Arızanın ortaya çıkardığı ‘Arıza’
‘Arıza’, arıza sonucu bir asansörde kalan kadın ve erkeğin ikili ilişkiler üzerinden sorgulandığı ve sorguladığı bir oyun. Koffi Kwahule’in yazıp Ezgi Coşkun’un dilimize kazandırdığı oyunun yönetmen koltuğunda Kemal Aydoğan bulunuyor

Moda Sahnesinin yeni oyunu, tek perdelik, seyirciyi 60 dakika boyunca tek bir saniye düşürmeyen ve andan çıkarmayan sürprizlerle dolu Arıza! “Arıza”yı, Köleler Adası, Bira Fabrikası, En Kısa Gecenin Rüyası, ve daha birçok oyundan tanıdığımız yönetmen Kemal Aydoğan yönetiyor. Bengi Günay’ın sahne tasarımını üstlendiği oyunun ışık tasarımında İrfan Vanlı, koreografide Yeşim Coşkun yer alıyor. Oyuncular Caner Cindoruk ve aynı zamanda oyunu İngilizce’den çeviren Ezgi Coşkun. Oyunu izledikten sonra içimden sormak geldi açıkcası; Ezgi Coşkun çevirirken bu oyunda kendisininde oynayacağını biliyor muydu acaba? Çeviri son derece günümüz koşullarına uygun olmuş ve sahnede diyaloglar başka bir dilden gelmişçesine sırıtmıyor. Oyuncular sahnede, günümüz beyaz yaka yaşantılarının bize tanıdık gelen hissettiğimiz taraflarıyla karşılaştırıyorlar. Ve bu yüzden başarılı bir oyun olmuş.
İÇ SESLER
Oyun bir asansörde geçiyor. Çok yüksek katlı bir binanın içinde belki de hali hazırda yıllardır aynı binada yaşadıkları halde şimdiye dek hiç karşılaşmamış ya da karşılaşmış dahi olsalar bile birbirilerini daha önce hiç fark edemeyecek hayatlar yaşayan bir kadın ve bir erkek biner asansöre. O sırada asansördeki melodi Louis Amstrong; “What a Wonderful World” sanki ne de mükemmeller ve kusursuz hayatları var. Tüm ihtiyaçları tam. Eksik kalan bir yanları yok, yeteri kadar seviyor ve seviliyorlar. Oysa ki asansör arıza yaptığında hiçbirşeyin öyle olmadığını anlıyoruz. Asansör durmadan önce bırakın karşı cinsin aklından neler geçtiğini algılamayı ve anlamayı, aslında kendi özünden bile ne kadar hızla uzaklaştıklarını, asansör duurduktan sonraki karmakarmaşık iç seslerinden anlıyoruz. Evet iç ses! Oyun daha sonra kadın ve erkeğin iç sesleri üzerinden devam ediyor. İzledikçe kadın ve erkeğin içsel yapılarının birbirinden ne kadar da farklı olduğunu anlıyor hatta hissediyorsunuz.
DİJİTALLEŞEN YAŞAMLARIMIZ YANSITILIYOR
Kadın oldukça tutkulu ve istekli ancak alabildiğine kırılgan. Erkek fazlaca kendi dünyasının içinde, hatta belki ilgisiz. Oyundaki diyaloglar (iç sesler) bu noktada zaman zaman beyin yakan bir kıvama gelebiliyor. Özellikle de erkeğin iç seslerinde seyircinin kendine “ne alaka şimdi” dedirtecek cinsten cümlelere rastlıyorsunuz. Teknolojinin özellikle bilgisayar ve cep telefonları ile hayatlarımıza girişi, dijitalleşen yaşamlarımız, yapay zekalar ile olan münasebetlerimiz sahneye oldukça başarılı yansıtılıyor.
DAR ALANDA BAŞARILI OYUNCULUK
Oyunun çok uzun olmamasının da etkisi olsa gerek, ritim hiç düşmüyor ve oyunculuklar göz dolduruyor. Dekor sade ancak çok başarılı. Seyircinin konuya iyice girebilmesinde etkili. Ayrıca sadece 2 metrekare alanda oldukça tatmin edici oyuncuklar sergilenebileceğini hem oyuncular hem de dekor sayesinde bir kez daha anlayabiliyorsunuz. Arıza oyununa Kadıköy Moda sahnesine yolunuz düşerse değil, yolunuz o tarafa düşmese de gidin. Özellikle de günümüzdeki kadın ve erkeği biraz daha yakından anlamak ve kendinize çeki düzen vermezseniz bundan böyle çok zor bir araya gelebileceğinizi gözlerinizle görün.
Not: Oyunu 9, 23, 30 Haziran 2018 tarihlerinde 15.00 ve 19.00 seanslarıyla izleyebilirsiniz.