Altaylı davasında sona gelindi
Eski istihbaratçı Enver Altaylı’nın yargılandığı davanın çarşamba günü görülecek duruşmasında esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapması bekleniyor. Mütalaada Altaylı’nın, 30 yıldan 42 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
Enver Altaylı ile birlikte toplam 3 sanığın yargılandığı davada sona gelindi. 14 Nisan’da görülecek olan duruşmada sanıklar ve avukatları esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını yapacak. Mütalaada Altaylı’nın, “Silahlı terör örgütü yöneticiliği” ve “Siyasi ve askeri casusluk” suçlarından 30 yıldan 42 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması istenilmişti.
Eski istihbaratçı Enver Altaylı’nın da aralarında bulunduğu 3 sanıklı davaya 14 Nisan Çarşamba günü devam edilecek. Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek duruşmada sanıklar ve avukatlarının esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapmaları bekleniyor.
Davada Cumhuriyet savcısı, esasa ilişkin mütalaasında Enver Altaylı’nın “Silahlı terör örgütü yöneticiliği” ve “Siyasi ve askeri casusluk” suçlarından 30 yıldan 42 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etmişti. Mehmet Barıner hakkında ise “Silahlı terör örgütü üyeliği” ile “Siyasi ve askeri casusluk” suçlarından 22 yıl 6 aydan 35 yıla kadar hapis cezası isteyen savcı, tutuksuz sanık Seda Chamatzoglou’nun ise beraatine ilişkin talepte bulunmuştu.
MUSTAFA ÖZCAN İLE İRTİBATI
Esas hakkındaki mütalaada, FETÖ’nün üst düzey görevlilerinin kendi aralarındaki örgüt içi iletişimde kullandıkları ByLock programı yazışmalarına göre sanık Altaylı’nın, Mustafa Özcan ile irtibatının devam ettiği ve Mustafa Özcan’ın sanıkla örgüt lideri Fethullah Gülen arasında yüz yüze görüşme ayarlamakta irtibat olarak faaliyet yürüttüğü veya yürüteceği kaydedilmişti.
‘2015 YILLARINDA BAĞLANTISI DEVAM EDİYORDU’
Altaylı’nın ele geçen cep telefonu imajları incelemesi sonrası elde edilen; örgütün üst düzey mensupları olan Bilal Ekşili ile yapmış olduğu telefon iletişimleri, bu kapsamda bu kişiyle gizli irtibatta kullanmak için güvenlikli e-posta adresi talepleri olduğu kaydedilen mütalaada, “Sanığın, örgütün Mısır sorumlusu olan Sinan Yorulmaz ile olan 2015 yılındaki irtibatı, sanığın Şakir Şen ile Rasim Bölücek vasıtasıyla planlanan ABD’de görüşme planları, yine telefonunda ‘Salih Cemaat’ olarak kayıtlı Salih Yaylacı ile telefon görüşmeleri dikkate alındığında, sanığın örgütle olan irtibatını ve sakıncalı bulduğu kişilerle görüşmeyi kestiği yönündeki savunmasının, bu görüşmelerin tarihi itibariyle suçtan kurtulma çabası olarak değerlendirilmesi gerektiği, nitekim 2015 yıllarında sanığın bu kişilerle bağlantısının devam ettiği anlaşılmıştır” denilmişti.
‘FETÖ İLTİSAKLI OKULLARIN KURULMASINDA FAALİYETLERİ VAR’
Altaylı’nın örgütün organik yapısı içerisinde yer aldığı, bu kapsamda örgütün üst düzey kişilerini, kendisinin sosyal statüsü kapsamında tanıdığı üst düzey devlet bürokratları ile bir araya getirdiği ifade edilen mütalaada, “Sanığın, özellikle örgütün eleman temin etme noktasında en kuvvetli yolu olan iltisaklı okulların Özbekistan ve Kazakistan’da kurulmasında faaliyetleri olduğu, bu faaliyetleri örgütün 2 numaralı kişisi olarak konumlandırılan Mustafa Özcan ve örgüt içerisinde ‘Kervancı Ali’ olarak bilinen Ali Katırcıoğlu ile birlikte yürüttüğü, bu kapsamda yapmış olduğu faaliyetlere ilişkin doğrudan örgüt liderine mektup yazarak bilgi verdiği, sanığın darbe girişimi sonrasında da örgütün ülkeyi itibarsızlaştırma, darbenin örgütle bir alakası olmadığına ilişkin propaganda dokümanlarının hazırlanmasında karar alıcı olarak görev yaptığı, eyleminin bu kapsamda ‘Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme’ suçunu oluşturduğu” görüşlerine yer verilmişti.