15 Ocak 2025 Çarşamba
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Amfibi Deniz Piyade Alayı takdirleri

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Amfibi Deniz Piyade Alayı Komutanı olarak görev yapan emekli Deniz Albay Neş’et İkiz, çıkarma harekâtını her boyutuyla inceledi ve Aydınlık için yazdı.

Amfibi Deniz Piyade Alayı takdirleri
A+ A-
E. DNZ. ALBAY NEŞ’ET İKİZ

Şehitlerimizi ve kaybettiğimiz komutan ve silah arkadaşlarımızı; rahmet, şükran, saygı ve sevgi ile anıyorum. Geride kalan ailelerine de baş sağlığı diliyor, sevgi ve saygı ile selamlıyorum.

1- Tuğgeneral Süleyman Tuncer

7 Ağustos 1974 Per: 4073-1/74

LAPTA-KARAVA TAARRUZU

2- Tuğgeneral Süleyman Tuncer

14 Ağustos 1974

ÇATALKÖY-ARAPKÖY TAARRUZU

3- Tuğamiral Emin Göksan

20 Ağustos 1974 Per: 3039-2/74

KIBRIS ÇIKARMASI-ÜSTÜN BİRLİK

4- Orgeneral Suat Aktulga

2.Ordu Komutanı Per: 3059-1/74

5- Oramiral Kemal Kayacan

Deniz Kuvvetleri Komutanı

Mage-3001-Ağustos-74

6- Tuğgeneral Hakkı Borataş

11 Mart 1975 Per: 4073-75

7- Orgeneral Nurettin Ersin

Genel Kurmay Başkanı

15 Kasım 1983

8- Oramiral Eşref Uğur Yiğit

Deniz Kuvvetleri Komutanı

18 Kasım 2009

9- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

MİLLİ MÜCADELE MADALYASI VEFA ABİDESİ BİR KUMANDAN

18 Kasım 2009 Deniz Harp Okulu ve Lisemizin 236. kuruluş yıldönümünde bu soylu ve aziz ocakta yaşamımın en mutlu ve onur dolu bir gününü daha yaşadım.

Eşim Hatice Hanım ile Kızım İpek’te,

Bu soylu ve kadirşinas davranış karşısında onur ve sevinçle doldular.

Soylu silahlı kuvvetlerimizin seçkin bir kuvveti olan Deniz Kuvvetlerimizin genç, yaşlı tümüyle olayı büyük bir ilgi ve coşkuyla desteklemesi bizleri fethetti, gözlerimizi doldurdu.

Yakın tarihimizde üstün katma değerleri ile öne çıkan şahsiyet olarak da merhum komutanımız Oramiral Kemal Kayacan’ın direktifleriyle Gölcük’te mütevazı koşullarda Amfibi Deniz Piyade Alayının nüvesini teşkil eden kısa sürede eğitimi yüksek harbe hazır ve üstün bir birlik meydana getiren 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatında Kıyıbaşını başarıyla ele geçiren Amfibi Deniz Piyade Alayının Komutanı Emekli Deniz Albay Neşet İkiz’i belirledik.

Amfibi Deniz Piyade Alayı takdirleri - Resim: 1

ONUR ÖDÜLÜ

Bir diğer büyük onuru da naçiz şahsıma Deniz Harp Okulu 30.08.1957 yılı mezunları vermişti.

Mezuniyetlerinin 50. Yılında sınıfça Tuzla Deniz Harp Okulunun diploma törenlerine davet edilmişlerdi.

Töreni evimde televizyondan izliyordum. Spikerin anonsuyla şaşırdım. Mezunlara armağan edilen benim tarihi bilimsel ve duygusal yönleriyle Kıbrıs Barış Harekatını yazdığım: “Bir Ada-Bir Dava-Bir Savaş”tı.

Bu 116 kişilik 1957 mezunları sınıf ne kadar duyarlı ve de kadirşinas bir sınıftı. Onur, vefa ile dopdoluydular. Sağ olsunlar…

Amfibi Deniz Piyade Alayı takdirleri - Resim: 2

ÇANAKKALE

Bir vatan kalbinin attığı, doğa cenneti Çanakkale.

Alay Karargahımız Çanakkale’de bir taburumuz Eceabat diğeri ise Çanakkale’den “55” km. uzaklıktaki Geyikli’de idi.

Kuruluşunu gerçekleştirdiğim Amfibi Dz. P. Alayına, Sancak verme sırasında ben eşyalarımı İskenderundaki Lojmandan, Çanakkale’ye taşırken tesadüfen radyodan öğle haber bülteninde Çanakkalede öğrenmiştim. Ne yapabilirdim? Üzüldüm.

11 Kasım 1983 tarihinde Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Nurettin Ersin tarafından; Amfibi Dz. P. Alayına, Türk Silahlı Kuvvetleri, “Altın” Üstün Cesaret ve Feragat madalyası verilmişti. Bu madalya Alay sancağına takılmıştı. Bu onur dolu törenden de haberim olmamıştı, şaşırdım kaldım.

Eceabat’taki Tabur komutanım Dz. P. Yzb. Savaş Tarcan çok kapasiteli, seçkin, atış birincisi, silah uzmanı idi. Kıbrıs’ta da çok başarılı idi.

İmparatorluğumuzdan kalan Tabur binamızı örnek bir hale getirdik. Eğitim alanları, spor sahaları örnek bir hale getirildi. Orman idaresi ilgilileri ve çevredeki okullarla örnek bir işbirliği oluşturduk. Dünya’nın en işlek deniz yollarından birinin üzerindeki taburumuz, kışlası, eğitim, atış alanları ve çevre düzenlemesiyle örnek bir hale geldi.

Bina’nın elden geçirilmesi sırasında “Tuğra” meydana çıktı. Yüzbaşı Tarcan’dan tuğra’nın bina gibi, itinalı bir şekilde muhafaza edilmesini istedim. Her şeyiyle yörede örnek bir duruş sergiliyorduk. Sonunda Çanakkale Boğaz Komutanımız “Nedir bu şeriata mı gidiyoruz” diyerek bizleri hem üzdü hem de şaşırttı.

Geyikli’deki taburumuzun komutanı Dz. P.Yzb. Tuna Ünlüer’di. Bir doğa harikası olan bölgeyi efendi, çalışkan Yzb. Ünlüer’le yine örnek bir hale getirdik. Kışlalar; atış, eğitim, çeviklik parkuru alanları, çevre muhteşemdi. Sivil, asker tüm görenlerin; iltifatlarına mazhar oluyorduk.

Bu bölgede de orman ve okul ilgilileri ile fevkalade işbirliğimiz oldu.

Eğitim yılı başlarken; Geyikli Orta Okul müdürünü çok üzgün gördüm. Kendisinden başka öğretmen yoktu. Yedek subaylarımızla boş olan bütün öğretmen kadrolarını doldurduk. Ancak İngilizce Öğretmeni bulunamıyordu. Onu da ben deruhte ettim. Müdür bey, sevinçten göklere uçtu.

Ben 1951 Darüşşafaka Lisesi mezunuyum. Kaliteli bir eğitim ve fırsat eşitliğine hep gönül vermişimdir. Görevde bulunduğum Deniz, Kara, Özel birliklerde bir tek erim okuma yazma öğrenmeden (okuma yazma bilmeden asker’e gelen erlerim) tezkere almamıştır. Onların sonuçta bana olan sevgi ve bağlılıklarını; görmenizi isterdim…

Yıllık denetimler için, Dz. K. K. Oramiral Hilmi Fırat ve denetim heyeti Geyikliye helikopterle geldiler. Daha Deniz Hava’yı kurmadığımız için, pilotlar Kara Kuvvetlerine mensup genç pilotlardı.

Bir doğa cenneti içinde çevre, her şey gurur verici idi. Genç pilotlar Kara Harp Okulu mezunu Dz. P. Ve Dz. İstikam subayları arkadaşlarına “Böyle birlikler gördükçe; seviniyor, gurur duyuyoruz” diye takdir ve teşekkürlerini büyük bir içtenlikle belirtiyorlardı…

Bana gelince bazı şeyleri anlayamıyordum. Yzb. Ünlüer’den sonra; taburun komutasını Dz. P. Albay Seyfi Tezcan almıştı. Ben Deniz, o Kara Harp Okulundan “1954” yılında mezun olmuştuk. Albay Tezcan, son derece dürüst, atak, çalışkan disiplinli bir askerdi. O da haksızlığa tahammül edemiyordu. İki sınıf arkadaşı, örnek bir silah arkadaşlığı oluşturduk. Geyiklideki taburumuzu Oramiral Fırat’la gezerken; bir ara bana “Sen süngü harbi de mi yaptın” diye alaylı bir şekilde soruyordu. Bu cennet vatan köşesinde, terbiyemi hiçbir zaman bozmadan, ama gerçek bir Alay komutanı olarak cevap verdim.

Geyikli Orta Okulunda eğitim yılı sonunda; Mümtaz, Ali, Gülten, Feride ve diğerleri; istedikleri okula girme olanağı buldular. Mümtaz Kuleli Askeri Lisesini, Ali Astsubay, öğretmen, ebe b.g. okulları kazandılar. Bu canlı ve güzel köy çocuklarının engin saygı, sevgi ve bağlılıkları… Bir imparatorluğun dört bir yanından gelmiş soylu Türk insanının kaynaşması, Geyikli ve çevrede adeta tütüyordu.

Köy Enstitüleri, Halk evleri… Ankara’ya giderken arkadaşıyla karşılıklı oturabilmesi için Üstgm. İken trende yerini verdiğim; Hasan Ali Yücel. Ankara’ya geldiğim zaman bir genç subayın kaputunu tutuyordu. Vatansever, duyarlı, muhteşem Devlet adamı Hasan Ali Yücel…

Yıllar sonra mecburi hizmetini doldurduktan sonra Silahlı Kuvvetlerden ayrılmış olan Mümtaz’la buluştuk. Avustralya’ya yerleşmiş, hanımı İzmirli. Her ikisi de, Avusturalyada da birer üniversite de bitirmişler. Çocuklar, onlar; her şeyiyle seçkin bir aile. Fenerbahçe Orduevi’ne ailesiyle Avuturalya’dan gelip kalmakta olan Mümtaz, evimize telefon edip bizleri görmek istediğini belirtti. Hanımımla beraber hemen gittik. Bu gidişte, hayatımın en büyük, beni mutlu eden hediyesini Mümtaz’ın ona çok benzeyen ufak oğlundan aldım.

“Bana lütfen büyüyünce ne olmak istediğini söyleyebilir misin evladım. Baban; benim en çalışkan öğrencilerimden biri idi” diye sordum.

Giyinişi, tipi, her şeyiyle cidden örnek bu çocuk bana; “Atatürk olmak istiyorum” diye cevap verince, gözlerim doldu. Geyikli’yi, öğrencilerimi, birliğimi görür gibi oldum…

BİTTİ

Son Dakika Haberleri