21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Alman ve İsviçreli komünistlerden Kuran yakmaya tepki: ‘Batı’nın hoş gördüğü eylemler’

Gerileyen Batı medeniyeti, Kuran’ın yakılmasına da ifade özgürlüğü gerekçesiyle göz yumdu. Bilimsel ve kültürel önderliği Doğu medeniyetine kaptıran batı başkentlerinde İslam dünyanın kutsalına da peş peşe el uzatıldı.

Alman ve İsviçreli komünistlerden Kuran yakmaya tepki: ‘Batı’nın hoş gördüğü eylemler’
A+ A-
CAN ÇAKIR

İsveç ve Danimarka’daki Kuran yakma eylemleri Müslümanları ayağa kaldırdı. Kışkırtıcı eylemlere Almanya Komünist Partisi ile İsviçre Komünist Partisi de tepki gösterdi. Avrupalı komünist partilerin yöneticileri Aydınlık Avrupa’ya konuştu.

Alman ve İsviçreli komünistlerden Kuran yakmaya tepki: ‘Batı’nın hoş gördüğü eylemler’ - Resim : 1

İsveç başta olmak üzere son aylarda Kur’an-ı Kerim yakma eylemleri, İskandinav ülkelerini alarma geçirdi. İsveç istihbaratı, terör saldırıları olasılığı bahanesiyle uyarı mesajı paylaştı. Öncesinde ise başkent Stockholm ile Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da Iraklı Salwan Momika ve Salwan Najem ile Danimarkalı ırkçı siyasetçi Rasmus Paludan Kur’an-ı Kerim yakma eylemleri düzenledi.

İsveç’teki eylemlerin polis gözetimi altında düzenlenmesi ise İsveç sınırlarının ötesinde de tepki çekti. Paludan’ın ocak ayındaki ilk eyleminin ardından İsveç emniyeti, Paludan’ın şubat ayında düzenlemek istediği ikinci bir eylemi yasakladı. Ancak nisan ayında mahkeme ifade özgürlüğünün kısıtlandığı gerekçesiyle yasağı iptal etti.

Paludan’ın eylemleri, İslam dünyasının tepkisini çekti. Kışkırtıcı eylemleri Aydınlık Avrupa’ya değerlendiren Almanya Komünist Partisi ile İsviçre Komünist Partisi yöneticileri, eylemin emperyalizme yaradığına işaret etti. Kur’an yakmanın sadece bir dine değil, o dine bağlı 2 milyarı aşkın insanı ve medeniyetleri hedef aldığını belirten İsviçre Komünist Partisi Genel Sekreteri Massimiliano Arif Ay, kampanyaların “tek kutuplu ülkelerde yaşayan halklar ile geleceğin çok kutuplu dünyasını inşa eden halklar arasındaki kültürel uçurumu genişletmeyi amaçlayan siyasi bir projenin parçası” olduğunu vurguladı. Alman Komünist Partisi Mecklenburg-Vorpommern Eyalet Yöneticisi Daniel Schikora da İsveç’in kültür politikası açısından NATO’nun paravanı olarak hareket ettiğini belirtti.

EMPERYALİZMİN YARARINA, BÖLÜNMEYİ KÖRÜKLÜYORAlman ve İsviçreli komünistlerden Kuran yakmaya tepki: ‘Batı’nın hoş gördüğü eylemler’ - Resim : 2

Massimiliano Arif Ay – İsviçre Komünist Partisi Genel Sekreteri

“Kutsal bir metnin yakılması her zaman utanç verici ve sadece Batı'nın hoş gördüğü bir eylemdir. Bu tür eylemlerin devrimci ve hatta ilerici hiçbir yanı yoktur: köktendinci tutuculuğa karşı mücadele elbette önemlidir, ancak bu göstermelik hareketler yüz milyonlarca insanın vicdanını yaralıyor. Bu hareketler, halkları Çinlilerin deyimiyle "ortak bir geleceğe sahip insan topluluğu" içinde birleştirmeyi değil, emperyalizmin yararına daha fazla bölünmeyi, savaşı ve çatışmayı körüklemeyi amaçlamaktadır. Batı bu eylemleri görmezden gelerek ve göz yumarak iki şeyi göstermek istiyor: bir yandan sözde daha fazla demokrasiye sahip olduğu ve laikliği, ancak yakılan Kuran olduğu için, İncil'den farklı olarak onun iğrenç bir kitap olduğu mesajının dolaylı olarak verilmesine izin veriyor.

Rusya'da İslam sadece milyonlarca takipçisi olan en önemli ikinci din değil, aynı zamanda en önemli askeri komutanlardan biri de Çeçen bir Müslüman. Bu yüzden komplo teorilerini unutalım: Bu eylemler Rus hükümeti tarafından kınanmakta ve Rus vatandaşlarının çoğunluğu tarafından gayrimeşru kabul edilmektedir. Ve şunu da eklemek isterim: Uygurlar arasında büyük bir İslami varlığa sahip olan Rusya'nın yakın müttefiki Çin'de bile böyle bir şeye müsamaha gösterilmez.

İSLAMİYET BİR SOSYAL ETKİLEŞİM SİSTEMİDİR

İslamiyet sadece bir din değil, aynı zamanda Akdeniz'den Pasifik'e kadar düzinelerce ulusun siyasi ve ekonomik hayatını yapılandırabilen bir sosyal etkileşim sistemidir. Dolayısıyla İslam'ı analiz ederken bu özelliğinin yanı sıra siyasi ve sosyal müdahale kapasitesini de dikkate almak gerekir. Gerçekten de İslam'ın güçlü sosyal etkileri vardır, öyle ki birçok ülkede siyasi gündemin bir kısmını belirlemektedir. Elbette bu sınıflar arası unsur yoksulluğu ve sosyal eşitsizlikleri ortadan kaldırmadığı gibi, bu tür ülkelerde var olan sınıfsal çelişkileri hafifletmek için de kullanılmamalıdır. Ancak Müslüman bir ülkede çalışan bir Marksist için, bu ülkelerde dinin kamusal boyutunun toplumun inşasında önemli bir özellik olduğunu hatırlamak zorundadır. Bu bağlamda, bahsettiğimiz kışkırtmalar emperyalizmden başka kimseye fayda sağlamaz. Tıpkı bugün İslamofobi'den önce Rusofobi ve ardından Sinofobi'nin ortaya çıkması gibi, bu eylemler de her şeye, hatta diğer halkların dinlerine hakarete bile izin veren sözde liberal demokratik Batı ile otoriter ve belki de teokratik olarak tanımlanan ve inançsızların özgürce ifade etmesini engelleyen yeni çok kutuplu dünyanın ulusları arasındaki mesafeyi vurgulayan propagandist bir anlatının oluşturulmasına yardımcı olmaktadır. Bu, inansın ya da inanmasın, asıl düşman olan Atlantik emperyalizmine karşı birleşmesi gereken işçiler arasında yeni bir bölünme biçimidir.”

SADECE KENDİLERİNE UYGUN OLANLARA HOŞGÖRÜ UYGULUYORLAR

“Daha önce de belirtildiği üzere, İsveç ve Danimarka herkesin görüşlerine hoşgörüyle yaklaşan demokratik hükümetler olduklarını göstermek istemektedirler. Belli ki sadece kendilerine uygun olanlar için, çünkü Kuran yerine krallarının portresini yakmış olsalardı, muhtemelen derhal kovuşturma başlatırlardı.

Sessiz kaldılar çünkü bu İslamofobik kampanya, tek kutuplu ülkelerde yaşayan halklar ile geleceğin çok kutuplu dünyasını inşa eden halklar arasındaki kültürel uçurumu genişletmeyi amaçlayan siyasi bir projenin parçasıdır. Bu, ilgili halkları emperyalizmin çatışma çıkarmak istediği gelişmekte olan uluslardan nefret etmeye hazırlamak için yürütülen psikolojik savaşın bir parçasıdır.”

‘FANATİKLERİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRÜYOR’

Alman ve İsviçreli komünistlerden Kuran yakmaya tepki: ‘Batı’nın hoş gördüğü eylemler’ - Resim : 3

Daniel Schikora – Alman Komünist Partisi (DKP) Mecklenburg-Vorpommern Eyalet Yöneticisi

“Her ilerici insanın kınadığı bu tür kışkırtıcı davranışların failleri, her halükarda, farklı dini cemaatlerin mensuplarının ya da inananlarla inanmayanların barış içinde bir arada yaşamalarını öncelikle kendi ülkelerinde, ancak muhtemelen dünya çapında da sorgulamaya açmakla ilgilenmektedirler. İster dini fanatikler ister "laik" İslam düşmanları olsun; bu aktörler ve Batı'daki sempatizanları, sivil demokrasinin düşmanları olarak hareket etmekte ve bu arada küresel çapta İslamcı ve cihatçı fanatiklerin ekmeğine yağ sürmektedirler.

Emperyalizmin propaganda sözcüleri bir kez daha “Hırsıza dur de!” sloganına göre hareket ediyor. Her şeyden önce bu, tekelci burjuvazinin kendi egemenliklerinin mağdurlarını, yani işçi sınıfını ve nihayetinde tekelci olmayan tüm sınıf ve tabakaları, dini ya da dini-kültürel fay hatları boyunca bölmek ve farklı dinlerin taraftarlarını birbirlerine karşı kışkırtmak temelindeki çıkarlarına uyuyor. Bu doğrultuda, özellikle İskandinav ülkelerinde, aşırı sağın yabancı düşmanı ve İslamofobik partileri, bir Putin ya da Erdoğan'ın müdahalesi olmaksızın, emperyalist partiler kartelinde uzun zamandır yerlerini almış durumdalar. Dahası, her türden dini fanatizm, Macaristan, Türkiye, İran, Hindistan gibi kendilerini farklı dini-politik "yol gösterici kültürlere" bağlı olarak gören devletler arasındaki ilişkilerin sorunsuz bir şekilde gelişmesini ABD ve Batı Avrupa'daki emperyalist merkezlerin hoşuna gidecek şekilde engelleyebilir.”

‘İSVEÇ NATO’NUN PARAVANI OLARAK HAREKET EDİYOR’

“Bu eylemler, daha önce de belirtildiği üzere, kültürel savaş motivasyonuyla hareket etmekte ve - hem İsveç gibi AB ve müstakbel NATO üyesi bir ülkede hem de ağırlıklı olarak İslam ülkelerinde - genel laik yasalar çerçevesinde din özgürlüğü ve dinin serbestçe uygulanması hakkının ortadan kaldırıldığını görmek ve açık dini zulümleri yeniden canlandırmak isteyen dini mezhepçilerin çıkarlarına özellikle hizmet etmektedir. Bu arada, Almanya'da büyük Hıristiyan kiliselerinin daha "ılımlı" taraftarları da İskandinavya'daki olayları "dine hakaret" yasağının varlığını sürdürmesini haklı göstermek ve hatta genişletilmesi çağrısında bulunmak için kullandılar. Laik bir bakış açısıyla, İslamofobik ve cihatçı oluşumların entrikalarına karşı, ayrıcalıklı dinlere eleştirilere karşı daha fazla "koruma" sağlamak tamamen yanlış bir tepki olacaktır. Almanya'da bu ayrıcalıklı inanç grupları, çoğunlukla Katolik ve Protestan resmi kiliseleridir.

Bu ülkelerde bazı kışkırtmaların durdurulmasının anayasal olarak aslında mümkün olduğunu düşünüyorum. Bu özellikle de Irak bayrağının yakılması örneğinde olduğu gibi İsveç ile savaş halinde olmayan başka bir devlete yönelik kışkırtmalar için geçerli. Diplomatik kurumlara yönelik provokasyon da dahil olmak üzere bu tür eylemlerin kamusal alanda gerçekleşebilmesi, uluslararası ilişkiler düzeyinde gerilimi tırmandırmaya yönelik bir ilgiye işaret etmektedir. İsveç bir anlamda kültür politikası açısından NATO'nun paravanı olarak da hareket etmektedir.”

EMPERYALİZM EN GERİCİ GÜÇLERİ DESTEKLİYOR

“Geçtiğimiz on yıllarda özellikle ABD Arap bölgesindeki müttefiklerinin en kötü dini zulümlerini görmezden geldi, bu Suudi Arabistan gibi İslamcı devletlerdeki Hıristiyanlara yapılan zulüm için de geçerlidir. Afganistan, Yugoslavya (burada Katolik-Hırvat ve özellikle Bosnalı-Müslüman ayrılıkçıların yanında yer aldılar), Irak ve Suriye'de, Hıristiyanlara ve aynı zamanda diğer Müslümanlara (Afganistan ve Suriye'de özellikle Şii azınlıklara) karşı saldırgan bir dini nefreti ifade eden unsurları askeri olarak desteklediler. 2003 yılında Irak'ın işgalinin yüz binlerce Iraklı Hıristiyanı, Baas yönetimi altında kesinlikle düşünülemeyecek dini zulme maruz bıraktığını hatırlayalım. Emperyalizm, özellikle de Alman emperyalizmi, uluslararası ilişkilerde olduğu kadar iç politikada da siyasal İslam'ın en gerici güçlerini ve aynı zamanda İslamofobik demagojiyi desteklemesiyle öne çıkıyor. Buna bir örnek, Federal Siyasi Eğitim Merkezi’nin bir yandan "İslamofobi"ye karşı kampanyaları desteklerken, diğer yandan Müslüman düşmanı Henryk M. Broder'in yayınlarını teşvik etmesidir.”

AfD’li isimden tepki: Amaç toplumları istikrarsızlaştırmak

Alman ve İsviçreli komünistlerden Kuran yakmaya tepki: ‘Batı’nın hoş gördüğü eylemler’ - Resim : 4

Kur’an-ı Kerim’i yakma kışkırtmalarına bir tepki, Almanya için Alternatif Partili bir isimden (AfD) geldi. Türk nüfusunun yoğun yaşadığı Ruhr bölgesinde yetişip geçtiğimiz yıllarda Saksonya eyaletine yerleşen Frederic Höfer uzun bir dönem AfD Gençlik Kolları Genç Alternatif yöneticiliği de yaptı. Partiye yakın Jungeuropa Yayın Evinden yayınlanan kitabıyla da Höfer, ezberleri bozuyor. Parti tabanındaki yerleşik İslam düşmanı tutumları eleştiren Höfer, İslamiyeti doğru anlamanın Almanya’nın da çıkarına olduğunu belirtiyor. Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerden örnekler de veren Höfer’in kitabı “Bir Çıkmaz Sokak Olarak İslam Düşmanlığı” adını taşıyor. Kuran-ı Kerim yakma eylemlerini Aydınlık Avrupa’ya değerlendiren Höfer, eylemlerin Avrupa toplumlarını da istikrarsızlaştırabileceği ve devletleri birbirine düşürebileceğine işaret etti. 

‘HİBRİD SAVAŞIN BİR PARÇASI’

Kuran-ı Kerim yakma eylemleri nasıl değerlendirilmeli?

Şu anda bunları sınıflandırmak zor. İsveç'in NATO'ya katılım müzakereleri ile zamansal bağlantı açıktır. Çatışmaların dini tetikleyicilerle körüklenmesi hibrid savaşın bir parçasıdır. En kötü durumda toplumları istikrarsızlaştırabilir ve devletleri birbirine düşürebilir. Avrupalı ulusların yabancı güçlerin etkisiyle İslam dünyasıyla karşı karşıya gelmesi ilk kez olmuyor. ABD'nin Orta Doğu ve Afganistan'da yürüttüğü operasyonlar akla geliyor.

‘MÜSLÜMANLAR ALMAN ULUSUNDA YUVA BULMALIDIR’

Almanya’da Müslümanlara yönelik saldırılar yapılıyor. Bu sorun nasıl aşılır? 

Geleneksel bakış açısına göre kutsal kitaplara yapılan saygısızlık kesinlikle kınanmalıdır. Bu tür eylemler Almanya'daki toplumsal barışı tehlikeye atabilir ve Müslümanların vatansever kampa entegrasyonunu zorlaştırabilir.

Almanya'da kök salmış olan Müslümanların da Alman ulusunun büyük evinde manevi bir yuva bulmalarının zamanı gelmiştir. Otantik bir Müslüman-Alman kimliğine ihtiyaç vardır. Şu anda Almanya'da havayı belirleyen post-nasyonal ya da anti-nasyonal çevreler bunun için yanlış muhataplardır.

TEPKİLER, AŞIRI TEPKİLERİ TETİKLER

Polis koruması altında gerçekleşen eylemlerin arkasında Avrupa ülkeleri için ne gibi tehlikeler var? Toplum için de daha büyük yangınların çıkması mı amaçlanıyor?

Tutkuların kontrolden çıkma tehlikesi her zaman vardır. Şu ya da bu durumda, dini duyguların zedelenmesi - öfke ne kadar haklı olursa olsun - aşırı tepkilere yol açar. Bunlar da tepkileri ve aşırı tepkileri tetikler. Ve bu böyle devam eder. Kişinin kendisinin araçsallaştırılmasına izin vermemesi ve her zaman şu soruyu sorması önemlidir: cui bono? (kime faydası var?)

‘Kuran’a saldıran NATO, hedef Türkiye’

Alman ve İsviçreli komünistlerden Kuran yakmaya tepki: ‘Batı’nın hoş gördüğü eylemler’ - Resim : 5

Kuran yakma eylemlerine ilk günden beri tepki gösteren partilerden birisi de Vatan Partisi. Kuran’a saldırı eylemlerinin devletlerin kontrolünde yapıldığını hatırlatan Vatan Partisi Almanya Temsilcisi Deniz Yıldırım, eylemlerin arkasında “ABD’nin karakolu haline gelen NATO’nun örgütlenmeleri” olduğuna işaret etti. Yıldırım açıklamasında şunları ifade etti:

DİRENEN DEVLETLERE GÖZDAĞI VERİLİYOR

“İsveç’te ve Avrupa’nın tescilli yabancı düşmanı hükümetlerinin olduğu ülkelerde bir süredir devletler kontrolünde yürütülen Kuran’a saldırı eylemlerinin arkasında hiç şüphesiz ABD’nin karakolu haline gelen NATO’nun örgütlenmeleri var. Bireysel ifade özgürlüğü gibi gösterilen ama dünyanın diğer yarısında infiale yol açan bu kışkırtmaların tek amacı var NATO’nun genişlemesine direnen devletlere uyarı ve gözdağı vermek. 

Bu eylemlerin Ukrayna’ya gönderilen Neonazi gruplarının katliamlarıyla başlatılan savaşın, Rusya, Türkiye ve tüm Avrasya coğrafyasını ateşe atma stratejisinin devamı olduğu anlaşılıyor.

‘EN İYİ YANIT İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİNİ REDDETMEKTİR’

“1 Ekim’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılıyor. En önemli gündemlerinden biri İsveç’in NATO üyeliği oylaması olacak. Kuran’a saldırı kışkırtmalarına verilecek en iyi yanıt TBMM’de İsveç’in NATO üyeliğini reddetmektir. Başta Meclis çoğunluğu olan Cumhur ittifakına verilen milli oyların gereği ve tüm partilerin hayır demesi dünyayı savaşlara sürükleyen NATO’nun provokasyonlarını durdurur.

Biz Avrupa Türk toplumu olarak NATO’nun genişlemesine hayır çağrısı yapıyoruz. Milli ve kutsal değerlerimizi korumak başta Cumhurbaşkanı, hükümet ve TBMM’nin görevidir. 

Cumhuriyetimizin 100. yılında başta Almanya olmak üzere tüm Avrupa’da bu saldırılara, ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına gerekli yanıtı vereceğiz.”

Son Dakika Haberleri