Yandex
09 Nisan 2025 Çarşamba
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ankara’nın taşına bak…

Bu satırları size, bayram ertesi duygusallığıyla, Ankara’dan yazıyorum. Geçmiş bayramınızı, sağlık, mutluluk, huzur dileklerimle ben de kutluyorum. Hazır gündem sakinken, Ankara boşalmışken, biz de Ankara’da kalmışken yerel ve farklı bir konuyu konuşayım istiyorum

Ankara’nın taşına bak…
SELENGA ARTAR YAĞCI

Ben Ankara’nın Bahçelievler mahallesinde yaşıyorum. Uğur Mumcu’nun “Arkadaş Islıkları” yazısı vardır, Bahçelievler Deneme Lisesi’ni anlatır, oraya çok yakın oturuyorum.

KİMLER GELMİŞ KİMLER GEÇMİŞ

Sadece Uğur Mumcu ile arkadaşlarının değil; Bahçelievler’de, Levent Kırca, Suna Kan, Özay Gönlüm, Talip Apaydın, Fakir Baykurt, Muammer Aksoy, Şevket Süreyya Aydemir, Safiye Ayla, İsmail Hakkı Tonguç ve diğer, isimlerini saymakla buraya sığdıramayacağım onlarca daha, Cumhuriyet değerlerimizin yaşadıkları evlerin, yürüdükleri sokakların havasını soluyorum. Daha doğrusu soluyordum, artık o havaları pek bulamıyorum. Şimdi size o sokaklarda güncel yaşanan “kentsel dönüşüm” telaşından bahsetmek istiyorum.

2 sene önce yaşadığımız deprem felaketiyle birlikte çok çok hızlanan, mahallemizdeki binaların nerdeyse yarısının yıkılıp yeniden yapılmasıyla bütün Bahçelievler’i şantiye alanına çeviren, adı kentsel, kendi rantsal bir dönüşümden söz ediyorum.

Ankara deprem şehri değil; ama krizden yaratılan fırsat misali, depremin felaketi Kahramanmaraş ve çevresindeki illerde, korkusu İstanbul ve çevresindeki illerde, rantı da galiba bizim Bahçelievler’de yaşanıyor.

Yıkılıp yerine yenisi yapılan binaların, depreme dayanıklılık açısından eskisinden farkını anlıyor değilim. Ama bu kadar hızlı ve hoyratça yaşanan bir dönüşümün hayrından kuşku duymadan edemiyorum.

NEFES ALMAKTA ZORLANIYORUZ

Eskiye ait hiçbir şey korunmuyor. Binalar hem enine hem boyuna alabildiğine büyüyor. Bahçeler yok ediliyor, ağaçlar kesiliyor. Eskinin 3 katlı binalarının yerine yenileri 4, 5, hatta kottan kazan, bahçeye uzan, çatıdan yararlan taktikleriyle 6 kata kadar çıkabiliyor. Binalardaki daire sayıları 7-8’lerden 15-20’lere yükseliyor. Nüfus en az ikiye katlanıyor.

Buna mukabil altyapı yenilenmeden duruyor. Elektrik, su, doğalgaz hatlarına binen aşırı yük çevreyi tehdit ediyor. Artan trafikten daralan yollarda, itfaiye, ambulans gibi acil yardım araçlarına geçecek yol bile bulunmuyor.

Bahçelievler’in o renk renk asma gülleri, hanımelleri, leylak, nergis, yasemin kokuları taşan bahçeleri yerlerini en ücra santimetrekarelere kadar betona terk ediyor. Yeni inşaatlarda radye temel, otopark, depo, ekstra kullanım alanı derken yerin altı yerin üstünden daha vahşi işgal ediliyor. Mahallenin adeta toprakla ilişkisi kesiliyor. Kesilmekten şimdilik kurtulmuş ağaçlar kökten kuruma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılıyor. Dikine zorlanan yapılaşma, Atamızın ebedi istirahatgâhı Anıtkabir’i dahi tehdit ediyor. On yıllar içinde gelişebilecek yeni ve daha ileri rantsal dönüşümlerle Anıtkabir siluetinin, teşbihte hata olmaz, çevresindeki gökdelenlerden boğulan Kâbe’nin durumuna dönüşmesi işten görünmüyor.

ARKADAŞ ISLIKLARI ANIT HEYKELİ

Zamanı elbette durduramayız; değişimin, dönüşümün önüne geçemeyiz, ama hoyratlık ve vahşete sınırlar koyabiliriz. Bütün bu hengâmenin içinde Bahçelievler’in nefes alabileceği, layık olduğu güzellikleri koruyabiliriz. Hatta bunlara yeni güzellikler ekleyebiliriz. Bunun için başta yerel yöneticiler, tüm yetkilileri ve ilgilileri göreve davet ediyoruz. Onlara bir de küçük öneri/ricada bulunuyoruz.

Yazımın başında andığım değerlerden ve arkadaşlıklardan mahallemizde maalesef eser kalmadı. Bunların artık sadece hatıralarını yaşatabiliriz. Hatıraları ve kültürü gelecek nesillere anıt eserlerle aktarabiliriz. Bu amaçla bir anıt heykeli, Deneme Lisesi’nin caddeye bakan köşesinde örneğin, yaptırabiliriz. Çocukluğu, gençliği ya da birikiminde Bahçelievler’den pay bulunan bir heykeltıraşı, sanatçıyı illa ki bulabiliriz. Anıt için gerekli maddi imkânı kamu kaynaklarından sağlayabilir, ilhamı ve ismiyse Uğur Mumcu’nun “Arkadaş Islıkları” yazısından alabiliriz. Bu güzelliği yapabilir miyiz?

Ankara Bahçelievler