Anafartalar Zaferi’nin 108. yılı kutlu olsun: Komutanların gözünden Çanakkale’deki Mustafa Kemal
‘Mustafa Kemal Anafartalar'da yalnız İstanbul'un değil, bütün bir memleketin işgalini önlemişti, artık ümitleri kalmayan İngilizler iki ay sonra Gelibolu Yarımadasını boşaltıp çekilip gitmeye mecbur kalıyorlardı’
Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal Bey’in komutasında yapıldı ve zafere ulaştı. Onun öngörüsü, komutanlık becerisi ve Mehmetçiğin azim ve kararlı savaşıyla düşman durduruldu ve stratejik noktadaki Çanakkale’de artık düşmanın başarılı olamayacağı görüldü. Bu tarihi zaferin bu yıl 108. yılını yaşıyoruz. Bu savaşta Mustafa Kemal Paşa’nın komutanlık yeteneği belirleyici oldu. Bunu dost ve düşman da kabul ediyor. İşte onun yanında savaşan komutanların ve İngilizlerin görüşleri:
‘ONA GÜVENİLEBİLİRDİ’
Çanakkale’de görev yapan 5. Ordu Komutanı Liman von Sanders Paşa: “8 Ağustos 1915... Birliklerin komutasını, Arıburnu cephesinin kuzey kanadında bulunan 19. Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal Bey’e verdim. İlk askeri başarısını Trablusgarp'ta gösteren Mustafa Kemal, sorumluluk ve görevden zevk duyan bir komutan özelliğine sahipti. Daha 25 Nisan sabahı 19. Tümen ile ve hiçbir yerden emir almaksızın kendiliğinden muharebeye müdahale ederek düşmanı sahile kadar püskürtmüş ve bundan sonra üç ay süre ile kırılınaz bir azimle devamlı düşman saldırılarına karşı koymuştu. Ona tam anlamıyla güvenilebilirdi.” (Liman Von Sanders Paşa'nın Hatıraları'ndan aktaran; Çanakkale Hatıraları, Yayıma Hazırlayan: Metin Martı, Arma Yayınları, İstanbul, 2002, s.83-84.)
‘BÜTÜN MEMLEKETİN İŞGALİNİ ÖNLEDİ’
Fahrettin Altay Paşa: “Mustafa Kemal 10 Ağustos’ta yalnız İstanbul'un değil, bütün dir memleketin işgalini önlemişti, artık ümitleri kalmayan İngilizler iki ay sonra Gelibolu Yarımadasını boşaltıp çekilip gitmeye mecbur kalıyorlardı.” (Fahrettin Altay Paşa'nın Çanakkale Hatıraları'ndan aktaran; Çanakkale Hatıraları, Yayıma Hazırlayan: Metin Martı, Arma Yayınları, İstanbul, 2002, s.35.)
"Bir görüş: Anafartalar Zaferi ile İstanbul'u düşman istilasından kurtaran Albay Mustafa Kemal 16. Kolordu Komutanı olarak Edirne'ye gönderilmiş, Edirne halkı O'nu çok büyük gösterilerle karşılamıştı. Çünkü biliyorlardı ki, Anafartalar Kahramanı yalnız İstanbul'u değil Edirne ve bütün Trakya'yı da kurtarmıştır. Bu suretle parlayan Yeni Yıldız'ın ışığı büyümeye başlamış, her tarafta Anafartalar Kahramanı'na saygı Hürriyet Kahramanları'nkini geçer olmuştu.”
“Benim Görüşüm şudur ki: Enver, Mustafa Kemal'in kudretini takdir ediyor ve ondan savaş alanlarında faydalanmak istiyor ama O'nun karakterini kendi karakterine uygun bulmuyor ve O'nun parlaklığının kendisini geçmesine meydan vermek istemiyor. O'na büyük ödevler, ordu komutanlığı veriyor, lakin hiçbir vakit Hafız Hakkı, Mahmut Kamil, Ali İhsan, Halil, Nuri Paşa'lar gibi müstakil (bağımsız) bir ordu komutanlığı vermiyordu.” (Age, s.40-41.)
‘İSABETLİ GÖRÜŞ’
Cemil Conk Paşa: “8/9 Ağustos 1915... Nihayet, topraktan yatağımdan doğruldum ve gelen emri okudum. Bunda kumandayı Fevzi Bey'in yerine Mustafa Kemal Bey'in üstlendiği ve yarınki taarruzun evvelce verilmiş olan emirdeki gibi yapılacağı bildiriliyordu. Bu noktada Atatürk'ün ne kadar pratik ve isabetli bir görüşle hareket ettiği ortaya çıkmaktadır. Çünkü verilmiş olan emre göre tertibat alınmıştı.” (Cemil Conk Paşa'nın Çanakkale Hatıraları'ndan aktaran; Çanakkale Hatıraları, Yayıma Hazırlayan: Metin Martı, Arma Yayınları, İstanbul, 2002, s.162-163.)
‘DENİZDE DE KARADA DA HARİKA OLDU’
Çanakkale Savaşı'nda Enver Paşa'nın karargâhında Binbaşı rütbesiyle görev yapan İsmet (İnönü) Bey: “Düşmanlar savaş esnasında uzun süre Boğaz'dan girmeye çalıştılar. Türkler de sonuna kadar dayandılar. 'Düşman düşmanın halini bilmez' sözü stratejik bir söz olarak sabit kalmıştır. Onlar büyük ölçüde kuvvet sarf ettiler. Fakat dayanamadılar. Uğradıkları büyük kayıplar karşısında Alman donanmasının el sürülmemiş halde durmasını harbin neticesine tesir eder gördüler. Çekildiler. Arkasından bir ay sonra karadan taarruz ettiler. Fakat bu sefer denizden taarruz etmediler. Askerlikte olduğu gibi siyasette de her mücadele hatalar nücadelesidir. Harp de hatalar mecmuasıdır. Kim kazanır? Denk malzemeyle hasmından daha az hata yapan kazanır. Çanakkale savunması denizde de karada da bir harika olmuştur.” (Çanakkale 1915, Sayı: 4, Aralık 2009, s.33'den aktaran; Mustafa Kemal Tutkun, Çanakkale Ruhu 1915, Kaynak Yayınları, s.579-580.)
‘DÜŞMANIN BÜTÜN ÜMİTLERİNİ KIRDI’
27'nci Alay Komutanı Miralay Şefik Aker: “Vaziyet böyle tehlikeli bir hal aldıktan sonra (8 Ağustos 1915'te) Mustafa Kemal Bey 19. Tümen Komutanlığını bize vererek Anafartalar Grubu Komutanlıgını ele aldı. Ta Saros'tan ve diğer yerlerden toplanmış yorgun kuvvetlerle 9 Ağustos 1915'te taaruza geçti. Anafartalar'a çıkan ve ilerlemekte olan üstün düşman kuvvetlerini sahile doğru attı ve epeyce de esir aldı.
10 Ağustos 1915'te dahi bizzat başında bulunarak idare ettikleri şiddetli ve şerefli bir hücumla Conkbayırı'ndan dik aşağı düşmanı attı. Bu meyanda İngilizlerin general ve diğer yüksek rütbeli bazı komutanları da telef oldu. Bu veçhile Mustafa Kemal, 25 Nısan 1915'te Arıburnu mıntıkasında olduğu gibi, Anafartalar mıntıkasında da düşmanı mahkûm bir vaziyete soktu ve bütün ümitlerini kırdı. Onların Aralık 1915'te bu iki mıntıkadan ve Ocak 1916'da Seddülbahir mıntıkasından çekilmekteki mecburiyetleri; adı geçenin işbu başarılarının bir sonucu oldu.” (Emekli Albay Şefik Aker, Çanakkale-Arıburnu Savaşları ve 27. Alay, Askeri Mecmua, 1935, Sayı:40'tan aktaran; Çanakkale Hatıraları, C.1, Yayına Hazırlayan: Metin Martı, Arma Yayınları, İstanbul, 2001, s.290-291.)
İNGİLİZ KAYNAKLARINDA ATATÜRK: ‘ASİL TÜRK ORDUSUNUN KARŞISINDAYIZ’
Akdeniz Seferi Kuvvetler Komutanı İngiliz General Ian Hamilton:
“İngiliz Komutan Hamilton, Londra'ya gönderdiği 17 Ağustos 1915 tarihli rapor: “İyi komuta edilen ve yürekle savaşan asil Türk ordusunun karşısındayız. Bir kumarbaz ağzıyla, doğruyu söylemek gerekirse, elimize çok iyi bir şans geçmişti ama Osmanlı Bankasını soyamadık.” (Ian Hamilton, Gelibolu Günlüğü, Çeviri: Osman Öndeş, Hürriyet Yayınları, İstanbul, 1972, s.243-244.)
İngiliz Başbakanı Herbert Henry Asguith: “Harpte iki uğursuz şey vardır. Bunlardan biri taş duvara körü körüne yüklenmek, diğeri kuvvetleri birtakım ayrı ve bağlantısız harekata dağıtıp körletmektir. Biz bu iki ahmaklığı yapmanın tehlikesiyle karşı karşıyayız.”
İngiltere Başbakanı David Lloyd George: “Yüzyıllar nadir olarak dâhi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki 20. yüzyılın dâhisi Türklere nasip oldu ve kader onu bizim karşımıza çıkardı.”
İngiltere Başbakanı Winston Churchill: “Ordunun yardımı olmaksızın Filo’nun başarı sağlayabileceği ümidine kapılmıştım; fakat şimdi bu işte müşterek bir harekatın zorunlu olduğunu anlıyorum.
Türkler, Çanakkale’yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir.” (Hanri Bezanus, Kanla Yazılan Destan Çanakkale, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, İstanbul, 2006, s.58'den aktaran; Tutkun, Age, s.576.)
İngiliz Hükümeti 1917 yılında Çanakkale Raporu'nu açıklar. Orada şu satırlar anlamlıdır: “Bu sefer; kötü plânlanmış, beceriksizce yürütülmüş, binlerce kıymetli canın boş yere kaybına yol açmıştır. Genel kanaat bizzat Churchill'in sorumlu olduğu, neticenin su katılmadık bir felaket olduğu şeklindedir.” (Selahattin Çetiner, Çanakkale Savaşları Üzerine Bir İnceleme, Cem Ofset, Ankara, 1999, s.204'ten aktaran; Tutkun, Age, s.577.)
Tuğgeneral Aspinal F. Oglander’den: "Şimdi (yıl 1932’dir) Türkiye’nin Cumhurbaşkanı bulunan Gazi Mustafa Kemal’in Çanakkale Muharebelerindeki büyük başarılarını gereğince övmeye ve takdire imkân yoktur; bu konuda ne söylense azdır. 25 Nisan 1915’te, Arıburnu civarındaki durumu derhal kavramış olması, Anzak Kolordusu’nun ilk günde hedefine varamayışının ve dar kıyıya sıkışarak başarısızlığa uğrayışının en önemli nedenidir. 9 Ağustos’ta, Suvla Körfezi kesiminde 9. İngiliz Kolordusunun ileri hareketini durdurup bozguna uğrattıktan 24 saat sonra Mustafa Kemal, kendi yaptığı bir keşfin ardından, Conkbayırı’ndaki Anzaklara parlak bir karşı taarruz yapmıştır. Bu hücumla, Türkler, Çanakkale Boğazı’na hâkim durumdaki Sarıbayır sırtlarına kesin olarak yerleşmişlerdir. İngilizler, bu sırtları ele geçirmek için, Türklerle bir daha savaşmamışlardır. Böylece Mustafa Kemal, Çanakkale Muharebelerinin sonucunu tayin etmiştir. Bir tümen komutanının üç ayrı yerde, kendi inisiyatifi ile giriştiği hareketlerle, sadece muharebenin değil, bir savaşın, hatta bir ulusun kaderini değiştirerek yücelikte bir zafer kazandığı tarihte pek az görülür.” (C.F. Aspinall Oglander, History of the Great War-Military Operations: Gallipoli, vol. II, London, 1932, s.485-486.)
Çanakkale'de Savaşan Anzac Askeri Lord Casey: “Bizler o yarımadada kahraman Türk Milleti'ne duyduğumuz takdirle ayrılmışızdır. Sonuç olarak belirtmek isterim ki, sizler kahraman olduğu kadar insan ve uygar bir milletin evlatlarısınız.” (Çanakkale Muharebeleri 75. Yıl Armağanı, Genelkurmay ATASE Yayınları, Ankara, 1990, s.178.)
Yeni Zelandalı Prof. Dr. J. Phillips: “Çanakkale Savaşları, savaşa İngiliz bayrağı altında katılan Yeni Zelanda’nın uluslaşma sürecine çok önemli katkılarda bulunmuştur. 1915’te Yeni Zelandalılar, kimliklerini İngiliz İmparatorluğu içerisinde tanımlamaktaydılar ve bağımsızlık kazanmak gibi istekleri yoktu.”
Avustralyalı Yarbay D. M. Horner; “Çanakkale Savaşları, Avustralya ordusunun gelişimine birçok etkide bulunmuştur. İlk olarak Avustralya ordusu kuvvetlerinin bir yabancı tarafından değil, bir Avustralyalı subay tarafından idare edilmesini temin edecek bir uygulamaya başlanmıştır. Ve Çanakkale olayları, bu uygulamayı başlattı.”
Not: Konunun ayrıntısı Kategori Yayıncılık’tan 2018 yılında çıkan Atatürk’ün Çanakkale Savaşı’ndaki Rolü isimli kitabımda bulunmaktadır…