Anayasa Mahkemesi'nden ifade özgürlüğü kararı
Anayasa Mahkemesi, eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Melda Onur'un bireysel başvurusunu kabul etti, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi.
Bir haber sitesi 7 Mart 2018 tarihinde, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yapmış olduğu açıklamaları "R.H: Kadınlarımız petrol ve doğal gazdan daha kıymetli hazine" başlığı ile haberleştirip bu haberi Twitter hesabından paylaşınca, Melda Onur da, "Size tezek bile diyemeyeceğiz bu kıyasta. R.H. 8 Mart saçmalamasında büyük ödülü aldınız tebrikler" paylaşımını yaptı. Hisarcıklıoğlu bunun üzerine Melda Onur'dan şikayetçi oldu. Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi de 16 Ocak 2020 tarihinde Onur'un hakaret suçundan 1290 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına kesin olarak karar verdi.
Melda Onur Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar verdi.
'DAHA FAZLA HOŞGÖRÜ GÖSTERMESİ BEKLENİRDİ'
Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesindeşunlar yer aldı: “Başvurucu; bir gazeteci, siyasetçi ve birçok sivil toplum kuruluşunda görev yapan bir kişidir. Müşteki ise Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin başkanıdır ve kamuoyunca yakından takip edilmektedir. Bu çerçevede kamuoyunca tanınan bir kişi olarak müştekinin ifadelerinin gazeteci ve siyasetçi olan başvurucunun sıkı ve yakın denetimi altında olması tabiidir. Üstelik tezek kelimesinin olumsuz çağrışımlarına rağmen başvurucunun müştekinin açıklamalarına yönelik cevabi paylaşımına mizahi bir anlam vererek düşüncesinin anlaşılmasını kolaylaştırdığı kabul edilebilir. Anayasa Mahkemesinin kanaatine göre Türk toplumunun en çok bilinen figürlerden biri olarak müştekinin kendisine yönelik kabul edilebilir eleştiri sınırlarının, sıradan bir kimse ile karşılaştırıldığında daha geniş olduğu da gözetildiğinde Dünya Kadınlar Günü için yaptığı açıklamalarda yer verdiği bir benzetmeye karşı esprili ve kışkırtıcı bir şekilde cevap veren başvurucuya daha fazla hoşgörü göstermesi beklenirdi.”