı iş birliği çağrısıyla da çeliştiğini belirtti. Özellikle koalisyon ortağı Yeşiller’e yüklenen Petersen, “Silah ve uyuşturucu ticareti eskiden mafyanın alanıydı, şimdilerdeyse Yeşiller’in parti programı” diye konuştu. Alman hükümetinin Rus düşmanlığının Almanya’da yaşayan Ruslara da ulaştığını vurgulayan Petersen, bir araştırmaya katılan Rusların yüzde 63’ünün ayrımcılıkla karşılaştığını aktardı.
RUS YAZAR: SİNDİRME OPERASYONU VAR
Yazarlar vakfı PEN Rusya Eski Başkanı Vladimir Sergijenko da konuşmacılar arasında yer aldı. Sergijenko, Almanya’da yaşadığı 30 yıl içinde ilk kez bu kadar yoğun baskılar yaşadığını belirtti. Farklı Alman yayın kuruluşlarınca aşırı sağcı olarak nitelendirildiğini paylaşan Sergijenko, yaşadığı baskıları şu sözlerle özetledi: “Almanya’ya giriş yaparken gümrükte, baştan aşağı arandım. Üzerimdeki nakit para sayıldı. Alman kredi kartları Rusya’da, Rus kredi kartları Almanya’da geçerli değil. Sonrasında da üzerimdeki nakit paranın miktarını Spiegel dergisinde okudum” Alman siyasetinde hâkim olan savaş çığırtkanlığını da eleştiren Sergijenko, “Rusya bugün kendi toprakları dedikleri bölgelerde yeniden Alman tanklarının gezmesinden memnun değil” dedi. Sergijenko, çatışmalar ve ekonomik yaptırımların Rusya’ya etkisi olmadığını belirtti.
Köln’de yaşayan Rus aktivist Elena Kolbasnikova ise iki kez evinde aramalar yapıldığını söyledi. Almanya’nın Atlantik sisteminin kuklası haline geldiğini ifade eden Kolbasnikova, Batı’nın savaş çığırtkanlığına rağmen hayatın devam ettiğini aktardı.
Elsässer, Kuzey Akımı saldırılarındaki ABD parmağını anlattı
Konferansın ikinci bölümünde Compact Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Jürgen Elsässer, Kuzey Akım saldırılarındaki son bulguları paylaştı. Adlî soruşturmaların yanı sıra Compact Dergisi’nin de konuyu yakından takip ettiğini belirten Elsässer, sabotajın ardındaki ABD izine dikkat çekti. Biden’ın Kuzey Akımı sabotajını “Avrupa’nın Rus gazına olan bağımlılığını bitirmek için bir fırsat” olarak gördüğünü anımsatan Elsässer, “Bu gibi söylemler, alternatif gerçekler doğrultusunda failleri arayan kişileri ilk olarak hızlıca 2022 yılında NATO’nun temmuzdan eylüle kadar Doğu Denizi’nde düzenlediği, 45 gemi ve 7 bin asker veya denizciden oluşan BALTOP Manevralarına yönlendirdi” dedi. Tatbikata katılan ABD uçak gemisi USS Charge’ın 22 Eylül’e kadar Doğu Denizi’nde kaldığını hatırlatan Elsässer, saldırı zamanında da bölgede birçok ABD uçağının da gezdiğine dikkat çekti. Elsässer ayrıca ABD’li gazeteci Seymour Hersh’in saldırı için Beyaz Saray’da bir beşli ekip kurulduğunu yazdığını da anımsattı.
‘Sistem partilerinin hataları AfD’yi güçlendiriyor’
Konferansa, Almanya için Alternatif Partililerinin (AfD) katılımı yoğun oldu. AfD Saksonya-Anhalt Eyalet Parlamento Grubu Başkan Vekili Oliver Kirchner, partisinin anketlerdeki yükselişini Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi. Partisinin Insa araştırma şirketine göre yüzde 33 ilâ yüzde 41 arasında potansiyeli olduğunu belirten Kirchner, “Thüringen’e ya da Federal düzeye baktığımızda AfD’nin yükselişte olduğunu görüyoruz. Anlaşılan, ana akım medyadan yapılan yönlendirmeler topluma hiç ulaşmıyor” dedi. “Trafik ışığı koalisyonu tabi çok sayıda hata yapıyor ve bu hatalardan biz de faydalanıyoruz” diye konuşan Kirchner, sözlerini şöyle sürdürdü: “Thüringen’de olduğu gibi Saksonya-Anhalt ve Federal düzlemde de hükümeti kuracak seviyeye gelirsek 20-30 yılda Almanya’da yıkılanları onarmakla uğraşacağız.”
