Annenin isyanı: Bebeğimi eşcinsel çifte verdiler
Almanya’nın Aachen kentindeki Gençlik Dairesi, skandal bir karara imza attı. Duisburg’da yaşayan Aygül Küçükbıyık ve Mustafa Yolal çiftinin bebeği Emir 7 aylıkken ailesinden alınarak bakıcı aile olarak eşcinsel bir çifte verildi
Yaşadıkları acıyı Aydınlık Avrupa’ya anlatan Aygül Küçükbıyık, Aachen Gençlik Dairesinin çağrılarına kulak tıkamasına tepki gösterdi. Olaya bir tepki de Vatan Partisi Öncü Kadın Avrupa Temsilcisi Gülseren Küçükkale’den geldi.
Türk çocukların ailelerinden alınarak kendi kimlik ve kültürlerinden uzak ailelere verilmesi örneklerine bir yenisi daha eklendi. Almanya’nın Aachen kentindeki Gençlik Dairesi, Aygül Küçükbıyık ve Mustafa Yolal’ın oğlu Emir’i 30 Mayıs’ta ailesinden aldı. Emir bebek eşcinsel bir aileye verildi. Şuan10 aylık Emir bebek, gelişim yetersizliği ve annesinin psikolojik rahatsızlığı olduğu gerekçesiyle başka bir aileye verildi.
Almanya’da yaşayan Türk aile, bebeklerinin Türk bir aileye verilmesi için hukuk mücadelesi başlattı.
‘GENÇLİK DAİRESİ İDEOLOJİ DAYATIYOR’
Duisburg kentinde yaşayan anne Aygül Küçükbıyık, oğlu Emir ile bir dönem Aachen Gençlik Dairesi’ne bağlı Anne-Çocuk Merkezinde kaldığını anlattı. Bu dönemde çocuğunu emzirmesine dahi müsaade edilmediğini paylaşan Küçükbıyık, “Bir kadın evi tarafından bu merkeze yönlendirildim ancak oradaki yetkililer, bana psikolojik sorunlarım olduğu iftirasını attılar. Görüştüğüm psikolog da hazırladığı raporu gençlik dairesine iletince, Gençlik Dairesi Emir’i önce himayesi altına aldı. İki hafta sonra da yeni bakıcı ailesinin eşcinsel bir erkek çift olduğunu öğrendim” diye konuştu. Kararın ardından Gençlik Dairesine itiraz ettiğini ifade eden Küçükbıyık, “Haddimi aştığımı söyleyerek beni kovdular. Halbuki isteğim, Emir’in en azından bir Türk aileye verilmesi” dedi.
Kararın ardından oğlunu ayda sadece bir kez görebildiğini anlatan Küçükbıyık, “oğlum ne yiyor, ne içiyor. Aç mı susuz mu bilmiyorum. Özel günlerinde oğlumun yanında olmak istiyorum. Onunla oyun oynamak istiyorum. Bu anne olarak en doğal hakkım” sözleriyle acısını paylaştı. Eşi Mustafa Yolal’ın babalığının hukuken henüz tanınmadığını belirten Küçükbıyık, sürecin olumlu sonuçlanmasının Emir’i geri getirmesi için bir olanak sağlamasını umduklarını belirtti. Emir’in bakıcı ailede ne kadar süre kalacağının belli olmadığını da söyleyen anne, “Bu sürecin Emir’in zihnini nasıl etkileyeceği konusunda gerçekten şüpheliyim. Alman makamlarına kalsa eşcinsel çiftler de aile. Halbuki burada dayatılan bir ideoloji ve bu ideoloji, tabiata aykırı” diye konuştu.
TÜRKÇE KONUŞMASI YASAK
Oğlunu sadece gençlik merkezinin bir yetkilisinin gözetimi altında görebildiğini paylaşan anne Aygül Küçükbıyık, görüşmelerdeki denetim yüzünden çocuğu ile Türkçe konuşamadığını söyledi. Baba Mustafa Yolal’ın Emir’i görmesi ise mümkün değil. Bunun için Yolal’ın babalığının tanıtılma sürecinin olumlu sonuçlanması bekleniyor. Küçükbıyık ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Köln Başkonsolosluğu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının olayla yakından ilgilendiğini aktardı. Başkonsolosluğun hukuki destek sunduğunu belirten Küçükbıyık, Köln Başkonsolosluğu Aile Ataşeliğinin iki Türk aileyi koruyucu aile olarak önerdiğini bildirdi. “Ancak Gençlik Dairesi, net bir şey söylemiyor” diyen Küçükbıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Ataşeliğin başvurusunu aldıklarını belirten yetkililer şu ana kadar sadece gelişmeler hakkında bilgilendirileceğimizi söyleyerek geçiştirdiler.”
‘DAİRE KARARINDAN BİR AN ÖNCE VAZGEÇMELİ’
Aachen Gençlik Dairesi’nin kararına bir tepki de Vatan Partisi Öncü Kadın Avrupa Temsilciliğinden geldi. Almanya’da eşcinsel evliliklerin yasal olduğunu hatırlatan Öncü Kadın Avrupa Temsilcisi Gülseren Küçükkale, “Sorunun temel nedenlerinden birisi bu” değerlendirmesi yaptı. Aydınlık Avrupa’ya “Eşcinselliğin tıbbî, biyolojik, bilimsel bir konu değil de bir tercih olarak topluma kabul ettirildiğini görüyoruz” diye konuşan Küçükkale, sözlerini şöyle sürdürdü: “Henüz sadece 10 aylık bir bebeğin eşcinsel bir ‘koruyucu aile’ye verilmesi kararını Gençlik Dairesi tekrar tekrar düşünmeli. Aachen Gençlik Dairesi, bu kararından bir an önce vazgeçmeli. Böyle bir kararla bir tarafta ‘tercihleri’ konusunda kendi tabiatına yabancılaşmaya özgürlük verilirken diğer tarafta henüz kendi cinsiyetinin bile farkında olmayan bir bebeğin en doğal hakları elinden alınıyor. Bütün anne-babalar Emir bebeğin birkaç yıl sonra kendi cinsiyetini sorgulayacağını bekleyebiliriz. Peki bu eşcinsel ‘aile’ Emir’in sorularına nasıl yanıt verecek? Emir’in gelişimi bu süreçten nasıl etkilenecek?”
Emir bebek olayının Avrupa’da Türk koruyucu aile ihtiyacını yeniden hatırlattığını da belirten Küçükkale, Türk toplumunun kendi kültür ve millî kimliğine sahip çıkmasının önemine işaret etti. Küçükkale, “Almanya’da yaşayan biz Türkler artık burada misafir işçi değiliz; bu toplumun bir parçasıyız. Kendi kültürümüze, millî kimliğimize, vatanımıza hâlâ sıkı sıkıya bağlıyız. Vatanımızla bağımızı korumak, vatanımızı da korumaktır. İşte burada Türk toplumuna büyük görevler düşüyor. Emir bebeğin örneği, aile yapısını çökerten, insanı kendi doğal varlığına yabancılaştıran eşcinsellik dayatmalarının Avrupa’da özgürlük adı altında bebeklik çağına kadar düştüğünü gösteriyor. İnsanın varlığına zarar veren bu ideoloji, kundaktaki bebeğe bile ulaştı. Çocuklarımızı, geleceğimizi bu ideolojiye karşı korumak, bugün tüm toplumumuzun sorunu. Avrupa’da bugün Türk koruyucu ailelere yönelik büyük bir açık var. Halbuki devamlı olarak Gençlik Dairelerinin bakamadığı gerekçesiyle el konulduğunu görüyoruz. Çocuklarımız, kendi kimliklerinden uzaklaşmamalı, kendi kültürüne, kendi toplumuna yabancılaşmamalı. Bu yüzden Türk ailelerin koruyucu aile olması çok önemli. Çocuklarımıza, geleceğimize sahip çıkalım” ifadelerini kullandı.