Almanya’dan ‘feminist dış politika’ çıkışı

Almanya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) Aralık 2021’de kurduğu koalisyon hükümetinin protokolünde "dünyada kadınların ve kız çocuklarının haklarını, kaynaklarını ve temsilini güçlendirmek ve sosyal çeşitliği teşvik etmek için feminist dış politika oluşturulacağı taahhüdünü" yerine getirmek amacıyla bir rehber hazırladığı bildirildi.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, rehberin hedefleri ve ilkelerini kamuoyuna açıkladı. Baerbock, "Feminist dış politika siyasi faaliyetlerimizin tüm alanlarını kapsayacak." dedi.

Barış misyonlarından insani yardıma kadar her alanda toplumsal cinsiyete duyarlı çözümleri teşvik edeceklerini anlatan Baerbock, "Feminist dış politika pragmatik bir yaklaşım izleyecektir. Amacımız sıradan insanların somut sorunlarını ele almaktır. Kadınlar dünya nüfusunun yarısını oluşturuyor, onların karşılaştığı zorluklar ve sorunlar dikkate alınmalıdır. " diye konuştu.

FEMİNİST DIŞ POLİTİKA HEDEFLERİ

Rehberde, “Feminist dış politika dünya çapında toplumsal cinsiyet eşitliğini hedefliyor.” ifadesi kullanıldı.

Güvenlik politikasındaki karar verme süreçlerinin kapsayıcı hale getirilmesi halinde barış ve güvenliğin daha sürdürülebilir olacağı belirtilen rehberde, "Kadınların daha fazla katılımı daha fazla güvenlik sağlar.” denildi.

‘EMPERYALİST MÜDAHALE İÇİN ÜRETİLEN İDEOLOJİK BAHANE’

Aydınlık Avrupa’ya konuşan Teori Dergisi Avrupa Temsilcisi Gökhan Dağtekin, feminist dış politikanın zaten koalisyonun hükümet sözleşmesinde de yer aldığını belirtti. Dağtekin, Almanya dış politikasının merkezine feminizmi koyduğunu bu yeni hükümetle resmi olarak duyurduğunu söyledi.

Ülkelerin kendi iç politikalarında, sosyal poltikalarında kadını güçlendirmeye yönelik adımlar atması anlaşılabilir bir şey olduğunu belirten Dağtekin,“Ama Dışişleri Bakanlığının feminizmi resmi bir dış politika doktrini ilan etmesi başka bir olay. Bu bence neoliberal dönemdeki devletlerin milli egemenliğine saygı ve içişlerine karışmama ilkesinden tümden vazgeçme ve emperyalist müdahalecilik için ideolojik bahaneler üretmenin bir yansımasıdır.” ifadelerini kullandı.

‘İDEOLOJİK BİR PERDELEME VAR’

“Tabi feminist dış politika söylemi aynı zamanda ideolojik bir perde” diyen Dağtekin şu değerlendirmeyi yaptı: “Dünyanın güvensiz ve kötü bir yer olmasının (AB'nin Güvenlik ve Dış Politikadan sorumlu temsilcisi Joseph Borell Batıyı "güzel bir bahçe", Batı dışı dünyayı "vahşi bir orman" olarak tarif etmişti) sebebi dünyanın fazla "eril" olması. Yani dünyanın sorunlarının nedenselliği emperyalizmin dayattığı eşitsiz iş bölümüne, sömürüye değil, maddi yapısallıklara ve çelişkilere değil, dünyanın "yeterince dişi" olmamasına bağlayan öznelci bir ideolojik söylem mevzubahis.  Kanımca feminist dış politika bu ilkel önyargıları beslemeye de yarıyor.”

‘KADIN SÖZCÜĞÜ MARJİNALİZE EDİLMİŞLERLE KULLANILIYOR’

Dağtekin, Bakanlık tarafından ifade edilen Feminist dış politikada “Kadın” sözcüğünün tek başına kullanılmadığına dikkat çekti. Bakanlıktaki tanım ise şu şekilde: “Kadınlar ve diğer marjinalize edilmiş grupların hak, temsil ve kaynaklara erişim konusunda eşitliğini sağlama yönünde karar alma, siyaset üretme.” Dağtekin, “Kadın sözcüğü tek başına hiç kullanılmıyor, hep ‘diğer marjinalize edilmiş gruplar’ ekiyle birlikte kullanılıyor.” dedi.

YALNIZCA ALMANYA İLAN ETMEDİ

Dağtekin feminist dış politikanın yalnızca Almanya'nın ilan ettiği bir şey olmadığını toplamda 34 ülkenin bunu resmen ilan ettiğini belirtti. Bunların arasında İsveç gibi emperyalist ülkelerin yanı sıra Şili, Meksika gibi mazlum ülkelerin de olduğunu söyleyen Dağtekin, “Alman Vakıflarından Heinrich Böll Stfitungda örneğin Türkiye'de bunu işliyor, yayıyor. Yani bu bir trend ve dünyaya emperyalizm tarafından dayatılan birşey.” ifadelerini kullandı.